Dönüşüm her yerde!
İçinde yaşadığımız dijital dönüşümle birlikte internet penatrasyonu da hızlı bir şekilde arttı. Hâl böyle olunca küresel düzeyde değişiklikler olurken medya araçlarının dönüşümü kaçınılmaz oldu. Sosyal medya platformlarının hayatımızı kuşattığı bu süre aynı zamanda geleneksel medya araçlarının da dijitale entegre olma çabalarını gerektirdi. Aslında bu entegrasyon sadece medya araçlarında değil, eğitim ve öğretimde, bürokraside, yüksek öğretimde de gerçekleşmeye çoktan başladı. Sizlere bizzat kendi içinde bulunduğum kurumsal dönüşümden bahsetmek istiyorum.
7 Mart 2023’te
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle (6909 sayılı kararname) Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) kuruldu.
Benim de yüksek istişare kurulu üyelerinden biri olduğum bu birlikte 2 aydır
bölge bölge geziyoruz. İçinde yaşadığımız dijital dönüşümü, afet iletişimini,
dezenformasyonla mücadeleyi, dijital okur-yazarlığı anlatmaya çalıştığımız bu
projenin destekçisi ise İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel
Müdürlüğü. Hatırlatmam gerekir ki; İçişleri Bakanlığı; Dernekler Dairesi’ni Sivil
Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü yaparak, sivil topluma yeni yüz
kazandırmış, hibe fonları ile STK’ların kurumsal gelişimlerine katkı sunmaya
başlamıştı. Bu açıdan yürüttüğümüz proje medyanın yenilikçi alanlarını
aktarmayı hedeflemişti.
Toplumsal katkı için; toplumla ve dış paydaşlarla iletişime geçilmesi, ortak proje ve hizmetlerin yürütülmesi, böylece üniversitelerin ve biz bilim insanlarının da topluma yönelik yaygın etkiyi öncelememiz oldukça önemli. Tam da böyle bir zamanda mensubu olduğum İstanbul Üniversitesi’nin atanan yeni yönetimi akademisyenlerle buluşma serisi başlattı. Yeni atanan rektörümüz Prof. Dr. Sayın Osman Bülent Zülfikar ile hafta sonu kahvaltısında buluşup, esasında akademik kurumların da dönüşümünün gerekliliğini konuştuk. İtiraf etmeliyim ki devlet üniversitelerinde dönem boyu rektör hocalarla yüz yüze dahi gelemezken, böyle bir buluşmaya davet kuşkusuz hepimizi umutlandırdı; hem akademinin geleceği, hem de biz genç akademisyenlerin bilimsel katkıların teşviki anlamında. Çünkü yeni yönetimimizin özellikli üzerinde durduğu konu; toplumdaki dezenavantajlı gruplar öncelikli olmak üzere toplumu oluşturan farklı özellikteki gruplara yönelik de projelerin geliştirilmesiydi. Bu noktada akademisyenler olarak görevimizin sadece ders vermek olmadığı, itibarlı indekslerde yayınlar yapmak, alınan atıflar, bilimsel çıktıları olan projelerin yürütülmesi gibi nitelikli birçok konuyu bizlere yeniden hatırlattığı için sizler huzurunda TEŞEKKÜR EDERİM.