Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.16
Gram Altın
2917.86
BIST 100
10029.73
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Diyanet olmazsa kaos olur

Son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hakkında muhalefet partileri tarafından bir takım iddialar ortaya atıldı. Bunun yanı sıra CHP ve MHP'nin İmam-Hatip'ler, Taksim-Kabe karşılaştırması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapatılması gibi çıkışları dindarlar tarafından tepki ile karşılandı. Bütün bu konuları ve Ak Parti'nin Seçim Beyannamesi'nde yer alan Sivil Anayasa hususunu Ankara Milletvekili Prof. Dr. Emrullah İşler ile konu
Diyanet olmazsa kaos olur
07 May 2015 00:00:00
Son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hakkında muhalefet partileri tarafından bir takım iddialar ortaya atıldı. Bunun yanı sıra CHP ve MHP'nin İmam-Hatip'ler, Taksim-Kabe karşılaştırması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapatılması gibi çıkışları dindarlar tarafından tepki ile karşılandı. Bütün bu konuları ve Ak Parti'nin Seçim Beyannamesi'nde yer alan Sivil Anayasa hususunu Ankara Milletvekili Prof. Dr. Emrullah İşler ile konu

Bayram ZİLAN/ANKARA

HDP ve CHP kanadından Diyanet İşleri Başkanına karşı sert eleştiriler geliyor. Bu eleştiri ve iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diyanet İşleri Başkanlığımız din hizmetleri alanında Türkiye'de çok önemli görevler ifa ediyor. Ayrıca kadro bakımından da 120 binin üzerinde bir kadroya sahip büyük bir kuruluştur. Bildiğiniz gibi din konusu her zaman tartışılan bir konudur. Dolayısıyla Diyanet İşleri'nin toplumdaki varlığı ve devlet içerisindeki konumu da zaman zaman tartışıla gelmiştir. Siyasiler genelde bugüne kadar Diyanet konusunda olumlu görüş ifade etmişlerdir. Fakat bu seçim kampanyasına baktığımız zaman özellikle HDP'nin Diyanet'i kaldıracağız açıklaması neticesinde siyaset arenasına Diyanet'in taşınmasına neden oldu. Başbakanımız Davutoğlu ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın da bu konuda açıklamaları oldu. Diyanet İşleri Başkanımız da bu yönde bir takım açıklamalar yaptı.

Diyanet'in Kürtler üzerindeki etkisini biliyor

Diyanet İşleri Başkanımız tabi ki siyasi açıklama yapacak konumda değil. Ama Diyanet'in özellikle HDP tarafından tartışılmasının arkasında ne yatmakta o soruya cevap vermemiz gerekmektedir. Tabi ki HDP, PKK vs. bu tür örgütlere ve siyasi partilere baktığımız zaman şunu görüyoruz ki, bunlar daha ziyade Marksist, Leninist ve dinden uzak akımların oluşturduğu siyasi yapılar veya terör örgütleridir. Dolayısıyla bunların İslam'a bakış açısı hep olumsuz olmuştur. Ama son zamanlarda da Müslüman Kürt halkını yanlarına çekebilmek için Diyarbakır'da müftülük yapmış bir zatı aday gösterebildiler. Bir yandan Mollalarla, kanaat önderleri ile sarıklı cübbeli insanlarla kamuoyu önünde görüntü sergiliyorlar. Diğer yandan ise kendi kendilerine kaldıkları zamanlarda o Marksist, Leninist duygularından hareketle din aleyhinde bir takım açıklamalar yapabiliyorlar. Doğrusu Diyanet konusunda getirdikleri eleştirilerini bu kendi fikri dünyalarının ürünü olarak algılıyorum. Özellikle dinin Kürt halkı üzerindeki etkisini de biliyorlar ve son yıllarda 1000 tane Mele'nin Diyanet kadrosuna atanmasını kendi emellerinin önüne çekilmiş bir engel olarak görmeleri nedeniyle Diyanet'e saldırıyorlar.

Dindar Kürtleri kendisine engel görüyor

Eğer Diyanet gibi bir kurum özellikle Güneydoğu da Kürt kardeşlerimizin yoğunlukla yaşadığı yerlerde ve Türkiye'de olmaz ise o zaman kendi emellerini çok daha rahat gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar. Onlar açısından kendi siyasi emellerini gerçekleştirmedeki en büyük engelin din olduğunu ve dindar Kürt kardeşlerimiz olduğunu biliyorlar. Bu bakımdan Kürtler arasında ki dindarlığı da her zaman istismar ediyorlar. Demirtaş'ın son günlerde vermiş olduğu görüntü bunun bir göstergesidir. Kabe ve Taksim benzetmesini biliyorsunuz. Olayı başka boyutlara götürdü. Aslında HDP ve Demirtaş gibi düşünenlerin fikriyatının ne doğrultuda olduğunu çok net bir şekilde gösterdi. Taksim'in Kabe'ye benzetilmesi veya Kudüs'ün Yahudiler tarafından kutsal olduğunun ifade edilmesi bir cehalet örneğidir. Aynı zamanda içerisindeki fikriyatın dışa vurumu olarak ifade edebiliriz.

Diyaneti yerine ne ikame edeceksiniz?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluş yıllarına döndüğümüz zaman laiklik adı altında İslam'ı kontrol altına alma amaçlı kurulmuş ve daha çok Türklük ve Hanefilik üzerinden bir misyonüstlendiğini görüyoruz. Buna Eski Türkiye aklı diyoruz. Ama şimdi DİB Yeni Türkiye'nin bir kurumu oldu ve dünyaya açıldı. Aynı zamanda daha özgür ve özerk hale geldi. Acaba bu değişim mi rahatsızlık veriyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son yıllarda sadece yurtiçinde değil yurtdışında yapmış olduğu pek çok faaliyet var. Dolayısıyla sorunuzda da ifade ettiğiniz gibi bu faaliyetlerden de rahatsızlık duymaları gayet doğal. Artık Diyanet İşleri Başkanlığı Balkanlar, Orta Asya, Afrika ve Avrupa'da pek çok hizmete imza atıyor. Diyanet'i kaldırdığınız zaman yerine neyi ikame edeceksiniz? Bu soruyu da sormamız lazım. Diyanet kaldırıldığı zaman, binlerce cami var, o zaman her caminin birileri tarafından parsellendiğini ve kavgaların,tartışmaların yaşandığını görürüz. Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından biridir ve bu ülkenin çimentosudur.

İslam dünyası imreniyor

İslam Dünyası'na baktığımız zaman Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum başka İslam ülkelerinde bulunmamakta. Bu nedenle İslam Dünyası'ndan yetkililer bizim Diyanet teşkilatımıza imrenmektedir ve örnek alma çabası, gayreti içerisinde olmaktadırlar. Çünkü diğer taraflara baktığımızda zaman pek çok çatışma alanı da meydana gelmektedir.

Diyanet işleri başkanı hedefe konuldu

Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili özellikle beddua seanslarından sonra Diyanet'ten bunun bir beddua değil mülaane olduğu konusunda bir takım açıklamalar yapılması istenmiş. Ona yanaşmadıktan sonra da Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanı hedefe konuldu. Paralel yapı tarafından sürekli aleyhte haberler yapılarak Diyanet İşleri Başkanı ve Başkanlığı yıpratılmak istendi. Doğrusu HDP'nin yapmış olduğu açıklamaya baktığımız zaman da perde arkasında paralel yapının da etkisi olduğunu görüyoruz. Bu bakımdan bu konuyu kamuoyunun dikkatine sunmakta yarar görüyorum. Ayrıca paralel yapı yayın organlarına baktığımız zaman Diyanet İşleri ve başkanı aleyhinde çeşitli zamanlarda aleyhte haberler çıkması son derece manidardır.

Diyanet olmazsa kaos olur

Diyanet din hizmetlerini ülkenin dini, kültürel anlayışına uygun vatandaşlarımızın beklentisi doğrultusunda zaten ifa etmektedir. Bu bakımdan gerçekten çok önemli bir görevi yerine getirmekte. Aksi takdirde ben din eğitimi alanında ve ibadetlerin, camilerin vazifesini yerine getirmesi konusunda tamamen bir kaosun ve başıboşluğun olacağını düşüyorum. Bundan dolayı Diyanet İşleri Başkanlığı, özellikle son yıllarda yapmış olduğu atılımlarla da yurtdışında vermiş olduğu hizmetlerle de herkesin beğenisini takdirini kazanan bir kurum haline geldi.

Türkiye'nin ayıbı

AK Parti'nin seçim beyannamesindeki sivil anayasa ile ilgili konuşacak olursak darbe anayasası ile yönetiliyoruz. Ama artık Türkiye değişiyor ve büyüyor. Meydanlarda da Sayın Davutoğlu sivil anayasa vaadinde bulunuyor. Bu dönem Türkiye sivil anayasaya kavuşacak mı? 330'un aşılması gerekiyor. Aşılmazsa ne olur? Aşılırsa ne olur?

Öncelikle Türkiye'nin 2015 yılında hala 82 Anayasası ile yönetiliyor olması büyük bir ayıp ve büyük bir eksikliktir. Hala Türkiye, demokraside bu kadar mesafe kat ettikten sonra bir darbe anayasası ile üzerinde onlarca defa tadilat, değişiklikler yapılan bir anayasa ile yönetiliyor olması bütün Türkiye'nin bir ayıbıdır. Bundan dolayı da herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Aslında 2011 seçimleri öncesinde bütün siyasi partilerimiz sivil anayasa vadettiler. Biz de bunu vadetmiştik. Seçimlerden sonra Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Komisyonun akıbetini hepimiz biliyoruz. 1 yıl süreyle kuruldu. İkinci yıla uzatıldı. Ama yine uzlaşma sağlanamadı. 60 maddede uzlaşma sağlandı. Onu parlamentodan geçirelim dediğimiz zaman muhalefet partileri uzlaşıya yanaşmadı.

Sivil anayasaya ihtiyaç var

Dolayısıyla biz yeni, sivil, demokratik bir anayasa söylemiyle bunu seçim beyannamemize de koyduk. Yapmış olduğumuz konuşmalarda da güçlü bir şekilde ifade ediyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki Türkiye'nin sivil, demokratik, insan haklarını önceleyen, eşitlikçi bir anayasaya ihtiyacı var.Türkiye 2002'den bu yana sürekli büyüyor ve gelişiyor. Demokrasi alanında çok büyük mesafe kat etti. Dolayısıyla bu anayasa artık bu bedene dar gelmektedir.

Yeni bir Türkiye inşa ediliyor

3 Kasım 2002'den bu yana yeni bir Türkiye inşa ediliyor. Bu inşa faaliyeti 2023 hedefleri gerçekleşene kadar sürecek. Bunun hukuki alt yapısını oluşturmamız lazım. Bu da elbette ki sivil, demokratik bir anayasa ile mümkün olacaktır. Önümüzdeki dönemde Anayasa'yı değiştirecek sayısal çoğunluğa ulaşacağımızı ümit ediyorum. Sahaya indiğimizde insanların Yeni Türkiye özlemi konuşmalarına yansıyor. Yeni Türkiye ifadesi insanlarımızda karşılık bulmuş durumda. Dolayısıyla biz de onlarla hasbihal ettiğimizde muhakkak artık yeni anayasanın yapılması gerektiğini ifade ediyoruz.

7 Haziran bir milat olacak

Halkımızdan 400 milletvekili istiyoruz. Bu sayıya ulaşabiliriz, ulaşamayız ama en azından 330'un üzerinde anayasayı referanduma götürecek sayıya ulaştığımız takdirde AK Parti'nin öncelikli vazifesi ve misyonu Yeni Anayasa'yı yapmak olacaktır. Ben son derece ümitliyim. Milletimiz sağduyuyla hareket ediyor. Siyasilerin kendilerine vermiş olduğu mesajları aklıselim bir şekilde düşünüyor, tartıyor ve buna göre de sandıkta oyunu kullanacak. Bu bakımdan 7 Haziran, Türk siyasi tarihinde yeni bir milat olacaktır.

28 Şubat kararlarını yeniden uygulamak istiyor

CHP'nin İmam Hatip'lerin kapatılması noktasında vaatleri var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

CHP'nin vaatlerine baktığımız zaman özellikle de Milli Eğitim Komisyonu başkanı olarak bu dönemde 4+4+4 yasasını geçirdik. Kesintili eğitime geçtik. Ama CHP'nin seçim beyannamesine baktığımız zaman 1+8+4 ifadesi kullanılıyor. Yani 8 yıllık kesintisiz eğitimi geri getirmek istiyorlar. Bu şu demektir: 28 Şubat'ın kararlarının yeniden uygulanması demektir. 28 Şubat'ın kararları, Meslek Liseleri'nin ve İmam Hatip Liseleri'nin orta kısmının kapatılması olayıydı. Dolayısıyla bizim 4+4+4 ile getirmiş olduğumuz İmam Hatip'lerin orta kısımlarının açılması konusunu bu şekilde iptal etmek, geriye götürmek istiyorlar. Aynı zamanda sadece İmam Hatip'lerin orta kısmının açılması değil, kesintili eğitimle hafızlık müessesi de yeniden canlanmıştı. Çocuklarımız hafızlık yapabiliyordu. Dolayısıyla bu açıklamaya baktığımız zaman İmam Hatip'lerin orta kısımlarının kapatılmak istendiğini, 28 Şubat kararlarına geri dönmek istediklerini çok net görüyoruz.

İmam Hatiplilerin ölü yıkayıcısı olmasını istiyor

Bu açıklamayı yaptıktan sonra da CHP rahatsız oldu. Biz İmam Hatip'leri kapatan değil açan bir kurumuz diyor. Baktığımız zaman tek parti Döneminde cenaze yıkayacak kimse kalmaması nedeniyle İmam Hatip okullarından daha ziyade ölü yıkayıcısı yetiştirilen bir takım kurslar açılıyor. İmam hatiplerin gerçek anlamda açılması Demokrat Parti dönemine rastlıyor. Ayrıca CHP tarihinde tek parti döneminde dini eğitimi nasıl baltaladıkları, ezanı nasıl Türkçeleştirdikleri herkesin hafızasında taptaze duruyor.