Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Darbe Başarılı Olsaydı Hepimiz Zarar Görürdük

Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gazetecilerle bir araya geldiği Gaziantep'te gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Darbe Başarılı Olsaydı Hepimiz Zarar Görürdük
09 Kasım 2016 12:54:00
Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gazetecilerle bir araya geldiği Gaziantep'te gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

MEHMET GÜNGÖRDÜ/GAZİANTEP

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir takım ziyaret ve parti çalışmaları kapsamında geldiği Gaziantep'te yerel ve ulusal basın mensuplarıyla bir araya gelerek iç ve dış gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Yapıcıoğlu, HDP'nin eş başkanları başta olmak üzere, bazı milletvekilleri ile DBP'li belediye başkanlarının tutuklanmasının ardından PKK'nin Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bomba yüklü minibüsle düzenlediği saldırıyı hatırlatarak, tutuklama kararlarının faturasının halka kesilmesinin yanlış olduğunu ve bunun savunabilecek hiçbir tarafı olmadığını vurguladı.

HDP/PKK'nin 6-8 Ekim Kobani bahaneli olaylarda ve ardından da çukur siyaseti ile 'sonun başlangıcı' denilebilecek bir yola girdiklerinin altını çizen Yapıcıoğlu, PKK'nin kurulduğu günden bu yana şiddeti tek yol ve yöntem olarak benimsediğini vurguladı.

HDP'li vekiller ve DBP'li bazı belediye başkanlarına yönelik operasyon ve tutuklamaları değerlendiren Yapıcıoğlu, Meclis'te grubu bulunan 3 partiden hakkında soruşturma dosyası olan milletvekillerinin ifade vermeye gittiğini, ancak HDP'li vekillerin daha önce gitmeyeceklerini beyan ettiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Bu tutuklama kararları doğru veya yanlış! Bunların faturasının halka kesilmesi kesin olarak yanlıştır. Bunun savunabilecek hiçbir tarafı yoktur. İlk başta biliyorsunuz PKK bu saldırıları üstlendi. Daha sonra inkar yoluna gittiler. En son ise kendilerine bağlı olan TAK denilen bir örgüt bu saldırıyı üstlenmiş oldu. İstemediği herhangi bir gelişme olduğunda hemen şiddete başvuran zihniyet, 6-8 Ekim'de ve ardından çukur siyaseti 'sonun başlangıcı' diyebileceğimiz bir yola girmiş oldu. Şiddeti devam ettirirlerse kaçınılmaz sona yaklaştıklarını ve yok olmaya doğru gittiklerini kendileri de çok yakın bir zamanda göreceklerdir."

Yasin Börü davası

HDP milletvekillerinin tutuklanması ve Yasin Börü davası hakkında da değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Milletvekillerinin gözaltına alınması ve tutuklanmasının, özellikle eş başkanlarının bu davayla ilgili ve dosyayla bir ilgisi var mı, daha henüz bilinmiyor. Basına bu yönde bazı bilgiler düştü. Ancak Yasin Börü davasının savcılık aşamasında, henüz dava açılmadan, olaylarda hayatını kaybedenlerinin yakınlarının savcılıklara, dilekçelerle müracaat ederek mutlak surette bu olayın azmettiricilerinin ve olaylara seyirci kalan güvenlik güçlerinin de dosyaya dahil edilmesi gerektiği yönünde talepleri oldu. Bunların da yargılanması istendi. Fakat bugüne kadar ne savcılık aşamasında ne de mahkeme aşamasında bu talepler kabul edilmedi. Eğer savcılıklarda azmettirenlere ilişkin bir soruşturma dosyası varsa bunun da Yasin Börü davası ile birleştirilmesi gerekir."

Rakka operasyonu

Uzun süreden beri konuşulan Rakka'ya yönelik operasyonun da başladığını belirten Yapıcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu noktada ilk adımlar atıldığına dair haberler basına düştü. Malumunuz Musul'a yönelik operasyon başlarken şöyle bir şey söylenmişti; 'Musul'un batı tarafında bir menfez, oradaki DAEŞ unsurlarının Rakka'ya doğru çekilmesi için bir koridor açık bırakılacak.' Askeri strateji uzmanı değilim. Bir yere yapılan askeri bir operasyonun amacı o bölgenin, şehrin, köyün veya toprak parçasının belli bir unsurdan kurtarılması hedefleniyorsa bir menfezin açık bırakılması yapılacak doğru ve mantıklı bir harekettir. Eğer çepeçevre kuşatılırsa oradaki direnişin daha şiddetlenmesi, bir ölüm ve kalım savaşı verilmesi beklenen bir gelişmedir. Musul operasyonu devam ederken Rakka'ya böyle bir operasyonun başlatılması bir anlamda Musul'daki DAEŞ unsurlarına 'sakın bu tarafa doğru gelmeyin, elinizden ne geliyorsa Musul'da ortaya koyun ve direnebildiğiniz kadar direnin' mesajı da içeriyor olabilir. Ben hem içerde hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini bu yöne çekmek isterim."

Yapıcıoğlu, İsviçre ve Almanya'daki yargıçlar birliği ve derneklerin FETÖ'yle irtibatlı veya iltisaklı oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 4 bine yakın hakim ve savcıya maddi yardımda bulunduğuna da dikkat çekerek, "Bunlar da bize bir şeyi gösteriyor. Suriye ve Irak'tan sonra Türkiye'yi karıştırmak isteyen odaklar henüz ümitlerini yitirmiş değiller. Burada kullanmış oldukları taşeronları halen desteklemeye devam ediyorlar. Onları kışkırtmaya devam ediyorlar. Libya, Mısır, Suriye, Yemen ve Irak bundan sonra ise sıra Türkiye'de mi? Eğer biz uyanık ve dikkatli olmazsak ve eğer emperyalist güçlerin her tarafa benzin döktüğü bu coğrafyada, kıvılcım çakacak nitelikteki söz ve davranışlardan kaçınmazsak o ateşin buraya da sıçraması mümkündür." ifadelerini kullandı.

Siyasi partilerle iyi ilişkiler geliştiriyoruz

Bir gazetecinin, HÜDA PAR'ın 15 Temmuz darbe girişimine karşı tavrını hatırlatması üzerine Yapıcıoğlu, darbenin sadece hükümete değil, bütün halka yapılmak istendiğinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Allah muhafaza eğer darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı bundan herkes zarar görecekti. Biz bunu gördük ve buna inandık. Bu nedenle de yaşananların darbe olduğunun anlaşıldığı andan itibaren sokaklara döküldük. Darbeyi durdurmak için de elimizden geleni yaptık. Bunu da her hangi bir kimseden bir iltifat ve teşekkür almak için yapmadık. Yarın benzer bir durum olursa vatandaşlık ve insanlık vazifesi olarak gördüğümüz bu davranışı tekrar edeceğiz. Dediğim gibi herhangi bir kimseden beklentimiz yoktur. Benzer hareketlerde de hiç kimsenin de bir beklentisinin olmaması gerektiği düşüncesindeyiz. Darbe öncesi durum ne ise bizim açımızdan, hükümet ile ilişkiler açısından darbe sonrasında da aynıdır. Değişen bir şey yoktur. Biz, memleketteki bütün siyasi partilerle ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Hükümetteki AK Parti'de bunlardan bir tanesidir."

İslam ülkelerinin tamamında emperyalistlerin, mezhep veya etnik farklılıkları kaşıyarak ve kışkırtarak İslam ümmetini paramparça etmek için elinden gelen her türlü gayreti ortaya koyduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, Suriye ve Musul meselesinin bunun en açık örneği olduğunu vurguladı.

Gaziantep'te bir düğünde yapılan canlı bomba saldırısının Suriye'deki ateşin buraya sıçramasını sağlamaya yönelik olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, "Dikkatli ve uyanık olmaz isek o ateş, sınırın bu tarafına da sıçrarsa çok daha büyük yangınlara yol açar. Ümmet coğrafyalarının farklı yerlerine de yayılma eğilimi gösterir. Gün, ayrılıklarımızı ve ihtilaf ettiğimiz konuları gündeme getirip onlar

üzerinden birbirimizin gırtlağına sarılma günü değildir. Dışarıdan yapılan bu saldırılar bu kadar pervasızlaşmış iken bize düşen Sünni'si, Şii'si, Alevi'si, Kürt'ü, Türk'ü ve Arap'ı ile birbirilerimizin kardeşi olduğumuzu yeniden hatırlamak ve emperyalistler buradan def olup gittikten sonra birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu hatırımızdan çıkarmamaktır." şeklinde konuştu.

Yapıcıoğlu, gündemdeki idam tartışmalarına ilişkin bir soruya ise "İdam geriye dönük uygulanamayacaktır. Meclis bugün toplanıp oy birliği ile bir karar alsa dahi idam cezasını yeniden hem anayasaya hem diğer cezalara yerleştirirse, bugünden önce işlenmiş olan hiçbir suçla ilgili bu idam cezası uygulanamaz. Bir kişi suç işlerse işlediği suçun zamanında yürürlükte olan bir cezadan daha ağır bir ceza alması mümkün değildir. Dolayısıyla idam cezası gelse bile bu tarihten önceki suçlara uygulanması mümkün değildir. O yüzden idam gelse bile ne Öcalan ne de FETÖ'cülerin idam edilmesi imkansızdır." şeklinde yanıt verdi.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin