Eş Şekur zikri faziletleri ve açıklaması
"Az amele çok sevap veren" anlamına gelen Eş Şekur Esmaül Hüsnası'nın faziletleri nedir? Eş Şekur Esmaül Hüsnası hangi durumlarda okunur? Ebced değeri nedir? İşte sizlere Eş Şekur ismi şerifin anlamı, fazileti ve sırları...
Eş-Şekur İsmi
Eş-Şekûr :Az iyiliğe çok mükafat veren. Rızası için yapılan iyilikleri fazlası ve pek ziyadesi ile karşılık veren manasındadır.
Eş-Şekûr Kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan Yüce Mevlamızdır.
Şükür, iyiliği, iyilikle karşılamak anlamındadır. Şükür her daim Allah’u Teâlâ’ya karşı kulun yapması gereken bir görevidir.
Şekûr ise, az tâat karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden ErRahim’dir. Bununda Allah’dan başka hakikî sâhip yoktur ve olamazda. Allah tektir. Ahiretteki Rahimimiz’dir.
Eş-Şekûr
Cenab-ı Hak buyuruyor:
“Eğer Allah’a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr’dur, Halim’dir. ” (Teğabün, 17)
Şükür; teşekkür etmek, insanlık kurallarına uyarak nankörlük etmemek anlamındadır.
Şükret, verilen nimetlerin kimler tarafından verildiğini farketmeyen bir kul nankör bir varlıktır.
Şekûr, şükrü devam eden ve büyük-küçük ibadet ayrımı yapmaksızın şükrü bütün itaat edenleri kapsayan anlamındadır.
Gerçek şükür, nimet verene şükretmekle eksikliğini itiraf etmektir.
Bu Yüzden Yüce Allah;
“Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın” (Sebe, 13) buyurunca,
Hz. Davud a.s.
“Ey Rabb’im! Sana nasıl şükredeyim ki? Benim şükrüm bile senin bir nimetindir” demiştir.
Yüce Allah da şöyle cevap vermiştir:
” İşte şimdi Beni tanıdın ve Bana şükrettin ey Davud! Çünkü şükretmenin de Benim bir nimetim olduğunu bildin.”
Yüce Allah’ın vermiş olduğu nimete şükürle karşılık vermek, nimetlerin daha da artmasına vesile olmaktadır.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
BismilahirRahmanirRahim
“…Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım..” (İbrahim,7)
Eş-Şekûr Esması
Şükrün üç temel şartı bulunmaktadır:
Nimet verenin verdiği nimeti kabul edip bunu ikrar etmek. Dile getirip herdaim eda etmektir.
Verilen bu nimeti Allah’a itaat etmede kullanmak. Ona karşı görevimizdir.
Allah’ın dilemesiyle bu nimetin ulaşmasına vesile olanlara teşekkür edip kıymetini bilmek.
Cenab-ı Hak şükrü kabul eder ve karşılıksız da koymaz. Şükrü şükürle ve ondan daha fazlasıyla mükafatlandırır. Böylece kullardaki iyiliklerin de çoğalmasına yollar açmış olur. Kullarına, onlar tarafından şükrü ifade edilen nimetleri artıracağına dair Allah’ın kesin vaadi yani sözü vardır. Kullarda bu Şükür yolunu tutanlar da; kendilerine gelmiş olan nimetleri, sebeplerden, vasıtalardan değil, ancak Allah’tan olduğunu itiraf edip herdaim şükrederek hamd etmelidir. Çünkü onlar hediyeyi getiren uşaklara değilde gönderen efendiye bakıp görmeleri gerekir. Gönüllerinden inanmışlardır ki, nimeti yaratan, kısmet eden, gönderen, onunla meşgul olacak kuvvetleri, sebepleri veren, tertib eden ancak ve ancak Yüceler Yücesi Allah’u Teâla’dır.
Bazı Allah dostlarına:
“Şükür nedir” diye sorulduğunda;
“Allah’ın verdiği nimetlerle O’na isyan etmemendir” diye söylemişlerdir.
“Her müslüman, mutlak Şekûr (Şükredilen)in Allah olduğunu, âlimlerin ittifakıyla O’na şükretmenin farz olduğunu ve Allah’ın azı da çoğu da kabul ettiğini bilmesi gerekir.”
Bil ki, her aza ve organın kendisine has bir şükrü mevcuttur. Nasıl ki dil şükür sözcükleriyle Rabb’ine şükrediyorsa, diğer organlarda kendilerine göre Rablerine şükretmeleti gerekir. Her aza ve organın şükrü, yaratılış amacına göre şükretmesi lazımdır. Her organ, Allah’ın emrine uymada ve yasağından kaçınmakta kullanılmalıdır.
Buna göre:
Bedenin şükrü, organları Allah’a itaatin dışında kullanmaman gerekir.
Kalbin şükrü, onu Allah’ı anma ve bilme dışında başka lüzumsuz işlerle meşgul olmamaktır.
Dilin şükrü, onu Allah’tan başka kimseleri övme ve methetmede kullanılmaması gereklidir.
Malın şükrü, Allah’ın sevdiği ve hoşnut olduğu yerlerin dışından başka yerde harcamamak gerekir.
Allah’a şükretme konusunda bunları bilip öğrendikten sonra bir müslüman olarak, insanlar arasında kendisine iyilik yapanlara herdaim teşekkür etme edebini bilmesi gerekir.
Bu hadis-i şerif-i de unutmamalıyız:
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmez” sayılmaz…
Eş-Şekûr Esmasının Ebced değeri ve Zikir Saati
Eş-Şekûr : اَلشَّــكُورُ
Zikir Adedi : 526
Zikir Saati : Güneş
Zikir Günü : Pazar.
Bu esma-i zikir ‘eş-Şekûr – Ya Şekûr’ diyerek zikredilir.
Eş-Şekûr Esmasının Fazileti, Havas ve Esrarı
Vücut ağrılarında bu ism-i şerifi 526 defa Ya Şekûr diye günlük zikretmeye devam edilir.
Eş-Şekûr ism-i şerifi, rızkın bol, nimetlerin devamlı olması ve hayır işlerinde ilerlemek için, “Ya Şekûr Celle Celalühü” deyip 526 defa okunması gerekir.
Bir kulda nefes darlığı ve beden yorgunluğu olan biri bu esmayı Eş-Şekûr ism-i şerifini suya yazıp onunla da bedenini meshader ve içerse şifa bulup iyileşir.
Eş-Şekûr ism-i şerifi, 41 defa suya okunur, o su ile gözler yıkanıp sonrasında da içilirse büyük bereketler bulduğu gibi göğsü ve bedeni şifa bulup iyileşir gözünün görmesi de kuvvetlenmiş olur.
İçinde Eş Şekur İsm-i şerifi geçen Kur’an ayetleri :
1-) Fatır suresi 30. ayet
لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu : Li yuveffîyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlihi, innehu gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı : Onların ecirleri (mükâfatları) onlara vefa edilir (ödenir). Ve (Allah), onlara fazlından artırır. Muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen).
2-) Fatır suresi 34. ayet
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annâl hazen (hazene), inne rabbenâ le gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :Ve bizden hüznü gideren Allah’a hamdolsun, muhakkak ki Rabbimiz, gerçekten Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen). dediler (derler).
3-) Şura suresi 23. ayet
ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât (sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecran illâl meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innallâhe gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :İşte Allah’ın, âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işleyen kullarını müjdelediği budur. De ki: “Ben, ona (tebliğe) karşı bir ücret istemiyorum, yakınlıkta sevgiden başka.” Ve kim hasene işlerse onun için güzellikleri artırırız. Muhakkak ki Allah, Gafûr’dur (mağfiret eden), Şükredilen’dir.
4-) Teğabun suresi 17. ayet
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
Okunuşu :İn tukridûllâhe kardan hasenen yudâıfhu lekum ve yagfir lekum, vallâhu şekûrun halîm (halîmun).
Anlamı :Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, onu size kat kat arttırarak öder ve sizi mağfiret eder. Ve Allah; Şekur’dur (şükredilendir, şükrün karşılığını verendir), Halîm’dir.
5-) Sebe suresi 13. ayet
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاء مِن مَّحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَّاسِيَاتٍ اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ
Okunuşu :Ya’melûne lehu mâ yeşâu min mehârîbe ve temâsîle ve cifânin kel cevâbi ve kudûrin râsiyâtin, i’melû âle dâvûde şukrâ (şukran), ve kalîlun min ibâdiyeş şekûr (şekûru).
Anlamı :Ona dilediği şeyleri, mihraplar (mescidler, saraylar, yüksek binalar), heykeller, havuz gibi büyük çanaklar, sabit kazanlar yapıyorlar(dı). Ey Dâvud ailesi, şükrederek çalışın! Ve kullarımdan, çok şükredenler azdır.
6-) Sebe suresi 19. ayet
فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Okunuşu :Fe kâlû rabbenâ bâid beyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzakın, inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr (şekûrin).
Anlamı :Fakat onlar: “Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl.” dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) “hadîs” kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır.
7-) Neml suresi 73. ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ
Okunuşu :Ve inne rabbeke le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûn (yeşkurûne).
Anlamı :Ve muhakkak ki senin Rabbin, insanlara karşı fazl (lütuf) sahibidir. Ve lâkin onların çoğu şükretmiyorlar.
8) İbrahim suresi 7. ayet
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Okunuşu :Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd (şedîdun).
Anlamı : Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni’metlerinizi) artırırım, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım şiddetlidir.
9-) Nahl suresi 14. ayet
وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُواْ مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُواْ مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :Ve huvellezî sehharal bahra li te’kulû minhu lahmen tariyyen ve testahricû minhu hilyeten telbesûnehâ, ve terâl fulke mevâhira fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :Ondan taze et yemeniz için, denizi emrinize veren, O’dur. Ondan süs eşyası çıkarırsınız, onu takarsınız. Ve onun içinde, suları yararak giden gemileri görürsünüz. Ve (bunlar), O’nun fazlından istemeniz içindir. Ve böylece şükredersiniz.
10-) Enfal suresi 26. ayet
وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :Vezkurû iz entum kalîlun mustad’afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :Ve siz; yeryüzünde az (sayıda) olduğunuzu, aciz, güçsüz olduğunuzu hatırlayın. İnsanların sizi yakalamasından korkuyordunuz. O zaman sizi barındırdı (yer sahibi yaptı) ve sizi yardımı ile destekledi ve sizi tayyib rızıkla (helâl, temiz rızıklardan) rızıklandırdı. Umulur ki böylece siz şükredersiniz.
11-) Kasas suresi 73. ayet
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :Ve min rahmetihî ceale lekumul leyle ven nehâre li teskunû fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :Ve rahmetinden (olmak üzere) sizin için, içinde sükûn bulasınız (dinlenesiniz) diye ve O’nun fazlından isteyesiniz diye geceyi ve gündüzü kıldı (yarattı). Ve umulur ki siz böylece şükredersiniz.
12-) Araf suresi 10. ayet
وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :Ve lekad mekkennâkum fîl ardı ve cealnâ lekum fîhâ maâyiş (maâyişe), kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı: Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!
13-) Secde suresi 9. ayet
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
14-) Bakara suresi 152. ayet
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Okunuşu :Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn (tekfurûni).
Anlamı :Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
15-) Bakara suresi 172. ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Okunuşu :Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn (ta’budûne).
Anlamı :Ey âmenû olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O’na kul iseniz, Allah’a şükredin.
Şekûr İsmi Duası
Ey bir şükre, bin mükafat veren
ŞEKÛR!
Rızkı veren de, şükre lâyık olan da Sensin.
Değer bilip, şükreden kuluna daha çok verirsin.
Nimetin öyle sonsuz ki, dillerimiz Senin nimetini şükretmekten aciz.
Her hâlimizi, her fikrimizi Sana şükürle doldur!
Sen zenginsin, biz Sana muhtacız.
Kalbimize minnet, dilimizle şükür ver!
Bizi kıymet bilmeyen nankörlerden etme!
Amin…Ecmain…
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.