Furkan suresini okumanın faydaları
Furkan suresi Kuranı Kerimin 25. suresidir. Mekke döneminde nazil olan Furkan suresi 77 ayeti kerimedir. Furkan Kuranı Kerimin isimlerindendir. Peki Furkan suresini okumanın faydaları nelerdir? Furkan suresinin faziletleri ve sırları nelerdir? İşte Furkan suresini okumanın faydaları...
Kur’ân-ı kerîmin yirmi beşinci sûresi. Furkân sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Yetmiş yedi âyet-i kerîmedir. Hakkı bâtıldan ayıran mânâsına Kur’ân-ı kerîmin isimlerinden olan ve birinci âyet-i kerîmede geçen Furkân kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede; Kur’ân-ı kerîmin gönderilmesinin hikmetleri, müşriklerin (Allahü teâlâya ortak koşanların) Kur’ân-ı kerîm ve Resûl-i ekremin karşısındaki inatçı tutumları, Allahü teâlânın kudret ve azameti (büyüklüğü, ululuğu), peygamberlik, kıyâmet hâlleri, hâlis mü’minlerin özellikleri anlatılma ktadır. (Kurtubî, Taberî)
FURKAN SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Furkan suresini (vird edinip) okursa, yorgunluk çekmeksizin (ve hesapsız) cennete girer.“(1)
Furkan Suresi Hakkında Çeşitli Rivayetler
Düşmanın perişan olması için okunur.
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için 7 kere okunması tavsiye edilmiştir.
Ağaçların verimli meyveler vermesi için, ağaçların altından alınan toprağa Furk’an suresi 48-49. ayetleri okunur.
Cehennem azabından korunmak isteyen kişi, Furkan suresinin 65. ayetini okumaya devam etmelidir.
Hayırlı bir evlat sahibi olmak isteyen kişi, Furkan Suresinin 74. ayetini okumaya devam etmelidir.Kim Furkân sûresini okursa, geleceği şüphesiz ve muhakkak olan kıyâmet gününde,Allahü teâlâya mü’min olarak kavuşur ve hesâbsız olarak Cennet’e girer. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Furkan suresini (vird edinip) okursa, yorgunluk çekmeksizin (ve hesapsız) cennete girer.“(Ebû Suud Efendi, Ebû Suud Tefsiri (İrşadü Aklis Selim), 6/232)
Bu surenin okunmasının fazileti hakkında Mecmau’l-Beyan tefsirinde Allah Resulünden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Furkan suresini okuyan her kes kıyamet gününde kıyamet kapısına gelineceğine ve kabirde olan herkesin dirileceğinde hiçbir şüpheye yer olmadığına inanmış bir şekilde dirileceklerdir. İşte bu şahıs hesap kitap olmadan direkt olarak cennete girecektir. [Tabersi, Mecmau’l-Beyan, h.ş 1372, c 7, s 250.]
Şeyh Saduk İmam Kazım’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Furkan suresini okumayı bırakma zira her kim Furkan suresini geceleyin okursa Allah hiçbir zaman ona azap etmez ve onu hesaba çekmez ve ona yüce Firdevs cennetinde yer verir. [Saduk, Sevabu’l-Amal, h.k 1406, s 109: Tabersi, Mecmau’l-Beyan, h.ş 1372, c 7, s 250.]
İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Furkan suresini okumayı terk etme, zira her kim Furkan suresini gece tilavet ederse, Allah hiçbir zaman ona azap etmez, onu hesaba çekmez ve ona yüce Firdevs’te yer verir.”[Sevabu’l A’mal, s. 109; Mecmaü’l-Beyan, c. 7, s. 250.]
Çeşitli Rivayetler
* Düşmanın perişan olması için okunur. * Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için 7 kere okunması tavsiye edilmiştir. * Ağaçların verimli meyveler vermesi için, ağaçların altından alınan toprağa Furk’an suresi 48-49. ayetleri okunur. * Cehennem azabından korunmak isteyen kişi, Furkan suresinin 65. ayetini okumaya devam etmelidir. * Hayırlı bir evlat sahibi olmak isteyen kişi, Furkan Suresinin 74. ayetini okumaya devam etmelidir.
FURKAN SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Kelbî ve Mukatil diyorlar ki: Bu ayetler Nadr b. Haris hakkında nazil olmuştur. Zira bu sözleri söyleyen kişi o idi. “Başka bir topluluk da kendisine bu hususta yardım etmiştir.” ifadesiyle de Huveytıb b. Abdüuzza’nın azadlı kölesi Addâs, Amir b. Hadramî’nin kölesi Yesar ve Amir’in yahut Ebu Fükeyhe er-Rû-mî’nin azatlı kölesi Cebr idi. Bu üç kişi Ehl-i Kitap’tan olup Tevrat’ı okuyor ve ondan nakillerde bulunuyorlardı. Müslüman olup da Peygamberimiz (s. a.) onlara zaman zaman uğrayınca Nadr b. Haris bu sözünü söyledi. Cenab-ı Hak da bu şüpheyi “Onlar haksızlığa ve yalancılığa saptılar” ayetiyle reddetti.
İbni Ebî Şeybe Musannef adlı kitabında, İbni Cerir ve İbni Ebî Hatim Hayseme’den rivayet ediyorlar: Peygamberimiz’e (s. a.):
– Dilersen sana yeryüzünün anahtarlarını ve hazinelerini veririz. Bu ahirette bizim nezdimizdeki nimetlerden hiç bir şey eksiltmez. Dilersen ahirette sana bu iki nimeti bir arada veririz, denildi. Peygamberimiz (s.a.):
– Hayır, bilakis bunu bana ahirette birlikte verin, buyurdu. Bunun üzerine “Allah yüceler yücesidir. O dilerse sana bundan daha hayırlısını verir.” ayeti nazil oldu. Yani hazinelerin arz edilmesi Allah tarafından olmuştur. Peygambe-rimiz’in (s. a.) siyerinde Kureyş liderleri tarafından mal ve zenginlik, liderlik, makam, mülk ve saltanat teklifleri yapıldığı anlatılmaktadır.
İbni İshak, İbni Cerir ve İbnü’l-Münzir İbni Abbas’tan (r. a.) rivayet ediyorlar: “Utbe b. Rabia, Ebu Süfyan b. Harb, Nadr b. Haris, Ebu’l-Bahteri b. Hi-şam, Esved b. Muttalib, Zem’a b. Esved, Velid b. Mugîre, Ebu Cehil b. Hişam, Abdullah b. Ümeyye, Ümeyye b. Halef, Âs b. Vâil, Münebbih b. Haccac toplandılar. Birbirlerine şöyle dediler:
-Muhammed’e gidin. O’nunla konuşun. O’nunla tartışın. O’na mazeret beyan edin.
Peygamberimiz’e (s. a.) haberci gönderdiler ve O’na:
-Kavmin eşrafı seninle konuşmak için toplandılar, dediler. Rasulullah (s. i. onların yanma geldi. Peygamberimiz’e (s. a.):
– Ya Muhammedi Biz sana mazeret beyan etmek için haberci gönderildik. Sen bu sözü mal talep etmek için getirdiysen sana mallarımızdan mal veririz. Şeref istersen seni lider ederiz. Eğer mülk istersen seni başımıza melik yapa-nz. dediler.
Peygamberimiz (s. a.) şöyle cevap verdi:
-Sizin bu söylediklerinizle benim ne ilgim var? Ben bu mesajı size ne mallarınızı, ne sizin içinizde şerefli olmayı, ne de sizin üzerinize melik olmayı talep ederek getirmedim. Ancak beni size Allah rasul olarak gönderdi. Bana kitap indirdi. Bana size müjdeleyici ve uyarıcı olmamı emretti. Ben de size Rabbimin mesajını ilettim, size nasihatte bulundum. Benim getirdiğim şeyi kabul ederseniz bu sizin dünya ve ahiretteki nasibinizdir. Bunu reddederseniz Allah benimle sizin aranızda hüküm verinceye kadar sabrederim.
Onlar da Peygamberimiz’e (s. a.) şöyle dediler:
– Ya Muhammedi Eğer sen bizim sana arz ettiğimiz şeylerden hiçbirini kabul etmezsen Rabbinden niyazda bulun da söylediğin şeylerde seni tasdik edecek, senin namına bizimle görüşecek bir melek göndersin. Rabbinden sana cennetler, altın ve gümüşten köşkler vermesini iste. Böylece biz iddia ettiğin gibi hakikaten rasul isen senin faziletini ve Rabbinin nezdindeki mertebeni bilelim.
Rasulullah (s. a.) onlara şöyle dedi:
– Ben bunu yapmam. Ben bunu Rabbinden isteyecek kimse değilim. Ben size bunun için gönderilmedim. Beni Allah ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi.
Bunun üzerine Allah bu konuda bu ayeti indirdi.
Vahidî ve İbni Cerir İbni Abbas’tan (r.a.) naklediyorlar: Müşrikler Rasulul-lah’ı (s.a.) fakirlikle ayıpladıkları zaman ve “Bu ne biçim peygamber ki yemek yiyor, çarşılarda geziyor?” dedikleri zaman Rasulullah (s.a.) üzülmüştü. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu: “Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, onlar yememiş, çarşılarda gezmemiş olsunlar.”
İbni Cerir, İbni Abbas’tan (r.a.) naklediyor: Übeyy b. Halef Peygamberi-miz’in (s.a.) yanına gelir, meclisinde bulunur, Ukbe b. Ebî Muayt onu bundan menederdi. Bunun üzerine “O gün zalim ellerini ısıracak.” ayeti indi.
Bir başka rivayete göre: Ukbe b. Ebî Muayt Peygamberimizin (s.a) meclisinde sık sık bulunurdu. Ukbe Peygamberimizi (s.a) ziyafete davet etti. Peygamberimiz (s.a.) kelime-i şehadeti söylemedikçe yemeğini yemekten imtina etti. Bunun üzerine Ukbe kelime-i şehadet getirdi. Übeyy b. Halef Ukbe’nin arkadaşı idi. Übeyy Ukbe’yi azarladı. Ona:
– Dininden mi döndün? dedi. Ukbe:
– Hayır, ancak benim evimde olduğu halde benim yemeğimi yemekten imtina etti. Ben de O’ndan utandım. Kelime-i şehadet getirdim, dedi. Bunun üzerine Übeyy:
– O’na gidip, ensesine basmadıkça ve yüzüne tükürmedikçe senden razı olmayacağım, dedi.
Ukbe Peygamberimiz’i (s.a.) secde ederken buldu. Übeyy’in dediğini yaptı. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.):
– Ben Mekke’den çıkarken başın kılıçla uçurulmuş olarak seninle karşılaşayım, dedi.
Ukbe Bedir Günü esir düştü. Peygamberimiz (s.a.) Hz. Ali’ye onu öldürmesini emretti. Hz. Ali de onu öldürdü. Uhud’da mübareze esnasında Übeyyi yaraladı. Übeyy Mekke’ye döndü: “Ne olaydı, keşke ben de peygamberle beraber hak yolu tutsaydım.” diyerek Mekke’de öldü.
Dahhak diyor ki: Ukbe Rasulullah’ın (s.a.) yüzüne tükürdüğü zaman tük-rüğü yüzüne döndü, tükrük iki parçaya bölündü, Ukbe’nin yanağını yaktı. Bunun izi ölünceye kadar yanağında kaldı.
“Kafirler: Kur’an Muhammed’e toplu halde bir defa da indirilmeli değil miydi” dediler. 32. ayetin nüzul sebebi ile ilgli İbni Ebî Hatim, Hakim -sahihtir kaydıyla- ve Ziya el-Makdisî el-Muhtâra kitabında İbni Abbas’tan (r.a.) naklediyorlar:
Müşrikler: Eğer Muhammed (s.a) iddia ettiği gibi peygamber ise Rabbi niçin ona işkence ediyor? Kur’an’ı ona bir defada indiremez mi? ona bir-iki ayet indiriyor, dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak “Kâfirler: Kur’an Muhammed’e toplu halde bir defada indirilmeli değil miydi? dediler.” ayetini indirdi.
“Onlar seni gördükleri zaman…” 41. ayetin, Ebu Cehil hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir. Çünkü Ebu Cehil arkadaşlarıyla birlikte Peygamberi-miz’in (s.a.) yanına uğramış ve alaylı bir tarzda: “Allah’ın rasul olarak gönderdiği bu mudur?” demişti.
“Onlar Allah’la birlikte başka bir ihal edinip kulluk etmezler” 68. ayetin nüzul sebebi ile ilgili, Buharî ve Müslim İbni Mes’ud’dan (r.a.) rivayet ediyorlar: Rasulullah’a (s.a.) sordum:
– Hangi günah daha büyüktür? Buyurdular ki:
– Seni yarattığı halde Allah’a eş koşmandır.
– Sonra hangisidir? dedim. Buyurdular ki:
– Seninle birlikte yemek yiyecek korkusuyla evlâdını öldürmendir.
– Sonra hangisidir? dedim. Buyurdular ki:
– Komşunun hanımıyla zina etmendir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak “Onlar Allah’la birlikte bir başka ilâh edinip ona kulluk etmezler.” ayetini indirdi.
Buharî ve Müslim İbni Abbas’tan (r.a.) naklediyorlar: Şirk ehlinden bazı kimseler adam öldürdüler ve bu hususta ileri gittiler. Zina ettiler ve bu hususta da aşırı gittiler. Sonra Hz. Muhammed’e (s.a.) gelip:
– Senin söylediğin ve davet ettiğin şey gayet güzeldir. Yaptığımız bu davranışlara kefaret olacak şeyi bize büdirsen? dediler. Bunun üzerine “Onlar Allah’la birlikte bir başka ilâh edinip ona kulluk etmezler.” ayeti nazil oldu. Ayrıca “De ki: Ey kendi nefislerinin aleyhine aşın giden kullarım!” (Zümer, 39/53) ayeti indi.
“Ancak tevbe eden, iman eden…” 70. ayetin nüzul sebebi ile ilgili,Buharî ve başkaları İbni Abbas’tan (r.a.) rivayet ediyorlar: Furkan Suresi’nin “Onlar Allah’la birlikte bir başka ilâh edinip ona kulluk etmezler. (Ölümü) hak edenler dışında Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar.” ayeti inince Mekke’li müşrikler: “Biz haksız yere cana kıydık ve Allah’la birlikte başka ilâha taptık, fuhuş da işledik.” dediler. Bunun üzerine: “Ancak tevbe edenler bunun dışındadır.” ayeti indi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.