Disney'e teşekkür borçluyuz!
Kaynak: Fatma Gülşen KOÇAK
Ünlü Sanatçı Ali Nuri Türkoğlu ile kültür sanat camiasındaki hegemonyayı Tamer Karadağlı’ya faşistçe saldırmalarının gerekçelerini LGBT terörünün sanat dünyasındaki baskıcı tutumunu Disney meselesinde gerçek yüzleri ortaya çıkan sanatçıları konuştuk.
Tamer Karadağlı'nın Devlet Tiyatrolarına Genel Müdür olarak atanması sonrası bazı kesimlerin fanatikçe saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tamer Karadağlı yıllardır sektörde olan eğitimini hem yurt içinde hem yurt dışında almış son derece liyakatli bir tiyatro insanıdır, tiyatro adamıdır. Tamer Beyin neyini liyakatsiz görmüşler bunu çok anlayabilmek mümkün değildir. Ama tabii bunun tercümesi şu, neyi liyakatsiz da gördüklerini biliyoruz. Neye bahane bulduklarını biliyoruz. Tamer beyin milli çıkışları çok hoşlarına gitmedi elbette. Türkiye'yi seven, ülkesini seven, askerini, polisini seven birine kendilerince suçlamalarda bulunup saray göndermeleri yaptılar. Halbuki Tamer Karadağlı'nın da diğer birkaç sanatçı gibi sinemacıların toplantılarında devlet erkanıyla beraberce fotoğraf vermek dışında ekstra bir özel görüşmesi vesaireyi de görmedik. Yani olmadı. Mesele şudur, ben işin içinde bir haset olduğunu görüyorum. Mutlaka bir haset var. Tamer Karadağlı’ya da bu vesileyle yeniden başarılar diliyorum. Zorlu bir kurum. İşte gördüğünüz gibi bugünlerde de tam bizim bu röportajı yaptığımız günlerde istifalar başlamış. Sonuna kadar devam etsinler bakalım. Yani nereye varacak bu iş? İstifa etmek elbette herkesin hakkıdır ama belli ki siyasi sebeplerle beğenmediğiniz için istifa ediyorsunuz. Etsinler gençlere böylece yol açılır. Konservatuvardan mezun olan bir sürü genç kaliteli kardeşlerimiz var. O kadrolarda hiç değilse onlar yer alırlar. Bence Tamer Karadağlı’dan yerlilik ve millilik noktasında yapacağı dokunuşlardan dolayı da çekiniliyor, korkuluyor. Tamer Karadağlı’nın başında olduğu kurumda kimse bu ülkede terör örgütünün sempatizanlığını yapamaz, oralara selam çıkamaz. Lobilere, şuraya buraya ülkesini kötüleyemez. Bu sebeple Devlet tiyatrosunda belli çevrelerce istenmediğini düşünüyorum. Ama. Herkes işini yapmaya devam edecek. Sel gider kum kalır.
Kendinden utanma kompleksi
Kültür sanat camiasında yerli ve milli duruşa ve düşünceye yönelik düşmanlıkların sizce sebebi nedir?
Düşmanlığının sebebi. Tek kelimeyle kompleks. Kendini sevmeme. Kendinden utanma kompleksi. Bu hapı hep beraber yuttuk. En çok etkilenen kesimde bu kesim oldu.
Kültür Sanat camiasındaki bu hegemonya nasıl kırılır?
Bu bir aşı gibi aslında. Ama son zamanlarda hepimizin canını sıkan Covid aşıları gibi değil. Tabii aşılar bunlar. Yabani bir ağacın meyveye durmasını sağlar bu aşılama. Yavaş yavaş nüfus edecektir. Domino taşı etkisiyle. Birbirini tetikleyecektir. Malum insan sosyal bir varlık. Ve birbirinden bakarak görerek davranışlarından taklit yoluyla ister istemez öğreniyor ve böyle yaşıyor. Yavaş yavaş nüfus edeceğine inanıyorum.
Sözün sahibi olmak gerek
Yerli ve milli düşünceye sahip insanların kültürel iktidarda söz sahibi olması için neler yapmaları gerekir?
Yani demem o ki kültürel iktidarda söz sahibi olabilmek için evvela sözün sahibi olmak gerekir. Ayaklarımızın yere basması, bundan hiç çekinmeden utanmadan bir kan vurmuş gibi değil; istiridyenin incisi gibi görmeye kendimizden başlamamız gerekir. Bunun değerli bir şey olduğuna kendimiz inanmasak kimse inanmaz. Slogan atmaktan bahsetmiyorum. Özümüzde içeride bir yerde sahip çıktıkça domino etkisi gibi yavaş yavaş bu hatırlatmalar yapılacaktır. Bu hepimizin vazifesi. Sadece kültür sanat konusunda iktidar olmak meselesi değil. Yolda, sokakta herkesin birbirine yapması gereken şey bu. Ama buradaki yayılım diğerlerinden, sokaktan, diğer mecralarda olduğundan, diğer topluluklarda olduğundan çok daha hızlı yayılabilir. Çünkü çok sıkı fıkı çalışan, yakın çalışan, bir elin 5 parmağı gibi bir adet Ufacık bir zümre aslında. Dolayısıyla bu değişime daha kolay.
LGBT’nin destekçisi kirli lobiler
Kültür sanat camiasındaki LGBT'lilerin gücü nereden geliyor? Hangi odaklarca destekleniyorlar?
Bunları destekleyenler yine kapısı aynı yere çıkan kapitalizmin ürettiği diğer enstrümanlar. Kapitalizmin tapınakları diyebileceğimiz yerlerden fetva alan büyük ve geniş lobilerdir aslında. Örnek ise hedonizmin ve hazcılığın mutlak şubeleri. Bu şubeler sonuna kadar mutlaka ama mutlaka alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla beraber at başı. Dolayısıyla her enstrümanıyla kapitalizm çok basit bir ilkeyle çalışır ve sana daha fazla ürün satmak ister. Sınırların olmadığı bir dünyada daha kolay ürünü satabilirsin. Tamamen bu basit ilke ile hareket ettiğini görüyor ve düşünüyorum. Emareler çok. O yüzden aşağı yukarı her kirli lobi tarafından desteklenir LGBT. İçki, sigara ve diğer uyuşturucuların lobileri. Eğlence sektörü, kumarhaneler. Bu işin alkış tutanları, hatta ve hatta sponsorları.
Dernek adı altında faaliyet yürütüyorlar
Türkiye’de sapkınlıkların yaygınlaşması noktasında hangi odaklar faal olarak çalışıyor?
Türkiye'de belli vakıflar var. Bunların pek çoğu zaten afişe oldu. Fakat faaliyetlerini gizli gizli yürüten yardım derneği adı altında, düşünce derneği, fikir kulübü adı altında faaliyetlerine devam ediyorlar. Buralardan destekleniyor. Zaten asıl tehlike de belki Milli Eğitim sistemimizin içine sızmış olan, öğretmenlerin beynini yıkamış olan çok ilginç bir şekilde milli tarihi şuurlu bir gençlik bir nesil yetiştirmek derdinde olmayanlar. İyilerini tenzih ediyorum ama bu zaten ilkokuldan başlayarak eğitim sistemimizin içine de sızmış vaziyette. Gidip öğretmenlerle konuştuğunuzda zaman zaman kameralara yansıyor. Zaman zaman gizli çekimlerde görüyoruz. Zaman zaman öğrencilerin şikâyeti üzerine soruşturmalar açılıyor. Tuhaf şeyler anlatılıyor. Buralara kadar uzanmış vaziyetteler. Çünkü hepimiz medyanın yıkaması sosyal medyanın yıkaması altındayız. Yani o bize sürekli duş aldırıyor ve aldırdığı duş da zehirli.
Kültürüyle barışık değiller!
Batılı hiçbir sanatçı kendi ülkesini karalamazken Türkiye'deki sanatçıların ülkemize kin duymalarının sebebi nedir sizce?
Ülkesini karalamak, yaşadığı ülkeyi beğenmemek aslında kişinin kendisini beğenmemesidir. Sahip olduğu değerlerin değer olduğunun farkında olmayıp üstüne üstlük bir kambur gibi gören insan psikolojisinden kaynaklanıyor bu durum. Ve bunun da en yüksek debisini biz sanat diyemeyeceğim ama hani ne diyelim? Oyuncuların, şarkıcıların, yani toptan eğlence sektörünün başat aktörlerinin genelde ahvali budur. Kendisini sevmez, beğenmez, kültürüyle barışık değil de kompleksidir. Dolayısıyla öyküsü, ülkesini sürekli aşağılayabilirler. Onun için vakayı adiyeden bir şeydir. Derin bir kompleks bu.
Disney'e teşekkür borçluyuz!
Disney meselesinde Atatürkçü olduğunu söyleyen sanatçılar neden bir duruş sergileyemediler?
Aslına bakarsanız tersinden de olsa Disney'e bir teşekkür borçluyuz. Yaldızlarını, boyalarını döktüğü için. Samimiyet ölçüsü bir turnusol kâğıdı olduğu için teşekkür borçluyuz. Bu olaya, kazaya, kadere bir teşekkür borçluyuz. Sürekli arkasına saklandıkları şey esasen bir boyadan ibaret. Tapındıkları güç paraymış. Burada paranın gücünü görüyoruz. Birçok hayra vesile oldu bu olay. En çok sahip çıktığını söyledikleri, her sıkıştığında “biz Atatürk'ün çocuklarıyız” diyen insanların sözlerinde ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha görmüş olduk. Mesele bundan ibaret. Halkımız ilk kez Walt Disney’in ne olduğunu görmüş oldu, duymayanlar da duydu. Bilenler biliyorlar zaten. Bu şirketlerin esasen kimlerin elinde olduğunu, nasıl bir kontrol mekanizması olduğunu, hangi lobilerin dünyada daha etkin olduğunu görmüş olduk.
AK Partili belediyeler hassas davranmalı
Ak Partili belediyeler ve yetkililerin Türkiye ve Erdoğan düşmanı sanatçılara karşı tavrı ne olmalı?
Sadece AK Partili belediyeler değil halkımızın da hiçbir şekilde teveccüh göstermemesi lazım. Bence AK Partili belediyelerin da daha hassas davranması gerekiyor. Kimse çılgınlar gibi eğlenmek istemiyor. Böyle bir ihtiyaç varmış gibi sanki her defasında bu insanlara konserler verilmesi bana son derece abes geliyor. Halkın böyle bir talebi olduğu falan zannediliyor. Bilakis tam da bugünlerde tasarrufun konuşulduğu, ekonomik zorlukların yaşandığı, dış müdahalelerle her gün arttığı bir süreçte tasarrufa gidilmesi gerektiği konuşulurken bu anlamda tasarruf edilmesi gerekir.
Sanata daha fazla yatırım yapılmalı
Türkiye yüz yılının altını kültür sanatla pekiştirmek noktasında hangi hamleler yapılmalıdır?
Türkiye yüz yılı en baştan başlanarak nesiller yetiştirmekle ilgili bir durumdur. Meyveye duranların meyvelerinden faydalanabilir ama sürekli fidan dikmeye devam etmek lazım. Sanat okullarımızın evvela millileşmesi gerekiyor. Türkiye yüzyılın altının dolu dolu olabilmesi için ticaret, siyaset ve sanat üçgeninin doğru tamamlanması lazım. Savunma sanayisinde de hayli hayli atağa geçtiğimiz şu günlerde 4 şirketimizin dünya savunma sanayisinde listeye girmesi çok önemli bir olaydır. E ticarette zaten çok şükür. İyiyiz ve siyasette de. Gayet başarılıyız dünya siyasetinde. Bizlere operasyon çeken sözüm ona dünyanın jandarması Amerika Birleşik Devletleri'nin karşısında dimdik ayakta durmaya devam etmeye çalışıyoruz. Biz ülkemizin, liderimizin dünya siyasetinde ağırlığı olan devlet adamlarımızın ve geriye kalan kadrolarının mutlaka arkasında durmamız gerekiyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde sanat konusunda daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.