Gazali - İhyau Ulumiddin - Mekke
Mekke'ye Giriş
Mekke'ye girince emniyet içerisinde Allah'ın haremine ulaştığını hatırlamalı, Allah'ın azabından emin olacağını Allah'tan ummalıdır. Allah'ın yakınlığına ehil olmayıp Allah'ın haremine mahrum olarak girmekten ve azaba müstahak olmaktan korkmalıdır. Fakat ümidi korkusundan daha galip ve üstün olmalıdır. Çünkü Allah Teâlâ'nın kerem-i ilâhîsi umumîdir ve O büyük merhamet sâhibidir. Beyt'in şerefi de büyüktür. Ziyaretçinin hakkı da gözetilir. Sığınanların sığınma hakları gözetilip zâyi edilmez.
Mîkat'a Giriş
Çölleri Mîkat denilen yerlere kadar geçip o dar geçitleri görünce, dünyadan ölümle çıkışını kıyâmet mîkatına varışını ve aralarındaki şiddetli azab, soru ve cevapları hatırlamalıdır. Yolun sıkıntılarını atlatırken, Nekir ve Münker'in suallerinin şiddetini hatırlamalıdır. Çöldeki yırtıcı hayvanlarla, kabirdeki akrep, yılan ve çıyanları hatırlamalıdır. Aile ve akrabalarından ayrılmakla, kabrin vahşetini, üzütüsünü ve tenhalığını hatırlamalıdır. Kısacası, seferin korku ve zahmetleriyle, kabrin korku ve zahmetlerine hazırlık yapmalı ve buna vesile aramalıdır.
Rasûlullah'ı Ziyaret
Daha önce dediğimiz gibi, onun huzur-u saâdetinde durman ve onu diri iken ziyaret ettiğin gibi, ziyaret etmen en uygun bir harekettir. Eğer sağ olsaydı onun şahsına ne kadar yaklaşabiliyorsan, kabrine de o kadar yaklaşmalısın. Nasıl ki onun şahsına temas etmek ve onun bedenini öpmek hürmetsizlik olduğu için, onun huzurunda biraz uzakta durup onun emrini yerine getirmeye hazır bir vaziyette durmak gerektiği gibi, şu anda da öyle yapman lâzımdır. Zira mezarı kucaklamak ve öpmek hristiyanların ve yahudilerin âdetidir. Rasûlullah senin orada hazır bulunduğunu, orada ziyaretçi olduğunu bilmektedir. Ona verdiğin selâm ve getirdiğin salâvat-ı şerîfeler kendisine aynı anda yetişir. Bu bakımdan onun mübârek suretini hayalinde canlandır. Mezarında oturduğunu ve senir: hareketlerini seyrettiğini hayâline getir. Onun büyük rütbesini kalbinde yaşat.
Çünkü Hz, Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Allah Teâlâ benim kabrimde bir meleği vekil kılıp orada vazifelendirmiştir. Ümmetimden bana selâm verenlerin selâmını o melek bana tebliğ eder...91
Hadîste 'selâmı Rasûlullah'a tebliğ edilen kimseler, kabr-i şerife varıp ziyarette bulunmayan kimselerdir. Acaba vatanından ayrılıp o uçsuz bucaksız çölleri aşarak aşk ve şevk ile Rasûlullah'ın mânevî huzuruna varmak isteyen ve onun meşhedini görmekle yetinen, onun mübarek yüzünü bilfiil görmediğinden ötürü hasretler çeken bir kimsenin vermiş olduğu selâm ve getirmiş olduğu salât ü selâmlar nasıl olur?
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim bana bir defa salât ve selâm getirirse (ona karşılık olarak) Allah Teâlâ o kimseye on defa salât ve selâm okur.92
Bütün bunlar diliyle Rasûlullah'a salât ve selâm getirenin mükâfatıdır. Acaba bedeniyle Rasûlullah'ı ziyaretinde hazır bu lunanların mükâfatı ne olur? Rasûlullah'a selâm okuyup, salât ve selâm getirdikten sonra minberine gitmeli, orada Rasûlullah'ın (s.a) hutbe okumak ve va'z u irşadda bulunmak için o minbere vekar ve tâzim ile çıkışını tasavvur etmelisin. Minber üzerinde durduktan sonra yüzünü ashab-ı kirâma nasıl çevirdiğini ve o yüzün nasıl pırıl pırıl parladığını da hayal etmelisin. Yine orada onun Allah Teâlâ'ya hutbesiyle, ashab-ı kirâmı itâat etmeye teşvik ettiğini ve muhacirler ile ensarın (r.a) onun etrafını nasıl çevirdiklerini hatırlamalısın. Orada Allah Teâlâ'dan şu istekte bulunmalısın: Kıyâmette seninle onun arasına herhangi bir mâni girip seni ondan uzaklaştırmasın.
İşte bütün bunlar hac amellerinde kalbin vazifeleridir. Ziyarete gelen kişi, bütün bu vazifeleri yaptıktan sonra kalben mahzun ol-ması ve korkması gerekir. Çünkü kişi acaba haccı kabul olunup kendisi mahbublar zümresine kaydedildi mi, yoksa haccı reddolunup kendisi rahmet kapısından kovulanlara mı ilhak edildi? Bunun keyfiyetini bilmemektedir. Bu keyfiyeti kalbinden ve amellerinden öğrenmeye çalışmalıdır. Eğer kalbinin dünyadan uzaklaşmasının daha fazla olduğunu, Allah'a ve ünsiyet evine daha yakınlaştığını görür ve amellerinin de şeriat mizanıyla tartıldığını müşahede ederse o zaman haccı'nın kabul olunduğuna can ü gönülden inanmalıdır.
Çünkü Allah Teâlâ ancak kendisini sevenin amelini kabul eder ve Allah Teâlâ kimi severse onun yardımcısı olur. Sevgisinin alâmetlerini onda belirtir ve gösterir. Melun İblis'in ona tasallut etmesini önler. Bu bakımdan o kimsede böyle bir durum bulunursa, muhakkak bilmelidir ki bu, haccın kabul olunmasına delâlet eder. Eğer tam bunun aksini görürse, o vakit belki de seferinden ancak meşakkat ve yorgunluk kalmıştır. Böyle bir durumdan Allah Teâlâ'ya sığınırız!
Kitabu Esrâr'il-Hac (Haccın Sırları) bölümü burada sona erdi. Bu bölümün ardından -inşallah- Kitabu Âdâbı Tilavet'il-Kur'an (Kur'an Okumanın Âdâbı) bölümü gelecektir!
91) Nesâî, İbn Hibban ve Hâkim, (İbn Mes'ud'dan) 92) Müslim, (Ebu Hüreyre ve Abdullah b. Amr'dan)
Safâ ve Merve Arasında Sa'y
Bu tıpkı pâdişahın sarayına zaman zaman gelip hizmetkârlığının gereğini yapmak ve padişahın kendisine marhemetle muamelede bulunmasını isteyen bir kulun hareketine benzer. Durumu tıpkı pâdişahın huzuruna girip pâdişahın kendisine, ne gibi muamele yapacağını, kendisini kabul mü yoksa red mi edeceğini bilmediği halde o huzurdan çıkan bir kimsenin durumuna benzemektedir. Böyle bir kimse, zaman zaman sarayın kapısına gelir, birisinde olmasa, belki ikincisinde padişah kendisine rahmet edecektir ümidinde bulunur. Senin de bu ruh ve ümidi taşıman gerekmektedir.
Safâ ile Merve arasında sa'y yaparken kıyâmette hayır ve günahları tartan terazinin iki kefesi arasında gidip gelmeyi hatırlamalısın. Safâ'yı hasenat tartan kefeye, Merve'yi seyyiat tartan kefeye benzetmelisin. İki kefe arasında gidip gelirken hangi tarafın daha ağır olduğunu ve hangi tarafın daha hafif kaldığını gözetmelisin. Böylece azâb ile af arasında koşup geldiğini hatırdan çıkarmamalısın.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.