Dolar (USD)
34.02
Euro (EUR)
37.94
Gram Altın
2802.88
BIST 100
9774.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Dijital çağa mahkum değil hakim olmalıyız

Eğitim alanında özgün çalışmaları ve önemli eserleriyle Maarif davamıza hizmet eden Eğitimci Yazar Ahmet Maraşlı; ''Öğretmenler ve veliler dijital çağa mahkûm değil, hâkim olmanın gayreti içinde olmalı'' diye konuştu.
Dijital çağa mahkum değil hakim olmalıyız
16 Eylül 2024 00:00:00
Eğitim alanında özgün çalışmaları ve önemli eserleriyle Maarif davamıza hizmet eden Eğitimci Yazar Ahmet Maraşlı; ''Öğretmenler ve veliler dijital çağa mahkûm değil, hâkim olmanın gayreti içinde olmalı'' diye konuştu.

Söyleşi: Fatma Gülşen KOÇAK

Okulların açılmasıyla birlikte eğitim öğretim bütün cepheleriyle yine gündemde. Biz de bu vesileyle ömrünü eğitime adayan kronik sorunlara kalıcı çözümler üreten ve öneren Eğitimci Yazar Ahmet Maraşlı ile maarif alanındaki sorunları çözümleri Bakanlığa, öğretmenlere ve velilere düşen sorumlukları konuştuk.

MANEVİ DEĞERLERDEN MAHRUMİYET

Sizce eğitimin temel sorunu ve çözümü nedir?

Eğitimin birbiriyle bağlantılı iki temel sorunu var.

1. İnsani, ahlaki ve manevi değerlerden mahrumiyet,

2. Bilgi, beceri, yetenek, sanat gibi alanlarda gelişmiş denilen ülkelerin rekabet edilemez şekil ve özde önüne geçme derdi.

Çözüm: İnsani, ahlâki ve manevi değerler öncülüğünde ihtiyaç olan bilgilere, özgün beceri ve yeteneklere sahip olmak.

ÖNCÜ NESİLLER YETİŞTİRME SEVDASI OLMALI

Öğretmen faktörü eğitimde önemli. Öğretmenler hangi konularda hassas olmalı?

Öğretmen, her şeyden önce, dünyanın hasret kaldığı, insanlığa her şeyiyle öncü nesiller yetiştirme sevdasında olmalı. İnsanlığın her şeyden önce insanlığa ihtiyacı var. Öğretmen bu bilinçle hareket etmeli. Bunun için de öğrenciyi insani, ahlâki, manevi değerlerle özgün ve fark oluşturacak teknik, metot ve yaklaşımlar iç içe olmalı. Yani öğrenci çift kanatlı yetiştirilmeli. Mevlâna’nın “pergel metafor”unda olduğu gibi, bir ayağı medeniyet değerlerimizde sabit olmak üzere ufku bütün âlemleri dolaşmalı. Bunun için de öğrencinin önce medeniyet değerlerimizi özümsemesi sağlanmalı. Sonra dünya ile tarihten günümüze bir medeniyet mukayesesi içine girilmeli. Mukayese hakkında, “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır.” Hadisinin mazharı Hz. Ali’nin (ra) muhteşem bir sözü var ki hemen hemen her alanda kullanılabilir: “Nimetlerin kıymeti, zıtların mukayesesi ile anlaşılır.”

EN BÜYÜK EĞİTİMCİ PEYGAMBERİMİZ

Öğretmenlik neden kutsal bir meslek olarak tanımlanıyor?

Öğretmenlik öyle bir meslek ki tarihin gelmiş gelecek en büyük eğitimcisi olan Peygamber Efendimiz (asm) “Ben ancak bir muallim (öğretmen) olarak gönderildim.” buyuruyor ki Peygamber Efendimiz’in hayatına bir de o gözle bakmak, fakat şunu da unutmamak lazım: Allah, Peygamberimize bile “Senin vazifen ancak tebliğdir.” buyuruyor. Bu konuda hadis de var. Nuh Aleyhisselam’ın iman etmeyen oğlunun hâli malum.

ÖĞRETMEN SÖYLEDİĞİNİ YAŞAMALIDIR

Bu kutlu mesleği yapanlar nelere dikkat etmeli?

Öğretmene yakışan, vazifesini hakkıyla yapmaya çalışmak ve kalplerin Allah’ın elinde olduğunu hiç unutmamaktır.

İşin hakkı verilmeye çalışılmalı. “Allah, yaptığı işi sağlam ve güzel yapanı sever.” (Hadis-i şerif)

Düşünmek, yapıcı olursa elbette güzeldir ama çok gündeme getirilen ve dillerde âdeta pelesenk olan “eleştirel düşünce” tevazu ve çözüm teklifi çabalarıyla birlikte olmazsa, huzursuzluk ve karmaşaya yol açar.

Olması gereken özgüven, “kendisinde olanın” değil, “kendisine verilenin” farkına varmaktır. Biri büyüklenmeye, kibre götürür; diğeri tevazuyla birlikte büyük düşünmeye ve değerli şahsiyet olmaya…

Öğrencileri, sorularla, “geliştirilmiş-yani çözüm teklifi sunmaya çalışan, tevazu içindeki eleştirel düşünce”ye teşvik etmeliyiz.

Tevazu ve büyük düşünmek bir arada verilmeli. Şu tespit önemli: Büyük düşün ama sakın büyüklenme, küçülürsün.

En güzel eğitim metodu güzel örnek olmaktır. Öğretmen, söylediğini yaşamalıdır.

retmen_f4c9be4c75cd2d51af76c2479fa77bca.jpg

VELİ GÜZEL ÖRNEK OLMALI

Bir çocuğu aile mi eğitir, okul mu? Velinin eğitimdeki rolü nedir?

Eğitimde öncelik ailenindir ama öğretmenin rolü de çok büyüktür. Malumdur ki anne babalar, bazı konularda öğretmenlere, “Hocam, siz söyleseniz. Sizin sözünüz daha etkili” derler.

Velinin en büyük etkisi, insani, ahlâki ve manevi değerleri sevdirmek ve güzel örnek olmakla olur.

Tarihi şahsiyetleri ve örnek kişileri yeni nesillere nasıl anlatmalıyız?

Öncelikle öğrenciyi düşündürüp harekete geçirmek gerek.

1. Öğrenci, tarihi şahsiyetler ve örnek kişilerin yaptıklarını, kendi çağını ve sonraki yüzyılları etkileyen, günümüze kadar ulaşan, en çok etkilendiği, en çok hoşuna giden işlerini, özelliklerini, eserlerini ve eserlerinin inceliklerini çeşitli yollarla anlatmalı. Bunları kendi gözüyle tek tek tespit edip saymalı.

2. Öğrenci, o zamanda yaşıyormuş gibi âdeta o hayatın içine girmeli ve içerden tespitler, çıkarımlar, değerlendirmeler yapmalı. Böyle olunca dışarıdan görülemeyenleri görebilir. “Demek ki, şöyle yapmış da şöyle olmuş…”, “Çok çalışmış da böyle olmuş!..” gibi.

3. O şahsiyetlerin hayatına, “irade gücü, arkadaş seçimi, çalışmanın önemi, okumanın önemi, vaktin değerlendirilmesi” gibi ihtiyaç olan pencerelerden bakıp tespitler, çıkarımlar yapmalı.

4. Sonra öğrenci o şahsiyetleri günümüz dünyasına getirip; bugünün şartlarında neler yapabileceği ile ilgili değerlendirmeler yapmalı, fikir yürütmeli...

5. O şahsiyetlerin hayatıyla günümüz hayatı arasındaki benzerlik ve farkları yakalamaya çalışmalı ve oradan günümüz şartlarına çözümler sunmaya çalışmalı. Onun hayatından kendi hayatına olabilecek yansımalara bakıp, çıkarımlar yapmalı. Meselâ, Fatih’in hayatını incelerken, onun özelliklerinden hangilerinin kendisinde bulunduğunu ve nasıl geliştirebileceğini de düşünmeli.

6. O şahsiyetlerin eserleri, sözleri vb.den az da olsa örnekler sunmalı; ilgili materyallerle sunumu zenginleştirmeli.

O şahsiyetlerle ilgili sunumları, onlarla olabildiğince yakından ilgili yerlerde yaptırmalı. Mesela, Fatih’le ilgili sunumu, türbesinde, Mimar Sinan’la ilgili sunumu Süleymaniye Camii’nde ve türbesinde vb.

Bu konuyu daha da uzatabiliriz.

veli_504dd430bd380abd1e200f7c6966409c.jpg

ÇARPICI ÖRNEKLER VERMELİ

Vatan ve bayrak sevgisi gibi değerlerin aşılanması nasıl mümkün olur?

Vatan ve bayrak gibi mukaddes değerlerimiz hakkında medeniyetimizin kaynaklarından bilgiler verilerek, ne demek oldukları ince ince anlatılarak, düşündürülerek, çarpıcı örnekler üzerinde durularak ve olaylar karşısındaki tavrımızla örnek olarak, düşünce ve duygular iç içe verilmeli.

İNSANLIĞIN BİZİM MEDENİYETİMİZE İHTİYACI VAR

Millî Eğitim Bakanlığı nelere dikkat etmeli? Tavsiyeleriniz nedir?

İnsanlık tarihinin en değerli medeniyeti olan bu medeniyet, düşündürerek ve konuşturarak çarpıcı mukayeselerle verilmeli. Dünyanın bu medeniyete ihtiyacı olduğu, fakat başkalarına sunmak için önce bizim bu medeniyetin güzelliklerini aynamızda göstermemiz gerektiği bilinciyle yaklaşmalı eğitime. “Arayan ve aramasında ısrar eden bulur…” Yunus güzel söylemiş: “Bilmek olmak değildir, olmaya bak, olmaya.”

milliegitim_f511ffbe76a9e30be03e80c814bac2fe.jpg

DİJİTAL ÇAĞA MAHMKUM DEĞİL HAKİM OLMALIYIZ

Dijital çağda çocuk yetiştirmek daha zor. Bu hususta öğretmenlerimiz nelere dikkat etmeli?

Dijital çağda yaşıyoruz, çocuklar bizden daha çok içindeler. Kaçmakla kurtulmak mümkün değil. Dijital çağa mahkûm değil, hâkim olmanın gayreti içinde olmalı öğretmenler, bütün yetişkinler… Bunun için de öncelikle dijitali iyi bilmeli öğretmen ki hem öğrencilerin neler yaptığını ya da yapabileceğini anlamalı hem de yaptıklarıyla onlara örnek olma gayreti içinde olmalı.

Öğretmenin, ihtiyaç olan teknolojileri iyi bilmesi, kendisini sürekli geliştirmesi, öğrencilerle sanal ve gerçek dünya mukayeseleri yapması, yaptırması; geliştirmeye, alternatif üretmeye ve çözüme teşvik etmesi, gayretleri desteklemesi, ekran ve sosyal medya bağımlılığı konularında ne yapılması gerektiği ve kimin ne yapabileceği hakkında özellikle öğrencilerle görüş alışverişinde bulunması, çeşitli yollarla elinden geldiğince dijitalleşmenin değil dijitalleşme esaretinin (film, çizgi film, animasyon, oyun, cep telefonu, sosyal medya vd.) önüne geçmeye çalışması gerek.

Düşünen üreten soran sorgulayan nesiller yetişmesi için öğretmenlerimiz hangi metotları uygulamalı?

Bu konuda söyleyeceklerimiz buraya sığmaz. Onun için çok kısa belirtmeye çalışalım:

Özgün Cevaplar Tekniği: Büyük zekâların başından geçen çarpıcı olaylarda özgün cevabı vermeyip öğrenciden istemek. Olayın verdiği mesajları öğrencilerden istemek. Bu konunun dokuz basamağı var, basamak yükseldikçe seviye de yükseliyor. Bu daha birinci basamağın bir kısmı. Önceleri bazı veliler itiraz ediyorlardı, “Hocam, amma da yaptınız! Çocuklarımız o büyük zekâlarla nasıl aşık atsınlar diye. Artık bu itirazın hiçbir hükmü kalmadı. Çünkü çocuklar bu işi yapıyorlar. Sonradan soru şu oldu: “Tamam da Hocam, çocuklarımız bunu nasıl yapıyorlar?” Cevaplardan sadece biri: Çocuklar severek düşünüyorlar ve ellerinden geleni yapınca görünen potansiyelin arkasındaki gerçek potansiyelde hareketlenmeler oluyor…

Kaynaklar ve Yorum Tekniği: Özetin özeti olarak anlatırsak; öğrenci, ihtiyaç olan bir konuda değişik kaynaklardan yararlanarak hazırlanıyor, kendi düşüncelerini de işin içine katarak önce aile önünde sunum yapıyor, aileden sorular geliyor, öğrenci cevap veriyor, sonra öğrenci sorular soruyor… Bu uygulama, evden sonra daha da geliştirilerek sınıfta uygulanıyor. Sunum konusunda kendisini değerlendirmeyenin, dünya ve tarih çapında düşünmeyenin, değerlendirme yapmayanın sunumu kabul edilmiyor. Sorulardan biri: Hangi kaynaklardan faydalandın? Bir diğeri: Bu konunun faydası ne?

Farkındalık Tekniği, En Güçlü, En Zayıf Tekniği, Çok Boyutlu Okuma Tekniği vs.

Tohum Dergisi 163. sayıdaki “Eğitimde Zorun Kolaylaştırılması” temellendirme yazısında yaptığım kavramsallaştırmayla insanlığın “aktif ciddiyet”e ihtiyacı var, yoksa tabiri caizse bu iş atla deve değil, çözüm kolay değil ama çok da zor değil.

Değerli hocam bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim en önemli meselelerimizden birisi olan eğitimi gündeme getirdiğiniz için.

dijital-3_570af9bf8bbb0b4b833e84b56baa1ab2.jpg