Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Erdoğan var oldukça fitne fesat olmaz

AK Parti'nin tek rakibinin yine AK Parti olduğunu ifade eden araştırmacı yazar İdris Kardaş, "Tüm siyasi krizleri aşan ve Türkiye'yi bulunduğu konuma taşıyan AK Parti'nin kurucu lideri Erdoğan var oldukça partinin başına hiçbir şey gelmez, fitne fesat çıkmaz" dedi.
Erdoğan var oldukça fitne fesat olmaz
23 May 2016 09:15:00
AK Parti'nin tek rakibinin yine AK Parti olduğunu ifade eden araştırmacı yazar İdris Kardaş, "Tüm siyasi krizleri aşan ve Türkiye'yi bulunduğu konuma taşıyan AK Parti'nin kurucu lideri Erdoğan var oldukça partinin başına hiçbir şey gelmez, fitne fesat çıkmaz" dedi.

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN

Türkiye'nin yeni Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım oldu. Birkaç gün öncesinde ise TBMM Genel Kurulu dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifinin ikinci tur görüşmelerini yapmak üzere toplandı. 376 oyla dokunulmazlıkla ilgili Anayasa değişikliği teklifi kabul edildi. İlk oylamada hayır diyen CHP'nin referandumu göze almadığı ve fire verdiği de oylamanın görünen bir başka boyutu. Dokunulmazlıklar kalkarak teröre yardım ve yataklık eden milletvekillerinin önü tıkanmış olacak. Türkiye'nin bu yoğun gündemini Araştırmacı Yazar İdris Kardaş'la konuştuk.

On dört yıllık sarsılmaz güç

Türkiye'nin yeni Başbakanı Binali Yıldırım oldu. Davutoğlu'nun ardından parti içinde hiçbir spekülasyona yer vermeyecek şekilde gelen bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti'nin on dört yıldır sarsılmaz bir gücü ve halkla güçlü bağları var. Her geçen gün daha da çok güçleniyor. Bu parti üzerinde içerden ve dışından oyunlar bitmez. Ancak AK Parti kendini yenileyen ve eleştirilere dikkate alan bir parti. Tek rakibi de kendisi. AK Parti içinde bir ayrılık yok. Binali Yıldırım da büyük bir mutabakatla seçildi.

Türkiye'de kongre denince akla havada uçuşan sandalyeler ve yumruklar gelir. Fakat AK Parti'de böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmadı. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Türkiye'yi yıllardır yöneten iktidar partisinin tepesindeki ismin bu kadar sorunsuz ve sancısız değişmesi çok takdir edilesi bir durum. AK Parti'nin bizim siyasi alışkanlıklarımıza kazandırdığı yeni bir değer. AK Parti kongreleri ayrışma değil bütünleşmenin olduğu kongrelerdir. Diğer siyasi partiler de bunu örnek almalı.

Erdoğan var oldukça fitne olmaz

Parti içindeki bütünleşmede AK Parti'nin kurucusu Erdoğan'ın etki ve duruşunun da büyük önem taşıdığını söyleyebilir miyiz?

Bu partinin kurucu bir lideri var; Recep Tayyip Erdoğan. Organik bir bağı olmasa da partiyle duygusal bağları var. Tüm siyasi krizleri aştı ve Türkiye'yi bulunduğu konuma taşıdı. Erdoğan var oldukça partinin başına hiçbir şey gelmez, fitne fesat çıkmaz.

Kongre öncesi ve sonrasında da en çok gündemde olan başlıklardan biri başkanlık sistemi. Türkiye'nin yeni bir sisteme ihtiyacı var mı?

Evet. En temel hedef başkanlık sistemi olmalı. Bu yeni dönemde partili cumhurbaşkanlığı konuşulsa da bunlar geçici çözümler. Dört tarafı ekonomik kriz ve savaşlarla çevrili ülkelerin ortasında yer alan Türkiye'nin dik durması lazım. Başkanlık sisteminin Türkiye'nin geleceği konusunda önemli olduğuna her kesim ikna edilmeli ve referanduma gidilebilmeli. Sayısal çoğunluğu elde edecek stratejiler gerekiyor.

Başkanlık sistemi AK Parti kadrolarıyla gerçekleşmeli

Başkanlık sisteminin ülke yönetimine getirisi neler olacak?

Cumhurbaşkanı da meclis de halk tarafından seçiliyor. İkisinin de yürütmeyi sağlamaya yetkisi var. Bu çiftbaşlılıktır, böyle yürümez. Başkanlık sistemi sadece bir sembolden ibaret olmaz. Türkiye'nin kalkınması ve bölgede etkin olabilmesi için bu sistem ideal modeldir. Türkiye ilerleme açısından büyük bir gelişme kaydeder. Başkanlık sistemini yıllardır devlet yönetme tecrübesi edinmiş AK Parti kadrolarıyla yaşamak çok iyi bir tecrübe olacaktır.

Başkanlık sistemi birilerinin iddia ettiği gibi diktatörlük yönetimi mi?

ABD diktatörlükse başkanlık sistemine diktatörlük diyebilirsiniz. CHP ve HDP anti Erdoğan'cılık üzerinden insanları birleştirmeye çalıştılar. CHP ve HDP'nin vaadi Erdoğan'ı devirmekti. Bu kişiselleştirmeden dolayı halk bu iki partiden desteğini çekti ve gerekli cevabı 1 Kasım'da verdi.

Kaçtılar, kaçıyorlar

Yapılan oylama neticesinde milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalktı. Özellikle açıkça teröre destek veren HDP'yi istikbalde neler bekliyor?

Kaçtılar. Demirtaş 'asmayacağız, yargılayacağız' diyordu ama şimdi kendileri kaçıp gidiyorlar. Siyaset yapmayan, bunun yerine canlı bombanın evine taziye ziyaretine giden, hendeklere sahip çıkan bu zihniyet, halkımız için ağır bir durumdu. HDP'nin yaptıkları dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez.

İlk tur oylamada 'Hayır' diyen CHP, ikinci tur oylamada fire verdi ve 'Evet' dedi. Nedeni nedir sizce?

Referanduma gitme durumu söz konusuydu ve CHP böyle bir riske girmek istemedi. Yapılan araştırmalara göre toplumun yüzde 90'ı dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana olduğu için CHP, tabiri caizse halkın tokadını yemek istemedi.

Silah bırakmaktan başka seçenekleri yok

Bazı muhalif isimler dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla siyasetin önünün tıkanıp terör kapısının aralandığını iddia ediyor. Siz buna katılıyor musunuz?

90'larda 'Siyasetin önü açılırsa şiddet durur' diyorduk. Ama HDP tek başına barajı açıp meclise girdiği halde 7 Haziran sonrası savaşı başlatan taraf oldu. Bu saatten sonra HDP/PKK ile ciddi anlamda terörle mücadele güvenlik boyutuyla devam etmek zorunda. Ya silah bırakacaklar, ya silah bırakacaklar. Başka seçenek olamaz.

Dokunulmazlıkların kaldırılması ülke siyaseti açısından hangi yönden olumlu bir adım?

Dokunulmazlıkların kaldırılması siyasetin önünü açan ve şiddetin normalleşmesinin önüne geçen bir hamledir. Kürtçe konuştuğu için cezalandırılan Leyla Zana'dan, Kürtçe televizyon açan, mecliste Kürt sorununu konuşan bir Türkiye'ye geldik. Buna rağmen HDP milletvekilleri siyaset yolunu tercih etmedi.

Dürümlü'de halkın PKK'ya karşı koyduğuna ve neticesinde terör örgütü tarafından katledildiğine şahit olduk. Artık Kürt halkı PKK'ya karşı devletinin yanında yer alıyor diyebilir miyiz?

PKK'nın katlettiği siviller açısından Dürümlü ilk değil. Terör örgütünün siyasi uzantısı HDP de hiçbir zaman bu ölümlere ses çıkarmadı. Devlet, Sur ve diğer bölgelerde sivillerin hayatını kaybetmemesi için ciddi çaba sarf ediyor. Operasyonların bu kadar uzun sürmesinin nedeni de bu. Savaşı başlatanın PKK olduğunu artık herkes biliyor. Özellikle bu kent savaşında Kürt halkı da terör örgütünün gerçek yüzünü iyice gördü.

Terör destekçisi akademisyenler dışlanmalı

Ülkemizde açıkça PKK'ya destek veren akademisyenler var. Siz onlardan biri olmadığınız için Bilgi Üniversitesi'yle yollarınız ayrıldı. Terör örgütü yandaşı olan akademisyenlere karşı nasıl bir tavır alınmalı?

Terörün tek bir yönü yok. Terör sırtını akademiye, medyaya ve sermaye gruplarına dayadığı andan itibaren çok zor sonlanır. Terörü destekleyen herkesin toplum tarafından tamamen dışlanması gerekiyor. İnsanları öldüren birinin hiçbir haklılığı olamaz. PKK bir kurtuluş mücadelesi yapıyormuşçasına ona destek verip devlete katil diyenler dışlanmalı. Ben bir Kürdüm ama terörle mesafem çok nettir. Ben bildiklerimi söylemeye devam edeceğim.

*** Kaçtılar. Demirtaş 'asmayacağız, yargılayacağız' diyordu ama şimdi kendileri kaçıp gidiyorlar. Siyaset yapmayan, bunun yerine canlı bombanın evine taziye ziyaretine giden, hendeklere sahip çıkan bu zihniyet, halkımız için çok ağır bir şeydi. HDP'nin yaptıkları dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez.

İDRİS KARDAŞ KİMDİR

1981 yılında Diyarbakır'da doğan İdris Kardaş, Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunudur. Yurtdışında insan hakları kuruluşlarında uzun dönemli çalışmalara katılan ve daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi Küresel Sorunlar Platformu Koordinatörlüğü yapan İdris Kardaş, evli ve bir çocuk babasıdır.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin