Dolar (USD)
34.11
Euro (EUR)
38.11
Gram Altın
2874.24
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

DEAŞ için YPG'ye ihtiyaç YOKTUR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DEAŞ'la mücadelede PYD veya YPG'ye ihtiyaç yoktur. Bunu bir kere anlamaları lazım. Ayrıca DEAŞ İslam dini için kara bir lekedir, bunun da altını çizmek gerekiyor" dedi.
DEAŞ için YPG'ye ihtiyaç YOKTUR!
15 May 2017 08:36:00
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DEAŞ'la mücadelede PYD veya YPG'ye ihtiyaç yoktur. Bunu bir kere anlamaları lazım. Ayrıca DEAŞ İslam dini için kara bir lekedir, bunun da altını çizmek gerekiyor" dedi.

ALİ ADAKOĞLU / PEKİN

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Çin'e yaptığı resmi ziyaret sonrası yurda dönerken, uçakta kendisini takip eden basın mensuplarıyla ülke gündemini değerlendirdi.

Çin'de 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarıyla, 4 uluslararası kuruluş ve 200 bakanla çok yararlı bir toplantıya katıldıklarını söyleyen Erdoğan, yeni İpekyolu olarak da adlandırılan "Kuşak ve Yol Girişimi" projesinin Asya'yı Anadolu üzerinden Avrupa'ya bağlayan bir proje olduğunu ifade etti.

Türkiye ile Çin arasında özellikle ekonomik ilişkiler alanında yeni bir sayfa açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı, bu gelişte 3 yeni anlaşma imzalandığını belirtti. Erdoğan ayrıca Çin'le altyapıya yönelik çok önemli projelerde anlaşma sağladıklarını sözlerine ekledi.

Kars-Edirne başta olmak üzere birçok demiryolu ağı projesinin bu anlaşmalar içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, Ankara-İstanbul arasında 350 km hızla hızlı tren projesini özellikle Çinlilerin yapmakta ısrarcı olduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin'de Yunanistan Başbakanı Çipras, Pakistan Başbakanı Şerif, Macaristan Başbakanı Orban, BM Genel Sekreteri Gutteres, Sırbistan Başbakanı Vucic, (31 Mayıs'tan sonra cumhurbaşkanı oluyor), Özbekistan cumhurbaşkanı Mirzayabev, Polonya Başbakanı Szydto ile de önemli ikili görüşmeler yapıldığını kaydetti.

- Amerika ile ilişkilerde tarihi bir süreçten geçiyoruz. Sizden önce Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ön temaslar yaptı. Trump'la da görüşüldü. Nasıl bir izlenim aldınız? Size nasıl bilgiler verdiler?

Ön heyet Trump ile görüşmedi, belki bir fotoğraf karesidir. Onlar Trump'ın altında diyebileceğimiz kişilerle temas ettiler. Bir ön bilgilendirme yaptılar. Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ'ın ABD Adalet Bakanı ile yaptığı görüşme. Malum şahsa ait bir bilgilendirmedir. Diğerleriyle yapılanların hepsi Suriye ağırlıklı olarak oraya yönelik görüşmelerdir. PYD YPG bunlarla ilgili olarak Amerika'nın duruşuyla bizim duruşumuzu netleştirecek adımlar atıldı. Bir çok belgeler sundular. Şimdi de nihai görüşmeyi biz yapacağız. Ondan sonra da nihai kararımızı vereceğiz. Eğer stratejik müttefiksek ittifak içinde karar almamız lazım. İttifaka gölge düşecekse başımızın çaresine bakmamız lazım. Biz bu ittifakı Türkiye'nin aleyhine olacak yaklaşımlara boğduramayız. Bunu özellikle ifade etmem lazım.

-ABD'nin PYD'ye verdiği destek konusunda bir tartışma var. Amerika'da özellikle düşünce kuruluşlarında bu konu şu şekilde gerekçelendiriliyor. Önceleri ABD, Türkiye'den DEAŞ'la mücadelede yardım istedi fakat Türkiye önce direndi. ABD de (Obama yönetimi) o sırada PYD'ye yatırım yaptı. Bu fikir olarak oturmuş durumda. Şimdi bunu kullanmak istiyorlar. Türkiye, DEAŞ'la mücadelede yavaş mı kaldı?

Bu tepeden tırnağa yalandır. Bunu kim söylüyorsa tamamıyla zırvadır, yalandır, uydurmadır, iftiradır. Bir kere daha Amerika DEAŞ tehlikesini fark etmeden önce, Türkiye bunu fark etmiş ve ona karşı tavrını en sert şekilde ortaya koymuştur.

Eğer biz bu tavrı ortaya koymamış olsaydık DEAŞ bu bocalamanın içine girmezdi. Irak'ta biz mi varız, orada kim var? Koalisyon güçlerinin başında kim var? ABD var. DEAŞ Musul'a girdi mi, girdi. Ambar'a girdi mi, ne yaptılar? Hiç. Ama orada üssümüze saldırmaya yeltendiler, biz derslerini verdik. Bizim oradaki üssümüzü hazmedemeliler. Biz dedik ki kusura bakmayın o üs orada kalacak. O üs Peşmerge'yi yetiştirdi. Ninova Muhafızları orada yetişti. Kime karşı DEAŞ'a karşı. Bunu yapan biziz. Türkiye'nin DEAŞ'a karşı bizim mücadele vermediğimizi söylemek Türkiye'ye ihanettir. Obama yönetiminin iftirasıdır. Bu dönemde Suriye ve Irak meselesini ne yazık ki burada Trump'ın kucağına bu şekilde bırakmıştır. Aşağıda Obama'nın ekipleri var. Onlarla beraber bana göre Irak ve Suriye'ye bakıyor. Ben de diyorum ki burada ne YPG'ye ne PYD'ye ihtiyaç var. Bunlar terör örgütüdür. DEAŞ ile mücadele için YPG ile işbirliğini şart telakki etmek, aslında koalisyonun ve ABD'nin itibarını yok etmektir. Bu mücadeleyi bizler, NATO'da birlikte olduğumuz güçlerle bu bölgedeki diğer ülkelerle Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar, Lübnan, Ürdün hep beraber pekala yapabiliriz. Bu terör örgütüne ihtiyacımız yok. Biz bunu, Cerablus, Dabık, Rai, El Bab'da ispat ettik... Şimdi diyoruz ki Mümbiç'te ve Rakka'da ispat ederiz. Zaten sayı ortada, belli. Ama söylediklerimiz ne yazık ki başta Obama olmak üzere ilgi uyandırmadı. Bakın Sayın Trump bir açıklama yaptı ki bu bizim Obama'ya teklifimizdir. Dedik ki, eğit donat olayını biz yaparız dedik. Uçuşa yasak bölge ilan edelim dedik. Aynı zamanda terörden arındırılmış güvenli bölge olsun dedim, bu benim ilk yaptığım açıklamadır. Trump da benzer açıklamayı yaptı. BiR taraftan da Özgür Suriye Ordusu'na eğitim veriyoruz. Biz bu sayıyı daha da artırmak suretiyle SGD'ye SDF'ye ihtiyaç yok. Gerekirse ayrıca destek veririz ve meseleyi hallederiz. Baştan beri bunu söyledik, ne yazık ki buna itibar etmediler. Amerika'da bazı haddini bilmezlerin oyunlarıyla, yazılı görsel medyanın oyunlarıyla "Türkiye DEAŞ'a karşı gerekeni yapmadı" diyerek iftira etmeye kalkışıyorlar. Halbuki bu örgüte karşı en büyük mücadeleyi veren Türkiye olmuştur.

Başından beri niçin Tayyip Erdoğan neden batı basınının olduğu gibi DEAŞ'ın da hedefindedir? DEAŞ'ın hedefinde ben varım. Kendi yayın organlarında benim boy boy resimlerim var. Bu iftirayı atanların bu yayın organlarında resimleri var mı? Yok. Biz inandığımız şeyi inandığımız şekilde yaparız. Bu yola bu şekilde çıktık, bu şekilde yürüyoruz.

-Bu süreçte çok sayıda asker ve sivil asker şehitlerimiz var.

Doğrudur. Bu da bizim mücadele ettiğimizin göstergesidir. DEAŞ'n İslamla yakından uzaktan ilgisi olmadığını defaatle söylemişim. Bunlar İslam için bir kara lekedir. Bir gölgedir. Defaetle söylemiş birisiyim. Bugün de böylüyorum, yarın da söylerim. İslam'da böyle bir örgütlenme olamaz. Böyle bir yaklaşım olamaz. Onun için bunun İslamla yakından uzaktan ilgileri yok.

-Çevredeki bazı ülkelerle birlikte, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelere de biz bu mücadeleyi veririz dediniz. Bu ziyarette bu ülkelere dair bir teklif sunacak mısınız?

Bunları her zaman konuştuk yine konuşabiliriz. Katar, Suudi Arabistan bundan çekinen ülkeler değil. Her zaman bu tür dayanışmayı gösterecek ülkelerdir. Yaptığımız ikili görüşmelerde bu bilgileri kendilerinden aldığımız için söylüyoruz.

-Trump ile görüşme nokta mesafesinde olacak dediniz. Şimdiye kadar ki görüşme turlarında belirleyici görüşme mi olacak dediniz?

İnşallah, ona dayanarak söyledim. Bu iş çok uzadı. Artık daha fazla uzatmaya tahammülümüz yok. Niye yok, bakın 3 milyon insan Türkiye'de. Eğitimden sağlığına herşeyi A'den Z'ye bize ait. Biz ne zamana kadar bunu yapacağız. Aynı şey bir zamanlar Ürdün'de Filistinliler için oldu. Ürdün belli desteği aldı. Lübnan aynı durumda. Bunu bir sure daha sürdürebiliriz. Harcadığımız para 25 milyar doları buldu. Ama yarın ne olcak. Bazı çareler bulmamız lazım. Nitekim şu anda vatandaşlığa alma konusunu gündeme getiriyoruz. Ana muhalefetin başındaki, ülkenin kendi vatandaşları aç diyor. Eğer işe gelme noktasında vasıflara haizse sen onu işe alırsın kaçak mı çalıştırırsın, adam doctor, adam mimar. Açalım önünü adam çalışsın. Kaçak olarak çalışmasın. Vatandaşlık verdikten sonra çalışma imkanı verirsiniz. Kendi vatandaşın olup da kaçak çalışanlar yok mu? Biz kayıt altına alalım istiyoruz. Bu şekilde kamplarda çok insan var. Bir ara Kanada Başbakanı "Vasıflı insanlar varsa ben 25 bin kadar alırım" dedi. Bunun için biz de bu tür insanları Türkiye olarak alırız. Bunun için kalkıp icazet alacak değiliz. Bizim için insani, İslami ve vicdani görevimizdir.

-Çin ile suçluların iadesi konusunda anlaşma imzalandı. Gerçek bir iade söz konusu olacak mı? Özellikle aranan bazı FETÖ'cüler var mı? Onların bizden istediği var mı?

BM mülteciler yüksek komiserliği kapsamında olanlar var. AB kapsamında olanlar var. Bunun dışında kalanlar ilk etaptadır. Onun dışında olanlar bir iadeye müsaitse olur. Bunun dışında yasal olarak verilmesi olanlar varsa verilebilir.

-Yunan Başbakan Çipras'la da görüştünüz. FETÖ'cüler konusunda net tavır var mı?

Net tavır yargı, Yargı bağımsızdır... Verilen cevap bu. Malesef 15- 20 gün içinde teslim ederiz dediler ama buna rağmen olmadı.

Yerli parayla ticaret Kur baskısını azaltır

-Uluslararası ticarette özellikle bazı ülkelerle yerli paranın kullanılması konusunda çağrınız olmuştu. Çin ile Türkiye arasında para takası gerçekleşmişti. Bu yönde ilerleme var mı nasıl görüyorsunuz süreci?

Doğrusu bunu gerçekleştirirsek bir defa kur baskısından paralarımızı kurtarmış oluruz. Onun için de bizzat ekonomi bakanlarımız başta olmak üzere bunun yanında 3. nükleer enerji olayı gerçekleşirse veyahut da kredi olayı gerçekleşirse bu konularda alışverişlerde yerli parayı kullanmak, bir tarafta Çin parası Yuan diğer tarafta TL bize güç ciddi katacaktır. Rakamlar ufak değil. Ciddi rakamlar var. Onun için de bu sürekli olarak gündemimzde. Merkez bankalarımızı görüştürüyoruz. Gerek Rusya gerek İran gerek Çin'le temas söz konusu. En ciddi süreçleri Rusya ve Çin ile yapyıoruz. Yerli paraya geçişin ilk adımlarını atarsak diğer ülkeler de bunu takip eder. Bu da bize kur baskısından kurtarmak için büyük avantajlar sağlayacaktır.

-Geçtiğimiz günlerde Atatürk'le ilgili bir tartışma oldu. Afet İnan ile ilişkisi, yakışıksız, annesiyle ilgili sözler söylendi. Toplumda tepki oldu, yargı süreci başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz.

Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin. Olay yargı sürecine girdiği için olayı kendimi yargı yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Zaten önce gözaltı, sonra tutuklama işlemleri oldu. Nereye kadar uzar bunu yargıda göreceğiz.