Erdoğan ile Davutoğlu ya da pratik ile teori
Kasetle, havada uçuşan sandalyelerle, komplolarla vb. yöntemlerle siyasi lider değişikliğine alışık olduğumuz bu ülkede kırmadan, ayrıştırmadan, sorun çıkarmadan, medenice yapılan bir görev değişikliğine şahit olacağız önümüzdeki günlerde. Daha önce Abdullah Gül şimdi de Ahmet Davutoğlu nefsani davranmayıp kendilerine yakışır bir şekilde kenara çekiliyor. Ak Parti, bu ülkeyi laik ve sol kesimin ütopya olarak gördüğü muasır medeniyet düzeyine hem maddeden hem de siyaseten eriştirmiş görünüyor. Zorlaştırmayıp kolaylaştıranlara ve davası için kendi nefsini feda edenlere selam olsun. Ben bu medeni davranışa müsaadenizle helal siyaset demek istiyorum.
Başbakanla Cumhurbaşkanı arasında uyuşmazlığa neden olan sorunlardan çoğunun acemilikten kaynaklı ve art niyetle yapılmadığı görülüyor. Uyuşmazlık birkaç büyük sorundan değil, daha küçük ve adetçe fazla olan sorunlardan kaynaklanıyor. Onun için de sorunların kendisine değil sorunların çıkmasına zemin hazırlayan daha temel sorunlara bakmak gerekiyor. Başbakanın akademik geçmişinin meselenin bu noktaya gelmesinde en önemli neden olduğuna kendimi inandırmış durumdayım. Ne kendim ne de başkasının karşı tezleri benim fikrimi henüz değiştiremedi.
Devlet yönetimi; pratik tecrübe gerektiren, düşünselden çok operasyonel kabiliyete sahip insanların başarılı olacağı bir alandır. Yeryüzünde gazete ilanıyla Genelkurmay Başkanı arayan ülkeler olduğu gibi Türkiye gibi terör, ekonomi, dış politika, etnik ve mezhepsel problemlerle mücadele eden ülkeler de var. Yönetilmesi hakikaten de zor bir ülkedir Türkiye. Dünyada her Başbakan, darbecisinden aşırı solcusuna, PKK'dan Paraleline kadar birçok güç merkezini pasifize edip tek bir devlet otoritesini inşa etmekle uğraşmıyor. Şayet son dönemde şahit olduğumuz gibi birbirine zıt gibi görünen gruplar güçlerini birleştirirse mücadele etmek daha da güçleşiyor.
Davutoğlu, başkalarının psiko teknik testlerde bile karşılaşamayacağı sorunlarla gerçek hayatta yüzleşti. Adeta bir korku tünelinden geçiyordu. Canavarların bir kısmıyla baş edebildi. Fakat bir kısmına karşı afalladı. İcraat tecrübesi olmadığı için akademisyenliğinden kalma teorik metotlarla çözümler üretmeye çalıştı. Barışçıl ve uzlaşmacı politikaları karakterinin yanısıra kağıt üzerinde doğru görünen ve fakat gerçekte karşılığı olmayan yaklaşımlardı. Deneyim olmayınca deneme yanılma yoluyla sonuç almaya çalıştı. Bu da zaman kaybettirdi.
Diğer yandan Erdoğan, siyasetteki tecrübesini yaşayarak edinmiş, vakaya bakarak sebebini de sonucunu da hemen görebilen, siyasette rakipsiz, iradesi kuvvetli, doğru bildiği konularda geri vitesi olmayan bir liderlik dehasıdır. Bu meziyetleriyle devrimleri devirip yeni devrimler yapan,yaşayan bir tarihi kişiliktir. Dost da düşman da onun gücünü kabul ediyor. İnsanlar Allah'ın "Ferd" isminin gereği başkasına benzemeyen ayrı vücut ve karakterlere sahiptir. Bir birey olarak Davutoğlu'nun kendi politikalarını geliştirmesi ve uygulaması kadar doğal bir hakkı olamaz. Fakat Erdoğan'ın denenmiş ve başarısı ispatlanmış siyaset yolunda çözümün bir parçası olmak yerine çözümün kaynağı olmak ve çözümlerin teorik tabanlı olması Erdoğanist siyasetin hızını yavaşlattı.
Davutoğlu rasyonelliği, Erdoğan ise realistliği benimsemiş insanlar. Ne var ki Başbakanın yüzleştiği tüm sorunlar realist olmayı gerektiriyordu. Siyaset kisvesiyle terör, cemaat kisvesiyle çete ya da özgürlük gürültüleriyle memleketi başkalarına esir edenlerle uzlaşmak, onların gizli ajandasına bilmeden hizmet etmek demekti. Siz ne kadar iyi niyetli olursanız olun, karşınızdaki başka hesaplar peşindeyse iyi niyetinizi istismar eder. Aynı hataya Ak Parti de bir dönem Paralele bel bağlayarak düşmüştü. Erdoğan hatadan dönmenin bedelini ve süresini iyi bildiği için daha hassas davrandı ve aynı hassasiyeti Davutoğlu'ndan da bekledi. Davutoğlu'nun da kendisinin geçtiği yollardan geçip aynı çukura düşmesini istemediği için önce uzlaşamadılar sonra da koptular.
Fakat bu kopuş Davutoğlu'nu ötekileştirmemeli. Önümüzdeki süreçte Davutoğlu'na gerekli kıymeti vermek Ak Parti'nin boynunun borcu olmalı. Çünkü fitnenin kol gezdiği bir ortamda zararsızca çekilerek Ak Parti'ye büyük bir hizmette bulunmuştur.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.