Yüce kitabımız Kur'an'ın salih emellerinden olan zikir Allah'ı anmaktır. Peki Halka kurup sesli zikir çekmek caiz mi? Kur'an'da bir ayette "Allah'ı çokça zikredin ki, felaha eresiniz" buyrulmuştur. İşte sesli zikir hakkında bazı detaylar...

Zikir ile ilgili ayet ve hadisler;

"Beni anın, ben de sizi anayım." (Bakara, 2/152),

"Allah'ı çokça zikredin ki, felaha eresiniz." (Enfal, 8/45)

"Ey iman edenler! Allah'ı çokça anın. Ve O'nu sabah akşam tesbih edin." (Ahzab 41-42)


Abdullah İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam zamanında, farz namazlardan çıkarken, insanlar yüksek sesle zikrederlerdi."
(Buhari, Ezan 155; Müslim, Mesacid 120, (583); Ebu Davud, Salat 191, (1002, 1003); Nesai, Sehv 79, (3, 67)

"Allah, Allah diyen bir insan üzerine kıyamet kopmayacaktır." (Müslim, İman 234 / Tirmizî, Fiten 35 / Ahmed Müsned)

Zikir iki türlü olur:
1. Lisan ile.
2. Kalb ile.

Asıl olan kalbin zikretmesidir; dil buna sadece bir tercümandır. Yalnız dilde kalan evrad, kalbe intikal etmedikçe, zikir sayılmaz.( İz, Tasavvuf, 243) Tarlada çalışan çiftçinin, dairede çalışan memurun, fabrikada çalışan işçinin Allah'ı hatırlaması, bir zikirdir. Kur'an-ı Kerîm bu kimseleri şu şekilde metheder:

"Öyle insanlar vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alışveriş onları Allah'ı zikirden, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyamaz." (Nur, 24/37)

Bunlar, "dışı sahra-yı kesrette, içi umman-ı vahdette" olan kimselerdir. Dış dünya ve bununla meşguliyet, onların gönül alemlerini bulandırmaz. İç alemlerinde vahdet ile teneffüs ederler.

Bütün tarîkatların üssü'l-esası olan zikir, kalbi şeffaflaştırır. Ona letafet kazandırır. O kalbi, ilham esintilerine duyarlı bir alıcı haline getirir.

Tarikatların halka kurarak yaptıkları zikir caizdir.

Muhabir: Yazar Silinmiş