Darbe sadece Mısır'a mı?
SEÇİMLE başa gelen Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yapılan askeri darbe sonucunda Adeviye Meydanı'na toplanan kalabalık... Mısırlı askerlerce İhvanı Müslümin taraftarlarından onlarca kişinin öldürülmesi ve yüzlercesinin yaralanması; darbeyi yapanların ne kadar vahşi bir tutum içersinde olduklarını ortaya koyarken, güya karşı tarafa da bir gözdağı verdiler.
Başta Amerika ve batı dünyasının, bu darbeye destek vermesi açıkça gösteriyor ki, batılılara inananlar bir kez daha aldandılar. Çünkü batı dünyası İslam Aleminin sağlıklı gelişmesine asla taraftar olmaz. Müslümanlara ihanet etmek onların vazgeçilmezidir. Bilindiği gibi Hristiyanlar, Müslümanlara karşı her zaman Yahudilerle birlik olmuşlardır. Başta Suudi Arabistan ve bazı Müslüman körfez ülkelerin Mısır'daki darbeye destek verip sekiz milyar doları darbecilere vermeleri izah edilebilir mi? Öyle anlaşılıyor ki; darbe Amerika ve batıdan planlı, maliyeti ise yine Müslümanlardan!
Alman dostluğunu unutmayın
"Aç canavara karşı tahabbüb etmek (korkaklık göstermek) onların merhametini değil iştihasını açar. Döner; diş ve tırnağının da kirasını ister" diyen Bediüzzaman bu hakikate parmak basarken, bu düstur bir kez daha aynen tahakkuk etmiştir.
Hristiyan ve Yahudilerin ittifakını anlamak mümkün. Ancak halkı Müslüman bazı devletlerin İslam düşmanları ile işbirliği yapması ve onlardan sağlıklı bir tutum beklemesi bomboş bir hayal. Gerek İslam inancı ve gerekse hikmet açısından böyle bir durum asla izah edilemez.
Malum olduğu üzere Osmanlı devleti Birinci Cihan Savaşı'nda Almanlar'a olan muhabbeti yüzünden büyük bir hata yaparak onların yanında yer aldı. Bu savaşta Osmanlı mağlup olduktan sonra Almanlar, Osmanlıların yenilmesinden büyük bir mutluluk ve sevinç duyarak gösteriler yaptılar ve bu fiilleriyle nasıl bir müttefik olduklarını açıkça ortaya koydular. Güya Rusya'ya karşı Afganlarla işbirliği yapıp, sonra da Ruslar çekildikten sonra Amerika'nın batılılarla birlikte Afganistan'a yerleşmesi ve savaşması nasıl izah edilebilir.
Ve yine, Bin Ladin ve Talibanla işbirliği yapıp sonra da her ikisini düşman ilan etmeyi başta Amerika ve Batılılar yapmadı mı? Tarihten ders almayıp , dost ve düşmanlarını birbirine karıştıranlar, felaketi her zaman kapılarında bulurlar.
Garba husumet, Şarka muhabbet
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri batının bu çirkin yüzünü görerek "İslamın inkişafı için garba husumet. Şarka muhabbet devam etmeli" diyerek muhteşem bir yol haritası çizmiştir bizlere.
Allahın emirlerini bir kenara bırakan bir çok Müslüman ülkelerin ferasetsiz idarecileri, Müslümanlarla gırtlak gırtlağa gelirken, İslam ülkelerinin batılılarla yaptıkları işe yaramayan birliktelikler, düşmanların işlerini kolaylaştırmıştır.
Allah'ın rahmetine zıt olan bu hikmetsiz siyaset; Müslümanların ayak altında kalmasına ve zillet içersinde sürünmelerine sebebiyet vermiştir. İslam aleminin bir çok ülkeleri yangın yerine dönerken, batının bitip tükenmeyen vahşi arzularını tatmin etmek hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Batılı kafirler ve Asya münafıkları el ele vererek yüz binlerce Müslümanı katletmekle kalmamış, yer altı ve yer üstü mallarını da ya gasp etmiş veya hırsızlamışlardır.
Şeytani yollar deneniyor
En çok Amerika ve batı destekli darbelerin yapıldığı ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Cezayir, Filistin ve son olarak Mısır'da; yapılan seçimleri kazanan tarafları bertaraf etmek için yine batılılar tarafından her türlü Şeytani yollar denenmiş ve seçimi kazananlar alaşağı edilmiştir. Batılılardan medet ummak, haktan ayrılmaktır. Bediüzzaman "Haksızlığı hak zanneden adamlara karşı hak dava etmek, hakka bir nevi haksızlıktır" prensibini ortaya koyarken, gelişen hadiseler bu hususu çok açık bir şekilde doğrulamıştır.
Amerika'nın burnu dibinde kapalı bir rejim olan ve diktatörlükle yönetilen Küba'ya demokrasi önerilmez ve en ufak bir müdahalede bulunulmazken, batılılar demokrasi bahanesiyle belalarını üzerimize salarak girdikleri her İslam ülkesini perişan etmiştir. Gerek Amerika ve batılı ülkelerin Müslüman ülkelere yaptıkları askeri müdahale ve gerekse Müslüman ülkelerin iç savaşı nedeniyle bu ülkelerin belki elli yılını heba ederek, bir daha ayağa kalkmamak üzere sinsi planların uygulanması hala aklımızı başımıza getirmedi mi?
Arap Baharı yok aslında
Türkiye komşuları ile çok iyi ilişki kurmuş iken, birdenbire alaşağı olan dostluğun düşmanlığa dönüşmesi, düşmanlarımızı da hiçbir zaman dost yapamadı. Bunun acı sonuçlarını yaşarken dağlanan yüreğimiz, artık çok yorgun düştü. Arap baharı diye bir bahar yok aslında, ortalıkta buz gibi bir hava var. Yalnızlaştırılan Türkiye bu olaylardan hikmetli dersler çıkarıp daha evvel yalnızlaştırılan ülkelerin akıbetine baksın.
Gavurlar; evvela, işgal veya zarar verecekleri bir ülkenin etrafındaki ittifakı darmadağın ederler. Dostlarını düşman hale getirdikten sonra üstüne çullanıp adeta dirilmemek üzere can damarlarını keserler. Hali alem bu durumu açıkça göstermiyor mu? Kendi aralarında ittifak sağlayamamış ve hatta düşman hale gelmiş Müslümanların bu hali, aynı zamanda batıya ve Siyonistlere büyük bir cesaret veriyor.
Mısır'daki darbe de bu durumun bir tezahürü. Yalnızlaşan bir Türkiye'ye verilen mesaj gayet açık. Doğru ile eğrileri birbirine karıştıranlar, doğruluk üzerine isabetli bir karar veremezler. Batının bu kadar sabıkası varken, onlarla müttefik olmak ne işe yarar?
Şeytan nasıl ki insanın gafletinden istifade eder ve hemen atağa kalkar. İnsu00ee şeytanlar da aynen öyledir. Can damarını koparan düşmanını dost zannedenler, felakete sebeptirler. İki yıl içersinde meydana gelen ve nerede ise tamiri imkansız hasarları nasıl onaracağız? Allah yar ve yardımcımız olsun.
Diyanet nasıl fetva verecek?
Hac ibadetini yapmak üzere Suudi Arabistan'a giden insanların harcadığı paraların bir kısmı, Müslümanlara karşı yapılan Mısır'daki darbecilere gidiyor. Diyanetin bu hususta nasıl bir fetva vereceğini de doğrusu merak ediyorum. Mekke, Medine ve Kudüs bütün ümmetindir. Bir çok İslam ülkesiyle birlikte Mekke, Medine ve Küdus işgal altında iken yapılan hac ibadetinin sahih olup olmadığı tartışılır hale gelmez mi?
NATO teşkilatı bütün bu zulümlerin elbette odak noktasıdır. Bakalım Sisi'nin sisli havası ne zaman dağılacak? Demokrasi yalanına da kanmamak gerek. Beşeri sistemin sonucundan hayır çıkar mı?
Haydi kalın sağlıcakla
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.