Canlı yayın aracılığıyla Kâbe'deki namaza uyulabilir mi?
Ali Rıza Demircan Hoca
MUHTEREM Milat Gazetesi okuyucuları, Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bu haftaki Cuma sohbetimizde Metaverse dünyada Hac ve Umre ibadeti ile “Canlı Yayın Aracığıyla Mescid-i Haram’da /Kâbe’de Kılınacak Namazlara Uymak” konusunu ele alacağız.
Bu konuda yıllar önce yazılmış ve yayınlanmış olan makalemizde
ayrıntılı olarak, vakit birliği şartıyla dünyamızın her hangi bir
yerinden Kâbe’de kılınacak namazlara uyulabileceğini açıklamıştık. Çünkü
bu uygulamada kişi, getirilen tekbirlere canlı yayın aracılığı ile uyarak
bulunduğu yerde namazını tam olarak kılmaktadır.
Metaverse dünya!
Metaverse yani sanal gerçeklik
gözlükleriyle izlemede bilgi alınabiliyor ve ruhsal coşku sağlanabiliyorsa da
hac ve umre fiilleriyle ilgili hiçbir işlem yapılmamaktadır, yapılamaz da.
Çünkü hac ve umre; her hangi bir yerde değil insanlık hayatının başladığı
Mekke’de; Mina-Müzdelife-Arafat ve Kâbe çevresinde yapılmaktadır. Kişi
ihramlanacak, bir tür insanlık kongresi olan Arafat Vakfesinde bizzat hazır
bulunacak, insanlığın ilk mabedi olan Kâbe etrafında tavaf yapacaktır. Böyle
yapılması Yüce Rabbimizin Kur’ânî buyruğudur. Peygamberimizin uygulamasıdır.
Canlı Yayın Aracığıyla Mescid-i Haram’da /Kâbe’de Kılınacak
Namazlara Uymak…
Dünyanın bütün coğrafi
bölgelerinden, kendisinde kılınacak, cemaat namazlarına uyulabilecek kudsal
mekân olarak tavsif ettiğimiz Kâbe’nin bu özelliği ile ilgili yazdığımız ve son
derece önemsediğimiz makaleyi aşağıda sunuyoruz:
Cemaat Namazlarının ve Dünya Ölçeğinde Birlikteliğin Önemi…
Renkleri, dilleri ve doğup yaşadıkları coğrafyaları farklı olsa da
bütün müslümanlar kardeştirler. Bu kardeşliği belirleyen Yüce Allâh’tır.
Fertler, toplumlar ve devletler olarak müslümanların İslâmî ilkeler
çerçevesinde birleşmeleri, birbirlerini dost edinmeleri, ayrılıklara
düşmemeleri, za’fa düşürücü eylemlerden kaçınmaları, sulh içinde yaşamaları,
kendileri için güç kazanmaları ve aralarında yardımlaşmaları Kur’ân ve Sünnet
gereğidir ve ibâdettir.
Dünya ölçeğinde iktisadi ve siyasi birlikteliklerin önem ve yaygınlık kazandığı
devrimizde, yukarıda açıklanan vazifelerin bir gereği olarak müslümanların da
kültürel, iktisâdi ve siyâsi bloklar oluşturmaları hayatî bir zarurettir.
Muhtaç olduğu atılımcı aydınlarını ve yöneticilerini bir türlü yetiştiremeyen
İslâm dünyası ne acıdır ki bu zarûreti algılayamamaktadır.
Ama bir yerden başlamak gerekir. Mevcut imkanları değerlendirerek kültürel alt
yapıyı oluşturmada sivil inisiyatifler olarak bizler de görev üstlenebiliriz.
Kâbe Merkezli Bilgi ve İstihbarat Akışı…
Telif ve tercüme eserler, belgeseller ve medya yoluyla İslâm
kültürünün yayılması, Hac ve Umre ibâdetinin tanışma ve kaynaşmalara aracı
kılınması, yaygın turizm faaliyetleri, oluşturulacak çok yönlü ve kapsamlı
fuarlar, değindiğimiz sivil inisiyatiflere örnek olarak değerlendirilebilir.
Teknolojinin gelişmesiyle doğan bir kültürel imkan da radyolar ve televizyonlar
aracılığıyla Mescid-i Haram’dan canlı olarak yayınlanan namazlara dünyamızın
bulunduğumuz noktalarından katılmaktır.
Peygamberimizin açıklamalarına göre bütün yeryüzü Sevgili
Peygamberimize ve O’na inanlara ibâdetgâh kılındı. Kur’ân’ımızın emriyle
Mekke’deki Mescid-i Haram’ı kıble edinmekle emrolunduk. Güç yetirebilen bütün
müminlere farz kılınan Hac ibâdeti için de Kâbe’yi tavafla vazifelendirildik.
Kâbe’yi içine alan Mescid-i
Haram’da kılınan namazların yüzbin derece daha sevaplı olduğu bildirilerek
orada namaz kılmaya yönlendirildik.
Kâbe Dünyanın Kıblesidir
“Canlı Yayın
Aracığıyla Mescid-i Haram’da /Kâbe’de Kılınacak Namazlara Uymak” açıklanan
gerçekler ışığında zaman zaman da olsa yeryüzü mescidinin mihrabı olan ve
Ka’be’yi içine alan Mescid-i Haram’ın imamına uyarak namaz kılınmasının ne azîm
bir ibâdet ve ne büyük kültürel birliktelik olacağı açıktır.
Dünyamızın değişik
noktalarından aynı imama uyarak namaz kılmanın siyasî ve iktisadî güce de
dönüştürülebilecek ihtişamını tahayyül etmek bile müslümanı vecde getirebilecek
kültürel bir olgudur.
Bilindiği gibi namaz
ana ibâdettir. İslâm’ın temellerinden birini oluşturur. Gerçek müslüman
olabilmek için namaz kılmak gereklidir.
Kadınlar ama özellikle erkek müslümanlar için namazların cemaatle
kılınması da İslâmî görevlerimizdendir.
Namazların ikame edilmesi şeklindeki Kur’âni emirler namazların cemaatle
kılınması gereğine işaret ediyorsa da cemaat namazlarının önemi ve konu
ile ilgili ayrıntılar Yüce Peygamberimiz tarafından açıklanmıştır. Önemine
binaen altını çizerek ifade etmek isteriz ki yaşanılan muhitin camilerinde
cemaat namazlarına devam etmek şüphesiz Kıyâmet Gününe kadar devam edecek bir
uygulamadır. Cemaat namazlarında fiilen birleşemeyen müslümanların
birlikteliklerini oluşturamayacakları da bir hakikattir.
Amaç Ümmet Bilincini Pekiştirmektir
Bizim gündeme getirmeye çalıştığımız konu, ümmet bilincini
pekiştirecek, milyonların iştirak etmesi sebebiyle büyük sevablara erdirecek,
kudsal topraklara gidemeyecekler için özlem giderecek, yaşadıkları mahallin
camiilerine gidemeyecek kadınlara, hastalara, yaşlılara ve özürlülere cemaat
namazına katılma imkanlarını sağlayacak ve bütün bunların sonucu olarak da
İslâm birliğine kültürel katkı sağlayacak uygulamadır. Yani Mescid-i Haram’dan
radyo ve televizyonla canlı olarak yayınlanan namazlara ülkemiz dahil
dünyamızın her noktasından katılmaktır. Bir diğer ifadeyle Mescid-i Haram’ın
imamına iktida ederek (uyarak) namaz kılmaktır.
Farz Namazlarda Ana Şart Vakit Birlikteliğidir
Bazı misaller vermeye çalışalım.
1) Vakit birlikteliği şartıyla Mescid-i Haram’da kılınan beş vakit
namazdan her hangi biri için imama uyulabilir. Mesela Mescid-i Haram’da kılınan
yatsı namazı ise Türkiye’de bulunan mahalde de yatsı namazı vakti girmişse
imama uyulabilir.
2) Vakit birliğinin sağlanması halinde Farz ve Vacib ibâdetlerimiz olan Cuma ve
Bayram namazları için de imama uyulabilir. Ancak bu tür uyuşların yaygınlaşması
Cuma ve Bayram namazlarının meşrû kılınmasındaki hikmetlerle çatışabileceği
için biz bu uygulamayı özellikle üzerlerinden farziyet ve vücûbiyet düşmüş olan
mahkûmlara, yaşlılara, özürlülere tavsiye edeceğiz.
3) Beş vakit namazını münferiden veya cemaatle edâ etmiş kişi, kendisi için
nafile ibâdet olması niyetiyle Mescid-i Haram’da kılınan her hangi bir namaz
için imama uyabilir.
4) Vakit birliği halinde kişi yatsı ve teravih namazları için de uyabilir.
Muhitinin camiinde 8 veya 12 rek’at teravih kılan kişi, Kâbe imamına uyarak 20
rekatı tamamlayabilir. Terâvih namazını kılmış kişi, aynı gece Kâbe imamına
uyarak 4, 8, 12, 16 rek’at veya tam bir teravih namazı daha kılabilir.
Uygulama ile ilgili olarak
verdiğimiz örneklerden sonra irdelememiz gereken asıl konuya girelim.
Canlı Yayın Yoluyla İmam Uyuş a Kur’ânî, Nebevî ve Fıkhî Bir Engel
Yoktur
Kur’ânî, Nebevî ve Fıkhî bir engel olmadığı için biz câizdir
diyoruz.
İmama uymanın şartları ile ilgili Kur’âni bir hüküm yoktur. Temel birkaç
hüküm dışında Nebevi Sünnette de ayrıntılı açıklamalar bulamıyoruz. Böyle
olması da tabidir. Zira Kıyâmet Günü’ne kadar geçerli kılınmış bir dinin geliş-
meleri kucaklayacak genel kurallarla yetinmesi gerekirdi. Konumuzla ilgili sö-
zü edilen genel kurallardan biri ve de başlıcası Buhâri ve Müslim’in rivayet
et- tiği şu hadistir:
“İmam kendisine uyulması
içindir. İmam tekbir aldığı zaman tekbir alınız. Rukûa gittiği zaman rukûa
gidiniz, secdeye vardığı zaman secdeye varınız. İmam ayakta kılarsa sizde
ayakta kılınız.”
Canlı yayın yoluyla nakledilen
namazlarda imamın tabii sesi anında işitildiği ve imam tekbir aldığında tekbir
alınabildiği, imam rukûa ve secdeye gittiğinde aynı anda rukû ve secde
yapılabildiği için imama uyuş ile ilgili sünnetin öngördüğü ana şartlar
gerçekleşmektedir.
Canlı Yayın Kesilirse
Canlı yayın aracılığı ile imama uyuşla ilgili fıkhî bir engel de
yoktur. İmama uyuşla alakalı olarak kişinin imama uymaya niyet etmesi, imamla,
imama uyanın namazlarının aynı olması gibi ictihâdî şarlar zaten
gerçekleşmektedir.
İmamla imama uyanların aynı mekânda olmaları gibi mekân birliğini öngören ve
engel gibi görülen fıkhî görüş ise İmam Mâlik gibi müçtehidlerin katılmadığı
bir görüş olup Kur’ân ve Sünnet nassına dayanmaz. Kaldı ki mekân birliğini şart
koşan müçtehidlerin amacı, yaşadığımız dönemlerde ortaya çıkmış canlı yayın
yoluyla imama uyma görüşünü reddetmek değildir. Amaç, birlik ve beraberliğe
vesile olması gereken cemaat namazlarının mekân farklılığı sebebiyle ihtilaf
sebebi olmamasıdır. Canlı yayın yoluyla imama uyuşta ise böyle bir sakınca
yoktur.
Burada akla gelebilecek soru, şu veya bu sebeple yayının kesilmesi ve ekranın
kararması durumunda imâmla bağlantısı kesilecek muktedinin (uyan kişinin) ne
yapılabileceği hususudur.
İmâmın namazdan ayrılması ve yerine imam belirlenememesi durumunda
uygulanacak fıkhî usûl burada da aynen uygulanır. Eğer imama uyan kişi tek ise
kendisi namazını tamamlar. Eğer bir topluluk iseler, önceden belirledikleri
kişi imâm olarak namazı devam ettirir. Aralarında imâmlık yaparak namazı
tamamlayacak kişi yok ise herkes kendi başına namazını bitirir. Burada
görüşümüzü kısmen de olsa teyid eden ve uzun yıllardır devam etmekte olan bir
uygulamayı hatırlatmakta fayda görüyoruz. Bilindiği gibi Mescid-i Haram’ın,
imâmının görülemediği yerlerinden örneğin dış avlularından imama uyulması ancak
teknolojik araçla bir diğer ifadeyle yalnızca ses bağlantısıyla mümkün
olabilmektedir. Ses bağlantısının kesilmesi durumunda, imama uyan kişinin
Mescid-i Haram’ın avlusunda olmasıyla Türkiye’de veya Nijerya’da olması
arasında fiilen bir fark da yoktur.
Açıklanan şartlar içinde Kâbe imâmına uyulabilirse de hiç şüphesiz bizzat
Mescid-i Haram’da bulunanla, canlı yayınla iktida edenin alacağı sevap farklı
olabilir. Haberleşmenin ve hukûki akitlerin cep telefonları, fakslar ve
internet bağlantıları ile yapıldığı, kongrelerin, sportif yarışmaların, eğlence
programlarının ve açık oturumların canlı yayınlarla hayatımıza girdiği bir
dönemde yaşıyoruz. Üstelik İslâm ülkeleri halkları olarak batı emperyalizminin
kültürel, iktisadî, askerî ve siyasî sömürüsü altındayız. İslâm ülkeleriyle
ilgili sorunların anında öğrenilerek örneğin oluşturulacak İslâm bilginleri
birliğinin kararları çizgisinde tavır belirlenmesi gibi hayatî bir zarûretin
içindeyiz. Bu sebeple dünya müslümanları olarak bir merkezden bilgi ve talimat
almak gibi bir eğitime muhtacız.
Canlı Yayın Yoluyla Niçin Yalnızca Kâbe İmamına Uyulur
Bütün bu zarûretlerin kültürel alt yapısının oluşturulmasına büyük
katkı sağla- yacak bir girişim olarak Kur’ân, Sünnet ve Fıkh’ın onayladığı bir
imkânı değerlendirmek için dünyanın her hangi bir noktasından Mescid-i Haram’ın
imamına uyulabileceğini ifade ediyoruz.
Mescid-i Haram diyoruz çünkü “Âlemlere
hidâyet kılınan” o dur.
Duâ ve namaz kıblesi kılınması onun
hidayeti olduğu gibi, yaşadığımız dönemde dünyamızın herhangi bir yerinden
imamına uyulabilir olması da onun hidayetindendir. Bu makalenin yazarı böyle
düşündüğü içindir ki yıllardır yaptığı uygulamayı paylaşmak için bu yazıyı
kaleme alarak konuyu müslümanların gündemine getirmek istemiştir.
Sonuç olarak deriz ki:
Hayata öncelikle Kur’ân ve Sünnet zaviyesinden bakmalıyız. Nassa
dayalı hükümler elbette değişmez. Ancak zamanın değişmesiyle ictihâda dayalı
hükümlerin değişebileceği gerçeğini kavrayarak yukarıda değinilen mekân birliği
gibi ancak dönemleri için önem arzetmiş tarihi ictihâdları aşabilmeliyiz. Bu
atılım fıkha karşı çıkmak değil, fıkha hayatiyet kazandırmaktır.
Doğruları en iyi bilen Allâh’tır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.