Ermeniler soykırım yapmaktan vazgeçmiyor
HABER: ÖZLEM DOĞAN
Azerbaycan topraklarını işgal eden ve tarihi utanç vesikalarıyla dolu olan Ermenistan sivillere saldırıyor, katlediyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak Türkiye’nin doğusunda Müslüman Türk, Kürt halkına soykırım yapan Ermeniler, dünyanın gözünün içine baka baka, yaptıkları mezalime kendilerinin uğradığı yalanını söylüyor. Oysa belge ve kanıtlar Ermeni mezalimini tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Osmanlı döneminde huzur içinde yaşayan, ‘millet-i sadıka’ olarak adlandırılan, devlette önemli görevlere ve rütbelere yükseldiği halde Rus, Fransız ve diğer Batılı ülkelerin maşası olup katil sürüsüne dönüşen Ermeniler işgal ettikleri Azerbaycan topraklarında bugün de bebek, kadın demeden cinayet işlemeye devam ediyor. 1992 yılında M.E.B tarafından yayınlanan “Türkiye’nin Siyasi Tarihinde Ermeniler ve Ermeni Olayları” adlı kitapta yer alan bilgiler, tarihini kan ve vahşetle yazan Ermenilerin bugün Azerbaycan topraklarında yaptıkları katliam ve işgalin adeta bir yansıması.
Türklerin gelişini
bayram gibi karşılamışlardı
Ermeniler, uğradıkları Bizans baskısı nedeniyle Türklerin Anadolu’ya
gelmelerini bir bayram havası içerisinde karşıladılar. Selçuklular Bizans’ın
ezmeye ve yok etmeye çalıştığı Ermeni kilisesini korumuş, Ermeni manastırlarına
ve ruhban sınıfına Bizans tarafından konan ağır vergileri kaldırarak vergi dışı
tuttu. Ermeni ruhani lideri Selçukluların bu tutumu karşısında Sultan
Melikşah’ı ziyaret ederek şükranlarını sundu. Ermeni Tarihçi Urfalı Mateos,
Selçuklu Sultanı Melikşah’ın Ermeni halkına çok iyi davrandığını yazarak
Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçaslan’ın ölümünün Hristiyanları yasa boğduğunu
belirtmiştir. Selçuklu Türklerinin Ermenilere ne kadar iyi davrandığı Taşirk
ailesi gibi bazı Ermeni beyliklerinin Müslümanlığı kabul edip Bizans’la
savaşmalarından bellidir.
Osmanlı döneminde
Ermeniler zengindi
Doğu Anadolu’nun bazı kasaba ve köylerinde yaşayan Ermeniler genellikle çiftçilik, yöresel endüstri ve ticaretle uğraşıyordu. Şehirlerde yaşayan Ermeniler ise iç-dış ticaret, sarraflık, kuyumculuk, bankerlik, müteahhitlik, mültezimlik gibi ekonomik ve mali işler yapıyorlardı. Askerlik yapmadıkları için çok az bir vergi vererek kendi işleriyle uğraştıkları için Osmanlı döneminde Ermeniler Türklerin çoğunluğundan daha iyi durumdaydı. Bu, bazı Müslüman Türklerde tepki yaratmış olmasına karşın Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan yıkılışına kadar Ermenilerle Türkler yan yana, huzur ve güven içinde yaşadılar.
Sonun başlangıcı:
Islahat Fermanı
1856 tarihli Islahat Fermanı’yla gayrimüslimlere bütün devlet
memurluklarına atanmak, eyalet meclislerinde ve Meclis-i Vâlâ’da temsil edilmek
gibi siyasi haklar verildi. Bu ferman Ermenilerin siyasi bakımdan da
gelişmelerine yol açtı, eşitlik perdesi altında Ermeniler arasında sınıf savaşı
başladı. Ermeni Patrik Meclisleri birçok tartışmadan sonra “Ermeni Milleti
Nizamnamesi” hazırlayarak 29 Mart 1862’de Osmanlı Hükümeti’ne onaylattılar. Bu
tüzük ile örgütlenen Ermeniler kendilerini sonu gelmeyen bir maceraya atarak
birçok suçsuz Türk’ün ölmesine neden oldular.
İttihat ve
Terakki-Ermeni işbirliği
Prens Sabahattin öncülüğünde 1902’de Paris’te toplanan I. Jöntürk Kongresi’ne Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler de katılmış, kongrede Taşnaksutyun ve Reforma Hınçak Temsilcileri de hazır bulunmuştu. Ermeni komiteleri bir taraftan genç Türkler’le görüşüp birlikte karar veriyor diğer taraftan kendi propagandalarını da yapıyorlardı. II. Jöntürk Kongresi de Taşnaksutyun Cemiyeti, Teşebbüsü Şahsi’yle İttihat ve Terakki cemiyeti temsilcilerinin katılımıyla 1907’de Paris’te yapıldı. Ermeni çetecilerle işbirliği yapan İttihat ve Terakki Cemiyeti, gizli bir organ olarak meydana gelirken Masonların kullandığı birçok yol ve kuralları da kabul etmiştir.
Haçlı dünyası
Ermenilerin yanında
Anadolu toprakları üzerinde ekonomik nüfuz kurmak isteyen Fransa, Ermenilerle ilk ilgilenen ülkedir. Ortadoğu ve Akdeniz’deki çıkarları için ‘Ermeni sorunu’ yaratarak bunu uzun yıllar kullanan Fransa’nın yanı sıra ABD de daha 1918 yılında Ermeni Cumhuriyeti’ni ‘De Facto’ olarak tanıdı. Berlin Kongresi’nden sonra iyice azıtan Ermeniler 1895’te Bab-ı Âli’ye karşı gösteriler düzenledi. Amaçları İstanbul’da büyük bir olay çıkartıp Avrupa’nın kendileriyle ilgilenmesini sağlamaktı. Nitekim büyükelçiler İstanbul olayları dolayısıyla Osmanlı Devleti’ne nota verdi.
Ermeniler Ruslarla
birlikte katliama başlıyor
1908’den sonra Ermeni komiteler, özellikle Taşnaksutyun, illerde örgütünü büyük ölçüde tamamladı. Komiteciler silah depolarını kurup çetecilerinin sayısını artırdı. Rusya’da yaşayan Ermenilerin durumlarının kendilerinden iyi olmadığını bilen Ermeniler, Rus orduları Plevne hattını yararak ilerleyince Rus ordularına Doğu Anadolu’da yardımcı olmuş ve onlarla işbirliği yaparak Türklere soykırım yapmaya başladı. Anadolu’daki misyoner okulları da Ermeni katillere yardım ediyor ve destek veriyordu.
Türk’ü, Kürt’ü her
koşulda öldür!
Hınçak Komitesi hayatlarında Osmanlı topraklarına hiç ayak basmamış olan ve eğitimini Paris’te yapan Kafkas Ermenilerinden Avetis Nazarbekian ve eşi Marian Vardaniyan tarafından kurulmuştu. Bu örgütte birçok Rusyalı Ermeni de bulunuyordu. Taşnaksutyun da Hınçak’la aynı amacı güdüyordu. Komitenin örgütüne verdiği emir şu idi: “Türk’ü, Kürt’ü her yerde, her türlü koşul altında vur. Mürtecileri, ahdinden dönenleri, Ermeni hafiyelerini, hainleri öldür, intikam al.”
Türklerin dinine,
evlerine saldırdılar
Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Ermeniler okullarından
Osmanlı Hükümeti’ni temsil eden tek varlık olan tuğraları da kaldırıp yerine
Ermeni arması, bombalı mavzerli resimler koydu. Ermeni gazeteleri Türk hükümet
adamlar ve Türk değerleri üzerinde ağıza alınmayacak küfürler yazmaya,
Türklerin onurunu ve dinini aşağılamaya, sokakta Müslüman ahaliye sataşıp
evlere haç işareti çizmeye başladılar.
Sırtlarını haçlılara
dayayan katiller
Yabancı ülkelerdeki Ermeniler müttefik devletlerin
paralarıyla silahlandırılarak öç alma alayları halinde sürü halinde Kafkas ve
İran sınırına yığıldılar. 1914 Ocak ayında Bitlis Hizan kazasının Akhis
tarafındaki Sekur köyüne giden jandarma müfrezesi Ermenilerin yaylım ateşiyle
karşılaştı. Yakılan yüzlerce mermi ile öldürülen jandarmaların cesetleri
gözleri oyulmuş ve taşlar arasında ezilmiş olarak bulundu. Aslında bunlar,
Ermenilerin alışılagelmiş isyan ve soykırımları yanında çok basit kalıyordu.
Ermeni canavarların
korkunç katliamları
Ermeniler 1915 yılında Çatak, Van ve Bitlis’in telgraf hatlarını kestiler. Kürt köylerine, yolculara, rast geldikleri Müslüman çoluk çocuğa saldırarak vahşice öldürüyorlardı. Şehre yardım ulaşmaması için yollara siper kazıyorlardı. Rus Topçu Subayı Riaboff’un raporları erkek, kadın, çocuk demeden suçsuz Türklerin Ermeniler tarafından nasıl feci şekilde öldürüldüklerinin kanıtlarındandır. Ermeni çeteciler Van’dan Bayburt’a yakıp yıkmadık köy bırakmadı. Kadınlara tecavüz ettiler, hamilelerin karınlarını deştiler, içlerinden bebekleri çıkarıp ateşte kızarttılar, zorla annelerine yedirmeye çalıştılar. Süt veren annelerin göğüslerini kestiler. Çocukların derilerini soydular, gözlerini oydular. İnsanları topluca yaktılar. Tarihin en vahşi ve alçakça katliamlarını Müslüman Türk halkına uyguladılar. Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da 185 toplu mezar yer alırken bu barbarca katliamlar fotoğrafları ve belgeleriyle birlikte arşivlerimizde bulunmaktadır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.