Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Aralık 2023

Dünyanın vicdanını sızlatan çocuklar!...

Unutmayalım ki yaşadığımız dünya tadımlık; fakat hayatın tadını değil, kokusunu alamadan katlediliyor çocuklar...

*

Arap Baharı”nın fitilinin ateşlenmesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hâlâ iç savaş, göç, kan, gözyaşı ve mâtem artarak devam ediyor. Gündem Tunuslu Muhammed Buazizi’nin tezgâhının devrildiği 17 Aralık 2010’dan beri o kadar zalim akıyor ki, masumların sesini duyan yok; en çok da çocukların.

Arap Baharı” adı altında Karunî yönetimlere karşı “demokrasi, adalet ve özgürlük” adı altında başlatılan ayaklanmalar nice masum canlar yaktı. Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar bütün çocuklar gülmeyi unuttu. Çocuklar gülmeyi unutunca; kâbuslar dünyayı mesken tuttu.

Hani Tunus’ta 20 yılı aşkın süredir ülkeyi demir yumrukla yöneten Zeynel Abidin Bin Ali devrilince; Arap coğrafyasının kaderi değişecekti?..

Hani Mısır’da 30 yıldır yolsuzlukta sınır tanımayan Hüsnü Mübarek iktidarının sonu gelince; Rabia Meydanı “Müslüman Kardeşler” ile huzura erip, Sisiler Firavunların yanına gömülecekti?..

Hani Yemen’i 1978’den beri yöneten Ali Abdullah Salih’e görevden el çektirilince; insanlar susuzluktan yanmayacak, çocuklar adres sormayan kurşunlardan, açlıktan ve hastalıktan ölmeyecekti?..

Hani Libya’da 42 yıl boyunca iktidarda olan Muammer Kaddafi devrilince; her şey çok güzel olacak, darbeci General Halife Hafter gibilerin defteri dürülecekti?..

Hani zalimliği babasından devralan Beşşar Esed rejiminin tabutuna çivi çakılınca; bütün çocuklar gülecek, sadece huzur içinde ölenler için mâtem tutulacaktı?..

Hepsi yalan, hepsi aldatmaca, hepsi “bâtı”lın tuzağıymış meğer. Zulüm âdeta bir kangren gibi “vekalet savaşları”yla İslâm coğrafyasının her yerine yayıldıkça yayıldı. “Mazlum en az zalim kadar cesur olmadıkça, zulümden, zilletten kurtulamaz” teşhisine kör, sağır, lâl olduğumuz için “analara, çocuklara, gelinlere, ihtiyarlara kıymayın” bile diyemedik!..

*

Ahhh Aylan bebek ah!..

Ahhh “Arz-ı Mevûd”a alan açmak için yurdundan sürülen, cansız bedeni kıyıya vuran bebekler!.. Ahhh “Cennet’te ekmek var mı anne?.. Varsa ölelim, karnımız doyar” diyen Cennet kokulu Suriyeli çocuklar...

Bir de Filistinli çocuklar var; hiç yüzü gülmeyen, gülmek şöyle dursun tebessümü unutan!.. Masumiyetin simgesi çocuklar da tebessümü unutmuşsa vay dünyanın haline!..

7 Ekim’den beri çocuk denilince akıllara hep Gazze geliyor. Bir de kalpleri taştan daha katı insanlıktan nasibini almamış kendilerini üstün ırk olarak gören “Belhûm Adal” Siyonist cânîler...

Ve bu cânîler tarafından ana rahminde, kundakta katledilen bebekler!... Katledilen, sütten kesilen analarını ememeyen bebekler!..

*

9 Nisan 1948’de Kudüs’ün batısındaki Deir Yasin köyüne İsrail’in paramiliter teröristler tarafından gerçekleştirilen 254 Filistinlinin katledilmesiyle başlayan zulüm, tehcir ve Büyük Felaket (Nekbe) bugün de devam ediyor.

İsrail devletinin kurulmasıyla topraklarından sürülen Filistinliler 75 yıldır acı çekiyor. 14 milyon 500 bin Filistinlinin sadece 5 milyonu vatanında, diğerleri ise “mülteci” olarak hayatını sürdürüyor. Siyonist Yahudiler o gündür bu gündür akın akın Filistin’e, göçe zorlanan Filistinliler ise başta Ürdün, Lübnan, Suriye olmak üzere birçok ülkede vatansız, kimliksiz, işsiz, evsiz, sağlıksız, eğitimsiz yaşamak durumunda kalıyor.

Siyonistler, Filistinlileri yurtlarından sürmekle kalmayıp Sabra ve Şatilla Katliamları (Savunma Bakanı ”KasapAriel Şaron, Hristiyan falanjistlerle birlikte 16 Eylül 1982 yılında Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarda yaşayan çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olan 3 binden fazla savunmasız Filistinliyi cesetleri tanınmaz hale gelecek şekilde vahşice katletti) ile işlediği insanlık suçuna her gün bir yenisini ekliyor.

*

7 Ekim “Hurûc Harekâtı”na kadar 2 milyon 500 bin kişinin yaşadığı açık hava hapishanesi Gazze’de çoğu yerlerinden edilen kendi yurdunda mülteci olan Filistinlilerin 75 yıldır sürgün yeri!.. Milyonlarca Filistinli kendi öz yurdunda mülteci, öz yurdunda parya!.. Cebaliye, Han Yunus, Şati, Refah, Nuseyrat, Bureyc, Megazi, Deyr el-Belah kamplarında “mülteci” olarak hayata tutunmaya çalışan Filistinli mustazaflar kıyameti yaşıyor.

Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki kamplarda da durum farklı değil. 7 Ekim’den beri Siyonist işgalciler tarafından 280 Filistinli katledilip, 3 binden fazla kişi ağır şekilde yaralanırken, hapse atılanların sayısı 7 bine yaklaştı.

Kuşatma altında tuttuğu Gazze’yi beyaz fosfor başta olmak üzere havadan atılan 58 bin ton bombayla harabeye çeviren İsrail, 7 günlük “insanî ateşkes”ten sonra güneye göç ettirdiği savunmasız insanları katletmeye devam ediyor.

Gazze’de öyle bir kıyım yaşanıyor ki, taş üzerinde taş, omuz üzerinde baş bırakılmıyor. Sağ kurtulanları ise iç çamaşırlarına kadar soyundurup teşhir ettikten sonra gözleri bağlı bir şekilde araçlara bindirilip bilinmeyen yerlere götürülüyor. Diğer taraftan ise ölsünler diye milyonlarca Filistinliyi Sina Çölü’ne sürmek için bütün insanlık dışı planlarını devreye sokuluyor.

Gazze, ahhh Gazze!..

Sen ne haldesin böyle!..

Tıpkı Kerbelâ gibi!..

Tıpkı Gırnata gibi!.. (Endülüs’ün bütün bölgelerinden Gırnata’ya sürülen insanların katledilmesiyle Gırnata düştü. Gırnata’nın düşmesiyle 8 asırlık Endülüs Medeniyeti (711-1492) yıkıldı. Bugün de Filistin’in her yerinden Gazze’ye sürülen 2 milyon 500 bin insan İsrail tarafından soykırıma tabi tutuluyor. Gazze düşerse Kudüs Medeniyeti yıkılır. Fakat el-Muksit buna asla müsaade etmeyecek. Kudüs Medeniyeti dünya durdukça ilelebet pâyidâr olacak.)

Tıpkı Srebrenitsa gibi!..

Tıpkı Bağdat gibi!..

Tıpkı Arakan gibi!..

Tıpkı Suriye gibi!..

Kıyamet yaşanıyor!..

Gazze’de bugün hiç durmaksızın akıtılan gözyaşları sadece patlayan bombalarla, parçalanan bedenlerle, çöken binalarla sınırlı değil. Aynı zamanda kuşaktan kuşağa devrolan “vatansızlar”ın gözyaşı...

Siyonistler tıpkı Firavun gibi bebekleri katlediyor... Daha düne kadar sürülmekten, soykırıma uğramaktan dem vuran Siyonist Yahudiler, bugün atalarının maruz kaldığı katliamı gerçekleştiriyor... Denizden, karadan ve havadan yasaklı beyaz fosfor bombaları ve seyreltilmiş uranyum mermileriyle ölüm kusuyor...

Bu insanlık dışı ve asimetrik savaşta en çok da çocuklar katlediliyor... Bombalarla hunharca katledilen, aç ve susuz, zindanlara atılan, oyun ve oyuncağa hasret, evsiz ve yurtsuz, ölmesin diye uzuvları kesilen, yetim, anaları evlatları evlatları anaları için ağlayan çocuklar... Hastane, doktor, ilaç, platin, atel, klips bulunamadığı için ampüte edilen çocuklar... Zahter yiyerek, deniz suyu içerek, salgın hastalıkların pençesinde hayatta kalmayı başarabilen çocuklar...

Ve hayatta kalmayı başarabilenlerin “Hasbunallahu ve ni’mel vekîl ni’mel Mevlâ ve ni’me’n nasîr” teslimiyetleri katil İsrail’in asla galip gelemeyeceğini yaptıklarıyla tarihe kara bir leke olarak yazılacağını haykıran çocuklar...

*

Neredesin ey İİT ve Arap Birliği?!.. el-Cevab: Gazze Kasabı Binyamin Netenyahu’nun, “Eğer iktidarınızı ve çıkarlarınızı korumak istiyorsanız, yapabileceğiniz tek şey var. O da sesinizi kesmek!..” tehdidine boyun eğip, soykırımı izliyorlar...

Neredesin ey BM?!.. el-Cevab: İşgal ve kandan beslenen küreselcilerin güdümünde. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) İsrail’in Gazze’deki soykırımını devam ettirmesi için defalarca kalkan eller bunun kanıtı.

Neredesin ey UNICEF?!.. el-Cevab: Katledilen çocuklar beyaz, sarı saçlı, mavi gözlü değil ki!..

Şu ana kadar İsrail’in saldırılarında katledilen şehitlerin sayısı 19 bine yaklaşırken yaralıların sayısı 50 bini aştı. Şehit edilen her 3 kişiden 2’si çocuk, kadın ve bebek...

Bu katliam Filistinlilerin soyunu kurutmak üzerine kurgulanmış insanlık dışı bir katliam... “Kan akmasın” diyen çoğunluğa karşı “bâtıl” azgın azınlığın durdurulamayan katliamı...

Siyonist İsrail’in bu savaş suçu, bu soykırımı Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nı çoktan aştı... Zalimlerin arşı inleten zulmü durdurmak el-Kahhâr olan Allah’ın (c.c.) tecellisine kaldı...

*

Ey masum kanına susamış zalimler!..

Az bir dünya menfaati karşılığı onurunu, insanlığını satanlar; ne yaparsanız yapın ölümü öldüremeyeceksiniz!..

Ey şeytanın azılı askerleri, ey eli kanlı katiller ve zulme sessiz kalarak rıza gösterenler sizin kirlettiğiniz dünyayı; bombalardan kaçarak fırtınalı denizlerde umudu kulaçlayan; baş açık, yalın ayak ve buz kesen çadırlarda tir tir titreyen; çamur deryasına batmış bir halde gelecek rahmeti bekleyen; bombaların yerle yeksân ettiği yapıların enkazı arasında kalan; zulmün, açlığın, anasızlığın, babasızlığın en çok da vatansızlığın ne demek olduğunu iliklerine kadar hisseden direniş ve diriliş nesli çocuklar yeniden kuracak.

***

TARİH SİZİ AFFETMEYECEK!..

Gazze’de akan kanlara, işlenen cinayetlere, yıkılan hanelere, çiğnenen izzetlere destek vermek için Tel Aviv’de Gazze Kasabı Binyamin Netanyahu’nun huzurunda hazır ola geçen ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Gertrud von der Leyen vs. ne kadar ortaksa; korkudan sesini çıkartmayan Arap Birliği ve İslâm İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) etkisiz üyeleri de o kadar ortak.

Eline mazlum kanı bulaştıran “bâtıl”ı liderleri ve onların zulmüne sessiz kalanları tarih asla affetmeyecek!..

Haksızlık karşısında eli korkak, dili lâl, kalbi katı olanların yaşadığı yerde zulüm eksiz olmaz.

Zulme rıza, zulümdür...

Bugün Filistin’e yarın size...

Silahlarıyla kardeş kanı döktüğünüz, gıdalarını semirdiğiniz, teknolojileriyle keyif sürdüğünüz İSRAİL ve yardakçılarının ürettiklerini BOYKOT bile bu ZALİMLERİ dize getirmeye yeter. Fakat 2 milyar nüfuslu İslâm âleminin BOYKOTa bile mecâli yok!..