Fransa'nın Müslüman düşmanlığı AB için tehdit
Belkıs Kılıçkaya/AA Analiz
Emmanuel Macron, 2017 yılındaki seçimlerde yaptığı konuşmada, Fransa'nın büyük bir bölünmüşlüğe sürüklendiğini, çoğulculuğu dikkate alacağını, demokrasiyi tekrar öne çıkaracağını belirtmiş ve bu durumu "ülkenin altını oyan" bu oluşum olarak nitelemişti. Bu durumla "savaşacağını" söyleyerek eklemişti:
"Ben aşırı sağa oy gitmemesi için gereken her şeyi yapmak istiyorum."
İşte o gece medya ve siyasi çevrelerde artık büyük ölçüde reddedilen çok kültürlülüğü yeniden bir değer olarak ortaya koyan Macron’un, rakibi Marine Le Pen'in ırkçı siyasetini devlet katına taşıyacağına ve böylece İslamofobi'nin ana akım siyaseti belirleyeceğine ihtimal veren kimse yoktu.
Fransa son 5 yılda nereye geldi?
Macron ve hükümetinin İslam ve Müslümanlar hakkındaki söylem, politika ve yasal düzenlemelerinin doğrudan bir sonucu olarak, Fransa bugün artık 2017’ye nispetle çok daha Müslüman ve İslam düşmanı bir ülke.
Müslüman inancına dair ne varsa “öcü” diye parmakla gösterildiği Fransa'da, Avrupa’da hiçbir ülkede bu düzeyde var olmamış mükemmel bir İslamofobi uygulamasına girişildi.
Fransa artık cumhurbaşkanının Müslümanlar için “ayrılıkçı” diye bir kavramı tedavüle soktuğu topraklar oldu. Ayrılıkçılığın alametleri de şunlar:
“Öğrencilerin kantinlerde dini inançlarına göre öğün verilmesini istemesi, sakallı olmak, gösterişli bir Ramazan kutlaması, ibadetlerini düzenli yapmak, öpücük kondurmamak''
Fransa'da bunlar radikallik alameti olabilir..
Fransa artık “Kız erkek ayrı tuvalet talebine yahut tuvaletlerde musluk talebine rastladınız mı?” benzeri sorularla anketlerin yapıldığı; Marine Le Pen’in “Müslümanlara karşı yumuşaksınız!” diye eleştirildiği; korkunç ve adi karikatürlerin devlet binalarına asılabildiği; derste onlara bakmayı istemeyen 10-11 yaşındaki iki öğrencinin aileleriyle birlikte sabaha karşı evlerinden alınıp soruşturmaya tabi tutulduğu; İslamofobik diye anılmanın cesaret örneği diye tanımlandığı bir ülke.
Bu uygulamaları tenkit edenler ise Nazi dönemine atıfta bulunarak “İslami-solcular”, “iş birlikçilikler” diye itham ediliyor.
Fransız devleti Müslümanları düşman yaptı
Fransa’nın, Müslüman düşmanlığı konusunda devlet düzeyinde kaleme alınmış “İmamlar Şartı” diye eşsiz bir metni var. Müslümanların Fransız anayasası ve yasalarına göre ayrı ve tehlikeli bir entite olduğunun resmi ilanı gibi.
- Macron hükümeti 25 bine yakın mescit, okul, dernek ve iş yerini arayıp, aynı dönemde 20’den fazlası cami ve mescit olmak üzere bunların 718’ini kapattığı gibi Müslümanlara yönelik nefret suçlarını belgeleyen ve önde gelen ayrımcılık karşıtı kuruluşlardan biri olan Fransa’da İslamofobi'ye Karşı Kolektif’i de kapattı.
Ayrılıkçılıkla Mücadele yasası, Fransız İslam’ı icat çalışmalarıyla Müslümanlar zalim gibi gösterildi, İslam kitlesel gözetime ve baskıya ihtiyaç duyan tehlikeli bir din olarak tasvir edildi. Müslümanlar ülkenin “medeniyeti”, “geleneği” ve “değerleri” için adeta varoluşsal bir tehdit olarak pazarlandı. Bu retorik güvenlik korkusunu, beraberinde yer yer polis şiddetini taşıdı topluma. Bugün seçmen için hangi “cumhuriyetçi değerlerin” tehlikede olduğu konusu fevkalade muğlak artık.
Aşırı sağın oyları yükseldi
Macron, seçimlerde ikidir “Ya ben ya o” diyere aşırı sağcı rakibini resmen alternatif gibi merkeze taşıdı. Peki, bu ortamda seçim sonuçları ne oldu?
20 yıl önce, 2002’de Chirac'a karşı büyük bir hezimete uğrayan aşırı sağcı lider Jean Marie Le Pen, yıllar içerisinde farkı kapatarak 2017’de Le Pen yüzde 34 oy almıştı. Macron yüzde 66 seviyesindeydi.
Önümüzdeki pazar günü yapılacak seçimlerde ise artık farkın 2-7 puan arasında değiştiğini söylüyor anket şirketleri.
Bütün bunlara karşılık eski Troçkist, aşırı solcu La France İnsoumise Partisi Lideri Jean-Luc Melenchon ise sürpriz bir başarıyla yüzde 21,95 oranındaki oyuyla Le Pen’in hemen arkasına yüzde 1,2 oranında farkla yerleşti. Neredeyse Macron’la ikinci tura kalabilecek bu skorda anket şirketlerinin verilerine göre Müslümanların oylarını yüzde 70 oranında Melenchon’a vermesi etkili oldu.
Fransa Avrupa Birliği için de tehdit
Fransa’da sömürge döneminden sonra yeniden hortlayarak 2000’li yıllarda görünen Müslüman düşmanlığının artık meşrulaşmış olması sadece Müslümanlar için değil hukuk devleti, Avrupa Birliği (AB), ülkenin stratejik tercihleri, müttefikleri için de bir tehdit artık.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.