Doğru sözlülük İslâm'ın gereğidir
ALİ RIZA DEMİRCAN HOCA
Sevgili kardeşlerim! Bilmemiz Gerekenler genel başlığı altında yaptığımız sohbetlerimizi sürdürüyoruz. Bu sohbetimizde; doğru konuşmanın gerekliliğini açıklamaya çalışacağız.
Bilimsel tahminlere göre yeryüzünde yaklaşık on milyon
kadar canlı türü var. Bu canlı türleri arasında konuşma yeteneği ile yüceltilmiş canlı
türü yalnızca biz insanlarız.
Konuşma Yeteneği Büyük Bir Nimettir
Bu yetenek aziz kardeşlerim; mucizevî bir nimettir. Nitekim
yüce Mevla'mızRahman sûresinin 4. âyetinde bizlere ihsan buyurduğu
konuşma nimetine değinirken, Rum suresinin 22. ayetinde de şöyle buyurmaktadır:
“Göklerin ve yerin yaratılması ve de dillerinizin ve
renklerinizin farklı oluşu Yüce Rabbinizin kudretine delalet eden
belgelerdendir. Bütün bunlarda özelde bilginler için deliller vardır.”
Güzel Kardeşlerim! Nimet büyük olunca büyüklüğü ile
mütenasip şükür de gerektiriyor. Bu nimetin şükrü güzel konuşmaktır. Bunun
içindir ki; yüce Mevla'mız, bizi güzel konuşmaya yönlendirerek Kur'an-ı
Kerim'inİsra sûresinin 53. âyetinde şöyle buyurmaktadır:
“Ey Peygamber! Kullarıma ‘Sözün en güzeli ile konuşmaları’ buyruğumu
söylesunlar…”
Güzel Söz Nedir?
Güzel Kardeşlerim! Güzel söz, bir diğer anlatımla
sözün güzeli, Kur'an-ı Kerim'de bizlere Kavl-i Leyyin, Kavl-i Belîğ Kavl-i Sedîd, Kavli Kerîm, ve Selam sözcüğü
ile örneklendirilir.
a.
Rabbimiz
Hz. Mûsa ve Harûn'a "Azan firavuna gidiniz. Ona Kav-li Leyyin / yumuşak
sözler söyleyin, belki düşünür, öğüt alabilir." buyurur. ( Tâhâ
63-64)
b.
Rabbimiz iç dünyalarında İslam'a inanmamış olan insanlara yönelik
olarak da Peygamberimize; "Onlara öğüt ver ve Kavl-i Belîğ / Etkili bir
dille apaçık bir şekilde konuş." buyurur.(Nisa 63)
c.
Yüce Mevla'mız! Anne babalarımızla nasıl
konuşacağımızı bize öğretirken de İsra sûresinin 23. ayetinde; onlara karşı “Kavli
Kerîm/ etkili, mutlu edici sözler söyleyin” buyurmuştur.
d.
Ve Rabbimiz inanan ve inanmayan tüm insanlara
karşı ise Selam sözcüğü ile hitap etmemizi, yani barışı içeren sözler
kullanmamızı emir buyurur. (Zuhruf 89)
e.
Evet,
güzel kardeşlerim; güzel söz Kur'an'da bu açıkladığımız şekilde
örneklendirilirken bir de Kavl-i Sedîd / doğru konuşma ile örneklendirilir.
Rabbimiz bize şöyle emir buyurur:
“Ey
inananlar! Allah'ın emir ve yasaklarına aykırılıklardan korunun ve de dosdoğru
konuşun.” (Ahzab 70)
Sevgili
Kardeşlerim! Özetlersek konuşma büyük bir nimettir, bu nimetin şükrü güzel
konuşmadır. Güzel konuşmanın bir türü de Dosdoğru Konuşma’dır.
Rabbimizin
emri olan Güzel Konuşma gereğince önemsenmelidir, asla basit bir konu olarak
değerlendirilmemelidir. Kaldı ki faydalı
olan hiçbir söz, davranış, iş ve ilişki
basite indirgenmemelidir. Bunun içindir ki Peygamberimiz bizleri şöylece
uyarmaktadır:
“
Marûf olan /İyi güzel, doğru olan, dinî, aklî ve ilmî olan hiçbir
şeyi küçümsemeyin. Tatlı bir çift söz de
olsa önemseyin.”
Güzel/Doğru Söz Olmazsa Olmazdır
Başta doğru söz olmak üzere güzel söz; ailevî,
sosyal,siyasî, ekonomik, ahlâkî ve kültürel hayatımızın olmazsa olmazıdır.
İnsanların beğenisini kazanmanın ve başarılı olmanın ana yoludur. Rabbimizin
sevgisine ermenin de temel sebeplerindendir.
Sevgili kardeşlerim! Sözün burada mutadımızın dışına
çıkalım ve sizi fikir ayaklarımızla bir yolculuğa çıkaralım. Buyurunuz,
geliniz, aziz Peygamberimizin Veda Haccı için Medine'den Mekke'ye giderken
abdest almak üzere konakladığı yere gidelim.
İşte Aziz Peygamberimiz, O'nu güzel yüzlü peygamber
olarak niteleyen sahâbileri etrafını çevirmişler, Peygamberimiz abdest
alıyorlar ve sahâbiler de ellerini uzatmışlar, abdest uzuvlarından dökülen suları kapışmaya ve yüzlerine sürmeye
çalışıyorlar.
Peygamberimiz; abdestini bitirir ve sorar: Niçin böyle
yapıyorsunuz? Onlar da "Ey Allah'ın Peygamberi! Size olan sevgimizden
ötürü böyle davrandık/davranıyoruz," derler.
Aziz Peygamberimiz de, asırların ötesine, Kıyamet Günü’ne
kadar yankılanacak şu sözleri söyler: Kim Allah'ı ve Peygamberini sevmek
istiyorsa, kim Allah ve Peygamberi tarafından sevilmek istiyorsa, dosdoğru
konuşun, çevresindeki insanlara maddî ve manevî ikramlarda bulunsun, bir de
kendisine bırakılan (söz,
sır, mal ve görev gibi) emanetlere sahip çıksın.
Güzel kardeşlerim! Peygamberimizin dilinde dosdoğru
konuşmak Allah'ı sevmenin, yüce Rabbimiz tarafından sevilmenin ana yoludur.
Allah severse insanları da sevdirir mi sevdirir.
Allah Severse Sevdirir
Allah Vedüd'dür, sevginin kaynağıdır. Severse
sevdirir. Özel bir propaganda yapmaya da gerek yoktur. Rabbimiz sevdi mi, sevdirir. Sevdireceğini Meryem sûresinin 96. âyetinde şöylece vaat etmektedir:
“İman eden ve dosdoğru konuşmak gibi güzel ameller
yapanlar için Rahman olan Allah, kalplerde
sevgi yaratacak/kullarına sevdirecektir.”
Doğruluk Peygamberler İçin de Önemlidir
Aslında doğru sözlülük olan doğruluk son derece de
önemlidir. Biz insanlar için gerekli olduğu
kadar, Rabbimizin örnek şahsiyetler olarak sunduğu ve izlerini sürmemizi emrettiği
peygamberler için gereklidir. Nitekim yüce Mevla'mız, biz müminlere dosdoğru
konuşarak dosdoğru olma emrini vermeden bu emri Peygamberimize vermiştir. (Ahzab
70) Şûra suresinin 15. âyetinde şöyle buyrulur:
“İşte böyle; Sen (Rabbinin dinine ve bu dinin kurallarını uygulamaya)
çağır. Sana emredildiği gibi dosdoğru ol. (Allah ve âhiret yokmuş gibi
yaşamak isteyen) kişilerin arzularına da uyma. Ve şöyle de: Ben Rabbimden
indirilen buyruklara inandım ve bu buyruklarla aranızda adalet yapmakla
emredildim. Allah sadece bizim Rabbimiz değil, sizin de Rabbinizdir. Bizim
yaptıklarımızdan biz, sizizin de
yaptıklarınızdan siz sorumlusunuz. (Hak apaçık ortada olduğu için) aramızda
aslında tartışılacak hiçbir konu da yoktur. Ama bilin, Allah bizi huzurunda
toplayacak, Sorgulanıp yargılanmak üzere dönüş O’nun dönüş onun huzurunadır.”
Görüldüğü gibi yüce Rabbimiz önce evrensel elçisi
kıldığı Hz. Muhammed'e dosdoğru olma emrini vermiştir.
Doru Sözlülükte Örnek Olmalıyız
Yeri geldiği için bir hakikate daha değinelim. Siyasi
liderler, sivil toplum önderleri, yöneticiler, öğretmenler, analar, babalar ve
bizler gibi hocalar; bizler dosdoğru konuşmanın, güzel mi güzel örneklerini bu
topluma ve çevremizdeki insanlara,
çocuklarımıza ve öğrencilerimize vermek konumundayız. Toplumun önünde olan
insanlar alacakları sevaplar bakımından ve de üstlenecekleri veballer yönünden diğer
insanlardan daha bir sorumludurlar.
Sevgili Kardeşlerim! Peygamberimiz efendimiz,
Rabbinden dosdoğru olma, bir diğer anlatımla dosdoğru konuşma emrini aldığı için,
kendisinden öğüt isteyen sahâbilerine de daima bu öğüdü verirlerdi:
"Sahâbi Sübyan İbn Abdullah şöyle anlatıyor. Hz.
Peygamberin huzuruna geldim ve ‘ Ya Resûlellah! Uyguladığımda beni Rabbimin Cennetlerine sokacak bir ameli
bana öğretir misiniz,’ dedim . Peygamberimiz de bana; ‘Rabbim Allah'tır de ve
dosdoğru ol” şeklinde öğüt verdi. Bu öğüdü alınca ‘Ya Rasûlellah! Benimle
alakalı olarak en ziyade endişe buyurduğunuz şey nedir, diye sordum. Aziz
Peygamberimiz de ’kendi dilini tuttu ve dilin için endişe ederim’ buyurdular.”
Dil Saparsa Organlar da Sapar
Güzel kardeşlerim; farkındaysanız doğruluk ile doğru sözlülük ve doğru sözlülük ile doğruluk
ifadelerini ard arda kullanıyoruz. Çünkü ikisi arasında
kopmaz, koparılamaz bir bağ vardır.
Doğruluk varsa doğru sözlülük, hele hele doğru sözlülük varsa doğruluk vardır.
Aziz Peygamberimiz bu konuda bizleri şöylece bilgilendirmektedir. Ebu Said el-Hudri'nin
açıklamasına göre Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Her sabah insanın organları lisan-ı hal ile diline
şöyle der: Ey dil; bizim hakkımızda Allah'tan kork. Bizim aleyhimize olacak
şekilde konuşma. Bak biz sana tabiyiz.
Ey Dil! Eğer sen doğru olursan biz organlar da doğru oluruz.
Sen saparsan bizi de saptırmış olursun.”
Evet, Aziz Kardeşlerim! Doğruluk doğru sözlülük, doğru
sözlülük de davranışta ve işte doğruluk
anlamına geldiği içindir ki güzel konuşun emrini veren Rabbimiz bu emrini işlerin
doğruluğu ile irtibatlandırmıştır:
Ahzab sûresinin 70 âyetinde
şöyle buyrulmaktadır:
“Ey iman edenler! Rabbinizin emirlerine aykırılıktan
korunun ve dosdoğru konuşun.
Bu ayet indirildiğinde bir öğle vaktiydi.
Peygamberimiz öğle namazını kıldırdıktan sonra, erkeklere ve kadınlara
kalkmamalarını işaret ettikten sonra erkekler tarafına geldi bu ayeti tebliğ
etti, kadınlar tarafına gitti bu ayeti tebliğ etti ve şöyle dedi:
“Rabbim bana dosdoğru konuşmamı emretti, size de emretme görevini yükledi. “
Tebliğ Kadınlara da Yapılıyordu
Bu arada bilvesile işaret edelim sevgili kardeşlerim! İslam'ın
ilk dönemlerinde, yani Mekke ve Medine dönemlerinde kadınlar toplumun aktif
unsurlarıydı. Onlar vakit namazlarına katılırlardı. Çocuklu kadınlar sabah
namazına dahi gelirler ve Peygamberimiz, kendisine inen Kur'an âyetlerini ve sûrelerini
hem erkeklere hem de kadınlara tebliğ ederdi.
Ssık sık ifade ediyoruz, Yüce Rabbimiz bizlere pek
merhametli olan bir Rab'dir. Bize verdiği emirler fayda sağlayıcı emirlerdir.
Yasakları da bizim lehimize olan yasaklardır. Bir diğer anlatımla Rabbimiz emirleri ve
yasaklarıyla bizi denemeye uğratırken bizim maddî ve manevî bakımdan
yükselmemizi sağlayacak, hem dünyamıza hem de ahiretimizi mesut edecek emirleri
vermekte, yasakları koymaktadır. Doğru sözlülük de böyledir sevgili
kardeşlerim.
Rabbimiz doğru sözlü olmamız emrini verdiği Ahzab sûresinin
70. ayetinden hemen sonra 71. âetinde şöyle buyurmaktadır:,
“…Dosdoğru konuşun ki, Rabbiniz sizin işlerinizi düzene soksun/işlerinizde sizi başarılara
erdirsin ve de günahlarınızı bağışlasın…”
Güzel kardeşlerim; burada aziz
Peygamberimizin bir sözlerini aktardıktan sonra tekrar bu âyete dönmek
istiyorum. Peygamberimiz şöyle buyururlar:
“Aman doğruluğa/ doğru sözlülüğe yapışın. Doğruluk /doğru
sözlülük sizi Birr’e/hayırlara , hayırlar
da Cennet”e götürür.”
Güzel kardeşlerim; Kur'an ve sünnette “iyi , güzel ve doğru olup bize yarar sağlayacak ve de Rabbimizin rızasını kazandıracak olan sözler,
işler ve davranışları” ifade etmek üzere kullanılan temel kavramlardan biri de Birr'dir. Birr kavramı özellikle de
Bakara sûresinin 177. âyetinde inanç esaslarımız ve dâhil her türlü İslâmî
erdemleri ifade eden bir kavramdır. Aynı âyette bu İslâmî /insanî erdemlere
sahip olanlar “ Onlar doğrulardır”
şeklinde nitelenmektedir
Özetlersek doğruluğa / doğru sözlülüğe yönelmek , İslâmî
/insani değerlere açılmaktır. Siz İslâmî/insanî değerlere-erdemlere açılırsanız
elbette ki Rabbimiz de yardımını vaat eder. İşte yukarıda anlamının sunduğumuz
Ahzab 71 bu yardıma işaret etmektedir;
“…Dosdoğru konuşun ki, Rabbiniz sizin işlerinizi düzene soksun/işlerinizde sizi başarılara
erdirsin ve de günahlarınızı bağışlasın…”
Siz sebeplere yapışırsınız, ama sebepler sonuca götürecek
diye bir kural yoktur ama Yaradan bunu
vaat ediyor; doğruluğu ve doğru sözlülüğü başarılara erdireceğini vaat ediyor.
İşlerimizin Düzene Sokulması ve Meleklerin Moral Desteği
Güzel kardeşlerim; doğru sözlülüğü dünya hayatımızda
ilgili ilk sonucu değindiğimiz üzere Rabbimizin yardımını celbederek başarıya erdirecek şekilde işlerimizin düzene
konulmasıdır.
İkinci önemli sonucu da melekler aracılığıyla moral desteği almamızdır.
Bu gerçek Fussilet sûresinin 30-31. âyelerinde bakınız
nasıl açıklanmaktadır:
“Melekler, Rabbimiz Allah'tır deyip de sonra dosdoğru olup
dosdoğru konuşan kişileri sık sık ziyaret ederler ve onlara şöyle derler:
Siz korkuya düşmeyecek, üzülmeyeceksiniz . Size vaat edilen Cennetlerle sevininiz. Sizi ziyaret eden melekler olarak bizler
dünya hayatında sizin dostlarınızız, âhirette de dostlarınız olmakta devam edeceğiz…”
Doğruluk Günahlarımızı da Bağışlatmaktadır
Güzel Kardeşlerim! Sık sık değiniyoruz: ilahi emir ve
yasakların ahiret hayatımızla ilgili
faydası da vardır. Asıl olan da âhiret faydasıdır. Bu gerçeği burada da
görüyoruz. Âyette bize “refakat eden rahmet meleklerinin , dünya
hayatında olduğu gibi ahirette de dostlarımız “olacağı” açıklanmaktadır.
Doğrulun/dosdoğru konuşmanı ahirete yönelik bir
faydası da Ahzab 71‘de açıklandığı üzere
günahlarımızı bağışlatmasıdır.
Aziz kardeşlerim; bağışlanmak, Cehennemden
kurtulmaktır. Ama yeter mi, yetmez. Cennetlere de ermek lazım. Yukarıda
Peygamberimizin bir hadisini açıklarken doğruluğun hayırlar aracılığı ile Cennet’e götüreceğini
beyan etmişti. Ahkaf suresinin 13 ile 14. âyetleri bu gerçeği şöylece
pekiştirmektedir.
“Rabbimiz Allah'tır deyip de dosdoğru olanlara korku
yok. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar imanları ve doğruluklarının armağanı
olarak Cennet’e girecek olanlardır ve onlar
orada ebedî olarak kalacaklardır.”
Güzel kardeşlerim; doğru olmak, doğru sözlü olmak erdemini
hayatın belirli bir bölümlerinde değil ölünceye kadar sürdürmek konumundayız.
İtibar sonadır. Uhud savaşında 70 kadar
sahâbi şehit olmuştur. Peygamberimiz şehidlerin definleri sırasında onlara şöylece dua etti:
“Allah'ım! Ben bu sahâbilerimin imanına, güzel
kulluklarına şahidim. Peygamberimizin bu şahidliğini duyan ve imrenen Hz. Ebubekir şöyle der: -Ya Resûlallah! Biz de bu kardeşlerimiz
gibi inandık, biz de onlar gibi namaz kıldık, biz de onlar gibi cihad ettik.
Bizim hakkımızda da böyle tanıklık yapar mısınız? Peygamberimiz şöyle buyurdular:
Ben bundan sonra sizin ne yapacağınızı bilmiyorum. Dolayısıyla şahitlik
yapamam.
Bu ışık tutucu olayı erdemlerimizi ölüm gelinceye
kadar sürdürmemiz gereğini beyan etmek için dile getirdim. Şimdi de Rabbimizin
bize öğütlediklerinden bir demet sunacağım.
aa. Doğrular/doğru
sözlülerden olmakta devam edebilmemiz için doğru sözlülerle birliktelik olmalıyız.
Tevbe sûresinin 119. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Rabbinizin emirlerine aykırılıktan
korunun ve doğrularla /doğru sözlülerle, birlikte olun.”
Aziz kardeşlerim; kendimizle birlikte toplumumuzu da
iyiliklere yönlendirebilmek için, mutlaka iyilerle birliktelik halinde olmamız
gerekir. İyiler birleşmelidirler ki, kötüler kötülüklerini yapma ve yayma
fırsatını bulamasınlar.
bb.
Doğruluk/doğru sözlülük erdemini
sürdürebilmemiz için bilmediğimiz işlerin ardından gitmemeli, bilmediğimiz
konularda konuşmamalı ve eylem de yapmamalıyız.
Bu yöntem bizi doğruluk/ doğru sözlülük üzerinde yaşatır.
İsrâ suresinin 36. âyetinde Rabbimiz şöyle buyurur:
“Bilmediğin işin ardından gitme; konuşma ve eylem
yapma. Zira kulak da, göz de, diğer organlar da yaptıklarından sorumlu
tutulacaklardır.”
cc. Sevgili
kardeşlerim; “Peygamberimiz: Acı da olsa, aleyhine de olsa dosdoğru konuş” buyurarak
doğruluğu/ doğru sözlülüğü sürdürebilmek için üçüncü bir görev tavsiye
etmişlerdir.
Cennetlerini kazandıracak erdemler aziz kardeşlerim;
fedakârlık ister, risk ister. Geçici olarak menfaatlerimizin üstünü örtmeyi
gerektirir. Bazen da hakkı haykırmayı gerektirir. Nitekim Peygamberimiz: “Cihadın
en faziletlisi doğruları haykırmaktır” buyururlar.
Ha eğer gerçeği söyleyemiyor, hakkı konuşturamıyorsak
ne yapılmalı, susulmalı mıdır? Yardakçılığa düşmeden, halk tabiriyle dalkavukluğa bulaşmadan
susulabilir. Çünkü Peygamberimiz: Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya
faydalı konuşsun ya da sussun.” buyuruyor.
Kur'ani ifadeyle susma orucu tutulabilir.
Sevgili kardeşlerim; Müslümanız, Müslüman olmanın
gereği dosdoğru olmaktır, dosdoğru konuşmaktır. Doğruluk bizi Allah'ın
sevgisine, insanların sevgisine, dünya hayatında başarıya ve ahiret hayatında
da cennetlere götürür. Götürür mü götürür. Çünkü Ahzab suresinin 35. ayetinde
Rabbimiz; “..Doğru erkekler ve kadınlara büyük mükâfatlar ve Cennet
nimetlerini vaat etmektedir…”
Güzel kardeşlerim; sizlere bizi doğruluk üzerine
durmada, doğru sözlülükte berdevam olmada katkı verecek, enerji sağlayacak
olan, olmazsa olmaz görevimiz namazı bir daha hatırlatıyor, hepinize doğruluk
ve doğru sözlülükle yücelmiş ömürler niyaz ederim. Allah'a emanet olunuz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.