Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3005.52
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

FETÖ''cü hainler Gezi Parkı olaylarını fırsat gördü

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin iddianamede FETÖ''nün Gezi Parkı olaylarını fırsat olarak gördüğü ve sonuçtan kendisine yarar sağlama düşüncesinde olduğu belirtildi.
FETÖ''cü hainler Gezi Parkı olaylarını fırsat gördü
04 Mart 2019 21:21:00
Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin iddianamede FETÖ''nün Gezi Parkı olaylarını fırsat olarak gördüğü ve sonuçtan kendisine yarar sağlama düşüncesinde olduğu belirtildi.

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin iddianamede, "Olayların başarıya ulaşması halinde ve hükümetin istifası veya erken seçim gibi bir sonucun meydana gelmesi durumunda, bu FETÖ'nün sonuçtan kendisine yarar sağlama düşüncesinde olduğu, kendisi açısından büyük tehlike olarak gördüğü ve Gezi Parkı olayları olarak sempatik gösterilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelen kalkışmanın bir daha yaşanmamak üzere akamete uğratıldığı tarihten çok kısa süre sonra, 17/25 Aralık kumpas soruşturmaları ile kendisine karşı yargı darbesine giriştiği" belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 657 sayfalık iddianamede, Gezi Parkı odaklı olayların FETÖ ile bağlantılarına yer verildi.

İddianamede, sanıkların Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında değerlendirilen görüşmeler yaptığı, bu kapsamda Osman Kavala'nın 30 Aralık 2013'te "Şimdilik cemaate de hükümete de ihtiyacımız var. Sayelerinde yolsuzlukları ve yargı içindeki örgütlenmeyi öğreniyoruz." şeklinde yazı yazdığının tespit edildiği anlatıldı.

Zaman muhabiri: "Biz Gezi'yi tamamen destekliyoruz" Gezi imar planı ve düzenleme iptaliyle ilgili Zaman gazetesinde haber yapıldığından bahsedilen iddianamede, sanık Şerafettin Can Atalay'ın bu konuda FETÖ'ye müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan Zaman gazetesinde bir dönem muhabir olan daha sonra avukatlık yapan ve hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Kadir Kökten'i arayarak, "Zaman gazetesinde çıkan habere sitem ederek neden olayı Taksim Dayanışması üzerine yıkmaya çalıştıklarını sorduğu" kaydedildi.

Kökten'in ise "Biz Gezi'yi tamamen destekliyoruz zaten... Bizim öyle bir derdimiz yok." şeklinde konuşma yaptığı iddianamede yer aldı.

İddianamede bu konuşma içeriklerine ilişkin, şu tespite yer verildi:

"Bu konuşmalardan bu oluşum tarafından infial uyandırılarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs eylemlerine dönüştürülen olayların sebebi olarak gösterilen imar planı ile ilgili iptal kararının lehlerine verilmiş olduğunun bir şekilde öğrenilmesine rağmen bu hususun kamuoyundan gizlendiği, buradaki amacın ise olayların etkinliği ve çapının bu gerekçe ile zayıflamasının önüne geçilmesi gayreti olduğu açıktır. Bu bilgi ışığında dahi olayların masum görünüşlü çevre hassasiyeti sebebiyle gelişmediğinin ve nihai amacın Memet Ali Alabora isimli şüphelinin tweetlerinde de bahsi geçtiği üzere Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye ilişkin olduğu su götürmez bir gerçekliktir."

Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış olan sanık Ali Hakan Altınay’ın kayıtlı görüşmesinde "Hoca efendinin adamları Amerika'dan bir grup akademisyen ve ... getirmiş onlarla 7 buçukta Sefaköy'de yemek yiyeceğim." ifadelerini kullandığı anlatılan iddianamede, eski Türk Tabibleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy ile Oya Aydın arasında geçen bir görüşmede ise "Özgürlükçü Anayasa Platformu olarak yapıyoruz uzunca bir metin yayınlayacağız, 'hukuk devleti askıya alındı' şeklinde bir başlıkla yayınlayacağız, onu Zaman gazetesi de basar... Onlar mutlaka basar. Orada kiminle konuşmak lazım?" diyerek kapatılan Zaman gazetesiyle irtibat kurulmak istendiği bildirildi.

İddianamede, Gürsoy'un akademisyenlerin imza kampanyasıyla ilgili Zaman gazetesinden Tuğba isimli bir kişi ile görüşme yaptığı, bu konuda sanık Osman Kavala ile de konuştuğu ve Zaman gazetesiyle yaptığı görüşmeyi anlattığı belirtildi.

"Gezi Parkı olaylarında FETÖ'cü polisler görev yaptı"; Gezi Parkı olayları sırasında, 15 Temmuz'da tankın içinden çıkan darbeci emniyet müdürü Mithat Aynacı, eski Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Hakkı Akçal, eski Çevik Kuvvet Şube Müdürü Muhammed Fatih Sarıyıldız, eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yılmaz Avcu'nun FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında meslekten ihraç edildiği ve örgütün şifreli haberleşme uygulaması "ByLock"un kullanıcıları oldukları da iddianamede aktarıldı.

İddianamede, Taksim Gezi Parkı'nda eylemcilerin çadırlarının yakılması ile ilgili olarak "Çadırları toplamakla uğraşmayın, yakın gitsin." şeklinde talimat verdiği iddia edilen dönemin Beyoğlu’ndan sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli'nin de "ByLock" kullanıcısı olduğu kaydedildi.

FETÖ soruşturması kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan eski istihbarat Yarbay Bülent Sevindik'in ifadesinde birçok toplantıya katıldığını ve görevli olduğu askeriye içerisinden örgüte bilgi verdiğini söylediği belirtilen iddianamede, Sevindik'in 2013 Ağustos-2014 Haziran döneminde Bilgi Güvenliği Şube Müdürlüğü'nde görevli olduğu dönemde, kod ismi ESAT olan örgüt mensubu sorumlu sözde abisi ile Ramazan Aykış tarafından irtibatlandırıldığını, irtibat dönemi 17-25 Aralık dönemine denk geldiği için bütün telefon kullanımlarının FETÖ/PDY terör örgütü tarafından yasaklandığını anlattığı ifade edildi.

İtirafçı yarbay:"Hükümetin devrilmesi gerekiyor" İddianamede, Sevindik'in iletişimi belirli aralıklarla Ankara'da bir evde buluşarak sağladıklarını, bu görüşmelerde hükümet aleyhine propaganda yapıldığını, FETÖ/PDY terör örgütünün haklı olduğunu, bu hükümetin devrilmesi gerektiğini, Gezi olayları süreciyle başlayan kaos ortamının devam edeceğini, meydanlara çıkan sendika ve sivil toplum örgütlerine destek verildiğini, eninde sonunda bu amaca ulaşacaklarını ve istekleri doğrultusunda hakimiyetlerinin yoğun olduğu bir hükümet kurulmasına olanak sağlayacaklarını düşündüklerini anlattığı bilgisi verildi.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan FETÖ üyesi eski Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar'ın ifadesinde önceki tarihlerde de Beyoğlu-Taksim bölgesinde HDP’liler tarafından yapılan ve çoğunluğuna da müdahale ettiğini beyan ettiği toplumsal olayların müzakereleri esnasında tanıdığı Osman Kavala'nın müzakereciler arasında olduğunu, bu şahsın müzakere edilen grup ve liderlerinin yanında durduğunu fakat çok diyaloğa girmediğini, müzakere edilen şahısların tıkandığı durumlarda ise sanki onların danıştığı akıl hocası gibi devreye girdiğini beyan ettiğine iddianamede yer verildi.

İddianamede, Gezi Parkı olayları öncesinde gerek İl İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden, gerekse Emniyet Genel Müdürlüğü'nden herhangi bir bilgi notu veya yazının gönderilmediğini belirten Dolar'ın, Gezi Parkı eylemlerinden sonra haberdar olduğu Memet Ali Alabora’nın ve ekibinin sahnelediği "Mi Minör" oyunu sürecinin Gezi Parkı kalkışmasında ciddi bir etken olduğunu ifade ettiği anlatıldı.

"FETÖ, Gezi Parkı olaylarını fırsat olarak gördü" İddianamede telefon görüşmeleri ve alınan ifadeler soncunda yapılan değerlendirmede, o tarihte Gezi Parkı olayları adı ile ülkenin hemen her yerine yayılmak istenen kalkışmayı FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kendisi açısından bir fırsat olarak gördüğü belirtildi.

Bu olayların başarıya ulaşması halinde ve hükümetin istifası veya erken seçim gibi bir sonucun meydana gelmesi durumunda bu FETÖ'nün sonuçtan kendisine yarar sağlama düşüncesinde olduğuna işaret edilen iddianamede, kendisi açısından büyük tehlike olarak gördüğü ve Gezi Parkı olayları olarak sempatik gösterilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelen kalkışmanın bir daha yaşanmamak üzere akamete uğratıldığı tarihten çok kısa süre sonra, 17/25 Aralık kumpas soruşturmaları ile yargı darbesine giriştiği vurgulandı.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"15 Temmuz 2016 tarihinde doğrudan canına kast ettiği o tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan ve halen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın, aynı oluşumun yurt dışında giriştiği eylemlerin sonucunda da olduğu gibi yeniden aday olmayacağı/olamayacağı/yapılmayacağı beklentisi ile Gezi Parkı olayları olarak sempatik gösterilen bu kalkışmaya emniyet bünyesinde yer alan hücresel yapıları aracılığıyla etkili, orantılı ve yerinde müdahaleler yapılmasına engel olduğu veya yeri geldiğinde bu grubun mağduriyet algısı oluşturmasına zemin hazırlamak maksadıyla olayları tahrik edecek, toplumun haklı tepkisini çekecek uygunsuz, orantısız müdahalelerde bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu sayede kendi emelleri açısından en büyük engel olarak gördüğü o tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan ve halen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ı pasifize etmek suretiyle devletin maalesef hemen her kadrosunda mevcut militanları aracılığıyla devlet yönetimini ele geçireceği beklentisi içerisinde bulunan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü, bu eylemlerin akamete uğraması sonrasında bu defa kendisi sahneye doğrudan çıkacak, önce 17/25 Aralık kumpası ve sonrasında da 15 Temmuz 2016 tarihinde benzer yönde girişimlerde bulunacaktır."

FETÖ'nün kurulmasında ve gelişmesinde etkileri bulunan dış istihbarat örgütlerinin sürekli biçimde gözetim ve denetimi altında bulundurulduğu ve hatta zaman zaman buralardan aldığı doğrudan talimatlar doğrultusunda amaçlarına yönelik faaliyetler yürüttüğü aktarılan iddianamede, ipini elinde tutan, kurulmasında ve palazlanmasında büyük pay sahibi olan ve uyguladığı yöntemler noktasında yine kulağına fısıldayan, başarısız girişimleri sonrasında mensuplarına kol kanat geren dış istihbarat örgütleri, yurt dışı kaynak ve odakların emelleri doğrultusunda Gezi Parkı olayları sürecinde hareket etmediğinin kabulünün mümkün olmayacağı ifade edildi.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin