Cumhurbaşkanı Erdoğan: '30 şehir terör tehdidi altında'
Şehircilik Şu00fbrası 8 yıl aradan sonra ilk kez Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Şehircilik Şurası'nda yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık ülkemizde tarihimizi, kültürümüze ve bölgelerimizin karesteristik özelliklerine göre binalar yapmanın zamanı gelmiştir, geçiyor. Karadeniz'in o güzel yaylalarında, Ege'nin, Akdeniz'in kıyılarında gördüğüm o görüntüler için hep birlikte harekete geçmeliyiz" dedi. İstanbul Boğazı çevresindeki yapılaşmaya da tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun anayasasını yapmalıyız" dedi. Erdoğan, "İstanbul Boğazı'nın hali ortada. Boğazı felç ettiler. Neden, bu yüzden. O güzelim boğazda 5-6-7 kat binalar. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için. Bununla ilgili Boğaz yasasının yeniden ele alınması lazım. Bunun için bakanlığımızın kararlı bir adım atması gerekiyor. Bunun anayasasını kurmamız lazım. Hükümetimizin çok ciddi karar alması gerekir" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de 15 yılda bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık" diyen Başbakan Binali Yıldırım ise "Dünyada kriz günden güne derinleşirken Türkiye art arda büyük projelere ya başlıyor ya da hizmete alıyor" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Yaklaşık 3 ay boyunca 4 komisyonla çalışmalarını sürdürecek şuraya katkıda bulunanlara teşekkürlerimi sunuyorum. Toplumdan uzak tek başına yaşamak insan fıtratına aykırıdır. Şehirler bu fıtri ihtiyaçtan doğmuştur. Şehirde yaşamaya karar vermek bir hayat tercihi biçimidir. Bunun için şehir ile insan arasındaki ilişkiyi kurmak çok önemlidir. Bu ilişki insan odaklı olmalıdır. Bizler her alanda olduğu gibi tarihimizden ibret alarak hataların tekerrürünü önlemeliyiz. Türkiye tarihinin en kapsamlı, sosyal yönü en güçlü şehirleşme hamlesini bu dönemde gerçekleştirmiştir.
BİZİM MODELİMİZ OLAMAZ
Dünyanın dört bir tarafında tüm önemli şehirleri ziyaret etme fırsatı buldum. Şehirleşme konusunda yaşadığımız sıkıntılar bize mahsus değildir. Dünyada 10 milyonun üzerinde 34 şehir var ve yenileri de hızla gelmektedir. Nüfusun kır ve kent dağılımı da hızla bozulmaktadır. Dünyayı bir kenara bırakıyorum. Ülkemize baktığımızda nüfusumuzun sadece yüzde 25'i şehirlerde yaşarken, bugün yüzde 90'ı aşmıştır. İnsanlar şehirlerde yaşamayı tercih etmektedir. Bizim şehirlerimiz var olan çeşitliliği, farklılığı bir arada yaşatabilme özelliğine sahiptir. Binaların, meydanların bir kimliği, şahsiyeti vardır. Özellikle batı ülkelerinde tek tipçi bir mimari anlayış hakimdir. Düzenli karakteri olmayan şehirleşme bizim idealimiz, modelimiz olamaz.
DİKEY MİMARİYE KARŞIYIM
1940'lardan itibaren çarpık yapılaşmanın yanında aynı kişiliksiz projenin apartmanlar, siteler ortaya çıkmıştır. Ben dikey mimariden yana değilim, ben yatay mimariden yanayım. İnsan toprağa yakın yaşamalıdır. TOKİ binaları başta olmak üzere, artık ülkemizde tarihimize, kültürümüze, hayat tarzına uygun binalar dönemi gelmiştir. Sadece beton, demir, tuğla yığınlarından oluşan o yapılar yaylalarızı, kıyılarımızı işgal etmeye başlamıştır.
30 ŞEHİR TERÖR TEHDİDİ ALTINDA
Şehirlerimiz kentsel dönüşüm projeleriyle, gecekondu yapıların istilalarından kurtulurken, şahsiyetsiz projelere de teslim olmamalıdır. Sadece rant, kar, kazanç odaklı anlayışla böyle bir şehir inşası gerçekleştiremeyiz. İnsanlara huzur değil, gerginlik veren bir şehir sorunlu bir şehirdir. Manhattan'ı düşünün, orada bir ruhsuzluk olduğunu görürsünüz. Orada bir insan medeni olarak yaşıyorum diyemez. Odanıza çıkarsınız, beton yığınını görürsünüz. Yeşili görmek mümkün değil. Bugün dünyanın 30 şehrinin ortak özelliği hepsinin de terör tehdidi altında bulunmasıdır. Sorun çözmek, toplumun bir kesimini diğerlerinden tehcir edecek yapı adacıları oluşturma anlamına gelmemelidir. Bu birliktelik herkesin, diğerinin halini görmesine, yardım elini oluşturmasına, yarasını sarmasına imkan sağlamaktadır. Bireyselleşmeyi teşvik eden yapılaşmalar, dünya cennetini cehenneme çevirir. Şehir dediğimiz zaman üzerinde durmamız gereken pek çok husus bulunuyor. Ülkemizde nispeten düzenli ve tarihi dokusunu muhafaza eden şehirlerimize baktığımız zaman, bunlar köyden göçün patladığı 2. Dünya Savaşı sırasında geleceği gören belediye başkanları olan şehirlerdir. Vizyoner bir bakış açısıyla gelişmeleri doğru değerlendirip, geleceği planlayan anlayışlar o şehri bugünlere kadar getirmiştir. Bilinçli bir şekilde kurulan şehirler, medeniyetlerin kurucu şehirleri olmuştur. Bizim şehirlerimiz gerçekte gönlümüzün çiçekleridir.
BİZİM TARİHİMİZDE BÖYLE BİR ŞEY YOK
Afrika sömürgecliğin acılarını yaşayan bir kıtadır. Biz kendi şehirlerimizle, medeniyetimiz arasındaki ilişkiyi yeniden inşa etmeye çalışırken, bu birikimi kardeşlerimize de sunmak istiyoruz. Kendilerine her türlü desteği vermeye hazırız. Şehircilik konusunda çok kötü bir durumda olan şehirlerin halini görünce, Madagaskar Cumhurbaşkanı'na tekliflerimizi aktardık. Sadece TOKİ aracılığıyla 14 yılda 765 bin konut üreterek, dostlarımıza yardıma hazır olduğumuzu anlattık. Sizi sömürelim diyerek, sömürgecilik yapmıyoruz, çünkü bizim tarihimizde bu yok. Bizler o coğrafyalarımız ihmal ettiğimiz için ya maceraperestler ya da FETÖ'cüler gidip köşeleri tutmuştur. Bu coğrafyalara ilk önce biz gitmeliydik. Geç kalmış olabiliriz ama hiçbir şey bitmiş değil.
NE OLUR YEREL MİMARİYE UYGUN HAREKET EDELİM
Türkiye deprem başta olmak üzere, doğal afetlere maruz kalan ve kalma ihtimali olan bir ülkedir. Ülkemizde süratle yıkılıp yeniden yapılması gereken 6 milyonun üzerinde konut tespit edilmiştir. Bizim elimizi çabuk tutup bu dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Kanun kapsamında 49 ilimizde 187 yer riskli alan ilan edilerek 400 bin konut ve işyerinin yenilenme süreci başlatıldı. Kentsel dönüşüm çalışmaları için 2,5 milyon lira kaynak kullanıldı. Ne olur yerel mimariye uygun hareket edelim.
BOĞAZ YASASININ YENİDEN ELE ALINMASI GEREKİYOR
Kot denilen bir durum var, müteahhitler burada yolsuzluk yapıyor. Kotu denizden verme gibi bir anlayışı vermek gerekiyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Bodrum diyorsun adam zemin yapıyor. Belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum güneşi görmeyen yerdir. Bodrumu zemine dönüştüren anlayış da ihanet içerisindedir. Kazanmak istiyorum derken, şehre ihanet ediyorsun. İnsanın şehirler üzerinde hakkı olduğu gibi şehrinde insanlar üzerinde hakkı vardır. İstanbul Boğazı'nın hali ortada. Boğazı felç ettiler. Neden, bu yüzden. O güzelim boğazda 5-6-7 kat binalar. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için. Bununla ilgili Boğaz yasasının yeniden ele alınması lazım. Bunun için bakanlığımızın kararlı bir adım atması gerekiyor. Bunun anayasasını kurmamız lazım.
Yıldırımın'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Fatih Sultan Mehmet diyor ki, asıl marfet halkın kalbini ruhunu benliğini inşaa edecek, insana huzur verecek şehirler inşaa etmektir. Başta Konya, Edirne, Bursa, İstanbul olmak üzere, tüm şehirlerimiz insan merkezli kurulmuştur. Bizim şehirlerimiz bir medeniyet tasarrurun eseri olarak meydana gelmiştir. Bizim şehirlerimiz dünyanın her tarafında fazilet ve erkan sahibi insanları kendine çekmiş, cezbetmiştir. Bu şuradan çıkacak sonuçlar bu sorumluluğumuz yerine getirilmesinde bize ışık tutacaktır.
ÇANAKKALE 1915 KÖPRÜSÜ İHALESİ
Çanakkale 1915 Köprüsü ve otoyolları ile birlikte ihalesini dün gerçekleştirdik. 10,5 milyarlık bir projeden bahsediyoruz. Dünyada kriz günden güne derinleşirken, Türkiye büyük projelere ya başlıyor ya da hizmete açıyor. Projenin en önemli özelliği dünyada bugüne kadar dikmeler arası açıklığı en fazla olan köprü olması. 2223 yılına yetişecek olan köprünün iki kule arasındaki mesafe 2023 metre olacaktır. Bu yıl 18 Mart'ta ilk kazmayı vurmayı istiyoruz. Türkiye 15 yıldır büyümeye devam ediyor. Ülkemiz üzerinde hesap yapanların hesapları kursaklarında kalacaktır.
YATAY MİMARİYİ TEŞVİK EDECEĞİZ
Şehirlerimizi afet risklerinden arındırırark yeniden inşaa edeceğiz. 200 bölgeyi ayırdık ve faaliyetlerine başladık. Güneydoğu'da 35 bin konutun yapımına başladık. Ayrıca alçak terör örgütünün çukur siyasetiyle yakıp yıktığı kentlerimizin yapımına başladık. Bütün ihtiyaçları düşünülmüş bu konutları yapıp vatandaşımızın hizmetine vereceğiz. Sur'u aslına uygun olarak bir cazibe merkezi haline getiriyoruz. Şehirlerimiz sadece beton yığınlardan oluşmayacak. Sosyal ihtiyaçları karşılayacaktır. Dikey mimari yerine yatay mimariyi daha çok teşvik edeceğiz. Osmanlı'dan bugüne uzanan bir bayındırlık ve çevre geçmişimiz var. Bu anlamda tarihi bir birikimimiz var. Bunun bu şuraya yansıyacağını düşünüyoruz. Bu şura 3 ay boyunca devam edecektir. Kimlik planlama ve tasarlamadan, göçlere kadar birçok yelpazede çalışacağız.
140 MİLYARLIK YATIRIM YAPILACAK
Geçtiğimiz 16 yıl içerisinde 670 bin konut tamamladık. TOKİ ile 75 bin konut tamamlanıp sahiplerine teslim edilecek. Konut alanında 140 milyarlık yatırımı gerçekleştirmiş oluyoruz. Son 16 yıl içerisinde hükümetlerimiz yeşil alan miktarını 1,8 milyon hektar düzeyinde artırmıştır. 3 milyar ağacı toprakla buluşturdu. 1999 depremi bize çok şey öğretti. 5 milyon yapının deprem riskine karşı yenilenmesine rağmen, halen 7 milyon yapının yenilenmesine ihtiyaç vardır. Terör örgütünün çukur siyasetiyle yakıp yıktığı alanları süratle inşa ediyoruz. Sur Diyarbakır'ın cazibe merkezidir. Önce Sur'dan başladık. Örnek bir çalışma yapıyoruz. Tarihi dokusunu bütün ihtişamıyla yeniden ortaya çıkarıyoruz. Bunun yanı sıra vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.