Ebû Berze Eslemî (r.a.) kimdir? Sahabelerin hayatı
Sahabe, Efendimiz (SAV)'in yol arkadaşları sırdaşları olan ''sahabeler'' İslam'ın ilerlemesinde büyük rol oynamış ve İslam tarihinde de önemli yere sahip olan insanlardır. Günümüz Müslümanları onların hayatlarını, Allah ve resulüne olan taat ve bağlılıklarını örnek alarak yol çizmeye çalışırlar. Müslümanlar hatta Müslüman olmayanlar bile ''sahabeler''deki büyük aşkı ve bağlılığı araştırıp kendi inanışlarınca hayatlarında uygulamaya çalışmışlardır. Sahabelerin hayatları merak ediliyor. Ne yapmışlarda tarihe nam salmışlar günümüz Müslümanlarına ayna olmayı başarmışlar diye kaynak yayınlardan okuyup öğrenmeye çalışıyorlar. Peki bu sahabeler kimler? Sahabe nedir? Kimlere sahabe denir? Ebû Berze Eslemî (r.a.) kimdir? Sahabelerin hayatı nasıldır? Sorularının cevabı merak konusu oldu. bu seriyi okumak ve ömürleri büyük mücadelelerle geçmiş, sistemden beslenmeyip sistem değiştiren ''sahabeler''in şanlı hayatlarını beraber öğrenmek ister misiniz?
Sahabe, terim olarak Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i, peygamberliği sırasında gören, Onunla konuşup görüşen, O’na iman eden ve müslüman olarak ölen kimselere verilen isimdir.
İslam âlimlerinin çoğu sahabeyi böyle tarif etmişlerdir. Buna göre sahabe olmak için;
Hazreti Peygamberle görüşmek,
Onunla sohbet etmek,
O’na iman etmek,
Müslüman olarak ölmek şarttır
Sahabî olabilmenin ilk ve gerekli şartı Müslüman olmak olduğuna göre, O’nu mü’min olarak görüp de sonradan dinden çıkan kimse (mürted), sahabî sayılmaz.
Ebû Berze Eslemî (r.a.) kimdir?
İslam’ın ilk yıllarında Resûl-i Ekrem’in mukaddes davetine icabet eden, zekâsı, gücü, kuvveti ve ilmi ile hak dinin cihana duyurulması için gayret eden; bereketli, mücadeleci ve istikametli ömrünü hep o yolda harcayan; hakkı ve hakikati hiçbir tesir altında kalmayarak haykıran; Resûlullah ve onun Ehl-i Beyt’inin sevgisiyle yanan nadide şahsiyetlerden birisi de Hz. Ebû Berze Eslemî’dir.
Hz. Ebû Berze’nin asıl ismi “Nadle bin Ubeyd” idi. Bazı Asr-ı Saadet tarihçilerinin beyanına göre, ismi “Nadle bin Niyar” idi. Niyar’ın şeytanın isimlerinden olduğunu söyleyen Peygamberimiz, değiştirerek Ebû Berze’ye “Abdullah” ismini vermiştir.[1]Çünkü Peygamberimiz, Müslüman olan kimselerden Cahiliye Devri’nden kalma bütün izleri siliyor, yerlerine doğrusunu koyuyordu.
Hz. Ebû Berze, kahraman ve mücahit bir sahabiydi. Peygamberimiz hayatta olduğu müddetçe onunla beraber bulunma şerefine mazhar olmuştu. Bütün savaşlarda birlikte hareket etmiş, inancı uğrunda canını öne sürmüş, kanını akıtmıştı.
Hz. Ebû Berze, savaşlarda gösterdiği üstün gayreti yanında, sahabiler arasında temayüz etmiş hadis ravilerinden biriydi. Birçok hadis ezberledi, bu hadislerden 64’ü hadis kitaplarında yer aldı. Ayrıca hadis ilminde de pek çok talebe yetiştirdi.
Hz. Ebû Berze, sade yaşamayı severdi. Lükse ve israfa asla yanaşmaz, tanıdıklarından birisinin süslü elbise giyip, ata binerek gezdiğini görünce onları ikaz eder, dünyanın fâniliğini hatırlardı. Kendisine has bir âdeti de, öğle ve akşam yemeklerini fakir ve kimsesizlerle yemesiydi. Her sabah ve akşam, etrafında bulunan dul ve yetimlere yiyecek dağıtırdı.
Peygamberimizin irtihâlinden sonra da Kur’ân hizmetine devam eden Hz. Ebû Berze, ihtilaf hadiselerinde Hz. Ali’yle birlikte hareket etti. Nehrevan’da Haricîlere karşı Hz. Ali’nin yaptığı çarpışmada Hz. Ebû Berze de bulunuyordu. Sıffîn’de Hz. Ali’nin yanında yer almıştı.[2]
Bir müddet Medine’de kaldıktan sonra Basra’ya geçen ve Şam’a da uğrayan Hz. Ebû Berze, ilerlemiş yaşına rağmen Horasan bölgesinde meydana gelen savaşlarda da bulunmuştu.
Hz. Ebû Berze, Ehl-i Beyt muhabbetiyle doluydu. Kerbelâ faciasında çok fazla müteessir olan Hz. Ebû Berze, Hz. Hüseyin’in başının kesilip Şam’a, Halife Yezîd’in önüne getirildiğinde orada hazır bulunuyordu.
Yezîd, elindeki değnekle Hz. Hüseyin’in dudaklarına dokunduğu sırada, bu çirkin hareketten ürperdi ve Yezîd’e sertçe çıkıştı:
“Sen Hüseyin’in dudağına değnekle vuruyorsun ha! Çek onun dudağından değneğini! Ben o dudakları Resûlullah’ın öptüğünü gördüm.
“Ey Yezîd! Kıyamet günü sen, Allah’ın huzurunda şefaatçin İbni Ziyad [Hz. Hüseyin’i öldüren kişi] olduğu hâlde gelecek ve çıkacaksın. Hüseyin ise, kıyamet günü Allah’ın huzuruna şefaatçisi Muhammed Aleyhisselâm olduğu hâlde gelecek ve çıkacaktır.” dedikten sonra öfkeli bir şekilde oradan ayrıldı.[3]
Hicret’in 65. senesinde Horasan’ın Merv şehrinde Ramazan ayı içinde vefat eden Hz. Ebû Berze, oraya defnedildi.[4]
Allah ondan razı olsun!
[1]İsâbe, 3: 556.
[2]el-İsâbe, 3: 557.
[3]Üsdü’l-Gàbe, 5: 20.
[4]İbni Sa’d, Tabakât, 7: 9.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.