FETÖ ve PKK'nın ardından 'kavala'ya da sahip çıktı! ABD'den itiraf
ÖZLEM DOĞAN
Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçlarından yargılanan Osman Kavala’nın serbest bırakılması için muhalefet partilerinin yaptığı ortak çağrıya ABD’den destek geldi. Daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde Kabe fotolarını yere atan LGBT üyesi sapkınların gözaltına alındığı için kaygılandıklarını ifade eden ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, şimdi de yeni bir küstahlığa imza attı. Türkiye’nin defalarca istediği Fetullah Gülen’i iade etmeyen ABD, Türkiye’yi sömürdüğü ülkelerle karıştırarak, Kavala’nın serbest bırakılmasını talep etti.
Osman Kavala’ya özgürlük çağrısında bulunan ABD’nin açıklamasını ve son gelişmeleri Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Gürsel Tokmakoğlu Milat’a değerlendirdi.
Kavala CIA ilişkili Soros’çudur
Türkiye’nin son yıllarda ciddi anlamda büyük ilerleme kaydettiğini ifade eden Bülent Orakoğlu, “Emin adımlarla ilerlerken önümüzü kesmeye çalışıyorlar. Devletin bütünlüğüne göz diken insanlar enterne ediliyor. Dünyanın her ülkesinde Kavala gibi insanlarla ilgili devlet ciddi yaptırımlar uygular. Kavala’ya özgürlük isteyenler Cumhuriyet ve Sözcü davasında da Kavala davasında da hukuku örselemeye çalışıyor. Devletimiz tehlikedeyse ve şahısların alakadar olduğu insanlarla ilgili tasarrufları varsa her devlet bunu yapar. Casusluktan tutuklanan Osman Kavala’nın CIA ajanlarıyla ilişkisi var, kendisi basit bir insan değildir; Soros’un Türkiye’deki örtülü temsilcisidir. Açık Toplum Vakfı’nda Kavala’ya sorulmadan hiçbir şey yapılamaz. ABD’nin Osman Kavala’yı koruması açıkça bir itiraftır. Türkiye ABD’deki kongre baskınındaki isimlerle ilgili bir açıklama yaptı mı, hayır! ABD’nin de Türkiye’ye karışmaya hakkı yoktur, karşılarında eski Türkiye yok” dedi.
Kavala özgür kalırsa Türkiye’yi karıştırır
Milli iradenin oy verdiği iktidarı siyaseten indiremedikleri için kalkışmalarla yıkmaya çalıştıklarını belirten Orakoğlu sözlerini şöyle noktaladı: “Bu kalkışmalara millet artık izin vermez. Başta PKK sözcüsü HDP olmak üzere iktidara karşı ne kadar oluşum varsa sıraya geçmiş bağırıyorlar. Eğer Kavala serbest olsaydı çok ciddi olaylar yaşanabilir, Boğaziçi olayları çok daha farklı rollere bürünebilirdi. Türkiye’deki bazı karanlık unsurlara para aktarma yapılabilirdi. Gezinin eli ayağı Osman Kavala’ya ABD’nin sahip çıkması da ‘bu işin arkasında ben varım’ demektir. Enis Berberoğlu gibi devletin aleyhine çalıştığı apaçık olan isimlerin de dışarıda yeri yok. Türkiye artık terörü kendisine bir terör olarak algılatmaz zira onları doğup eğitim gördüğü bölgelerde vuruyoruz. ABD yönetimi gayri nizami harp güçlerini devreye sokacağını zaten söylemişti ama artık bunlar bize sökmez.”
Türkiye her egemen ülkenin yaptığını yapıyor
Türk hukuk sisteminin verdiği karara ilişkin sürecin devam ettiğine dikkat çeken Gürsel Tokmakoğlu, “ABD kendisine yönelik olan sorunlarda ‘biz hukuk devletiyiz derken’ başka ülkelere karışmaya çalışıyor. Türkiye de ilkesel olarak Osman Kavala davası ya da farklı bir dava fark etmez, başka bir ülkenin müdahalesini asla kabul edemez. Osman Kavala konusu Türkiye’de belirli bir sürecin başlatılması ile ilgili siyasi konuların da gündeme geldiği ve acaba başka ülkelerle temas etmiş kişilerle var mı diye sorulabilecek bir hadiseyi gündeme getiriyor. Bu, hukukun yanı sıra başka bir ülkeden müdahalenin olup olmadığı ve Türkiye’nin bekasıyla ilgili olan bir süreci işaret ediyor. Bu siyasi yaklaşım perspektifinde de Türkiye’nin koruma kendini koruma altına alması gerekiyor. Bunu her egemen ülke yapar” ifadelerini kullandı.
ABD’nin kendisine ajanda oluşturuyor
ABD’nin son günlerde bir ajanda üretme süreci olduğunun altını çizen Tokmakoğlu, “Biden yönetimi temaslara başlarken Suriye’deki YPG gibi asıl sorunlarla ilgilenmiyor, Türkiye’deki iç meselelerle ilgili ajanda yaratıyor. Bu meseleler Türk-Amerikan ilişkilerinin meselesi değil. ABD’nin Osman Kavala’yı ismen işaret etmiş olması başka açılımları da işaret edecek türden. İçeride olan demokratikleşme, özgürleşme diye kendilerince tarif ettikleri konular Türkiye’nin güvenliğiyle hukuk sistemiyle ilgili ele alınan konular. Bunlara müdahale edilmesini asla kabul edemeyiz. Türkiye’deki meselelerin özünde insan hakları ihlaline dönük bir konu yok” diye konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.