Hacer Yengenin hikâyesi!
Süleyman Karakulluk /Milat
Gazeteci ve araştırmacı yazar Hüseyin Yılmaz ile uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var… Kendisinin eserlerini zaman zaman burada tanıttım. Geçtiğimiz günlerde, merhum yengesi ile ilgili bir anı paylaştı facebook sayfasında… Harika bir yazı ve enfes bir drama… Hüseyin beyden izin alarak bu güzel hikayeyi sizlerle de paylaşmak istedim. Kimbilir dostum Hüseyin bu hikâyeyi ileride bir roman haline getirebilir…
Aman beyim uyanmasın
Elli yıllık eşi, alışkanlık haline getirdiği ikindi öncesi uykusuna daldığında sessizce odadan çıkıp kapıyı kapattı. Kesafeti artan bulutlara endişe ile baktı. Bu mevsimde bastırması muhtemel bir sağanak yağmurun, kuruyup çatlamış olan toprak damda damlama yapmasından korkuyordu.
Yağmur sularına önlem
Eşinin rahatsız olabileceği düşüncesi ile bir daha bulutlara baktı ama yapabileceği bir şey yoktu. İlk damlamalar akmaya başlayınca şiddetli yağmura aldırmadan sırtına geçirdiği bir hırkaya sığınarak sessizce dama tırmandı. Bakışları yaşlı taş silindire kaydı ama onu kullanamazdı. Asım’ın uykusu hafifti, silindirin gürültüsüne uyanabilirdi. Lastik ayakkabılarıyla, yağmur sularının çatlaklardan aşağı inmemesi için sessizce ezmeye, sıvamaya çalıştı. Zaman zaman çıplak elleriyle çatlakları doldurmaya, sıvamaya gayret etti. Çeyrek saat sonra damdan inip eve girdiğinde tepeden tırnağa sırılsıklamdı. Yaşlı eşi olup bitenlerden habersiz uyumaya devam ediyordu. Yüzüne sıcak bir tebessümün aydınlığı yayıldı. “Şükür!” dedi, kendi kendisine. Uyanmamıştı…
Küçük yaşta evlenmişti
Bu köye küçük yaşta gelin gelmişti. Eşi kendisinden hayli büyüktü, aralarında on beş yıl kadar bir yaş farkı vardı ama bunu hiçbir zaman mesele etmemişti. Dördü kız, yedi çocuk büyütmüş, en küçükleri hariç hepsini evlendirip göndermişti. O günlerde iki inekleri vardı. Tarlalarında sebze yetiştiriyorlardı. Ekip biçtiklerinin hemen hemen tamamı; İstanbul’a, çocuklarına gidiyordu. İkisi de onlar için yaşıyordu.
Kocaya hürmetin böylesi
Sabah namazından yarım saat önce kalkardı. Kış ise sobayı yakar, çayı demler sonra Asım’ı kaldırırdı. Namazdan selâm verir vermez çayını doldurur, kendisi de karşısına geçip otururdu. Eşinin bütün arzularını bilirdi. Kahvaltısı ve yemeklerinde eksiğinin olmamasına dikkat eder, âdeta bir ibadet zevki ile hizmet ederdi.
Söyleyemediği derdi vardı
Ne var ki, son gönlerde Hacer’in kimseye söylemediği, söylemek istemediği başka bir sıkıntısı baş göstermişti. Olur olmaz vakitlerde nefesi daralıyor, göğsünde yangını andıran bir ateş ve ağrı dolaşıyordu. Eşini üzmemek için bir şey söylemiyor, belli etmemeye çalışıyordu.
O gün akşam üstü, bu hâl dayanılmaz bir şiddete bürünmüştü. Akşam yemeği ve çayında eşine iştirak etmek için çok gayret göstermiş ama terleyen alnı ve kızaran yüzünü saklamaya muvaffak olamamıştı.
“İyi değilim, üstüme bir su döküneyim!” diye kalktığında Asım yüzüne baktı ama Hacer son bir gayretle gülümsemeye çalışarak geçiştirdi. Oysa gerçekten iyi değildi.
İkisi de anladı durumu
Banyoya geçer geçmez, soğuk suyun altına girdi. Kelimeyi şahadet getirdi, fakat gözleri kararıyor, başı dönüyor, nefesi gittikçe daralıyordu. Düşüp gürültü çıkarmamak için son bir gayretle çökmeyi denedi. Eşini üzmek istemiyordu, ancak arzu ettiği gibi olmadı. Çökmeye çalışırken düştü ve gürültü çıkardı.
Dili boğazına kaçtı
Asım, telaşla gürültüye koştuğunda son bir defa göz göze geldiler. İkisi de o ânın geldiğinin farkındaydı. Eşi şehadet getirmesini istedi ama dili gırtlağına kaçmıştı. Sadece şehadet parmağını kaldırabildi. Asım, yardım çağırmak için evden fırladığında o da son nefesini verip, bu dünyanın aydınlığına altmış sekiz yıl sonra gözlerini son bir defa kapadı.
Hüseyin Yılmaz’ın notu: Hacer, yengemdi, büyük abimin eşi. Rahmet vesilesi olsun diye hissiyatımı paylaştım. Onun adına dualarınıza talibim, esirgemeyiniz lütfen.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.