Çıkışı olmayan lunapark
Hazırlayan: AHMET YASİN ALDI
Mustafa Kutlu Türk edebiyatının çoğu önemli yazarı gibi öğretmen kökenli bir hikâyeci… Nurettin Topçu’nun düşünce dünyasının takipçilerinden. Aynı zamanda geniş ufuklu bir kültür tarihçisi, üslup sahibi bir yazar. Onun Bu Böyledir kitabını aldığım zaman merakla arka kapağına baktım. Kitabın arka kapağında alışık olduğumuz gibi bir arka kapak yazısı yoktu. Kitabın ISBN numarası, Kültür ve Turizm Bakanlığının bandrolü ve ön kapağında da bulunan üç kere tekrar edilen “hiç” kelimesinin küçültülmüş hâli vardı.
Dolayısıyla kitap hakkında hemen bir fikir sahibi olmak mümkün değildi. Dergâh Yayınları ise kitabı dört dörtlük özetleyen şu iki cümleyle tanıtmış Bu Böyledir’i: “Lunapark metaforu içinde bir çekirdek ailenin başından geçenler. Yazar, ülkemizdeki sosyal değişimi eleştirirken bir yandan da insanın dünya hayatındaki temel varoluş meselesine vurgu yapıyor.”
Bir
Ailenin Başından Geçenler
Kısa sayabileceğimiz bu eser 90
sayfadan oluşuyor ancak buna aldanmamak gerekir. Çünkü anlaşılması o kadar
kolay olmayan bir eser bence. Anlatıcı usta bir hikâyeci olarak Türkçemizin
bütün imkânlarından yararlanmayı başarıyor. Her gün çevremizde gördüğümüz insanları
hatırlatan karakterler, onların konuşmaları, sahne tasvirleri ve tabi ilginç
benzetmeler hemen göze çarpıyor. Böylece anlattıklarının gözümüzün önünde
canlanmasını sağlıyor. Bir Lunapark üzerinden toplumsal hayattaki değişimi
gözler önüne seren Mustafa Kutlu, okurlarından insanın dünyada niçin var
olduğunu anlamasını bekliyor.
“Bu Böyledir” Süleyman’ın eşi ve kızı ile yeni açılan
lunaparka gelmesi, poligonda atış yapması ile başlar. Ardından “Bahtımın
Yıldızı” bölümünde Süleyman’ın hayatından bazı kesitler sunulur. Zengin adamın
oğlu ile evlenmeyi arzulayan Zinnure de burada dâhil olur hikâyeye. Süleyman’ın
kendisini sınıfta bırakan felsefe öğretmeni Şinasi ile karşılaşması, felsefe
dersiyle ilgili kötü anıları, memur oluşu ve Hafız Yaşar’la nasıl tanıştığı ise
“Süleyman’ın Seçimi” bölümünde geçen belli başlı olaylardır. “Red Cephesi” ise
şehirleşme, yüksek katlı evlerin çoğalması ve bunun acı sonuçları gözler önüne
serildiği kısımdır. “Manifatura”da Süleyman’ın dayısı Rafet, “Kahkaha
Çiçeği”nde Şinasi’nin karısından ayrılması anlatılır. “Son” adlı bölümde ise
anlatı okurlarına çıkışsız lunapark üzerinden asıl vermek istediği mesajı
iletir.
Yıllardır hayatın tabii bir
şekilde yaşanması gerektiğini anlatan Mustafa Kutlu, insanların geç yatıp geç
kalkmasını sorun olarak görmektedir. Karakterlerinden Hafız Yaşar bu durumu
“Gece gecedir, gündüz ise gündüz.” diye özetler. Öte yandan gelişen dünya
içerisindeki insanların bitimsiz istekleri ve şaşalı ortamları da
eleştirilmektedir.
Hayatın
Dönüşmesi
Hayatı, değişen insanları ve
ilişkilerini mesele edinen Mustafa Kutlu’nun anlattığı olaylar hepimizin
başından geçebileceği gibi yakın çevremizde de yaşanabilir. Örneğin Süleyman’ın
kızı Fatma’nın kola isteğini geri çevirmemesi bana anne ve babamın davranışını
hatırlattı.
Kitabın sonlarına doğru okuyucularına
daha açık ve net bir şekilde şaşalı dünyanın olumsuzluklarına işaret eden yazar,
aslında tüketme arzusuyla bitip tükenen insanların dramını anlatmaktadır. Bu Böyledir’in yayımlanmasının üzerinden
yıllar geçmesine rağmen hâlâ okunmasını da buna bağlayabiliriz.
Mustafa Kutlu’nun 1980’li yıllara ilişkin eleştirel yaklaşımını Bu Böyledir üzerinden yakalamak mümkün. Kutlu burada lunapark sembolü anlattığı tüketim ve şaşalı hayatı sonraki yıllarda alışveriş merkezleri yani AVM’ler özelinde eleştirmeyi sürdürmüştür. Kutlu’nun yazı hayatı dünyanın geçici olduğunu anımsatmaktan ibarettir denilebilir. Bu yüzden kitabın kapağındaki yazı üzerinde ne kadar düşünülse azdır.
(YENİLERDEN)
• Lev Tolstoy
Mahatma K. Gandhi, Tolstoy-Gandhi
Mektuplaşmaları, çev. Fahrettin
Biçici, Vakıfbank Kültür Yayınları, Ankara, 2019.
Tolstoy ile
Gandhi’nin mektuplaşmalarını okurken, ahlaki mükemmeliyetçilikten ödün
vermeden nasıl mücadele edilebileceğini göreceksiniz. Tolstoy’un dediği gibi
kesinlikle direnmemek mi, yoksa Gandhi’nin öğütlediği gibi pasif direniş mi
doğrusuydu?
• Bir Bilim Adamının Romanı,
Oğuz Atay, İletişim Yayınları, İstanbul, 2020.
Ülkemizde pek
benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay’ın, kendine özgü
üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa İnan’ı anlatışı.
Marc Engelhardt,– Son Göç Dalgası Dünyayı Nasıl Tümüyle
Değiştirdi?, Çev. İlknur Aka, YKY, İstanbul, 2020.
Kitap, Kenya’dan Avustralya’ya,
İsrail’den Etiyopya’ya kadar geniş bir coğrafyada mülteci kamplarında
bekletilen, yerleştikleri veya sığındıkları ülkeye uyum sağlamaya çalışan,
kaçışları sırasında yakınlarını kaybetmiş veya sakatlanmış insanların iç burkan
öykülerini bir araya getiriyor.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.