Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2963.79
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Dünya Enerji Krizi ve Paris Anlaşması

Salgınla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile zirve yapan enerji krizi en çok Avrupa'da hissedildi. Savaşın sorumlusu gördükleri Rusya'ya uyguladıkları ambargo doğalgaz kesintisi ile geri tepti.
Dünya Enerji Krizi ve Paris Anlaşması
02 Eylül 2022 13:53:53
Salgınla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile zirve yapan enerji krizi en çok Avrupa'da hissedildi. Savaşın sorumlusu gördükleri Rusya'ya uyguladıkları ambargo doğalgaz kesintisi ile geri tepti.

Hüseyin AKARÇEŞME/Analiz

(İTO 81.Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi Meclis üyesi)

Bu kış ve sonrası için büyük sıkıntı yaşayacak ABD ve AB ülkeleri, kapattıkları kömür ve nükleer santrallerini yeniden açmaya başladılar.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) 81.Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi Meclis üyesi Hüseyin Akarçeşme dünyadaki enerji krizi hakkında gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Akarçeşme yaptığı değerlendirmede bulundu. 2021yılında Karbon ayak izinin takibi, sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil mutabakat, Paris anlaşması gibi isimlendirmelerle AB ülkeleri tarafından gündeme getirilip Haziran 2021 de uygulamaya geçti gibi görünen bu proje tabiri caizse daha doğmadan öldüğüne işaret ederek şunları söyledi: “Hem de büyük bir gönül rahatlığıyla Zaten kısaca belirtmek gerekirse bu proje sanayisi gelişmiş ve refah seviyesini yakalamış ülkelerin, gelişmekte olan veya 3.dünya ülkelerine karşı bir nevi dayatmasıydı. Tıpkı geçmişte tek taraflı ve adeta yarım yamalak imzalanarak yürürlüğe giren KYOTO protokolü gibi. Fiyasko, senaryo diyebiliriz. Kyoto protokolü tek suçlu fosil yakıtlardır der ve tek taraflı bir anlaşmadır. ABD imzalamamıştır. Doğalgaz üreticilerinin tröstlerinin dayatmasıdır.”

iklim değişikliği_2717ab248671dd7ea55ea1db6247b9c6.PNG

Biz Karbon ayak izi?

Karbon ayak izinin takibi, sınırda karbon düzenlemeleri dayatması gündeme geldiğinde devletimiz bu konuda gayet temkinli ve uyanık davranmış, devamında da 2050 yılına kadar Türkiye’nin karbon salınımını azaltamayacağı yönünde açıklamaları ile gayet yerinde bir hareket sergilemişti. Zamanlaması da gayet uygun düşmüştü. Bu anlaşmayı imzalamayacağımızı beyan etmiştik. Ülkemizin menfaatine uygun gördüğümüzden dolayı çok sevinmiştik. Ancak sonradan ani bir kararla bu dayatmayı ülke olarak kabul ettiğimizi açıkladık. Büyük bir sürpriz olmuştu bu durum

İşin özü neydi? Gelişmekte olan ülkeler veya 3.dünya ülkeleri tarafından AB üyesi ülkelere ihracat yapılacaksa, yenilenebilir enerji kullanılmadığından dolayı, karbon salınımı bedeli olarak söz konusu ülkelerden mal sınıra geldiğinde %6 civarı bir ücret alınması idi. Bu alınan ücretlerin 3.dünya ülkelerine fosil yakıt ile enerji üretilmemesi için kredi olarak verileceği vaadi vardı.

Rusya-Ukrayna savaşına kadar temiz çevre, temiz hava konusunda ahkam kesen ülkelerin kalkınmışlıklarını kömür ve nükleer enerji sayesinde sağlamış olduklarını unutmamak lazımdır. Avrupa, sanayi devriminden itibaren başarılarını başlangıçta kömür yakarak elde etmiştir..

enerjii_2dbd077727303cf27eb0267b7c766a96.PNG

Avrupa'da 5. sıradayız

Diğer taraftan ülkemiz linyit rezervi bakımından Avrupa’da 5.sıradadır. Enerji tedarikinde ülkemizde bol miktarda bulunan yerli kömürümüzü tercih etmemiz elzemdir. Dünya ticaretindeki acımasız rekabeti buradan elde edilecek ucuz ve sağlıklı enerjimiz ile kırabiliriz. Ülkemizin 20 milyar tonluk bir kömür rezervi vardır. Elimizin hemen altında beklemektedir. Diğer bir tabirle kara elmasımız var bizim. Son zamanlarda geliştirilen kömür yakma sistemleri kullanılarak sıfıra yakın bir emisyonla yakılabilmektedir. Öyle korkulacak bir şey yoktur. Adı geçen yakma üniteleri rüştünü ispatlamıştır. Ayrıca hiçbir zaman tek suçlu fosil yakıtlardır diyemeyiz. Propagandaya alet edilen bir konudur.

Kalkınmakta olan ülke konumundan çıkıp, kalkınmış ülkeler sınıfına gerçekten geçmek istiyorsak, kendi enerjimizi kullanarak başarabiliriz. Cari açığımızın birinci etkeni olan enerji giderlerini düşürürüz. Bütçe açığını da kapatmaya ilaç olur. Kömür bizi kurtaracaktır.

Diğer taraftan bakarsak eğer, dünyadaki üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler daha fazla kalkınmasın. Gelişmiş ülkeler olarak adlandırılan bizler kaymağı yemeye devam edelimin adıdır bu “Karbon Ayak İzinin Takibi dayatması.”

Avrupa bedel ödemeli

Ayrıca sanayileşmiş diye adlandırdığımız bu ülkeler bu senaryoyu kabul ettirmek için öncelikle Avrupa sanayi devriminden beri dünyada oluşturdukları çevresel tahribatın toplam bedeli bir ödesinler. Öncelikle bir görelim bunu diyesim geliyor içimden.

Bilindiği gibi bütün dünyayı sarsan Kovid 19 pandemisi ile başlayan en son Rusya-Ukrayna savaşı ile zirveye çıkan büyük bir enerji krizi oluştu. Rusya’nın ABD ve AB ülkelerinin yaptırımlarına misilleme olarak doğalgaz sevkiyatını kısması doğal olarak adı geçen ülkelerin kömüre ve nükleere yeniden sarılmasına yol açtı. Kapatılan kömür ocakları yeniden açılıyor. Nükleer enerji santralleri devreye sokuluyor.

Örneğin, Almanya kömüre yeniden sarılan önemli AB ülkesi. Hem var olan kömür ithalat rakamlarını artırıyor, hem de kapatılan kömür ocaklarını faaliyete geçirme kararı alıyor. Nükleeri yeniden ön plana çıkarıyor. Ne yapsınlar ki enerji de bağımlı oldukları bir Rusya var. Rusya (Vlademir Putin) bu arada elindeki kozu iyi kullanıyor. Sonuna kadar elindeki kartı kullanacağı sinyalini veriyor. Önümüzdeki kış çok sıkıntılı geçecek şeklinde açıklamalar gelmeye başladı.

enerji kriziii_835b87f81d39a22daf8c9631b1f59f78.PNG

Büyük bir enerji olumsuzluğu içine düşen Almanya ve diğer AB ülkeleri sıra dışı bir şekilde, adeta tükürdüğünü yalayan bir duruma düştüler. Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde aldıkları kararları yok sayıyorlar. Çelişki üstüne çelişki yaşıyorlar. Nükleerden çıkış hamlelerini açıklamışlardı. Uygulamayacaklar. Tamamen terkedilmesine karar verilen kömüre yeniden dönüşe yöneldiler. Hem yeniden kömür üretecekler, hem de kömür ithalat miktarlarını artıracaklar.

AB’nin ikinci büyük ülkesi Fransa’da da durum aynısı. Daha önce kapatılan kömür ocaklarını bir bir açıyor. Moselle şehrinde bulunan kömür ile çalışan enerji santralini de açma kararı almış. 2022 Ekimi ile 2023 martı zaman dilimi için yeniden acilen faaliyete geçiriyor. Bütçeye maliyeti bakımından da cömert davranıyor. Birkaç ay önce 2022 başlarında işlerinden ayrılan çalışanların bir bölümü ile irtibata geçilmiş ve 6 ay boyunca aldıkları maaşa ilaveten ayda 5000 Euro (yani 90.000 TL civarı) prim vaat ederek ikna etmişler bu işçileri.

Dünyada kömür hareketi artıyor

AB ülkeleri olarak başta Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Avusturya, Çekya, Hollanda, Macaristan kömüre yeniden sarılmış durumda. Rusya’dan kömür ithal etmelerinin mümkün olamayacağı için başka üretici ülkelere yönelecekler. Avusturalya, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi tanımış kömür üreticisi ülkelerden ve ABD, Kolombiya, Mozombik, Namibya gibi ülkelerden kömür ithal etmeye çalışacaklar. Dünyada hem kömür üretim miktarı, hemde kullanım miktarının rekor seviyeye ulaşması bekleniyor. Ayrıca ülkemizde yapımı süren Akkuyu Nükleer santralinin ne kadar isabetli bir enerji yatırımı olduğu da ispatlanmış oldu. İlaç gibi gelecek bir hamle diyebilirim.

Kömüre ilaveten odun da gündemde son günlerde… Avrupa ülkelerinin birçok yerinde bu kış için kullanılmak üzere odun ve odun talaşı stoklanmaya başlanmış. Ayrıca kaya gazı çıkarılma işi de yeniden gündemdeki yerini aldı.

kömüür_bb36240392fcc16f11ad10b0eb25a6c9.PNG

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin