Dolar (USD)
34.66
Euro (EUR)
36.38
Gram Altın
2949.56
BIST 100
9726.03
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Faili meşhur suikast

İran eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin dönemi kanla bitti; yeni Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, görevi kanla devraldı. Pezeşkiyan'ın yemin ettiği günün gecesinde Hamas lideri İsmail Haniye, başkent Tahran'da suikastın hedefi oldu.
Faili meşhur suikast
06 Ağustos 2024 00:00:00
İran eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin dönemi kanla bitti; yeni Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, görevi kanla devraldı. Pezeşkiyan'ın yemin ettiği günün gecesinde Hamas lideri İsmail Haniye, başkent Tahran'da suikastın hedefi oldu.

Analiz: Gürkan Demir

Mayıs ayında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, helikopter kazasında hayatını kaybetmişti. İran sivil siyaseti, şüpheli bir şekilde gerçekleşen bu olay sonrasında kana bulanmıştı. Unutmayalım Reisi’nin adı, Hamaney’den sonra İran dini liderliğini ile anılıyordu. Hamaney ise kendinden sonra oğlunun dini liderlik makamına gelmesini istiyordu. Reisi’nin ölümü ani oldu. En azından bizler için. Ardından toplum mühendisliğinin uygulandığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini sözde reformist aday Pezeşkiyan kazandı. Pezeşkiyan’ın yemin ettiği günün gecesinde Hamas lideri İsmail Haniye, başkent Tahran’da suikastın hedefi oldu.

gurkan-demir_271815d87d3335d308fa7d135c09cb3e.JPG

BAKANI CEVAD ZARİF’İN SIZDIRILAN SES KAYITLARI

İran’da son yıllarda yaşanan akıl almaz olayların perde arkasında İran bürokrasisi ile Devrim Muhafızları arasındaki gerilimin olduğu yazılıp çiziliyordu. İran eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in sızdırılan ses kayıtlarında bu gerilim net bir şekilde görülüyordu. Zarif, Irak’ta ABD bombalamasıyla öldürülen İran generali Kasım Süleymani ile arasındaki güç mücadelesini kaybettiğini ve dış politikada ‘sıfır etkiye’ sahip olduğunu söylüyordu. Hatta diplomasinin, askeri kanat tarafından baskıyla değiştirildiğini de itiraf ediyordu. 2020 yılında nükleer anlaşmalar sırasında nükleer programın mimarı Muhsin Fahrizade beklenmedik şekilde Tahran yakınlarında suikasta kurban gitmişti. Zarif, sızdırılan ses kaydında Devrim Muhafızları’nın nükleer anlaşmalara ne kadar karşı olduğunu dile getirmişti. Suikastın faili meçhul kaldı. Kısacası İran bürokrasisi bir tarafta, dini lider Hamaney ve Devrim Muhafızları öbür tarafta..

cevad-zarif_805eefbef0e151a22ffbf8fb10d745a2.jpg

HANİYE SUİKASTININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ

Şimdi İsmail Haniye suikastına gelelim.

Konum: ülkenin başkenti Tahran, Devrim Muhafızları tarafından korunan bir konut.

Zaman: 86 ülkeden üst düzey isimlerin katıldığı yemin töreninin gerçekleştiği günün gecesi

Olası Fail: Bilinen şu ki İsrail saldırıyı üstlenmedi ama saldırıyı planlayanlardan birisi olduğuna şüphe yok. Kaldı ki Netanyahu, İsrail iç siyasetinde Haniye suikastını üstlenerek çok ciddi bir kamuoyu desteği elde edebilirdi ama bu olay sonrası sessizliğe büründü.

Peki gerçek fail kim?

Birileri, yeni seçilen Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın üzerine Haniye’nin kanını sürdü. Bu kanı sürenler arasında hiç şüphesiz İran içindeki bazı gruplar da yer alıyor. Haniye’nin konutuna bombanın döşenmesi veya konutunun füzeyle vurulması (gerçek henüz bilinmiyor) yalnızca İsrail’in yapacağı bir saldırı olamaz. Buna İran’ın güvenlik zaafiyeti demek de yetersiz kalıyor. İran’daki bazı yapılar, İsrail başta olmak üzere bölgesel ve küresel güçlerle çok sıkı iş birliği yapıyor.

haniye_25c7e71ab78bef764f5102feb2eb83b5.jpg

İRAN ABD İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI

Trump’ın itiraflarını hatırlayalım. Trump, İranlılar tarafından arandığını ve İranlıların “itibarımızı korumak için üslerinizi vurmamız lazım” dediğini itiraf etmişti. Hatta İran’ın “belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak” diyerek perde arkasından ABD ile nasıl iş birliği gerçekleştirdiğini de ortaya koymuştu.

Bir misal daha verelim. Nisan ayında İsrail, Şam’daki İran büyükelçiliğini hedef almıştı. İran ise bu saldırıya karşı İHA’larla İsrail’e yönelik bir saldırı başlattığını duyurmuştu. Saldırı neticesinde İsrail’e hiçbir zarar gelmemişti. İran ise yaptığı saldırının “tüm amaçlara ulaştığını” açıklamıştı. Hatırlayalım, İsrail soykırımı tüm dünya kamuoylarının protestosuyla sokaklarda lanetlenirken, İran’ın saldırısı sonrasında tüm algı değişti. Uluslararası arenada İsrail katliam gerçekleştiren bir devletten, İran tarafından saldırıya maruz kalan mağdur bir devlet haline geldi. İran, İsrail’e saldırarak Tel Aviv üzerindeki uluslararası baskıyı hafifletmişti.

İSRAİL, AMERİKA DESTEĞİYLE DAHA DA GÜÇLENİYOR

Bu olaylar tiyatro perdesinden sadece küçük ve masum bir bölüm. Asıl oyun ise daha büyük. Amerikan’ın İsrail’e silah desteği ne zaman sekteye uğrasa, İran tarafından İsrail’e yönelik saldırıda bulunma tehdidi bu problemi çözüyor. Sözde İran tehdidi karşısında ABD, İsrail’e hem ağır bombardıman silahları temin ediyor hem de savaş uçakları ve gemileriyle Akdeniz’de İsrail’in korunmasını sağlıyor. İsrail, Amerika’dan aldığı bu destekle Gazze’deki soykırımın boyutlarını artıyor. Kısaca İran tehdit ediyor, İsrail daha da güçleniyor.

ran-abd-isbirligi_7f90426ca8f5db8ddf3679349dc212e3.jpg

EN BÜYÜK ENGEL HİZBULLAH VE HUSİLER

Önemli bir hususa da dikkat çekelim. İsrail’in Gazze’deki soykırımını Ortadoğu’da daha geniş alanlara yayacak olan iki aktör bulunuyor; Hizbullah ve Husiler. Çünkü İsrail, başka ülkelere saldırılarında sürekli ‘meşru savunma’ kartını kullanıyor(!). Hizbullah ve Husiler, Ortadoğu’da İsrail’in bu meşru tabanı elde etmesini sağlayabilecek yegâne örgütler ve iki aktörün de işaret aldığı merkez aynı; Tahran.

İsrail, Gazze soykırımını Ortadoğu’ya yaymak için elinden geleni yapıyor. Nitekim Başbakan Netanyahu aylar öncesinde “Ortadoğu’yu değiştireceğiz.. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. İsrail’in bu gayesinin önündeki en büyük engel ise Hamas ve Gazze’deki durum. İsrail, Gazze’den kurtulamıyor. Eğer Gazze’den çekilirlerse Hamas toparlanacak ve İsrail’e rahat nefes aldırmayacak.

7 Ekim 2023’ten beri süregelen savaş, İsrail tarafından soykırıma dönüştürüldü. Ortadoğu’yu dizayn etmek isteyen İsrail, önce Hamas’la olan savaşını başarılı şekilde sonlandırmalı.

hizbullah_af634c58f7b8bd0d3d58ac01e60cf77f.jpg

HAMAS ORTADOĞU’DAN BERTARAF EDİLMEK İSTENİYOR

Şimdi asıl yere gelelim ve bir pencere açalım. 7 Ekim’den beri İran’ın politikalarını incelediğimizde Hamas’ı sürekli kışkırttığını ve kayda değer en ufak bir destekte bulunmadığını görüyoruz. Aksine, yaptığı her açıklamayla İsrail’in ihtiyacı olan uluslararası desteği beraberinde getirdi.

Şu bir gerçek; Hamas Ortadoğu’dan bertaraf edilmek isteniyor. İsrail, Hamas’ı yok etmek; İran ise Hamas’ı yeniden dizayn etmek istiyor. İsmail Haniye’nin ölümü ikisine de istediği bu fırsatı getirdi.

Gözden kaçmasın, Haniye’nin yönettiği Hamas grubu Türkiye ile yakın ilişkiler içerisindeki bir yapı. Ayrıca Hamas’ın bu kanadı savaşın son bulması için barış görüşmelerinin başlaması gerektiğini de savunuyordu. Hamas’ın içinde İran’a da yakın olan bir kanat bulunuyor. Bu kanat, barış görüşmelerine karşı olan ve 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırıları başlatan kişilerden oluşuyor. İran açıkça Haniye’nin ölümünden sonra Hamas’ı devşirmeye çalışacak. Bunu engelleyecek tek bir aktör bulunuyor; Türkiye. Yalnızca Türkiye’nin diplomatik ve istihbarat hamleleri, İsrail ve İran’a Haniye’nin ölümü sonrasında ortaya çıkan bu fırsatı engelleyebilir.

Rabbim Haniye’nin şehadetini kabul eylesin..

hamas_ab4c8133f083bf9f02c80f4153bb399a.jpg

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin