Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

FETÖ meydanı boş buldu!

Önce bir latife: Fetullah Gülen benim 1964 sonbaharında İzmir'den ayrılmam üzerine meydanı boş buldu da ortaya çıktı diye düşünmek eğlenceli oluyor. Lise döneminde yakınlık göstermiş olsam da asla ısınamadığım Nurcu biraderlerin FETÖ tavrının da bu "hayra yormayışım"da katkısı olduğu kanaatindeyim. Çeşitli vesilelerle tanıştığım elemanların tutumu ise bu soğukluğuma buz ekledi.
FETÖ meydanı boş buldu!
16 Haziran 2018 00:00:00
Önce bir latife: Fetullah Gülen benim 1964 sonbaharında İzmir'den ayrılmam üzerine meydanı boş buldu da ortaya çıktı diye düşünmek eğlenceli oluyor. Lise döneminde yakınlık göstermiş olsam da asla ısınamadığım Nurcu biraderlerin FETÖ tavrının da bu "hayra yormayışım"da katkısı olduğu kanaatindeyim. Çeşitli vesilelerle tanıştığım elemanların tutumu ise bu soğukluğuma buz ekledi.

Güldalı Coşkun

Bir Güzel Adam'ın Tanıklığı: Zübeyir Yetik (3)

Eh, bu bahsin bitimine geldik diye düşünüyorum. Sorayım, öyleyse: Erdoğan hareketini başarılı buluyor musunuz? Bu harekete hem bir dost, hem de aynı zamanda dışarıdan da bakabilecek bir konumda olduğunuza göre öneri ve eleştirileriniz nelerdir?

u2014 Şans olma durumu, liyakat ve başarılarla devam ediyoru2026 Önerim ise, bir önceki cevabımın içinde. Biraz daha açarak şöyle söyleyeyim: Bu yönetimin dağları, dereleri, ovaları, ücraları, kıtaları ve hatta -neredeyse- denizleri yollar, köprüler, tüneller, viyadükler, geçitler, kanallar, borular ve kablolarla birbirine bağlamadaki coğrafi atılım ve başarısını sosyolojide de göstermesine ihtiyaç var. Alanımız, tüm yeryüzü ve beşeriyet; kullanılacak yöntem ise az önce buna değinmiştim, yeni bir "ülkü"u2026 Her inanç ve her etnisiteden, her soy ve boydan insanlarımızın ortak olacağı bir "insan/lık ülküsü/türküsü"u2026 Tayyip Bey ve hatta ekibinin, ah "ekibi" yerine "kadrosu" diyebilseydim, evet Tayyip Bey ve ekibinin bunu da başaracağına inanıyorum. Bu seçimde Tayyip Bey ve ekibini desteklemeye yönelik tavsiyelerim de, bu inancımdan kaynaklanıyor. Başarılılar ve şimdiye kadar başardıkları gibi şimdiden sonra da başaracaklar, hatta "Yeni Sistem" sayesinde daha başarılı olacaklaru2026

u2014 Hocam, günümüzün çokça görünür bir gerçeği, FETÖ olayı, biraz da ondan konuşsak... Dini hassasiyetleri ve rejimin dindar kitle üzerindeki baskısını kullanarak, önce cemaatleşen, ardından, devleti ele geçirmek amacıyla 40 yıl boyunca takiye yapan, Gladyo'nun ülkemizdeki ayağı FETÖ lideri ile hiç yollarınız keşişti mi? Milli Görüş'ün ta o günlerden bu şahsa mesafeli olmasının nedeni neydi? Her şerden hayır çıkar misali buradan Müslümanların çıkaracağı dersler var mı?

u2014 Birkaç başlığı barındıran bir soru. Kısa tutmaya çalışarak cevaplayayım. Önce bir latife: Fetullah Gülen benim 1964 sonbaharında İzmir'den ayrılmam üzerine meydanı boş buldu da ortaya çıktı diye düşünmek eğlenceli oluyor. Geçelim, bunuu2026 İlk ve tek görüşüm 1965 veya 66 İzmir seyahatimde. Misafiri olduğum kardeşimiz, gece, "sohbet" için bir eve götürdü. Tıklım tıklım. Ev sahibi ya da merkezi konumdaki kişi "soğukluğu" ile dikkatimi çekti. Sevemedim. Arkadaşıma sordum, Fetullah Gülen bir vaizmiş. Bu; yolumuzun kesişmesi mi yoksa ruhsal itişmem/iz mi, bilemem. Milli Görüş'ün mesafeli duruşunu biliyor olsam da sebebi konusunda yakin sahibi değilim. Ancak ben, yakından izliyor olmamama karşın, Yazarlar Birliği Vakfı'nı kurduklarında, Türkiye Yazarlar Birliği varken ayrı bir oluşum içine girmelerini hayra yormadım. Lise döneminde yakınlık göstermiş olsam da asla ısınamadığım Nurcu biraderlerin FETÖ tavrının da bu "hayra yormayışım"da katkısı olduğu kanaatindeyim. Çeşitli vesilelerle tanıştığım elemanların tutumu ise bu soğukluğuma buz ekledi. Münteha ise, hepimizin malumu olan 15 Temmuz darbe girişimiu2026 Ve hala direniyor olmalarıu2026 Alınacak derse temas etmeyeceğim, çünkü Kuytul olayı apaçık bir ders. Aynı hassasiyetin kendine "cemaat" diyen diğer başbaşı topluluklara karşı da gösterilmesinin gerekli ve hatta şart olduğu kanısındayımu2026

u2014 Hocam, Türkçeyi çok iyi kullanıyorsunuz. Kelime hazineniz çok zengin. Fakat ben çoğu sözcüğü anlayamıyorum maalesef. Bizim kuşak, çok konuşuyor ancak sözcük sayısı belli. Sizin kuşaktakilerin eğitimi bizden çok daha iyi ve dile özen gösterilmiş. Şimdi öğretmenler bile imlada hata yapıyor, Eşiniz, kızınız ve siz de öğretmensiniz. Kaliteli bir eğitim-öğretim için teknik şartların ötesinde, analitik düşünebilen nesillerin yetişmesinde nasıl bir yol izlenmeli?

u2014 Öncelikle, teveccühün için teşekküru2026 Cevap ise, soruya paralel olarak iki basamaklı olmak zorundau2026 Birincisi, Türkçe.. Okullar, elbette, birinci derecede önemli, güzel ve düzgün bir Türkçe için yeterli değil. Türkçeyi bilen kimselerin yazdıklarını çok çok okumak şart.. Mesela Peyami Safa, Necip Fazıl, Ahmet Hamdi Tanpınar, Halit Ziya, Yakup Kadri, Halide Edip, hatta Reşat Nuri, filan çokça okunmalı. Okunacak olan "roman"dır, zor ve yorucu olmayacaku2026 İkincisi ise, zor sualu2026 Analitik düşünce, bana kalırsa, "inkar"la, insanın kendinde olanı inkarıyla başlar.. İnkar ise, gündeme "iman"ı getirir. "Ey iman edenler iman ediniz" buyruğu doğrultusunda hareket etmek inkarı da imanı da kapsayan bir yöntemdir. İşe, "dinimiz"le başlamamız, olayı kolaylaştırır. Dinimizi, "din" diye bellediklerimizi Kur'an'la test etmeye başladığımızda, işte, "analitik düşünce"ye adım atmış oluruz. Çünkü pek çok inkarla yüz yüze gelecek ve "analitik düşünce" ürünü bir "iman"a sahip olacağız. Bu da, bu kadar olsunu2026

u2014 Çok çok okumaya yaptığınız vurgu, bir aralık bana anlattığınız lise öğrenciliğinizde Urfa Şehir Kütüphanesine dair olan hatıranızı hatırlattı. İlginç bulmuştum. Röportajımızı o anınızla kapatsaku2026

u2014 Konuya Urfa'nın yetiştirdiği gerçek değerlerden biri olan Vehbi Beyle başlamalıyım: Vehbi Kürkçüoğluu2026 Eşraftan, Galatasaray Mezunu, Fransızcaya vakıf, kütüphanenin hemen girişindeki odasında sürekli okuyan, itinalı giyimini ağarmış saçlarıyla taçlandıran saygın ve aydın bir beyefendi.. Ve alkollüu2026 Ben ise, düğünlerde bir iki kadehle kafayı bulunca hançerini çıkarıp taş duvarlarda kıvılcımlatmayla yetinemeyerek bedeninin bir iki yerine de saplayan sarhoşlara tanıklığı sebebiyle alkol kullananlardan ürken bir çocuku2026Kütüphaneye giriş çıkışlarda Vehbi Bey'in önünden geçerken nasıl kan-ter içinde kaldığımı, var da sen hesap et.. Böyle iken, her gün okul çıkışı, görevli elemanın "tamam, kapatıyoruz" demesine kadar kütüphanedeyim ve çıkışta da yanıma kitap almayı hiç ihmal etmiyorum. Günlerden bir gün okuma salonuna girip masaya oturarak kitap istemek için görevliyi beklerken, görevlinin mazereti olmuş olacak ki, Vehbi Bey tepeme dikiliverdi. Hangi kitabı istediğimi sorduğunda bende renk uçtu, bildiğimi unuttum, dondum kaldım. Soruyu tekrar duyduğumda aklıma o geldi, "Çalıkuşu" deyiverdim.

u2014 İlk defa dinliyormuş gibiyim.. Biliyor olsam da "sürpriz"i merakla bekliyorumu2026

u2014 Vehbi Bey dolaptan aldığı kitabı önüme koydu, ama gitmeyip tepeme dikildi. "Aç, oku" dedi. Açtım. Osmanlıca bir kitap. Başımı kaldırıp, "Eski yazı bilmiyorum" diyecek oldum, ama ne fayda. "Oku" diye buyurdu, tekrar. O sıra mahalle hocasına giden kız kardeşime Elifba'sını tekrarlatırken bazı harfleri tanımıştım. "Mı..mı.. mı.." diye zorlanmam üzerine Vehbi Bey "muhterem" diye ilk kelimeyi okumama yardımcı oldu, derken "Kari" diye ikinci kelimeyi "ortaklaşa" okuduku2026 "Hani, bilmiyordun; okumaya devam et" deyip, odasına gittiu2026 Uzatmayayım, kapanışa kadar epeyce satır, ama yanlış ama doğru, okumuştum. Gitmek üzere ayağa kalktığımda kitabı koltuğumun altına verip, "evde devam edersin" diye tembihledi. Vehbi Bey korkusuyla ve kız kardeşimin elifbasının yardımıyla o gece Osmanlıca'yı okumayı öğrenmiş oldum. Ertesi gün görevli gelmiş olduğu halde Vehbi Bey yine tepeme dikildi ve arada yardım da ederek bana birkaç sayfa okuttuydu. Osmanlıca okumamı Vehbi Beye borçluyum, rahmetle anıyorumu2026

u2014 Hocam, çok teşekkür ederim.

u2014 Ben de teşekkür ederim.

***

YAYIMLANMIŞ ESERLERİ...

Şamil İslam Ansiklopedisi ve Sosyal Bilimler Ansiklopedisi'ne de çeşitli maddeler yazmış bulunan Zübeyir Yetik'in yayımlanmış eserleri şunlardır:

u2014 Dörtlükler, Şiir, Reha Yayınları, 1960

u2014 Aksiyon-Ahlak-Ekonomi, Makalelerden Derleme, Çığır Yayınları, 1975

u2014 Ak-Elif, Şiir, Çığır Yayınları, 1976

u2014 İslam Savaşçısına Notlar, Deneme/Strateji, Çığır Yayınları, 1976 ve Beyan Yayınları, 1990

u2014 İnsanın Serüveni, Deneme, Beyan Yayınları, 1984 ve 1991

u2014 Yeryüzünde Kötülük Odakları serisinin 10 Kitabı (Şeytan, Kabil, Nemrut, Fir'avn, Karun 1985; Samiri, Bel'am, Ebu Cehil, Yahudi, Hüman/İnsan 1986 İkinci Baskı: Pınar Yayınları, 2014) Araştırma, Beyan Yayınları

u2014 Çağdaş Bilimin Saplantısı, Denemeler, Akabe Yayınları, 1986

u2014 İmam Şamil, Siyasal Tarih Yorumu, Beyan Yayınları, 1986 ve 1998

u2014 Ekonomiye Değinmeler, Denemeler, Akabe Yayınları, 1987

u2014 İslam Düşünce Tarihinde Mezhepler, Araştırma, Beyan Yayınları, 1990

u2014 Siyasal Katılım, Siyasal Tarih Yorumu, Fikir Yayınları, 1990

u2014 Her Nemrud'a Bir İbrahim, Siyasal Tarih Yorumu, Beyan Yayınları, 1990

u2014 Ekonomi Bir Din midir, İnceleme, Beyan Yayınları, 1991

u2014 İnsanın Yüceliği ve Guenoniyen Batınilik, Siyaset Felsefesi, Fikir Yayınları, 1992

1984 Yılında Bostan, Gülistan, Mesnevi, Tutiname, Mantık-et-Tayr gibi İslam Klasiklerindeki hikayeleri manzumlaştırarak (Yalçın Turgut ve Süleyman Özkonuk'un çizgileriyle) hazırladığı 7 Adet resimli çocuk kitabını Eşi Kamuran Yetik'in adıyla yayınlayan yazar; Medeniyet Burçları, Ön Soruşturma, Tevhid Üzerine gibi 'ortak yazarlı' kitaplara katkıda bulunduktan başka, Ali İzzetbegoviç'in "Doğu ve Batı Arasında İslam" başlıklı kitabının Türkçe çevirisinin felsefe ve siyasal bilimler kavramları bağlamında redaksiyonunu da gerçekleştirmiştir.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin