Güvenilir sağlam binalar için 3 formül: Doğal taş, toprak ve ahşap
Röportaj: Eda Erkuş
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçesinde 9 saat arayla meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde deprem ve akabinde devam eden artçı depremler Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis, Adana ve Elazığ’da 10 binden fazla binanın yıkılmasına neden oldu. Adeta domino taşları gibi yıkılan binalar geride acı, 40 binden fazla yitirilen hayat, 100 binlerce yaralı ile maddi ve manevi etkilenen milyonlarca insan bıraktı.
Vatandaşlar sorgulamaya başladı
Tüm bu yaşananlardan sonra vatandaşlar, barınma, çalışma ve birçok kapalı alan ihtiyacımızı sağlayan binalar için olmazsa olmaz olan, yapının doğal afetler başta olmak üzere dış etkenlere karşı ayakta kalabilmesi nasıl mümkün olacak? Oturduğumuz bina sağlam mı, değil mi? gibi bir çok sorunun cevabını aramaya başladı. Biz de, ‘Binalar neden kağıt gibi yıkıldı?’ ve ‘Güvenli binalar nasıl inşa edilmeli? sorusunu Mimar Ramazan Çamur ve İnşaat Mühendisi İslam Çil’e ilettik.
Güvenilir sağlam binalar nasıl olmalıdır?
Binaların inşası konusunda gerekli mimari ve mühendislik kurallarına ilişkin açıklamalarda bulunan Mimar Ramazan Çamur, “Güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir yapı inşası için insan doğasına ve fıtratına en uygun malzemeler doğal taş, toprak ve ahşaptır. Ancak günümüz şartlarından dolayı bu geleneksel yapım teknikleri maalesef çok azaldı ve oldukça lüks haline geldi. Günümüzde ağırlıklı olarak çelik, demir ve beton türevleri kullanılıyor. Dünya genelinde çelik yapılar, hafif ve ağır çelik olarak imal ediliyor” diye konuştu
Ağır çelik afetlere karşı çok dayanıklıdır
Mimar Çamur, “Ülkemizde hafif çeliğin en önemli kullanım amacı düşük maliyetten kaynaklanıyor. Her ne kadar depreme karşı korunaklı olduğu söylense de kesinlikle uzun ömürlü değildir. Zaten genel olarak hafif çelik ile yapı inşası yapan firmalar yaklaşık 5 yıllık garanti veriyor. Ağır çelik ise betonarme yapılara göre depremde hayati riski en az olan yapım tekniğidir. Bunun sebebi depreme karşı esnekliği oldukça yüksektir. Bundan dolayı deprem gibi doğal afetlere karşı daha çok dayanıklıdır” dedi.
Beton ve demir iskeletten oluşan yapım tekniği
“Yaşam alanlarımız olan konut yapılarında ağırlıklı olarak beton ve demir iskeletten oluşan yapım tekniği kullanılır” diyen Çamur, “Yapının yapılmasını sağlayan uygulama uzmanı (müteahhit) ve denetlemeyi sağlayan yapı denetim uzmanlarının bu kritik aşamada yapının teorik planlaması olan statik projeyi iyice irdelemiş olması gerekiyor. Bu kısımdan sonraki aşama deneyimli ve bilgili ekiplerle (kalıp ve demir ustaları) yapının iskeletini oluşturmak gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Yapının iskeleti yapı boyutuna göre değişiklik gösteriyor
Örneğin taban oturumu 100 m2 olan 10 katlı bir bina için yaklaşık olarak; min. m2 başına 35 - 40 kg demir kullanılması gerektiğini söyleyen Çamur, “En sağlıklı temel sistemi radye temeldir. Radye temelde bina payı denilen bir detay vardır. Bu detay deprem esnasında binanın savrulmasını oldukça azaltır. Burada binanın dış çevresine doğru temel uzatılır. Bu binanın büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Taban oturumu 100 m2 olan 10 katlı bir bina için 1 metrelik detay ideal bir ölçüdür” şeklinde konuştu.
Perde duvarların önemi kanıtlandı
Çamur, “Taşıyıcı sistem olarak asansör için iki adet + merdiven için iki adet + sağ ve sol tarafı için iki adet + ön ve ark tarafı için iki adet olmak üzere en az 8 adet min. 30 cm kalınlığında betonarme perde duvar gerekir. Bu kadar çok betonarme perde duvarlar belki yönetmeliğe göre gereksiz görülebilir. Ancak bilimsel olarak perde duvarların deprem de nasıl bir öneme sahip olduğu kanıtlanmıştır. Depremde TOKİ binaları ayakta kaldı” beyanında bulundu.
Süneklilik için etriye sistemi
“Geriye kalan min. 60x60 cm’lik kolonlar kullanılması gerekir” açıklamasını yapan Çamur şöyle konuştu: “Planlama ve statik hesaba göre bu kolonların yerleştirilmesi gerekir. Bu betonarme perde duvar ve kolonlarda en az 6 adet 14’lük ve 8 adet 16’lık demir ile donatı yapılması gerekir. Donatıdaki en önemli etkenlerden birisi de etriye sistemidir. Etriye sistemi yapının sünekliliği (Deprem kuvvetine karşı yapı dayanıklılığını kaybetmeden elastik bir davranış yapar) ile doğrudan etkilidir.”
‘Bodrumun 9 metre olması çok büyük avantaj’
Zemin yapısının önemine de vurgu yapan Çamur, “Zemin durumuna göre bina da depreme dayanıklılık sağlamak için çeşitli uygulamalar yapılır. Bunların en yaygın olan yöntemi bodrum kat var ise perde duvar yapılır. Zemin durumuna göre bodrum yüksekliğinin belirlenmesi gerekir. Bodrumun 9 metre olması çok büyük avantaj sağlar. Bir diğer yaygın olan uygulama ise kazık sistemidir. Taşıma gücü zayıf olan zeminlerde kazık sistemi iyileştirme amaçlı yapılır. Bunun ismi genel olarak Fore Kazıktır” önerisinde bulundu.
Kolon kiriş sistemi doğru değilse binalar devrilir
Mimar Ramazan Çamur, kolon kiriş sistemine ilişkin şu ifadeleri kullandı: Sistem doğru bir şekilde imal edilmelidir. Kolonlar dikey yükleri, kirişler ise yatay yükleri kolonlar aracılığı ile temele, temel ise zemine aktarır. Önem sırasına göre belirtirsek:
- Kolon kiriş sistemi; burada kolon ve kiriş bağlantılarının düğüm denilen yerleri ne kadar fazla yapılır ise o yapının göçmesi veya yıkılması o kadar zorlaşır. Çünkü burada taşıyıcı sistem birbirine ciddi anlamda yardımcı oluyor.
- Zemin, temel yapısı; binanın yıkılması zemin ve temel yapısının iyice doğru bir şekilde çözümlenmediğini gösterir. Bununla birlikte eğer ki kolon kiriş sistemi doğru bir şekilde imal edilmediyse binalar devrilme eğilimi gösterir.
Binaların yapımı için gerekli mühendislik kuralları?
Binaların yapılması için gerekli mühendislik kuralları genel olarak Mimari proje aşaması, Statik proje aşaması, Mekanik projesi aşaması ve Elektrik proje aşaması olarak 4 başlıktan oluşur:
- Mimari proje aşaması; yapının mimari açıdan konumlandırılması ve iç mekân ihtiyaçlarına göre bölümlendirilmesidir. Bu aşama yapının inşası için en önemli aşamadır. Geriye kalan aşamalar mimari projeye göre planlanıp detaylandırılması gerekir.
- Statik proje aşaması; Yapının taşıyıcı sisteminin inşası ile ilgili yapılan detaylandırma çalışmasıdır.
- Mekanik proje aşaması; Bu aşama yapının iklimlendirme, (ısıtma ve soğutma) pis su, atık su, temiz su, havalandırma ve yangın tesisatı gibi aşamalarının planlanmasını ve detaylandırmasını sağlayan proje aşamasıdır.
- Elektrik tesisat projesi; Mimari projeye göre yapılan zayıf ve kuvvetli akım tesisatlarının planlandırıldığı ve detaylandırıldığı aşamadır.
Oturduğumuz binanın sağlam olup olmadığını nasıl anlarız?
Oturduğumuz binanın sağlam olup olmadığını uzman ekipler (mimar ve mühendisler) tarafından bilimsel bir çalışma ile anlayabiliriz. Bu işlemi yapmak için yerel yönetimler, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü gibi resmi kurumlar ya da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından onay almış lisanslı özel firmalara başvurmak gerekir. Bakanlıktan onay almamış özel firmalardan uzak durulmalıdır.
Test çalışması için ilk önce mühendis ve mimarlar gözlem yapar. Bu gözlem sonucunda gerekli görüldüğü takdirde karot (beton delme ve kesme işlemi) alınır. Burada binanın yapım aşamasındaki bilgilere dayanarak, bazen karot yapmadan röntgen yöntemi yeterli olabiliyor. Yapının oturduğu zemin, temel durumu kolon kiriş gibi statik boyutu detaylı bir şekilde incelemek gerekir.
İmar barışı binanız sağlam demek değildir
İnşaat Mühendisi İslam Çil de, binalar şartnamelere uygun yapıldıysa ve hiçbir müdahaleye maruz kalmadıysa (kolon kesme kiriş kesme kaçak kat vb.) kolay kolay yıkılmayacağını belirtti. Binalarda kullanılacak malzemelerin kalitesinin önemine dikkat çeken Çil, 2018 deprem yönetmeliğinin esas alınması gerektiğini vurguladı.
İmar barışının da toplumda çok yanlış lanse edildiğini belirten Mühendis Çil, “Onay almış kat mülkiyetine geçmiş yapılar sadece mevcut yerini ruhsatlandırmış demektir. İnsanlarımız ‘İmar barışı yaptım, benim binam sağlam.’ gibi yanlış bir kanıya da sahip. Bunun da bir an önce açıklanması gerekir” değerlendirmesini yaptı.
Deprem yönetmeliğinin Genel İlke ve Kuralları
Bina Taşıyıcı Sistemlerine İlişkin Genel İlkeler
-Bir bütün olarak deprem yüklerini taşıyan bina taşıyıcı sisteminde ve aynı zamanda taşıyıcı sistemi oluşturan elemanların her birinde, deprem yüklerinin temel zeminine kadar sürekli bir şekilde ve güvenli olarak aktarılmasını sağlayacak yeterlikte rijitlik, kararlılık ve dayanım bulunmalıdır.
-Döşeme sistemleri, deprem kuvvetlerinin taşıyıcı sistem elemanları arasında güvenle aktarılmasını sağlayacak düzeyde rijitlik ve dayanıma sahip olmalıdır. Yeterli olmayan durumlarda, döşemelerde uygun aktarma elemanları düzenlenmelidir.
- Binaya aktarılan deprem enerjisinin önemli bir bölümünün taşıyıcı sistemin sünek davranışı ile tüketilmesi için, bu Yönetmelikte Bölüm 3 ve Bölüm 4’de belirtilen sünek tasarım ilkelerine titizlikle uyulmalıdır.
-Taşıyıcı sistem planda simetrik veya simetriğe yakın düzenlenmeli ve Tablo 2.1’de A1 başlığı ile tanımlanan burulma düzensizliğine olabildiğince yer verilmemelidir. Bu bağlamda, perde vb. rijit taşıyıcı sistem elemanlarının binanın burulma rijitliğini arttıracak biçimde yerleştirilmesine özen gösterilmelidir. Düşey doğrultuda ise özellikle Tablo 2.1’de B1 ve B2 başlıkları ile tanımlanan ve herhangi bir katta zayıf kat veya yumuşak kat durumu oluşturan düzensizliklerden kaçınılmalıdır.
- Bölüm 6, Tablo 6.1’de tanımlanan (C) ve (D) gruplarına giren zeminlere oturan kolon ve özellikle perde temellerindeki dönmelerin taşıyıcı sistem hesabına etkileri, uygun idealleştirme yöntemleri ile göz önüne alınmalıdır.