Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2430.05
BIST 100
9799.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

CHP'nin büyük kaçışı!

Çözüm sürecine destek vermeyen CHP, parti tabanında gelen istifa ve tepkilere rağmen ulusalcı politikalardan vazgeçmiyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partisindeki iktidarı kaybetmemek için tehlikeli bir oyuna girdi: Ulusalcıları elimine etmek için daha ulusalcı bir politika izliyor. Dersim katliamından özür dilemek konusunda olduğu gibi CHP, çözüm sürecinden de uzak durmaya çalışarak, büyük toplumsal ve siyasi sorunlardan kaçışını sürdürüyor
CHP'nin büyük kaçışı!
07 May 2013 00:00:00
Çözüm sürecine destek vermeyen CHP, parti tabanında gelen istifa ve tepkilere rağmen ulusalcı politikalardan vazgeçmiyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partisindeki iktidarı kaybetmemek için tehlikeli bir oyuna girdi: Ulusalcıları elimine etmek için daha ulusalcı bir politika izliyor. Dersim katliamından özür dilemek konusunda olduğu gibi CHP, çözüm sürecinden de uzak durmaya çalışarak, büyük toplumsal ve siyasi sorunlardan kaçışını sürdürüyor

FERHAT AÇIL

CHP Genel Başkanlığı'na "yenilikçi" bir vizyonla gelen Kemal Kılıçdaroğlu, aradan geçen yıllarda bu vizyonun tam tersine hareket etti. Partideki "yeni CHP-eski CHP" kavgasında kazanan taraf olan Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal ve Önder Sav kadrolarını saf dışı bırakmıştı. Bu durum kimilerine göre "yeni CHP"nin ilk adımıydı. Bu yorumu destekleyen bir diğer olay ise Kılıçdaroğlu'nun depremle sarsılan Van'a gidip kurban bayramını orada geçirmesi ve kurban ibadetini halkla birlikte yapmasıydı.

CHP tabularını yıkıyordu

"CHP tabularını yıkıyor, halkın gelenek ve görenekleriyle buluşuyor. CHP'nin bu davranışı doğru. CHP içerisindeki değişimin sürdüğünü, devam ettiğini görüyoruz. CHP'nin ve solunun yarına dair olumlu bir adım, akıntıya karşı kürek çekilemeyeceğini görmüş oldular." Bu yorumlar da bölgedenu2026 Ancak CHP bu tutumunu devam ettiremedi. Gazeteci-Yazar Mahmut Övür'ün deyimiyle "klasik CHP'nin bürokratik zihniyeti" bunu gerektiriyordu.

Dersim krizi

Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki sözde yenilikçi CHP'de ilk derin ve büyük kriz Dersim'le yaşanıyordu. Kemikleşmiş kadroların en etkili ismi, güzide "sosyal demokrat" politikacı Onur Öymen, "Demokratik Açılım"ın görüşüldüğü Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada, geçmişte Dersim İsyanı'nın bastırılması için ne yapıldıysa bugün benzerinin yapılması gerektiği mahiyetinde açıklamalarda bulunuyordu "Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok"

Resmi özür

Başbakan Erdoğan ise CHP ile devam eden "Dersim olayları" polemiğinde 4 belge açıklıyordu. Bununla yetinmeye Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilke imza atarak tarihi bir özürde bulunuyordu: "Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorumu2026" Hal böyle olunca CHP'de akan sular durulmadı. CHP bu sefer bir geleneğini daha kullanıyordu ve Dersim konusunda muhalif tavrı gösterenleri partiden uzaklaştırıyordu. Tunceli İl Başkanı Hüseyin Güneş Deniz Baykal'a yakın olduğu için, Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer ise Dersim'den özür dilediği için partiden uzaklaştırılıyordu. Yeni-eski CHP kavgasının yaşandığı en büyük raunt ise tüzük kurultayı oldu. Eski Genel Başkan Deniz Baykal ve eski Genel Sekreter Önder Sav'ın desteklediği muhalifler harekete geçerek tüzük kurultayı için imza topladı. Kurultaya gidildi. Kazan yine Kılıçdaroğlu oldu.

"Hayır" istedi değişim çıktı

Ak Parti'nin başlattığı açılım sürecine destek vermeyen Kılıçdaroğlu'nun CHP'si MHP'yi kıskandıracak şekilde hükümeti ihanetle suçladı. 12 Eylül Referandumunda çözüm için büyük riskler alan Başbakan'ı halka şikayet eden Kılıçdaroğlu, bu "hayır" oyunda bir "hayır" vardır deyip halktan referandum için olumsuz kanat belirlemesini istiyordu. Ancak değişen Türkiye'nin adımlarının atıldığı bu referandumda halk büyük çoğunlukla değişimden taraf oldu.

Yol haritası orada kaldı

Kılıçdaroğlu en büyük sürprizi, hazırladığı terör ve Kürt meselesinin çözümüne ilişkin CHP'nin hazırladığı yol haritası sonrası Başbakan Erdoğan'dan görüşme talep etmesi oldu. Başkanlığa geldiği CHP'de eski başkan Deniz Baykal'ın polemiklerini devam ettiren Kılıçdaroğlu, hükümet kanadından gelen tüm görüşme taleplerini reddediyordu. Başbakan'ı sürekli televizyonlarda düelloya davet eden Kılıçdaroğlu'nun bu adımı büyük bir sürpriz olmuştu. CHP'nin AK Parti'ye götürdüğü teklif olumlu karşılandı. Ak Parti destekledi. Ancak CHP bundan da kaçtı. Ve ortaya attığı yol haritasına sırtını döndü.

Yüce Divan yolunu gözlediler

2012'in Aralık ayında ise Türkiye'nin makus tarihi değiştirecek adımlar atılmaya başlandı. Her seferinde oylarını artırarak iktidara gelen Ak Parti hükümeti tarihinin en büyük riskini alıyordu. Başbakan Erdoğan ise siyasi hayatını riske atıyordu. Bunun tek bir açıklaması vardı onun için "Anaların göz yaşı dinsin. Gençlerin kanı akmasın. Ülkeye barış ve huzur gelsinu2026" Bu şekilde bakıldığında tüm siyasi hareketlerin ve tüm yapıların, buna destek vermesi gerekirdi. Ancak ülkemizde bunun gerçekleşmesin pek de mümkün görünmüyordu. Nitekim de öyle oldu. Muhalefetin "ana" ve "yavrusu" Habur girişimde, açılım sürecinde gösterdiği tavrı bu sefer katlayarak sergiledi. Onlar için atılan her bir adım bir yüce divan'a bir biletti.

Krediler verdiler, tabanlarını kaybettiler

Ak Parti başlattığı çözüm sürecine biz duyarlı gazeteciler, vicdan sahibi insanlar ve göz yaşlı annelerden büyük destek geldi. Büyük heyecan uyandıran bu süreç anketlere de yansıdı. Destek şuanda yüzde 70'lerde. Bu sürece başta kredi vermeye karar veren Kılıçdaroğlu ve ekibi partideki dengeler değişince sürecin tam karşısında yer almaya başladı. CHP tabanın büyük kesimi hükümetin başlattığı sürece destek veriyor. Partideki Baykalcı, Önder Savcı kadrolara yapılan tasfiyenin bir benzeri bugünlerde "Yeni CHP" kadrolarına yapılıyor.

İstifalar peş peşe geldi

Eski CHP'nin temsilcilerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler ise Meclis kürsüsünde "Türk ulusu ile Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz" diye naralar atıyordu. Buna tepkiler gecikmedi CHP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat partisinden istifa ederek AK Parti'ye geçti. CHP'den istifa edilmesi için sürekli baskı yapılan Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç da istifasını sunmuştu. Bunun yanı sıra birçok CHP teşkilatı da istifa etti. İstifalarla sarsılan CHP ise her geçen gün "ulusalcı" çizgisini kalınlaştırdı.

"Yeni CHP" sözde kaldı

CHP'de iktidarını kaybetmek istemeyen Kemal Kılıçdaroğlu, ulusalcıların oyunu almak için daha ulusalcı bir çizgide. Yeni CHP söylemiyle CHP Genel Başkanlığa gelen Kemal Kılıçdaroğlu şu an, Barış sürecine karşı çıkan, Dersimle yüzleşmeyi reddeden, 1990'da hazırladığı Kürt raporunu pratiğe geçirmekten korkan bir partiye dönüştü.