Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.32
Gram Altın
2973.66
BIST 100
9634.21
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Haçlı Seferleri ve İslam \u00c2lemi

Günümüzde olduğu gibi geçmişte de Hıristiyanlık aleminin sömürgeleri vardı. Afrika ve Asya başta olmak üzere dünyanın birçok yerlerinde Hıristiyan dünyası sömürge sistemiyle ayakta kaldı. Hindistan gibi devasa biri ülke bile yakın bir tarihte İngilizlerin sömürgesiydi. Gelişmemiş ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını haçlılar ülkelerine taşıyarak ekonomik ve siyasi güç elde ettiler.
Haçlı Seferleri ve İslam \u00c2lemi
29 Haziran 2014 00:00:00
Günümüzde olduğu gibi geçmişte de Hıristiyanlık aleminin sömürgeleri vardı. Afrika ve Asya başta olmak üzere dünyanın birçok yerlerinde Hıristiyan dünyası sömürge sistemiyle ayakta kaldı. Hindistan gibi devasa biri ülke bile yakın bir tarihte İngilizlerin sömürgesiydi. Gelişmemiş ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını haçlılar ülkelerine taşıyarak ekonomik ve siyasi güç elde ettiler.

Abdulkadir İkbal

Uyanan toplumlar işgali Hıristiyanları kendi ülkelerinden kovarken, sömürge döneminde yapılan kiliseler ve Hıristiyanlaştırma politikasından dolayı birçok insanları kendi saflarına çekmeyi de başardılar ve artık o ülkelerdeki Hıristiyanlar, Batılıların menfaatini korumak için onların birer parçası haline geldiler. Geçmişte İslam u00c2lemine karşı da haçlı seferleri hiç durmadı. Günümüzde Haçlı seferleri sadece kılık ve şekil değiştirdi, sözde insanlık ve demokrasi adına işgaller yapıldı.

2000 yılların başından itibaren büyük bir petrol hazinesi olan Irak üzerinde çeşitli senaryolar Haçlılar tarafından uygulandı. 2003 yılında Irak'a yapılan harekat ve işgal sonucunda Saddam idam edilerek, Irak halkının daha müreffeh ve daha mutlu olacağı söyleniyordu. Sonuç Müslümanların birbirini kırdığı tam bir bataklık oldu. Dünyanın en büyük yalancıları olan eski Amerika başkanı George Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Bilair Irak'a nükleer santraller aramak için geldiklerini söylüyorlardı. Hiçbir zaman böyle bir santrale rastlamadılar ve halen de bulmuş değiller. Bu gerekçe ile Irak'a girip o ülkeyi bir ateş topuna çevirdiler. Bunun bir haçlı seferi olduğunu açıkça ilan ettiler.

Libya'nın işgalinde de Fransız içişleri Bakanı bu bir haçlı seferidir demişti. Bir Rus yetkili de bu ifadeyi doğrulamıştı. Gavurlar bu kahredici ifadeleri açıkça kullanırken, bizden olan bazıları gavurların bu ifadelerini tevile çalıştılar. Ruslar Afganistan'ı işgal etmek istemiş ve arkasına bakmadan kaçıp gitmişti. O zamanlar mücahitler tek yürek ve tek vücuttu. Ne zamanki aralarına fitne girdi orada da kaos başladı ve Afganistan'dan çekilen Rusların yerine sözde mücahitlerin müttefiki olan Amerika Afganistan'a girdi. Amerika işte böyle bir dosttu. Gavurlar beş kuruş kazanmadan bir kuruş masraf etmezler. Çünkü onların felsefesinde menfaat ön plandadır. Zayıfı ezmek ve onun elindeki ekmeği almak onların vazgeçilmez kurallarındandır. Sureten medeni görünseler de aslında vahşi ve acımasızdırlar.

Libya'daki işgal, Mısırdaki darbe, Afrikada'ki olaylar, Suriye'deki iç savaş batılı melanetin birer parçasıdır. Aslında bütün bu senaryoların perde arkasındaki hazırlayıcısı İngiliz lainidir. Gavurların oyununa gelen ve İslam alemini mahveden, mezhep ve ırk savaşları onları perişan ederken, Bir kısım Müslümanlar ise bu kadar zulmü irtikap eden aynı zalimlerden medet ummaktadırlar. Onları bazı İslam ülkelerine davet edip, durumu düzeltmelerini talep ediyorlar. Adeta kurtlardan koyunlara çobanlık yapmalarını istiyorlar. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, Müslüman halkların etnik veya mezhep farklılıklarını haçlıların her zaman kaşıdığı bir yaradır.

Amerika ve batılılar Suriye'deki iç savaş için tek bir olumlu adım atmamış ve bu savaşın daha da şiddetli olmasını yaptıkları siyasetle teşvik etmişlerdir. Hatta bir Amerikalı yetkili Beşer Esad'ın on binlerce insanın katliamını görmezlikten gelerek iyi bir insan olduğunu pervasızca söylemiştir. Birleşmiş Milletler denilen ve içinde hiçbir İslam ülkesinin veto hakkı bulunmayan bir teşkilattan medet ummak fuzuli bir beklentidir. Çünkü bu teşkilat her zaman Müslüman halkların aleyhine karar almıştır. Katillerden, hırsızlardan, yalancılardan ve düşmanlardan adalet beklemek ne kadar büyük bir gaflettir. Amerika son Irak olaylarına karşı ise bigane kalmamıştır. Çünkü Irak'ta büyük bir servet olan petrol vardır. Onun için Amerika bir uçak gemisini hemen Basra körfezine doğru yönlendirmiştir.

Müslümanların bu acıklı hali belki de tarihin hiçbir döneminde yaşanmamıştır. Kur'an ve Peygamberin sünneti yerine mezhep anlayışını ön plana çıkarmak, Müslümanların birbirlerini bertaraf etmek için yeterlidir. Allah'ımız, kitabımız, Peygamberimiz ve kıblemizin bir olması yeterli iken, bunu görmezlikten gelmek büyük bir cinayettir.

Peygamberimizin (a.s.m.) döneminde de bazı ihtilaflar olmuştur amma, bu ihtilaflar asla bir savaşa dönüşmemiştir. Bizim için en berrak sayfa Peygamberimizin (a,s,m,) nübüvvet (a.s.m) dönemidir. İslam alimleri dinin yüzde doksanı muhkemattır diyorlar. Yüzde onu ise içtihada bırakılmıştır. Bazı içtihatların isabetli olup olmadığı tartışmalıdır. Menfi ihtilafın gerekçeleri ne olursa olsun İslamda yeri yoktur. Bu din ihtilaf dini değildir. Kaybettiğimiz siyasi otoriteyi tekrar ikame edebilirsek, ayrılıkçı müçtehitlerin bütün içtihatları geçersiz kalır. Bizler birbirimize gavurlardan daha mı çok düşmanız. Onun için mi amansız düşmanlarımızı İslam ülkelerine davet ediyoruz. Gavurların ayakları altında sürünenler o zalimlerin ayaklarına kapanarak zillete düşüyorlar. Aslında o hayasız gavurların yüzlerine tükürmeliyiz. Cesedimiz ölse de hiç olmazsa ruhumuzu kurtarmalıyız. Yoksa ruhumuz cesedimizden evvel ölür. ,

Gavurlar yaşadıkları ortaçağ mezhep savaşlarını İslam alemine daha şiddetli bir şekilde yaşatmaya çalışıyorlar. Müslümanları birbirlerine kırdırdıktan sonra galip geleni kırmak için pusuda bekliyorlar. Mezhepler İslamı daha kolay yaşamak için yapılan içtihatlardır. Bu halimiz maddi ve manevi zenginliklerimizi adeta yakıp yıkıyor. Bu zenginlikler içersinde en yoksul hale gelmeye kendi ellerimizle kendimizi mahku00fbm ediyoruz. İslam'ı uygularken aziz olmuştuk, ondan uzaklaştık şimdi zelil haldeyiz. Müslüman bütün şeytani planları defedecek ilim, feraset ve hikmete sahip olmalıdır.

Asrın allamesi Said-i Nurs' inin yazdığı bu asrın hastalıklarına deva olan Risale-i Nur külliyatı gerek mezhep ve gerekse Alevilik hususunda mükemmel bir yol haritasını önümüze koyuyor. Bu eserleri okumak ve Müslümanların istifadesine sunmak için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz. Çünkü bütün hastalıkları tedavi eden Kur'anın hakikatleridir. Zaten nur külliyatı Kur'andan mülhem olarak tefsir edilmiştir. Kur'anın bu asırdaki tellalı olan Bediüzzaman'a kulak verirsek, gerek problemler ve gerekse çözüm yollarını rahatlıkla bulabiliriz. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmezin İslam u00c2leminde cereyan eden yanlış yorum ve hareketlere karşı yaptığı son derece olumlu ve yapıcı beyanatı İnşallah Şia alimlerince de nazara alınır. Cahillerin elinde din felakete dönüşebilir. Müstakim alimlerin elinde ise dinin her hükmü insanlığın kurtuluş reçetesidir.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin