Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeyi verdi!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının koordinesi, Hazine ve Maliye Bakanlığının desteğiyle gerçekleştirilecek projenin tanıtımı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı. Depreme dayanıklı, kimlikli, mahalle kültürünün yaşatılacağı ve yatay mimari esasıyla inşa edilecek sosyal konutlara sahip olma şartları, evlerin modelleri, uygulama özellikleri, ödeme ve vadeyle ilgili tüm ayrıntıları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
''17 yıldır sürdürdüğümüz şehircilik hamlesine yeni bir altın halka daha eklemiş oluyoruz. Ülke genelinde 96 millet bahçesi TOKİ tarafından inşa ediliyor. İlk 50 binlik konut projesi büyük ilgi görmüştü. Biz de sayıyı artırmaya karar verdik. Ülkemizin 81 vilayetinde 100 bin sosyal konutun daha inşa sürecini başlatıyoruz.
240 AY TAKSİTLE VERİLECEK
Yıl başı itibariyle temeli attıktan sonra azami 1 ila 1,5 yıl içinde konutları bitirip sahiplerine teslim edeceğiz. Hedefimiz zemin artı 2 zemin artı 3 bilemediniz zemin artı 4 olmak üzere vatandaşlarımızın bu binalara yerleşmeleri. Yüzde 10 peşinatın ardından kalan turarın tamamı için aylık 899 liradan başlayan taksitler 240 aya varan vadelerle ev sahibi olma imkanını sağlayağız.''
YATIRIM BEDELİ 17.3 MİLYAR TL
Bu konut projeleri, meydanı, camisi, okulu, çarşısı, parkı, yeşil alanı, bina cepheleri ve diğer tüm özellikleriyle geleneksel mahalle kültürümüzü yaşatacak şekilde tasarlanacaktır. Bu konutlar 2+1 brüt, 75 ve 85 metrekare ile 3+1 brüt 100 metrekare olarak projelendirilecek. 100 bin konutluk bu projenin toplam yatırım bedeli yaklaşık 17 milyar 300 milyon lirayı buluyor. 100 bin dar gelirli ailemizin kira öder gibi konut sahibi olabilmelerini temin edeceğiz.
BÖLGELERE GÖRE EVLER YAPILACAK
Burada bazı özellikleri ortaya koymak istiyorum. Örneğin, Karadeniz; geleneksel yığma taş yapıları andıracak biçimde cephede zemin kat taş kaplamalar, üst katlarda ahşap hissi verecek kaplamalar ve eğimli çatı saçaklarını destekleyen nitelikte Karadeniz'e özgü yöresel ahşap ve taş yapı elemanları karma biçimde kullanılmaktadır.
Marmara bölgesiyle alakalı ise; Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olması nedeniyle bu bölgede hem geleneksel hem de modern yapılar yapıyoruz. Ege’nin geleneksel dokusuna uygun çözümlemeleri orada yapacağız. Akdeniz’e gelince, iklimiyle barışık güneş ışınlarını yansıtacak canlılıkta doku ve renkleriyle sade ve yalın cephe çizgileri, yer yer teraslarıyla geleneksel kemerli pencerelerle Akdeniz mimari kültürü burada da yaşatılmaktadır.
İç Anadolu bölgesine gelince, kıvrımlı yolları, şirin sokakları, ahşap süslemeleri bitişik düzenli yapıları ve cumbalı evleriyle mahalle kültürünü benimseten konutlar yapacağız. Doğu Anadolu’ya gelince, arazinin zor şartlarına cevap verebilecek nitelikte cephe unsurlarının bölgenin yapısına uygun malzemelerden seçilmesine özen gösterilmektedir.
KOMŞU ÖLÜYOR DİĞERİNİN HABERİ YOK
Yakın tarihte ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal krizlerin diğer alanlarla beraber şehirlerimiz üzerinde de olumsuz etkileri olmuştur. Hiç şüphesiz bu menfi etkilerin başında çarpık kentleşme gelmektedir. Bizim 17 yıldır ortadan kaldırmaya çalıştığımız çarpık kentleşme sorunu 1950’lerden itibaren başlayan, göçlerin sonuçlarından bir tanesidir. İnsan oğlu göğe yakın değil toprağa yakın yaşamalıdır. Ama öyle konutlar yapıldı ki 40 kat 50 kat; bu binaların içerisinde yaşamak aslında mümkün değil. Bu bizim komşuluk hukukumuzu da ortadan kaldırdı. Aynı bina içinde yaşıyor, birbirlerini tanımıyorlar. Komşu ölüyor, diğerinin ondan haberi yok. Bu bize yakışmıyor. İşte onun için bizim yeniden o geçmişte olduğu gibi mahalle kültürümüzü inşa etmemiz lazım.
SORUN İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GELDİ
Ve bunu inşa ettiğimiz zaman dayanışmamız çok daha farklı olacaktır. Çeşitli nedenlerle kırsaldan göç eden vatandaşlarımız genellikle denetimsizlik neticesinde şehirlerin etrafına gecekondu dediğimiz sağlıksız yerleşim yerleri kurmuşlardır. Siyasetçilerin göz yummasıyla bu gecekonduların sayısı artmıştır. Belki bu anda hoş geliyor olabilir ama bu aslında oralara yerleşenlere birer ihanettir. Çünkü ne sokaklar sokak, ne altyapı var, hiçbir şey yok. Herhangi bir depremde; işte daha yeni Konya’da olan hadiseyi duydunuz. Yığma bir gecekonduda üç tane çocuk öldü. Şimdi bunlara eyvallah etmek mümkün mü? İstanbul gibi bir şehirde ne yazık ki aynı şeyler yaşanıyor. Şimdi biz bunlara on yıllar boyunca yoksulluğu çoğaltan politikalar eklenince sorun içinden çıkılmaz hale gelmiştir.
İSTANBUL'DA GETTOLAR, VAROŞLAR TÜREDİ
1984’ten itibaren bölücü terörle, çarpık kentleşme diğer bölgelerimize de yayıldı. Çarpık kentleşme ve gecekondulaşmanın şehirlerimizin sadece yapısını kültürünü değil sosyal dokusunu da tahrip ettiğini gördük. suç oranlarından, uyuşturucu kullanımına kadar birçok sıkıntıyla yüzleşmek zorunda kaldık. Bir dönem İstanbul gibi şehirlerimizde devletin adeta hiçbir varlık gösteremediği gettolar, varoşlar türedi. Marjinal terör örgütleri bu bölgeleri militan devşirme aracı olarak kullandı. Suyun, elektriğin, okulun, altyapı hizmetlerinin olmadığı sağlıksız şartlarda insanımız yaşamaya mahkum edildi.
REZİLLİK ÜZERİNE REZİLLİK
1994 yılında İBB Başkanı olduğumda karşımızda gerçekten korkunç bir manzara bulduk. Havası solunmayan, suyu olmayan varsa da içilmeyen, çöp dağlarının patladığı bir İstanbul devraldık. Çarpık kentleşme ve gecekondulaşma sorunu İstanbul’da had safhadaydı. Aynı şekilde İzmir’de; Kadifekale. Gecekondulardan geçilmiyor, hala öyle. Rezillik üzerine rezillik. Ankara’nın bir kısmı yine öyle. Kentsel dönüşüm diye ortaya çıktık, çünkü bunların değişmesi gerekiyordu. İşte 1 milyona yakın TOKİ vasıtasıyla yaptığımız konutlar bunun adımlarıydı. Günden güne büyüyen, yangınlarda, depremlerde vatandaşlarımızın can güvenliğini tehlikeye atan çarpık kentleşme sorununa çözüm bulmak için kolları sıvadık.
Gecekonduları şehirle, gecekondu sahiplerini de devletle kucaklaştırmanın mücadelesini verdik. O dönem İstanbul’da KİPTAŞ adlı kuruluş ortaya koyduk. İstanbul genelinde başlattığımız toplu konut hamlesi, dünyada bir çok ülkede yaşanan gecekondu probleminin çözümünde örnek oldu.
TÜRKLER, KÜRTLER YAŞIYOR DEMEDİK
3-5 yıl öncesinin Diyarbakır’ı ile bugünün aynı değil. Binalar bitişik nizam, içinden tüneller açılmış, bombalar yerleştirilmiş olan o binaların hepsini yıktık ve şimdi oralarda TOKİ olarak girdik ve oralarda yaptığımız konutlarla biz o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza da insanca yaşamanın imkanını sağladık. Kürtler yaşıyor, Türkler yaşıyor demedik. Buralarda benim vatandaşım yaşıyor dedik. Kentsel dönüşüm projeleriyle bir dönem şehrin varoşları olarak görülen alanlar, ibadethanesi, parkı, spor tesisi olan cazibe merkezlerine dönüştü. Bizden önce TOKİ sadece 43 bin konut üretebilmişken, bu rakam bizim dönemimizde 857 bine çıktı. Hindistan’dan Endonezya’ya kadar yurt dışında hayata geçirdiği projelerle de ülkemizi gururla temsil etti.
KÜLLİYE RUHSATSIZ İDDİALARINA YANIT
Birileri sürekli önümüze engeller çıkardı. CHP ve güdümünde hareket eden kimi meslek odaları projelerimizi sabote etmek için çaba harcadılar. Medya aracılığıyla, mahkeme aracılığıyla, sokaklar kışkırtılarak mega projelerimiz durdurulmaya çalışıldı. Burası milletin evi, benim evim değil. Burası cumhurbaşkanlığı külliyesi. Burada sizlerle bu toplantı yapıyoruz. Ama bu salonun bir diğer yanında 2 bin kişilik çok amaçlı ayrı bir salon var. Bir diğer tarafta 550 kişilik bir başka salon var, ibadethanemiz burada. Şimdi kısa bir zamanda açılışını yapacağımız Türkiye’nin en büyük kütüphanesi var. Kaç kere şurayla ilgili ‘ruhsatsız bina’ dediler ve Danıştay burayla ilgili kararını açıkladığı halde burada ruhsat problemi yoktur demesine rağmen bakıyorsunuz ana muhalefetin başı ikide bir buranın ruhsatsız olduğunu söylüyor. Belge ortada daha ne istiyorsun? Tabi o konuşuyor biz yolumuza devam ediyoruz.
KARADAN ULAŞAMADILAR, DENİZDEN GÖSTERİ YAPTILAR
İstanbul’da Yavuz Sultan Selim köprüsünü yaptık. Bunlar karadan ulaşamadılar, denizden gelip gösterileri yaptılar. Marmaray’ı yaparken bu işi mahkemelere taşıdılar. Şimdi Marmaray’dan milyonlarca vatandaşımız denizin altından gidiyor. Aynı şekilde Avrasya, buradan da denizin altından araçlar gidiyor, geliyor. Bütün bunlar Türkiye’nin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Şimdi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıktık.
TANK-PALET FABRİKASI TARTIŞMASI
Tank-Palet Fabrikası meselesi var. (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) Yabancılara sattılar diyor. Burada satış diye bir şey yok. Fabrika zararda olan bir yer 3 firma katılıyor BMC firması ihaleyi alıyor. Kiralama-işletme ihalesi. Buraya 50 milyon dolarlık yatırım yapma şartı ile burayı alıyor 25 yıllığına.
''17 YILDIR BERLİN HAVALİMANI'NI BİTİREMEDİLER''
İstanbul Havalimanı… Buradan bile bizi vazgeçirmeye çalıştılar. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi bizim havalimanımız. Almanlar 17 yıldır Berlin havalimanını bitiremediler. Şimdi alman hükümetine diyorlar ki, Türk müteahhitlere verin gelsinler bu havalimanını bitirsinler. İstanbul Atatürk Kültür Merkezi projesini rafa kaldırmak için yapmadıklarını bırakmadılar. Şu anda hızla yapımı devam ediyor. Taksim’deki AKM aynı zamanda Türkiye’nin çok çok farklı bir projesi olarak, opera binası olarak bitecek. Kısa bir süre sonra lansmanını da inşallah yerinde yapacağız.
ŞEHİR HASTANELERİ TARTIŞMASI
İkide bir çıkmış zarar ediyor diyor. Evet; böyle bir şey yok da, insanımızın sağlığı noktasında gerekirse zarar da ederiz. Var mı başka diyeceğin? Biz farklı bir kültürden geliyoruz. Biz sağlıklı nefese, devletini feda eden bir kültürden geliyoruz. Şimdi burada şunu düşünmek lazım. Ya sen bu ülkede SSK’nın genel müdürlüğünü yaptın. SSK’nın genel müdürlüğünü yaptığın zaman vatandaşımıza verilecek ilaç yoktu ya ilaç. Afedersin hastaların odalarına girdiğin zaman oda değil koğuştu. Hepsinden öte, serum şişeleri, çöplük… Böyle bir rezalet içerisinde, röntgen için gün alacaksın 7 ay sonraya. Kimdi SSK’nın başında? Sen. Sen SSK’yı yönetemedin ya. Şimdi biz şehir hastaneleri gibi dev hastaneler yapıyoruz. Bizim için tek özellik şu, daha çok doktor yetiştireceğiz. Bütün bu hastanelerimizde inşallah doktor noktasında, hemşire noktasında, sağlık memuru noktasındaki ihtiyaçlarımızı da gidermek suretiyle bu hastanelerimizde hasta başına hemşire, doktor vesaire bunlarda da çok daha rahat konuma geleceğiz.
KANAL İSTANBUL AÇIKLAMASI
Şimdi Kanal İstanbul'a da karşı çıktılar. Belediye başkanları Kanal İstanbul buraya uymaz diyor. Sen otur işine bak. En yakın zamanda ihalesini de yapmak suretiyle Kanal İstanbul'a da başlayacağız. Kanal İstanbul Boğaz'ı çok ciddi bir felakatten koruma projesidir. Siyasi boyutuyla da bu Kanal İstanbul dünyada çok ciddi bir sükse yapacak. Bu projeyi rafa kaldırmayız. CHP'nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz.'''
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.