Gazali - İhyau Ulumiddin - Hac, Kabe, Hacerul Esved, Tavaf, Kurban
Hacer'ul-Esved'e Yüz Sürmek
Hacer'ul-Esved'e dokunurken veya öperken kesinlikle inanmalısın ki, Allah'a tâat ve ibâdet etmek hususunda biat etmektesin. Bu bakımdan bîatını harfiyyen tatbik etmeye hazır ol. Çünkü bîatta hile yapan bir kimse şiddetli azâba müstahak olur.
Nitekim İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder: Hacer'ul-Esved Allah'ın yeryüzündeki sağ elidir. Allah onunla istediği kuluyla musafaha eder. Tıpkı kişinin kardeşi ve dostu ile musafaha ettiği gibi...88
88) İlim bahsinde geçmişti.
İhram ve Telbiye
Bu telbiyenin mânâsı Allah Teâlâ'nın dâvetine icâbet etmektir. Bu bakımdan Allah'tan ümit et ki, Lebbeyk derken Allah tarafından kabul olunasın, red olunmayasın. Kısaca; korku ile ümit arasında bulunmalısın. Kuvvet ve kudretinden sıyrılıp tamamen Allah Teâlâ'nın fazilet ve keremine yaslanmalısın. Çünkü telbiyenin vakti haccın başlangıcıdır ve çok tehlikeli bir vakittir.
Süfyan b. Uyeyne (r.a) şöyle anlatır: Hz. Hüseyin'in oğlu Ali Zeynelâbidîn (r.a) hacca giderken ihramını bağladı, devesinin üstüne bindi. O anda benzi attı ve tir tir titremeye başladı. Lebbeyk diyemeyecek derecede dili tutuldu. Kendisine bu hali müşahede edenlerden biri 'Neden Lebbeyk demiyorsun?' diye sordu. Ali Zeynelâbidîn (r.a) 'Ben Lebbeyk dediğimde, Allah Teâlâ'nın bana 'Ne Lebbeyk, ne de sa'deyk' diye cevap vereceğinden korkuyorum'. Bütün bunlara rağmen kendisi Lebbeyk der demez bayılıp yere düştü. Artık haccı bitinceye kadar baygınlıklar geçirmeye devam etti.
Ahmed b. Ebi'l-Havarî şöyle anlatır: Ebu Süleyman edDârâni'yle beraberdim, İhramını bağladığı zaman, Lebbeyk demeye muktedir olamadı. Tâ ki bir mil mesafe yürüyünceye kadar... O zaman baygınlık geçirdi. Uyandığında bana şöyle hitab etti: "Ey Ahmed! Allah Teâlâ (c,c) kulu ve peygamberi Musa'ya vahyetti ki: 'Ey Musa! İsrâiloğularının zâlimlerine emret ki, beni zikretmesinler. Çünkü onlar beni zikrederlerse ben de kendilerini lânetle yâdedeceğim'. Ey Ahmed! Bana gelen hadîslerden edindiğim şu hakîkat vardır; kim helâl olmayan mal ile hacca giderse, ihram bağlayıp Lebbeyk dediği zaman, Allah Teâlâ kendisine 'Sen elindeki haram malı iade etmedikçe ne sana Lebbeyk ve ne de Sa'deyk' der. Biz de Allah Teâlâ'nın bize de böyle demeyeceğinden emin değiliz!"
Lebbeyk deyip de Mikat'ta sesini yükselten kişi, Allah Teâlâ'nın dâvetine icabet ettiğini hatırlamalıdır. Çünkü Allah Teâlâ (c.c) Kur'an'da 'Bütün insanlara haccı ilân et' (Hacc/27) buyurmaktadır.
Aynı zamanda Lebbeyk diyen bir kimse bununla Sûr'un üfürülüşünü ve insanların kabirlerinden haşre gelişini, kıyâmet arasında Allah Teâlâ'nın nidâsına cevap vermek sûretiyle toplanışlarını, iki kısma ayrılıp, birisinin Allah'a yakın, diğerinin de Allah'ın gazabına uğrayışnı; kimisinin makbul, kimisinin merdud oluşunu, tıpkı Mîkat'ta mütereddid gezen, 'Acaba haccım kabul olunur mu, olunamaz mı?' diye düşünen hacılar gibi, korku ve ümit arasında oluşlarını hatırlamalıdır.
İhramda Bağlanan Bezler
Onları satın alırken kefeni hatırlamalıdır. Kefene nasıl sarılacağını hayalinden geçirmelidir. Çünkü bu kişi yakın bir gelecekte Allah'ın Beyti'ne yaklaştığı bir zamanda, bu iki havluyu ihram niyetiyle birisini rida, diğerini izar olarak kullanacaktır. Belki de bu seferi sona ermeden, yolda ölecek ve o havlular kendisine kefen olacaktır. Zaten ölüp kefene sarılması da muhakkaktır. Bu bakımdan nasıl ki giyimini ve durumunu değiştirmeden Allah'ın Beytine gidemiyorsa, aynı şekilde ölümden sonra, dünya elbisesine muhalif bir elbiseye bürünmeden de Allah'ın huzuruna varamaz. Hacda ihram olarak giydiği bu elbise, âhiret yolculuğunda giydiğine yakındır. Çünkü kefende dikiş olmadığı gibi, ihramda da yoktur.
Kâbe'nin Örtülerine Sarılmak
Mültezim'de niyetin şu olmalıdır: Sevgi ve iştiyâk ile hem Kâbe'ye ve hem de onun rabbine yaklaşmak istediğini ilân ediyorsun. Örtüye yapışmak veya duvarı kucaklamakla bereketini istemeli, bedeninin bütün zerrelerinin daimî ateşten korunmasını ummalısın. Örtüye asıldığın zaman, Allah Teâlâ'nın mağfiretini, azâbından emîn olmayı, tıpkı günahkârın, hakaret ve zulme uğrayandan günâhının affı için özür dilemesi ve 'Senden başka beni affedici herhangi bir sığınak ve melce yoktur' demesi gibi, ısrarla Allah Teâlâ'dan affını istemeyi niyet etmelisin. Çünkü günahkâr insan için Allah Teâlâ'ınn kerem ve affından başka sığınak yoktur ve 'Ya rabbî! Beni affedip istikbalimi teminat altına almayınca senin dergâhından ayrılmayacağım' zihniyeti ile hareket etmelisin!
Kâbe'yi Müşahede
O zaman, Kâbe'nin azametini kalbinde hâzır bulundurmalıdır. Kâbeyi değil de sanki Kâbe'nin rabbini görüyor gibi kendine çeki düzen vermelidir. Beytine bakmayı nasib ettiği gibi, mübarek cemâlini de görmeyi nasib edeceğini ümit etmelidir. Kendisini bu mer-tebeye ulaştırdığı ve misafirlerinin arasına girmeyi nasip ettiği için, Allah Teâlâ'ya şükretmelidir. O zaman kıyâmet gününde cennete doğru, cennete girmek için akın eden insanların selini hatırlamalıdır. Sonra bu insanların iki kısma ayrıldıklarını, birisine cennete girme izni verildiğini, diğerlerinin de geriye çevrildiğini aklından çıkarmamalıdır. Hacıların da aynen bu şekilde iki kısma ayrıldığını, bir kısmının makbul, diğer kısmının merdud olduğunu unutmamalıdır. Kısacası; bütün gördüklerini âhiret işleriyle karşılaştırmalı ve âhiret işlerinden gafil olmamalıdır. Zira hacca gelenlerin bütün hareketleri âhiret durumlarına delâlet eden birer delildir.
Kâbe'yi Tavaf Etmek
Kâbe-i Muazzama'nın ziyareti namaz gibidir. Bu bakımdan ziyaret esnasında kalbinde tâzim, korku, ümit ve muhabbet bulunmalıdır. (Nitekim bunun tafsili Namaz bölümünde geçmişti).
Tavâf etmekle kendini Allah'ın arşının etrafında durmadan dönen meleklere benzetinelidir. Zannetmemelidir ki Kâbe'yi ziyaret etmekteki gaye; bedeninin ziyaretidir. Ziyaret Kâbe'den başlayıp, yine Kâbe ile sonuçlandığı gibi, zikrin de Allah'la başlayıp, O'nunla sonuçlandığını kalbinden çıkarmamalıdır.
Şerefli ziyaret kalbin rububiyet huzurundaki ziyaretidir. Kâbe ise, mülk âleminde bunun zâhirî bir misalidir. Çünkü o huzur me-lekût âlemi olduğu için göz ile görülemez. Nitekim bedende bulunan ve şehâdet âleminde göz ile görülmeyen ve gayb âleminden olan kalp gibi...
Yine bilmiş ol ki, mülk ve şehâdet âlemi, Allah Teâlâ tarafından basiret verilen ve kendisine kapı açılan bir kimse için, gayb ve melekût âleminin merdivenidir. Bu denge ve bağa şu sözle işaret edilmiştir: 'Göklerdeki Beyt'ul-Ma'mur, tam Kâbe-i Muazzama'nın hizasındadır. İnsanlar Kâbe'yi tavaf ettikleri gibi melekler de onu tavaf ederler'.
İnsanların çoğu melekler gibi böyle kâmil bir tavaftan aciz oldukları için, imkân nisbetinde bu tavafı yapanlara kendilerini ben-zetmekle emrolundular.
Bir kavme kendisini benzeten o kavimdendir,87
Böyle denilmekle de kendilerine onlardan sayılacakları va'dedilmiş oldu.
Böyle bir tavafı yapmaya gücü yeten bir kimse için denilmektedir ki: 'Kâbe de onu tavaf eder'.
Nitekim bu hakikati keşf ve kerâmet ehlinden bazıları Allah Teâlâ'nın bazı. velî kulları için müşahede etmişlerdir.
87) Ebu Dâvud (İbn Ömer'den sahih bir senedle)
Kurban Kesmek
Allah'ın emrine uymakta ona bir yakınlık vardır. Bu bakımdan en iyi kurbanı kesmeye dikkat et ve kurbanın her parçasıyla Allah Teâlâ'nın senin bir parçanı ateşten âzad edeceğini ümit et.89 Çünkü va'd bu şekilde vârid olmuştur. Bunun için kurbanın büyüklüğü ve parçalarının çokluğu nisbetinde ateşten âzâd edilirsin.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.