Eyüpsultan bir inanç merkezi
KORAY TAŞDEMİR
İstanbul’un en özel yerlerinden biri Eyüpsultan. Hz. Peygamber’in mihmandarı Eyüpsultan hazretlerinin burada medfun olması, Eyüpsultan’ı diğer ilçeler arasında ön plana çıkarıyor. Manevi ikliminden feyz almak isteyen Müslümanlar bir an olsun Eyüpsultan’ı boş bırakmıyor. İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk Müslüman Türk şehri olma özelliğini taşıyan Eyüpsultan, tarihi dokusuyla da ziyaretçileri mest ediyor. Osmanlı padişahlarının her birinin ayrı bir önem atfettiği yer olan Eyüpsultan, Cumhuriyet döneminde de Müslümanların özel bir ilgi gösterdiği yer olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda Eyüpsultan’ın tarihi kimliğini korumak üzere gerçekleştirilen restorasyon ve ihya çalışmaları ile Eüpsultan’ın geçmişini gazeteci- yazar ve aynı zamanda fotoğrafçı olan Ali İhsan Gülcü ile masaya yatırdık.
-Eyüpsultan ilgisinin temelinde ne var?
Eyüp Sultan bir inanç merkezi. Bunun yanında Türkiye’nin en önemli merkezlerinden birisi. Çok yoğun ziyaretçi akını var. Özellikle cuma günleri ve hafta sonları Eyüp Sultan meydanında, türbesinde ve camisinde adım atacak yer bulamazsınız. Sadece İstanbul’dan değil, Türkiye’nin pek çok yerinden hatta yurtdışından da çokça ziyaretçi gelmekte. Eyüp Sultan’a yönelik bu ilgi nereden geliyor? Hz. Halid’in orada medfun olmasından kaynaklanıyor. Sahabenin büyüklerinden, Peygamber Efendimiz’i evinde misafir etmiş büyük zat. Daha sonra da nerdeyse yapılan bütün savaşlara katılmış ve hep en önde İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir büyük. Peygamber Efendimiz yaşadığı sürece hep onun yakınında bulunmuş ve hep onu korumaya çalışmış büyük bir sahabe. ‘Mihmandar-ı Nebi’ unvanını almış.
-Eyüp Sultan Hazretleri’nin mezarı nasıl bulunmuş?
Muaviye zamanında İslam orduları İstanbul’u kuşatıyor. İstanbul’un kuşatması yaklaşık bir yıl sürüyor. Muhasara altında tutuyorlar ama alamıyorlar. Muaviye bu kez oğlu Yezid başkanlığında bu sefer takviye kuvvet gönderiyor. Yezid desteğe gelirken askere moral olması açısından Sahabe-i Kiram’a haber ediyor ve onlardan sefere katılmak isteyenleri yanına alıyor. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen günümüzde kullanılan ismiyle Ebu Eyyub El- Ensari yani Halid Bin Zeyd de gönüllü olarak takviye kuvvete dâhil oluyor. Eyüp Sultan’ın şu anda bulunduğu yer o zamanlar ormanlık bir alan ve Bizansın kutsal yerlerinden biri. Orada üç tane büyük kilise var. Hatta Bizans ordusu bir sefere çıkacağı zaman bu mekâna gelir dua eder ve yola çıkarmış. İslam orduları geliyor ve Eyüp’ün olduğu yerde konuşlanıyor. Daha sonra buradan şehre hücum ediyorlar. Fakat şehri feth edemiyorlar. Bu esnasa yaşı hayli geçkin olan Hz. Halid rahatsızlanıyor ve vefat ediyor. Vefat edince vasiyet ediyor ve diyor ki: Beni İstanbul’a en yakın bölgeye defnedin.
Bizans İmparatoru koruyacağına söz veriyor
Bizans imparatoru bir hareketlilik olduğunu fark ediyor ve elçileri vasıtasıyla neler olup bittiğini öğreniyor. Hz Halid’in vasiyeti üzerine surlara yakın bir bölgeye gömüldüğünü öğrenince İslam ordularına haber gönderiyor. Müslümanlara burada kalıcı olmadıklarını kendileri gittikten sonra mezarı talan edeceklerini söylüyor. Bunun üzerine Yezid, “Buraya defnettiğimiz kişi Peygamber Efendimize en yakın olan sahabe ve Müslümanlar ona çok büyük bir hürmet gösterirler eğer siz onun ölüsüne bir zarar verirseniz korkarım ki İslam dünyasında da Hristiyan azizler ve papazlar da büyük sıkıntı yaşar.” Bunun üzerine Bizans imparatoru tekrar haber göndererek mezarı koruyacağına dair söz veriyor. Hz. Halid’in mezarı Latinler’in İstanbul’u istilasına kadar Bizanslılar tarafından gerçekten korunuyor. Latinler İstanbul’u işgal edip şehri yerle yeksan ederek kutsal mekânları da yakıp yıkıyorlar. Bu arada Eyüp Sultan’ın mezarı da zarar görüyor. İstanbul’u daha sonra Yıldırım Beyazıt kuşatıyor ama o da alamıyor. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet kuşatıyor hocası Akşemsettin’e, "Eyüp Sultan'ın mezarı nerededir, mezarı nasıl buluruz" diye soruyor. Akşemsettin, fethe yaklaşılan günlerden birinde Fatih'e müjdeyi veriyor: Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orayı kazacağız, bir beyaz mermer çıkacak. Eyüp Sultan orada olmalıdır. Söylenilen yer kazılmaya başlanıyor ve toprak altında yazılı mermer parçaları bulunuyor. Akşemsettin'in dediği gibi beyaz mermer meydana çıkıyor ve mermerin üzerinde "Haz-a kabri Halit İbni Zeyd" yazıyor.
-Caminin avlusundaki çınar Akşemsettin’in diktiği ağaç
Farklı tabii kaynaklarda şöyle anlatılıyor: Akşemsettin, bulduğu yere bir çınar ağacı dikiyor sonra Fatih’e mezarın yerini keşfettiğini söylüyor. Fatih de bütün ordu komutanlarını toplayıp söz konusu yere gidiyor. Fakat Akşemsettin’den ayrıldıktan sonra bir askeri gönderiyor ve o çınar ağacının yerini değiştiriyor. Ve fidanı beş altı metre geriye alıyor. Ertesi gün devletin ileri gelenleri ordu komutanları hep birlikte gidiyorlar ve o çınar ağacının yanına gelince Fatih duruyor, herkes duruyor ama Akşemsettin yürüyor. Ve gerçekten mezarın olduğu yere geliyor. Fatih; ‘Ama fidan burada’ diyor ancak Akşemsettin bulunduğu yeri göstererek ‘Burayı kazın’ diyor. Ve kazdıklarında baştaşı çıkıyor. Fatih fidanı oraya aktaralım diyor Akşemsettin ise ‘Hayır orası yıkandığı yer’ diyor. Şu anda Eyüp Sultan Camisi’nin avlusuna girdiğinizde devasa bir çınar ağacı var. O ağaç Akşemsettin hazretlerinin diktiği çınardır. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet talimat veriyor. Cennetin sekiz kapısına istinaden sekiz köşeli bir türbe yapılıyor. Tek kubbeli tek minareli bir cami yaptırıyor ve arkasına da medrese yapıyor. Türbe cami ve medrese. Şu anda dış avlunun olduğu yere bir imaret ve hamam yaptırıyor. 1766’da İstanbul’da büyük bir deprem yaşanıncaya kadar devam ediyor. İstanbul’da yaşanan büyük depremden sonra cami yıkılıyor.
-30 yıl metruk bir halde kalıyor
Eyüp Camisi yaklaşık 30 yıl kadar metruk bir şekilde kalıyor. Üçüncü Selim döneminde yeniden yapılıyor. Üçüncü Selim’in annesi Mihrimah Sultan da buraya büyük bir imaret yaptırıyor ve orayı satın alıyor. Şu anda Eyüp imaretinin bulunduğu yerdir. Şimdi Eyüp Sultanı ziyaret edenler orda kurban kesilmesine vesile olarak ya da, para vererek bağışta bulunuyorlar. Ve her gün bu imarette 2 bin 500-3 bin kişiye yemek çıkıyor. Eyüp Sultan bugün aslında resmi olarak bir devlet kabristanı. Çok sayıda paşa, seyhülislam, kaptanıderya buraya defnedilmek istediği için pek çok türbe ve mezar bulunuyor. Herkes oraya defin edilemiyor resmi olarak devletten izin alınması lazım. Bu izne rağmen yine de arada boşluk kalmayacak şekilde çok sayıda mezar bulunuyor.
-Eyüpsultan ihya ediliyor diyebilir miyiz?
Eyüpsultan’da son 25-30 yıldır tüm tarihi eserler restore ediliyor veya yeniden yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu yönde epey bir gayreti var. Eyüp Sultan’ın türbesi de yaklaşık beş yıl süren bir restorasyon gördü. Şu anda caminin restorasyonu da onaylandı ve o da restore edilecek. Bir de restore edilen konaklar veya tarihi eserlerin de kültür sanat hizmeti amacıyla kullanılması lazım. Bunların en önemlilerinden biri Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı hamamdır. Uzun süredir restore ediliyor. Oranın Eyüp karşılama merkezi olarak kullanılması amaçlanıyor. Yani Eyüp Sultan’a e gelen herkese orada bir sunum yapılacak Eyüp Sultan anlatılacak Film gösterilecek, broşürler verilecek sonra insanların Eyüp’ü gezmeleri sağlanacak. Eyüp Sultan’da eksik hizmetlerden birisi de yeterince rehberlik hizmetinin verilmeyişi. Çok fazla insan geliyor. Merkezde ziyaret eden insanlara hizmet edecek ekipler olması gerekiyor. Çünkü buraya gelenlerin büyük kısmı bilinçsiz şekilde geziyor. Bunların bir an önce hayata geçmesi gerekiyor.
-Müslüman ve Türk şehri Eyüpsultan
Eyüpsultan İstanbul’un fethinden sonra inşa edilen modern bir Türk şehridir. Fatih Sultan Mehmet önemli komutanlarını görevlendirerek buraya yönlendirmiş ve onların şehri imar etmelerini sağlamış. Örneğin Eyüpsultan’ın yakınlarında bir Alibeyköy diye bir yer var. Ali Bey Fatih’in önemli komutanlarından biridir. Gelmiş burayı imar edip ayağa kaldırmış ve hala onun ismiyle anılıyor.
-Eyüp Sultan’ın izini takip edeceğiz
Bir proje hazırladık ve yakın zamanda hayata geçirmeyi planlıyoruz. Hz Halid’in izinden Medine’den Eyüp Sultan’a kadar yani o hangi yolu izleyip geldiyse o yoldan gelip İstanbul’a ulaşacağız. Böyle bir projeyi hayata geçirip Türkiye ve dünya çapında ses getirecek bölgesel bir çalışma yürütmek niyetindeyiz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.