Göçe zorlanan Bulgaristan Türkleri Belene Kampı'nda yaşadıklarını unutamıyor
Bulgaristan'ın 1984-1989'da uyguladığı asimilasyon politikasına karşı çıktığı gerekçesiyle birçok zulme maruz kalan Bulgaristan Türkü Fahri Yaşaroğlu, Belene Kampı'nda yaşadıklarını ve Türkiye'ye geliş sürecini anlattı.
Edirne'de 73 yaşındaki Fahri Yaşaroğlu, 1985 yılında Bulgaristan'ın politikalarına karşı çıktığı gerekçesiyle birçok kez zulme uğradı.
Bulgaristan'daki Türk ve Müslümanlara karşı uygulanan asimilasyon kampanyasına karşı örgütlü direnişte bulunmaktan bir gece evinden gözaltına alınan Yaşaroğlu, bir süre cezaevinde kaldıktan sonra Tuna Nehri üzerindeki Belene Adası'nda muhaliflerin tutulduğu toplama kampına getirildi.
- "Sürekli bizi sorguladılar baskı yaptılar"
Yaşadığı acı günleri AA muhabirine anlatan Yaşaroğlu, arkadaşlarıyla geldiği kampta tek kişilik hücrelere atıldıklarını, sürekli psikolojik baskı gördüklerini söyledi.
Aç ve susuz 6 ay hücrede yaşadıklarını fakat mücadelelerinden asla vazgeçmediklerini aktaran Yaşaroğlu, şöyle devam etti:
"O dönem Bulgaristan'da yaşayan Türklerin isimlerini değiştirmek için bir kampanya başlatıldı. Bizim gayemiz milletin dini, dili ve kültürünü korumaktı. Bizler ismimizi değiştirmemek için yürüyüş yaptık. O protesto yürüyüşü sonrası gece evlerimizden teker teker toplayıp cezaevine gönderdiler. Oradan çıkardıktan sonra da kelepçeli olarak Belene kampına götürdüler. Biz orasını bilmiyorduk. Orada bizleri hücrelere aldılar. Kibrit kutusu kadar peynir, bir dilim ekmek. 6 ay orada kaldık, sürekli bizi sorguladılar, baskı yaptılar. Tuvalet kovası hücre içinde kapının arkasındaydı. Oraya yemeklerimizi bırakıyorlardı. Verdikleri ekmek buzluydu. Bilerek böyle veriyorlardı. Bizi yıldırmaya çalıştılar. Ama hiçbir arkadaşım mücadelesinden vazgeçmedi. Sonra bizi oradan alıp çalıştırdılar, yediğimiz yemeğin parasını bile bizden sonradan kestiler."
Yaşaroğlu, serbest bırakıldıktan sonra 2 ay Bulgaristan'da kaldığını fakat hiç kimsenin iş vermediğini, çalışacak bir yer bulamadıklarını söyledi.
- "Türkiye bize çok iyi baktı"
Yaşaroğlu, Bulgaristan'da bir süre daha kaldıktan sonra 1989 yılında trenle iki çocuğu ve eşiyle Türkiye'ye göç ettiklerini anlattı.
Türkiye'ye geldikten sonra Edirne'ye yerleştiğini ve hayatının değiştiğini vurgulayan Yaşaroğlu, "Türkiye bizi kabul edince çok mutlu olmuştuk. Zaten biz orada da Türkiye'ye kaçmak için arkadaşlarla konuşuyorduk aramızda. Ülkeye geldiğimizde bize çok saygılı davrandılar. Aç susuz bırakmadılar. Türkiye bize çok iyi baktı, hayatımızı kurtardılar. Bizler de geldiğimiz şehirlerde hayatımızı kurduk." dedi.
Yaklaşık 33 yıldır Edirne'de yaşadığını ifade eden Yaşaroğlu, Türkiye'de yaşamaktan ailece çok mutlu olduğunu sözlerine ekledi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.