Dünyanın dikkat kesildiği zirvede ‘siviller korunsun’ vurgusu! Ateşkes çağrısı
ALİ ADAKOĞLU / TAHRAN
Başkan Erdoğan, Rusya lideri Putin ve İran lideri Ruhani’nin Tahran’da gerçekleştirdiği Suriye konulu üçlü zirveden, ‘ateşkes çağrısı’ ve ‘Astana süreci ruhuna’ vurgu çıktı. Zirvenin ardından yayımlanan ortak bildiride, Suriye krizinin askeri olarak çözülemeyeceğinin altı çizildi.
ABD PKK’YI DESTEKLİYOR
Erdoğan konuşmasında ısrarla “İdlib’de Ateşkes” çağrısı yaparak sivil halkın terörist gruplardan ayrılmasını istedi. Başkan Erdoğan, DEAŞ’ı bahane eden ABD’nin, Fırat’ın doğusunda PKK’yı destekleyerek uluslararası hukuku çiğnediğine de dikkat çekti.
YENİ GÖÇE GÜCÜMÜZ YETMEZ
Erdoğan, "İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz. Biz şu anda zaten 3,5 milyona ev sahipliği yapıyoruz. İdlib'in şu anda nüfusu 3,5 milyon. Böyle bir 3,5 milyona daha ev sahipliği yapmaya gücümüz de imkânlarımız da yetmez" diye konuştu.
PUTİN: SİLAHLAR BIRAKILSIN
Rusya Devlet Başkanı Putin: Ortak mutabakatımız, siyasi çözüm sürecini ilerletti. Başkan Erdoğan'ın teklifiyle bütün taraflara silahları bırakma çağrısında bulunduk.
RUHANİ: ABD BÖLGEYİ TERKETSİN
İran Cumhurbaşkanı Ruhani: ABD Suriye'yi derhal terk etmeli ve bölgeye müdahale etmemeli. İdlib'de sivillerin zarar görmemesi için tedbir almalıyız.
ORTAK BİLDİRİ
-Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemez ve ihtilaf siyasi süreç yoluyla sona erdirilebilir.
-Türkiye, Rusya ve İran, İdlib'deki durumu Astana iş birliği ruhuna uygun olarak ele alacaktır.
-Suriye’nin toprak bütünlüğü ve komşuların güvenliğini zayıflatacak ayrılıkçılara karşı kararlılık
- Suriyelilerin ev sahipliğinde Anayasa Komitesi’nin kurulması çalışmaları başlatılmalıdır.
- Sivillerin korunması ve insani yardımların artırılması için ortak çaba gösterilecektir.
EN ŞEFFAF ZİRVE
Başkan Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya lideri Putin'in, "Suriye" konulu Tahran Zirvesi, canlı müzakere ile uluslararası kamuoyunun önünde gerçekleşen ilk toplantı oldu.
İDLİB’E SALDIRI BÜYÜK GÖÇÜ TETİKLER
İHH Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Şahin, İdlib’e saldırı halinde yoğunluk nedeniyle ölecek insan sayısının öncekilerden çok fazla olacağını söyledi. Şahin, yıllardır yardımlarla yaşayan insanların göçten başka çarelerinin kalmayacağını iddia etti.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Şahin, "İdlib'e olası bir saldırı durumunda insan yoğunluğu nedeniyle ölecek insan sayısı öncekilerle kıyaslanmayacak kadar fazla olur. Yaralılar da aynı şekilde fazla olur. Gündelik hayatında bile Türkiye'den gelen yardımlara bağlı olarak yaşayan insanlar artık hiç yardım alamayacak ve savaşla birlikte açlıkla yoklukla ölümle yüz yüze gelmeleri söz konusu olacaktır. Çok büyük bir insan hareketi, insan göçü olacak." dedi.
Şahin, İdlib'deki insani boyutun, son günlerdeki tartışmanın dışında ele alındığında, şu anda dünyada en fazla yardıma muhtaç olan insanların yaşadığı bölgelerden biri olarak görülebileceğini söyledi.
"En fazla iç göçü İdlib bölgesi aldı"
Şahin şöyle konuştu, "Orası 500 bin ile 1 milyon arasında nüfusu olan bir bölgeydi ama Suriye'nin diğer bölgelerinde savaşın dengelerinin değişmesiyle birlikte insanlar ya ölmeye ya teslim olmaya ya da anlaşarak kuzeye gitme şekliyle hayatlarını ancak kurtarabildiler. Kuzeyden kastımız muhaliflerin ellerinde olan İdlib bölgesi, sonradan Türkiye'nin özgürleştirdiği Cerablus, Afrin bölgeleriydi ama en fazla iç göçü İdlib bölgesi aldı. Hem Halep'ten, Hama'dan, Humus'tan hem Guta'dan, Dera'dan, her yerden göçler İdlib bölgesine geldi. Buradaki insanların sayısı 3,5-4 milyon arasında bir rakama ulaştı. Gelen insanlar savaştan kaçabileceği en son güvenli buldukları köşeye gelmişlerdi. Bugünlerdeki tehditler ise şu anda orada canlarını kurtardıkları bir nokta olarak gördükleri bölgeden tekrar göçe zorlanacakları veya büyük bir katliama maruz kalacakları korkusu. Bu korkuları asılsız değil. Zira hem rejim askerlerinin İdlib bölgesini her taraftan kuşatması hem Rusya'nın üç gün öncesinde gözdağı verip 20 bölgeyi bombalaması gibi, rejimin karadan bombalaması gibi insanların tedirginliklerini arttıran bir süreç yaşanıyor."
Şahin, bugün yapılacak zirve toplantısında üç ihtimal üzerinde durulabileceğini söyledi.
İzzet Şahin, Türkiye'nin İdlib'deki 12 bölgede gözlemcilik yapıp buradaki güvenliği arttırma mücadelesinde olduğunu aktardı. Şahin, İdlib'de bulunan yaklaşık 4 milyon insanın beklentisinin, Türkiye'nin buradaki güvenliği devam ettirmesi Rusya'nın üslerine bir tehdidin oluşmaması şartıyla şimdiki haliyle İdlib'in korunması olduğunu ifade etti.
Diğer ihtimalin Rusya'nın daha fazla bastırarak sonuç almaya çalıştığı İdlib'in hem doğusundan hem de batısından bazı bölgelerin işgal edilmesi, muhaliflerin o bölgelerden uzaklaştırılarak daha küçük bir kara parçaya sıkıştırılmaları olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti:
"Böyle bir şey söz konusu olursa daha önceki aylarda Birleşmiş Milletler'in 700 bin insan göçe zorlanabilir dediği rakamın yaşanması söz konusu olacaktır. Bu insanların da Suriye'nin içerisinde artık kaçacak başka güvenli bir yer olmaması sebebiyle gidecekleri tek bir yer var, ya Türkiye sınırını zorlayıp Türkiye tarafına geçmeye çalışacaklar veya buna ilaveten bir kısmı Afrin ve Fırat Kalkanı bölgelerine ulaşmaya ve oralarda canlarını kurtarmaya çalışacaklar.
RUSYA VE ESED YİNE VURDU
Rusya ve Esed rejimine ait savaş uçakları Hama ve İdlib illerinde sivil yerleşimleri ve askeri muhaliflerin cephe hatlarını vurdu. Saldırılarda 1 sivil hayatını kaybetti.
Suriye'nin orta kesimlerdeki Hama ve kuzeybatıdaki İdlib illerinde Rusya ve Beşşar Esed rejimine ait savaş uçakları tarafından, sivil yerleşimlerle askeri muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların cephe hatlarına saldırı düzenledi.
Rus ve Esed rejimine ait savaş uçakları, sabah saatlerinde Hama'nın kuzeyindeki Kefer Zita ilçesi ile İdlib'in güneyindeki Habit beldesinde sivil yerleşimlerle askeri muhaliflerin ve rejim karşıtı askeri grupların cephe hatlarına saldırdı. Habit beldesindeki saldırıda bir sivil hayatını kaybetti.
Diğer yandan muhaliflere ait uçak gözlemevi yetkililerinin sosyal medya üzerinden saldırılara ilişkin yaptığı açıklamada, "Hımeymim askeri üssünden kalkan Rusya'ya ait üç ve Esed rejimine bağlı iki savaş uçağı Hama ve İdlib'in güneyindeki sivil yerleşimlere ve muhaliflerin cephe hatlarına hava saldırısı düzenledi." ifadeleri yer aldı.
SURİYE REJİMİ SAVAŞ HUKUKUNU ÇİĞNİYOR
Kanada Dışişleri Bakanı Chrystia Freeland, yazılı açıklamasında, Suriye rejimi ve müttefiklerinin savaşın başlangıcından bu yana uluslararası insani hukuku ciddi şekilde ihlal ettiklerini bildirdi.
İdlib kentindeki gelişmelerin, siviller açısından endişe verici hale geldiğini vurgulayan Freeland, "Suriye rejimi ve müttefikleri, düzenli olarak sivilleri hedef alarak ayrım gözetmeksizin bombalamaya devam ediyor. İdlib'deki Suriye rejiminin saldırılarının, bu bölgede bulunan 3 milyon sivil için felaket olacağına inanıyoruz. Bu sivillerin arasında çocuklar, doktorlar, ilk yardım ekipleri ve gazeteciler var. Bunlar asla hedef olmamalı’’ değerlendirmesinde bulundu.
Kanada gerektiğinde cevap vermeye hazır durumda
Sivillere, yardım görevlilerine ve sivil altyapıya yönelik tüm saldırıları kınadıklarını belirten Freeland, şunları kaydetti: "Suriye rejimini uluslararası insancıl hukuka saygı duymaya, sivil yaşamı korumaya, güvenli ve engelsiz insani yardım imkanı vermeye çağırıyoruz. Kanada, İdlib'deki değişen insani durumu izlemeye devam ediyor ve gerektiğinde cevap vermeye hazır durumda. Esad rejiminin, bir savaş suçu teşkil edecek olan İdlib'de kendi halkına karşı kimyasal silahları tekrar kullanabileceğinden kaygı duyuyoruz. Kanada ve uluslararası toplum, bağımsız uluslararası araştırmacılar tarafından teyit edilen Suriye rejimi tarafından kimyasal silahların kullanımını defalarca kınadı. Suriye rejiminin müttefikleri olarak Rusya ve İran, Suriye halkının devam eden ıstırabı ve Esad rejiminin saldırı veya kimyasal silah saldırısının sebep olduğu yıkım ve ölümün ahlaki sorumluluğunu taşıyor.“
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.