Dolar (USD)
34.65
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
2950.98
BIST 100
9678.28
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Darbelerin taşeronu

Türkiye''yi yabancı istihbaratların emriyle diz çöktürtmek için türlü oyunlara girişen ve son olarak 15 Temmuz darbe planını devreye sokan Fetullah Gülen''e dair 1972 tarihli istihbarat raporlarında, terörist başının darbe döneminde diğer İslami grupları pasifize etmek için kullanıldığı vurgulandı. Raporda, darbe döneminde Gülen''in niçin desteklendiği ise şu ifadelerle anlatıldı: "Sıkıyönetim döneminde Edremit ve Manisa''da faaliyetlerine devam
Darbelerin taşeronu
20 Ağustos 2016 10:01:00
Türkiye''yi yabancı istihbaratların emriyle diz çöktürtmek için türlü oyunlara girişen ve son olarak 15 Temmuz darbe planını devreye sokan Fetullah Gülen''e dair 1972 tarihli istihbarat raporlarında, terörist başının darbe döneminde diğer İslami grupları pasifize etmek için kullanıldığı vurgulandı. Raporda, darbe döneminde Gülen''in niçin desteklendiği ise şu ifadelerle anlatıldı: "Sıkıyönetim döneminde Edremit ve Manisa''da faaliyetlerine devam

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ele başı Fetullah Gülen'in Türkiye tarihine kara leke olarak geçen darbelerdeki izi ve ilişkileri 1972 yılında yayınlanan bir istihbarat raporunda gözler önüne serildi. 15 Temmuz'da halkın üzerine tankları, F16'ları sürecek kadar gözü dönen örgütün darbe severliği yıllar öncesine dayanıyor. Türkiye ve Müslümanların aleyhine olan her türlü yapıya destek vermekten çekinmeyen Gülen, o dönem İslami grupları pasifize etmek ve fişlemekle görevlendirilmiş.

1972 TARİHLİ RAPOR

Sıkıyönetim Komutanlığı'na sunulan 1972 tarihli İstihbarat Raporu'nun bugünkü kısmında tamamen Gülen'e ayrılan 4 sayfalık bilgileri yayınlandı. Teokratik Devleti Savunan Örgütler Raporu'nda 'Fetullah Gülen Cemaati' başlığıyla anlatılan Gülen örgütünün devlet içerisindeki vesayet odaklarınca kullanıldığı açıkça dile getirildi. Sıkıyönetim Komutanlığı raporu, Fetullah Gülen ile ilgili bir bilinen bir gerçeği, Gülen'in 1960'lardan itibaren devlet içindeki odaklarca kullanıldığı bilgisini de açıkça ortaya koydu.

MOSSAD İSTEDİ DESTEKLEDİK

Darbe döneminde Gülen'in niçin desteklendiği raporda şu ifadelerle geçiyor: 'Devlet organları da Fetullah Gülen'i kullanmaya başladı. Sıkıyönetim döneminde Edremit ve Manisa'da faaliyetlerine devam etmesi komutanlıkça desteklendi. Bunda ABD, MOSSAD'ın bizatihi desteklenmesi gerekli örgütler listesinde gösterilmesi sebep oldu. Ordunun ve sivil siyasetin desteğini alan F. Gülen cemaati devlet kurumlarının (MAH) gözetiminde gücünü ve nüfuzunu artırdı. Askeriyenin içerisindeki uzantıları sayesinde örgütlenme yapısı askeriyeye de nüfuz etmeye başladı. 1971 askeri müdahalesinden sonra solun her bir bireyinin asılması yakalanması caizdir müstehaktır türü açıklamalar yaparak soldan da yakalanacakların listesini ordu içerisindeki sempatizanlarına teslim etti.'

AĞLAYARAK DİKKAT ÇEKTİ

İstihbarat raporuna göre Gülen, darbe döneminde cemaatine ispiyonculuk emri de verdi: 'Sıkıyönetim komutanlıklarına bilakis kendi karşıtı olan radikal örgütlenmeleri ihbar ve şikayet ederek sıkıyönetim desteğini almaya çalıştı. Anarşistleri ve ülkemizi bölmeye çalışan her kim olursa sıkıyönetim komutanlıklarına ihbar etmeleri gerektiğini cemaat üyelerine ve komutanlıklarına bildirdiği halde yargılanmaktan ve ceza almaktan kurtulamamıştır. Gülen camilerde ve derneklerde yaptığı konuşmalarla etrafında insanlar toplamaya başlamıştır. Nurcuları ve diğer dini çevreleri yavaş yavaş etkileyen F. Gülen, hep ağlayan ve bazen de kendini yerden yere atan konuşma tarzı ile dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele tarzlarından ayrı olarak hilafet yoluyla kitleleri etkilemeye başladı. Bir başka tarz daha geliştirdi. Açıkça Nurcu olduğunu söylemedi. Nurcularla hep mesafeli bir temas içerisinde bulundu.'

GÜVENİLMEYECEK BİR YAPI

İstihbarat raporu şöyle sürüyor: 'Cemaatçilerin geçmişte yaşamış olduğu olumsuzlukları muğlaklaştırmaları F. Gülen'in geçmişiyle ilgili suç unsuru barındıran somut olgular yerine muğlak bir mücadelecilik tanımı yapmaları çoğu kesimin işine gelmiştir. F. Gülen cemaati güvenilmeyecek bir yapıdır. İktidar kimse onların yanında hareket edebilecek basiretsiz ilkesiz her türlü istihbarat örgütlerin maddi destek sağlaması halinde hepsiyle ortak hareket edebilecek yapıdadırlar. Tespitlerimize göre çıkar grubudur. Para bu yapılanmada gücü temsil ettiği için en önemli araçtır. Polis olmak istemeleri savcı hakim olmak istemelerinin en büyük nedenlerinden birisi pis işlerini para polis savcı politika medya vasıtasıyla aklamaya çalışmalarıdır. Türklerin büyük çoğunluğu geleneksel ve dindar insanlardır. Kendilerini önce Müslüman olarak tanımlarlar. Türkiye Cumhuriyeti anayasası bütün Türk vatandaşlarını Türk olarak kabul etse de ülkede yaygın olan kanaat, Türk olabilmenin yolunun Müslüman olmaktan geçtiği yolundadır.'

CIA Gülen'e para aktardı

Sıkıyönetim raporunda, CIA'in FETÖ'ye para aktardığı belirtiliyor. Raporda, Fethullah Gülen Cemaati başlıklı bölümde şu ifadeler de yer alıyor: '1942 Erzurum doğumludur. Said Nursi'nin oluşturduğu Nurculuk öğretisini kendisine göre yeniden yorumlayarak cemaat oluşumuna başlamıştır. Gençlik yıllarında Komünizmle Mücadele Derneği'ne üye olmuş, İzmir ve Erzurum'da Komünizmle Mücadele Derneklerinin kuruluşunda yer almıştır. Bu dernekler ABD'nin Truman Doktrini doğrultusunda özellikle NATO'ya üye ülkelerde açtırdığı Sovyet karşıtı yapılanmalardı. Bilakis büyük miktarlarda (CIA), (MOSSAD) vasıtasıyla büyük oranda paralar aktarılarak 1970 yılında klasik nurculardan ayrılarak kendi cemaatini oluşturmaya başladı. Ekonomik gücünün artmasıyla hızla soyut ve duygu sömürüsüne dayalı gelişme stratejisini uygulamaya başladı.'

Fetullah Gülen'le ilgili ulaşılan önemli belgelerden biri de terörist başının 1965'te Ermeni Patriği'ne yazdığı mektup. Gülen kendi imzasını taşıyan mektupta aynen şöyle diyor: '1915 yılında Ermenilere yapılan büyük soykırımını lanetle yad etmekten geçemeyeceğim. Katledilen insanları derin bir hassasiyetle/saygı ile anıyorum.'

Soykırım ihaneti

Fetullah Gülen'in Kırklareli vaizliği döneminde Ermeni Patriği Şinork Kalustyan'a 6 Mayıs 1965'te yazdığı mektup da terörist başının kirli yüzünü ortaya koydu. 1990'lı yıllardan itibaren dinlerarası diyalog kavramını hayatımıza sokan, onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı himayesinde dinlerarası diyalog konusuyla ilgili onlarca toplantının organizatörlüğünü yapan Gülen'in bu konudaki düşüncelerinin doğal haliyle gelişmediğini, yıllar öncesine dayanan bir hazırlık aşaması olduğunu, ilk tohumlarını 1960'lı yıllarda attığını ortaya çıkan bu belgelerden görebiliyoruz.

İŞTE O MEKTUP

'Aziz ve Muhterem Patrik Şinork Kalustyan, Esasen bütün milletler ve insanlar kardeştirler. Çünkü hepimizin Büyük Anası Hz. Havva, dedesi Hz. Ademdir. Bütün insanlar fanidir. Binaenaleyh mahdur ömürleri müddetince hoş ve kardeşçe geçinmek lazımdır. Bütün dinler, bilhassa semavi dinler insanlara daima iyilik hoşgörülük tavsiye etmektedir. Musevilik, Hıristiyanlık dinlerinin esasları birbirine çok benzemektedir. Semavi dinleri bize tebliğ eden Peygamber dediğimiz büyük insanların müşterek dedeleri Hz. İbrahim Aleyhisselam'dır. Binaenaleyh insanların din ve milliyet ayrılığından bahsederek birbirleri aleyhine düşmanca hareket etmeleri yersizdir. İnsanlara daima müsamaha ve iyilik emreden büyük insan büyük Peygamber Hz. İsa Aleyhisselam bir mümessili sıfatıyla bu makamda bulunmanız bana ve Müslüman alemine onur vermektedir. Çocukluk ve meslek hayatımda tanıdığım birçok Ermeni aile ve şahsiyet vardır. 1915 yılında Ermenilere yapılan büyük soykırımını lanetle yadetmekten geçemeyeceğim. Öldürülen katledilen insanların içerisinde ne kadar büyük insanların bulunduğunu derin bir hassasiyetle okuyor onları saygıyla anıyorum. Büyük Peygamberinizin Hz. İsa Aleyhisselam'ın çocuklarının Müslüman geçinen cahil insanlar tarafından katledilmesini esefle kınıyorum. Bu vesile ile zatı alinize sonsuz teşekkürlerimi sunar bu toprakların değerli çocukları olan Ermeni yurttaşlarımızı Rum vatandaşlarımızı aziz Türk kardeşleri ile daima huzur ve saadet içinde yaşamalarını ulu tanrıdan niyaz ederim. Kırklareli vaizi Fethullah Gülen.'

ABD ile bağlantı Gülek'ten

İstihbarat raporunda terörist başı Fetullah Gülen'in ABD ile ilişkisini CHP eski milletvekili Kasım Gülek'in sağladığı anlatıldı. Raporda şu ifadeler yer aldı: 'Cemaatin devlet içerisinde yapılanma stratejisi bilinenin aksine tarikata göre makamlar öncelikli kişiler ikinci plandadır. Kişiler makamlara tercih edilmekte, bir nedenle güç duruma düşüldüğünde kişiler feda edilerek yerlerine hazırlanan kendilerinden olan kişilerin getirilmesi için çaba sarf edilmektedir. Başarılamaması halinde ise mevcutta görevde olan bürokratların veya siyasetçilerin hoş görünmek maksadıyla kullanılabilirse sonuna kadar istifade et mantığı ile makamlarda olan kişileri ve siyasetçileri kontrol altında tutmaktadırlar.'

MEHDİ GÖZÜYLE BAKIYORLAR

'Cemaat mensuplarına kendilerine beklenen nesil, beklenen cemaat, Türkiye'yi ve İslam'ı kurtaracak cemaat, Peygamber'in hadisiyle övülmüş cemaat olduğu sık sık vurgulanarak propaganda yapmaktadırlar. Bu cemaat ikinci ilkleridir. Birinci ilkler Peygamberimiz ve arkadaşları ikincisi ise cemaat mensuplarıdır. Fetullah Gülen'e cemaatte Mehdi gözüyle bakılır. Mehdi ahir zamanda bayrağın yere düştüğü vakitte, zuhur edecek ve beklenen cemaatin başına geçecek ve bayrağı kaldıracak bununla ilgili cemaat üyeleri arasında birçok yazışma yakalanmış. Fetullah Gülen'in Mehdi olduğu empoze edilmeye çalışılmıştır.'

GÜLEK'LE İLİŞKİSİ KAYITLARDA

'Fetullah Gülen'in Kasım Gülek vasıtasıyla ABD ile ilişkisini sağladığı ABD'nin istihbarat ağını oluşturan Moon tarikatı ile sıkı ilişki içerisinde olduğu birçok yazışmada ortaya çıkmıştır. ABD'nin Ortadoğu ve İslam ülkelerinde kullanabilecekleri örgütler listesinde en büyük desteği F. Gülen örgütünün alması, kayıtsız şartsız itiaat etmeleri ve emirleri harfiyen yerine getirmelerinden kaynaklanmalarıdır.'

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin