Dolar (USD)
34.13
Euro (EUR)
38.24
Gram Altın
2925.23
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kanımıza dokunuyor

Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Saray Bosna dönüşü, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kanımıza dokunuyor
22 May 2015 09:30:00
Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Saray Bosna dönüşü, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Saray Bosna ziyaretimizi tamamlamış olduk. Bu ziyarette devlet konseyinin üst başkanıyla gerek cumhurbaşkanı gerekse heyetler arası, bakanların iştirakiyle gerçekleştirmiş olduk. Sayın Başbakan ile görüşmemizi yaptık. Geleceğe yönelik ne gibi adımlar atabiliriz bunları konuştuk. Bosna Hersek'te Türk iş gücünün çok farklı bir şekilde yer almasına istiyoruz" dedi. Erdoğan, Ziraat Bankası'nın Bosna'da dev bir genel müdürlük binası inşa ettiğini ve bunun tüm Balkanlara hitap edeceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilere yaptığı açıklamalardan bazı satır başları şöyle:

HDP sürekli başkan yapmayacağız sözünü kullanıyoru2026 Çözüm süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çözüm süreci noktasında bu sözlerin sahibi olan şahsın çözüm sürecine bir desteği bir katkısı var. Muş'ta askerimizi kaçırdılar ve birçok yatırımlar noktasında yaşadığımız olayları biliyorsunuz. Utanmadan sıkılmadan Ağrı Diyadin olaylarının faturasını askeri kesmeye kalktılar. Ağrı Diyadin olayında teröristler askerimize ateş açıyorlar. Askerimiz bunlara cevap veriyor. Onlar bunun tam tersini söylüyor. Güya askerimiz önce ateş açmış sonra bunlar ateş etmiş. Olayı tam tersine çevirdiler. Bir diğer mesele Günlerce meydanlarda söyledik. Van'da belediye her tarafa bilbordlara duraklara, belediye otobüslerine musluktan kan akan afişler koydular. Altına slogan yazdılar. Tabi ben Cumhurbaşkanı olarak üstüne gidince. Başbakanımız da gitti. Geçen Pazar oradaydım. Gittiğimde baktım hepsi kaldırılmış. Musluktan bu defa normal su akıyor. Bunu başta yapsaydın. Biz söyledikten sonra bunu yapmanın anlamı var mı? Bakın bir diğer konu. Gazetelerde de çıkmış olabilir. Bakın şimdi bunların terör örgütü HDP evlere tehdit mektupları gönderiliyor. "Verdiniz verdiniz, vermediniz bunun bedelini size ödeteceğiz" diyorlar. Siz hangi çözüm sürecinden bahsediyorsunuz.

HAKKARİ HAVALİMANI

Biz şimdi Hakkari havaalanını açmaya gideceğiz 26'sında, Sayın başbakanla birlikte. Bu havaalanını açılması 2,5 yıl gecikti. Tek sebebi bunlar. HDP ve terör örgütü. Bunlar terör örgütü destekli çalışıyorlar. Biz kime yapıyoruz ya. Hakkari'ye yapıyoruz, bölgeye yapıyoruz. Niye kalkıp da normal zamanlarda dağa giden beyefendiler burada bu olaylar olduğunda niye gidip bunu onlarla konuşmadılar. Benim genel başkanlığım döneminde Hakkari Yüksekova'da ilçe teşkilatı binasını bombaladılar. Kimse bize bina vermedi. Hakkari'de aynı şekilde yine bombaladılar. Yine kimse bize bina vermedi. En sonunda biz satın almak zorunda kaldık. Ve il merkezini satın alarak kurduk. Satın almada da korkuyor vatandaş. Dolayısıyla sözünü ettiğiniz o beyefendi bu noktada bize ders veremez.

BARAJ KORKUSU BAŞLADI

Bunlar bu ülkede terörden besleniyor. Batı'ya gelip beyefendi pozları veriyor. Doğu güneydoğuya da gittiğinde de bakıyorsun oralarda da esiyorlar, gürlüyorlar. Bunları yaptığı bu. Bunlar sağlıklı bir seçimden yana değiller. Bunu kesinlikle istemiyorlar. Şunu biliyorlar. Baktılar iş terse gidiyor. Terse gider biz de barajın altında kalırsak. Bundan sonra biz bu işi nasıl tutturacağız. Bunun endişesi içerisindeler. Böyle bir yorum yapmak istemezdim. Böyle bir yorum yapmak durumundayım. Çünkü bu son askerimizin kaçırılması. Onunla kaçırılan kişi, biz adana mersinle ilgili kalkıyoruz olayı kınıyoruz. Olayı kınamamıza rağmen kalkıp cumhurbaşkanına fatura kesmeye yöneliyor.

"Mesajı aldık, seni başkan yaptırmayacağız" diye bir beyanatları da oldu ? Benim başkan olup olmamam senin elinde değil kiu2026 Ona ancak millet karar verir. Karşıma cumhurbaşkanı adayı olarak çıktın. Aldığın oy belli. Bu milletin bize verdiği oy da belli. Sadece sen değil. Diğerleri de 14 parti oldular. 14 parti olarak karşıma çıktılar. Medyaları da dahil hep beraber üzerimize geldiler. Ama halkımız hamdolsun iradesini ortaya koydu ve yüzde 52 ile bizi Çankaya'ya gönderdi. Bir tanesi de ne diyordu. Ortaklardan biri, 'Çankaya yokuşunu çıkamayacak' diyordu. Ben de sigara alışkanlığı da yok. Yokuşları gayet rahat çıkarım ben.

DİYANET'E SALDIRI ÜST AKIL'IN İŞİ

Diyanete bir saldırı var. Diyanete saldırı noktasında bir üst akıl mı var?

Bu hassas konularla ilgili olarak hiç sağa sola bakmaya gerek yok. Bir üst akıl var. Çünkü Bunlar Türkiye'yi dizayn etmek istiyorlar. Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Acaba bu içerden nasıl böleriz, nasıl birbirlerine düşürürüz bunun gayreti içerisindeler. Şu ana kadar bunu başaramadılar. İçimizde malum bir terör örgütü var. Bu terör örgütünü çoklu bir hale getirmek. İkinci bir terör örgütünü devreye soktular malum. Ama bütün bunlara karşı güvenlik güçlerimiz ellerinden geleni tüm gayretle çalışmalarını sürdürüyorlar. Tabi Diyanet işleri başkanımızın şahsına yönelik bu atılan adımı inşallah ben bu dönüşten sonra da ben kendisiyle de görüşeceğim Cumhurbaşkanı makamından bir Mercedes'i ben diyanet işleri başkanımıza tahsis edeceğim. Hem de zırhlı olacak. Başbakanlığım dönemimde yargıda bir çok başkana bu tür tahsisler yapmıştım. Şimdi de cumhurbaşkanı olarak bu tahsisi kendisine yapacağım. Çünkü o makam bunlara fazlasıyla layıktır. Zaten aslına bakarsanız, makam araçlarını eleştiri konusu yapanların altında, çok daha lüks arabalar var. Çocuklarının altında spor arabalar var. Neler var neler var.

KANIMA DOKUNUYOR

Mursi'yle ilgili uluslar arası toplumu harekete geçirmek için neler yapılacak?

Bu konuda belli bir yol haritamız olacak elbet. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle istişarelerimiz, Dışişleri Bakanımızın Avrupa'daki çalışmalar sürdürüyor. MİT müsteşarımız ABD'de, İbrahim Bey de ABD'de, onlara görüşeceğiniz etkili kişilere bu konuyu da gündeme getirmelerini söyledim. ABD'den ve AB üyesi ülkelerden olumlu mesajlar da yok değil. Mesela Almanya Meclis Başkanı Almanya'yı ziyareti sırasında kendisiyle görüşmeyeceğini açıkladı.. İsmini vermek bana zor geliyor, o nedenle söylemiyorum. Bizler elbette bu konunun takipçisi olacağız, uluslararası camiayla temaslarımızı sürdüreceğiz. Şahsen ben de sürdüreceğim. Açık ve net söylüyorum, bu benim kanıma dokunuyor. Demokrasiye inanmış bir insan olarak, bir demokrat olarak böyle bir şeyi hazmedemiyorum. Bununla ilgili başka neler yapabiliriz? Bunun üzerine düşünüyorum. Bunun tezekkürü ve tefekkürü içerisindeyim. Çünkü AB'nin şunu görmesi lazım. İdamı yasaklamış olan AB'nin, Mısır'da onca insanın idam cezasına mahkum olmasına sessiz kalmamalı. Ne suçu var bu insanların? Düşünün 27 yaşındaki master öğrencisi bir genç kız idama mahkum oluyor. Adeta Menderes'in olayını hatırlatıyor bize. Bizi buraya getirenler bu kararı istediği için verdik diyorlar. Böyle bir şeye inanmış değil aslında. Öyle emir gelmiş, o nedenle öyle karar alıyorlar. Burada da benzer bir durum var. Dolayısıyla biz bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Diplomasi olarak ayrıca ne yapabiliriz bunları da düşüneceğiz. Daha geçen yıl BM Genel kurulunda bu konuyla ilgili açıklamalarım olmuştu. Genel kurulda protokolde bizi aynı masaya koydular. O masamda diye ben o yemeğe gitmedim. Çünkü onunla aynı masada oturamazdım. Akşam yine davet ettiklerinde 'gelirse kalkarım' dedim. O gelmedi. Çünkü duruş çok önemli. Biz bunu yapmak zorundayız. Bizim hesabımız sadece bu dünyada değil. Bunları düşünerek adımları atmamız gerekir diye düşünüyorum.

Pensilvanya'daki zatın göndermiş olduğu bir mesaj var: "Elinizdeki tüm imkanları kullanarak saldırın" diye bir talimatı var. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi merak ediyoruz. Bu bir yargı sürecidir. Dediğiniz konu, yargıyla alakalı bir mesele. Ancak medya ile alakalı olarak her şeyden önce mevcut kurumların atabileceği adımlar var. Bunların başında da RTÜK geliyor. Yargı sürecinde, iş, sizin dediğiniz türden bir el koymaya kadar uzanır mı, o yargının bilebileceği bir konu. Benim bu konudaki hukuki birikimim yeterli değil. Ancak yargının hukuk çerçevesinde gereken neyse yapacağına inanıyorum. Çünkü burada bizim milli güvenlik siyaset belgesine giren şu hüküm çok önemlidir. "Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal yapılanmalar" diye geçiyor. Ülkenin ulusal güvenliğini tehdit nereye dayanıyor anayasanın amir hükümlerinde de çok açık ortada. Hassasiyetle bunu oraya koyduk. Ama burada bir inceliği gözettik nedir? Türkiye'de silahlı, silahsız terör örgütleri var.

Hesapların üstünde bir hesap var

Dünyada da bunun örnekleri var. Buralardan hareketle bir sürü adımların atılabileceğine inanıyoruz ve bunların da takipçisi olacağız. Yargının içerisinde de geçmişten bugüne çok mutazarrır olanlar var. HSYK'nın aldığı kararlar sıradan kararlar değil. Son Adana, Hatay, bunlar sıradan kararlar değil. Bir çok şey gerçekten devletimizin bütünlüğüne yönelik, parçalamaya yönelik atılan adımlar. Aynen ben Başbakanlığımda Hakan Bey'le ilgili olarak olaylar cereyan ettiğimde ne dediğimi biliyorsunuz. Onu Oslo'ya gönderen benim. Eğer burada hesaba çekilmesi gereken birisi varsa o da benim demiştim. O zaman o malum takım, "Sıra sana da gelecek" diye kendi aralarında bunun sohbetlerini yapmışlardı. Tabii hesapların üstünde bir hesap var, hesapların üstünde bir kader var. Gelinen nokta ortada. Şimdi aynı şeyi yine söylüyorum.

Üzerimizde insanlığın sorumluluğu var

Biz dün olduğu gibi bundan sonra da, mağdurların yanında yer almaya, mağdurlara el uzatmaya devam edeceğiz. Mesela bugün Malezya Başbakanı'yla görüştüm. Bölgede Andaman denizinde mahsur kalan Rohingyalılar ve Bengalliler için neler yapabileceğimizi konuştum. "Onları orada ölümle baş başa bırakmayalım. Hatta gerekirse gemiler kiralayalım içinde gıdasıyla bu gemileri gönderelim, onları oradan gemilere yüklemek suretiyle hiç olmazsa bunların ölüm riskini azaltalım" dedim. Onların da bugün Endonezya ve Tayland olmak üzere üçlü bir toplantısı vardı. Myammar'ı da çağırmışlarda, Myanmar gelmedi. Asya olarak bir toplantıları vardı, "Bizi de çağırın biz de gelelim" dedim. Bu insanları bu halde bırakmayalım. Çünkü bakıyorsunuz bir deri bir kemik kalmış bu insanlar. "Türkiye olarak bizim ne işimiz var Uzakdoğu'da" deme hakkımız yok. Biz her şeyden önce insanız, Müslümanız. Bizim üzerimizde insanlığa yönelik bazı sorumluluklar var. Bu sorumluluklar sadece Müslümanlara yönelik sorumluluklar değildir. Biliyorsunuz, son depremlerde, sel afetlerinde oraya ulaşan bizim AFAD'ımız oldu. Tayland'da Müslümanların oranı yok denecek orada. Ama biz Müslüman, Hıristiyan bir ayırım yapmadık. Bütün teşkilatımızı hemen oralara yardıma gönderdik.

Hurriyet.com.tr. tarafından size yönelik bir meydan okuma vardı. Size yönelik bu kinleri nereden geliyor? Bunu ben meydanlarda da söylüyorum. En son dün Ankara'da açık açık söyledim. Bunlar daha önce gündem belirliyorlardı. Daha önce bunlar hükümet kuruyorlar, hükümet indiriyorlardı. Bunların köşe yazarları Ankara'da iş takip ederlerdi bilir misiniz? Bakanlıklarda patronun işlerini bunlar takip ederlerdi. Nereden nereyi alacak, iş bindireceklerdi. Başbakanlığımın ilk zamanlarında randevuyu alanlar da bunlardı. Ve oturup konuşurduk. Bütün bu olaylardan sonra şimdi bakıyorsunuz çok namuslu olmuş köşesinden Başbakanken de Cumhurbaşkanlığımda da ağzına ne gelirse yazıp çiziyorlar. Ben Conrad'da yaşadığımız olayı anlattım. Turgut Bey "Ne onlarla ne onlarsız" derdi, Süleyman Bey'in çok tahammüllü olduğunu o bile bizimle baş edemedi. Tansu Hanım zaten hiç edemedi. Tansu hanıma attıkları iftira, attıkları başlık çekilir bir şey değildi ki. Ne yapsın kadıncağız o da bu noktada dayanamadı. Böyle bir şeyin altında sıkıntıya girdi. Bana bunlardan söz ettiğinde, "Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım" dedim. Bunu açık açık kendisine söyledim. Dolayısıyla bu tür şeylerde hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı bizden alamayacaksın. Hakkın konusunda da hakkını koruruz, bunu bilmeni isterim. "Biz bu tarihte 1'e 5 katladık" dedi. Bire 5 katladın da bizden ne istiyorsun, nereden geliyor 1 e 5 katlama bu ülkede ekonomik gelişmenin rantın nereden geldiğini gösteriyor. Peki niye uğraşıyorsun bizimle. Hala bu devam ediyor. Şimdi köşesinde mektupta bu ne diyor, "Şerefsizliktir" falan. Böyle bir şey yapmak ama en sonunda yine biz bir yerlere mi kaçıp gidelim şudur budur. Ama "Öz vatanında parya"yı da öğrenmişler, bir hayli gelişme var. Ama hemen altına kendilerince tehdit paragrafı koymayı da unutmamışlar.

Genellikle "aman yapmayın" var ama sonunda...

O tehditleri yutacak durumda değiliz. Onlar şimdi lobilerde, bazı kulislerde bazı çalışmalar yaptılar, biz acaba şu andaki hükümeti nasıl götürürüz çalışmalarını yaptılar. Kiminle yaptılar, paralelle yaptılar. Hani diyor ya yazıda "Bizim şurayla burayla hiç bir yerle şeyimiz yok". O bağlantıların nasıl olduğu bizlerce malum.

Paralel yapılan bağlantıları malum sözünüzü açar mısınız?

Orada biraz mesafe kat etmekte fayda var.

"Saldırın" talimatıyla ilgili yorumunuzu yapmadınız...

Orada ciddi sıkıntılar olmalı ki her geçen gün köşeye sıkışıyorlar. Bekledikleri neticeyi alamayacaklar. Tüm yaşananlara rağmen, "Hoca efendi hükümete ne yaptı ki hükümet onun üzerine gidiyor" diyenlere de rastlanabiliyor halen. Daha ne yapacak? Sadece benim şahsıma açılan dava sayısını ben unuttum. Herhalde 200 dava olmuştur. Aynı şekilde köşe yazarı bazı arkadaşlar hakkında 200-300... Bunca dava açmak için bu kadar harcı nereden buluyorlar? "Ne yaptı ki" diyenlere sormak lazım "Peki biz ne yaptık?". Ben bunu daha o zaman söyledim. Olayın başlangıcı tamamıyla dershane olayıdır. Biz dershaneleri kapatalım derken hedefimiz, bu ülkede fakir fukara ayrımı ortadan kalksın. Herkes eşit seviyede üniversite imtihanlarına girsin, bunu sağlayalım. Buradan gelen rakamlar çok büyük 1'in altına düşmüyor bu rakam kesildiği anda bunlar orada hoplamaya başladı. Biz göreve geldiğimizde bilir misiniz bilmiyorum, Hüseyin beyin milli eğitim bakanı olduğu zaman ders kitaplarının içinden üniversite imtihan sorusu hazırlanmıyordu tamamıyla dershanelerdeki verilerden bu kitapçıklar içinden üniversite soruları hazırlanıyordu. yani tezgah daha ne zaman kurulmuş. Ben buna isyan ettim. Hüseyin beye biran önce bu dershaneleri kapatmamız gerektiğini söyledim. çünkü hazmedemiyordum. bunlar az para değil ciddi rakamlar biliyorsunuz intihar edenler oldu. En son KPSS'de çıkanlar. Ne yazık ki dal budak sarmadıkları yer kalmadı devletin bütün kademelerinde aynı şekilde. Düşünsenize, bir zamanlar ülke güvenliğini emanet ettiğimiz emniyet yöneticileri şu anda içeride. Aynı şekilde korumam durumunda olan insanlar halen dışarda. Çok ilginç şeyler oluyor, ama çok da pişkinler...

Ankara şubeyle ilgili yazı Türksat'ın devreye girmesi dediğiniz bunlar yurt dışında, Almanya'da MC TV yayın yapıyor bu tür yurtdışındaki yayınları Roj tv kapatıldı bu tür kanallar hakkında tedbir alınabilir mi? Bu bir süreçtir, sabırlı olmak lazım. Zamanı geldiğinde hukuk çerçevesinde gereken yapılır.

Cumhurbaşkanının meydanlara indiği, yeminine sadık kalmadığı tarafsızlığını yitirdiğine dair eleştiriler var bu konuda ne diyeceksiniz? Oradaki tarafsızlık siyasi partilere yönelik bir konu. Benim tabi bundan önceki Cumhurbaşkanlarından farklı bir yanım var, milletin oyuyla seçildim. Ben bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış ve başbakanlıktan gelmiş biriyim. 12 yıllık başbakanlık dönemim içerisinde yaptığımız birçok yatırımlar var bu yatırımları meydanlarda anlatıyorum. Şahsıma bir hakaret varsa onları da cevaplıyorum. Yaptığım bu. Bu arada ne tarafta olduğumu da söylüyorum. Nedir bu taraf? Milletin tarafı. Ben milletin Cumhurbaşkanıyım demiştim. Şu anda da milletin tarafında olduğumu yine meydanlarda açıkça söylüyorum. Tarafım bu. Herhangi bir siyasi parti noktasında böyle bir açıklamam zaten söz konusu değil. Partili cumhurbaşkanlığı olsun dedik buna yanaşmandınız. Yahu niye olmasın, çıkaramıyorlar adayı buyur bak şimdi 14 partinin adayı şimdi bir siyasi partinin adayı oldu. Bu şimdi diğer 13 partiye haksızlık değil mi?

İngiltere seçimlerinde ilginç sonuçlar çıktı. Birinci partinin üçte birini alan parti 1 vekil çıkardı. Seçimi takip ederken baraj konusunda ne diyorsunuz? Orada daha ilginci var. Orada yüzde 12.4 ile bir milletvekili çıkıyor. Öbür tarafta, İskoçya'daki bütün millet vekilleri 56. 4,6 ile bunların 54'ünü alıyor. Bu çok manidar bir şey. Bu da sistemden kaynaklanıyor aynı mesele. Türkiye'de böyle bir şey olsa kıyamet kopar. Türkiye'de şimdi baraj maraj diyorsunuz peki bu ne? Orada yüzde 10 barajı yok ama böyle bir uygulama var. Biz ne demiştik, 10 barajını istemiyor musunuz, sayın Kılıçdaroğlu gelin 5 yapılım. Yüzde 5'i istemiyor musunuz gel sıfırlayalım ama dar bölge yapalım. bizim bu tekliflerimizin hiç birini kabul etmedi. kabul etmeyince o zaman kusura bakma aynı sitemle devam edeceğiz dedik. biz alternatiflerimizi çoklu sunduk ama bunların hiç birini kabul edemediler. şimdi çıkmış barajlar kalksın diyorlar. Barajlar kalsınlar da şimdi sen kendi teklifini dayatacaksın peki bizim bir karşı teklifimiz olmayacak mı?