Dolar (USD)
34.25
Euro (EUR)
37.16
Gram Altın
2997.06
BIST 100
8793.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Dedeefendi Evi'nde bir misafir

Cankurtaran'ın Ahırkapı sokağında bulunan Dede Efendi Müze Evi, Sultanahmet'teki diğer tarihi mekanlar kadar bilinmese de gezip görenleri adeta yüzyıllar öncesinde bir gezintiye çıkarıyor.
Dedeefendi Evi'nde bir misafir
09 Temmuz 2016 11:16:00
Cankurtaran'ın Ahırkapı sokağında bulunan Dede Efendi Müze Evi, Sultanahmet'teki diğer tarihi mekanlar kadar bilinmese de gezip görenleri adeta yüzyıllar öncesinde bir gezintiye çıkarıyor.

ÖZLEM DOĞAN

Sultanahmet'in koynunda sakladığı tarihi güzellikler ve eserler, Osmanlı'dan günümüze gelen en kıymetli hazinelerimizdir. Topkapı Sarayı'ndan Sultanahmet Camii'ne, Ayasofya'dan Gülhane'ye kadar birçok tarihi mekan Sultanahmet'te turistlerin akınına uğruyor. Bu mekanlardan biri de, henüz pek fazla keşfedilmemiş olan, Cankurtaran'ın Ahırkapı sokağında bulunan Dede Efendi Müze Evi'dir. Dedeefendi Evi'nde tarihe bir gezintiye çıktık.

Hammamizade İsmail Dede Efendi

Yaptığı besteler ve bulduğu yeni makamlarla Türk müziğinde çığır açan, Osmanlı dönemi Türk müziğine adını altın harflerle yazdıran Hammamizade İsmail Dede Efendi 19. Yüzyılın en büyük Türk bestekarlarından biriydi. Çile dönemindeyken bestelediği;"Zülfündedir benim baht-ı siyahım, sende kaldı gece gündüz nigahım" bestesinin Buselik ve Ağır Aksak Semai usulü şarkısının hayatının dönüm noktası olduğunu bilmeyen Dede Efendi'nin eseri dönemin müzik severlerince çok beğenildi. Zamanına göre çok farklı bir üslup ve melodik yapıya sahip bu eser Dede Efendi'nin ününün yayılmasında oldukça etkili oldu. Dede, III. Selim'in dikkatini çekerek haftada iki kez saray fasıllarına hanende olarak katıldı. Kendi gibi bestekar olan III. Selim'in ölümünün ardından tahta çıkan II. Mahmut'un hükümdarlık sırasında saraydaki faaliyetleri hızla artan Dede musikimize birbirinden önemli eserler kazandırdı. II. Mahmut'un ölümünden sonra tahta çıkan Sultan Abdülmecid, Batı musikisi ve piyanoyla yetiştirilmiş olan genç padişahtı ve Türk musikisi hakkında engin bir bilgi sahibi değildi. Üstelik babası Sultan II. Mahmut'un on üç yıl önce saraya soktuğu Batı musikisini daha çok himaye edeceğini biliyordu. Sultan Abdülmecid babasının Dede Efendi'yi efendiyi ne kadar sevdiğini biliyordu ve onun geleneğinden ayrılmayarak Dede Efendi'nin şefliğinde huzurunda küme fasılları yaptırdı. Fakat Dede Efendi, Sultan Abdülmecid'in kendisine olan büyük hürmetine karşın içten bir yakınlık beslemediğini biliyordu. Sultandan hacca gitmek için izin aldı. Samimi bir Müslüman olan Dede, tavaf sırasında çok duygulandı. O yıl hacı namzetleri Mekke'ye kolera getirdi ve bu yüzden birçok kişi hayatını kaybetti. Dede Efendi'de hacdan önce bu mikrobu kapmıştı. Ateşler içinde tavaf etti ve haccını bitirdi. Mina'ya geldi. Son nefesini iki talebesinin kollarında verdi. Talebeleri Dellalzade ve Mutafzade izin alarak 29 Kasım 1846'da Dede'nin naaşını Hz. Hatice'nin ayakucuna gömdüler. Bir Kurban Bayramı doğan İsmail Dede Efendi yine bir Kurban Bayramı günü Hakkın rahmetine kavuştu.

Dede Efendi Evi'nin mimari yapısı

Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği (TÜRKEV), Türk kültür mirasına hizmet ve sivil mimarisinin korunması amacı ile 17 Mayıs 1976 yılında Onursal Başkanı Perihan Balcı'nın gayretiyle kurulan bir dernek ve Dede Efendi'nin evini de restore ettirip ilgilenen de Perihan Hanım. Bir tarih ve kültür mirası olan ev, bir bestesine armağan olarak II. Mahmut tarafından Dede'ye bağışlanmıştır. Bu evde 1778-1846 yılları arasında Dede Efendi eşi ve kızlarıyla 28 yıl yaşamıştır. Evin mimarisi 18. yüzyıl Osmanlı Türk evinin İstanbul'a özgü açık sofalı karakteristik bir örneği. Alt katı taşlık olan evin mimari üslubunu ortaya koyan esas bölüm üst katlar diyebiliriz. Ortada sofaya ulaşan merdiven ve merdivenin karşısında sofanın eyvan bölümü yer alıyor. Eyvanın iki yanında verev girişli iki oda, çıta baskı motifli tavanı, yüklük ve gusülhane dolabıyla özgünlüğünü koruyor. Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği tarafından uzun araştırmalarla aslına uygun olarak restorasyonu 1996 yılında tamamlandı. Sedirli oda düzeni, dönemine uygun kumaşlar, leğen ve enstrümanlarla mekan o günleri anımsatıyor. Alt kat sergi, konser, geleneksel gösteri sanatları, konferans gibi çok amaçlı kullanıma açılarak ara kat küçük bir oturma katı olarak düzenlenmiş.

Osmanlı dönemine açılan bir kapı

1984 yıllarında terk edilmiş bir bina olarak bulunan Dede Efendi Evi, restore edilmeden önce -tarihleri tam olarak bilinmemekle birlikte- Akbıyık Karakolu olarak kullanılmış. Resmiyetle anlatılan mimari üslubu bir kenara, Dede Efendi Evi'ne adımınızı attığınız ilk anda kulaklardan kalbe ulaşan bir ney sesi, gönlü hoş etmeye yetiyor. Neyin mest edici sesi müzenin sessiz sedasız iklimine ayrı bir güzellik katıyor. Sultanahmet gibi canlı ve hayatın dolu dolu yaşandığı bir semtte adeta Osmanlı yüzyılına küçük bir pencere açan bu evde, ilk katta bulunan ve arka bahçeye açılan demirli kapıdan görünen yemyeşil bahçe ilk göze çarpan detaylar arasında. İstanbul evlerinde avlu olmadığı için sadece arka bahçe mevcut. Seki katı evin sosyal alanı. Ailenin oturup sohbet ettiği geniş ve ferah bir salon diyebileceğimiz katta Dede Efendi'nin bir büstü de bulunuyor. Üst katta bulunan ve misafirlerin ağırlandığı baş oda da eşyaların yüzde doksanı hediye. Müze evde bulunan hiçbir eşya Dede Efendi'ye ait olmasa da tam anlamıyla bir anı evi. Eyvan bölümünde bulunan müzik eşyalarının bulunduğu yerde vaktiyle Dede Efendi talebeleriyle meşk etmiş. Üst katın bir diğer odası olan köşk oda ise Dede Efendi'nin istirahat ettiği, yer yataklarının ve dolabın içinde bulunan küçük bir gusülhanenin bulunduğu ve simetrik üç pencerenin aydınlattığı bir oda. Alman Konsolosluğunda orijinal bir fotoğrafı bulunan ev, aslına uygun olarak restore ettirilmiş. Tapu kayıtlarından anlaşıldığına göre; Dede Efendi'nin Evi Cankurtaran sahiline kadar uzanmasına rağmen sonradan yapılan oteller yüzünden evin harem bölümü geçen zaman içerisinde kaybolup gitmiş. Açık sofalı bir ev olan üst kat izin alınarak camekanla kapatılmış. Dede Efendi'nin hatırası için dönüşümlü olarak her cumartesi, Türk halk ve sanat müziği konserleri ile paneller düzenleniyor. Müze Evi salı, perşembe, cumartesi, pazar günleri saat 10.30 ile 16.30 arası ziyaret edilebilir. Musikimizin bu büyük üstadın yaşadığı yeri gezip görmek, onun bestelerini ve eserlerini icra ettiği mekanda soluklanmak eminim ki insana müspet duygular katacaktır.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin
Masrafsız Bankacılık
Görüntülü Görüşme