Flaş dolar ve İstanbul Sözleşmesi açıklaması
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Kongremize hoş geldiniz. Kalbi millet ve memleket sevdasıyla çarpan tüm vatandaşlarımı selamlıyorum. Sizlerin şahsında istikbalimiz için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan şehit ve gazilerimizi selamlıyorum. İnsanlığa, ümmete, ülkemize hizmetin ilk aşaması olarak gördüğümüz bu kongremize de Rabbimize niyazla başlıyoruz. Biz fanilerin elbette hatası ve eksiği olmuştur, olacaktır. Önemli olan istikameti doğru, azmi güçlü tutmaktır.
VATANDAŞLARA DÖVİZ ÇAĞRISI
Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum. Bu vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum. Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor.
İş insanlarımıza da, 30 Haziran’a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak, yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum. Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, Türkiye’nin gücüne ve potansiyeline güvenmeleri çağrısında bulunuyorum. Herhangi bir endişeye gerek yok. Biz kendilerinin bu noktadaki garantisiyiz.
ERDOĞAN'DAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YORUMU
Gündemimizde, yeni ve sivil Anayasa çalışmalarının çerçevesini oluşturacak ilkeler var, hukuk ve ekonomi reformlarımızın uygulama programları var, aile-eğitim-kültür merkezli yeni milli uyanış ve yükseliş ahdimiz var, teröriste terörist diyemeyenlerin riyakârlıkları var. Gündemimizde, kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil, kâğıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var. Kadınları dağa göndermek suretiyle ardından da ağlayan namertler var. Gündemimizde sırf ülkemizi hedef aldıkları için PKK’dan FETÖ’ye ve hatta DEAŞ’a kadar terör örgütleriyle iş tutanların acizlikleri var. Gündemimizde son dönemde kesintisiz bir şekilde uğradığımız saldırılar ve bunların üzerine gelen salgın yükü sebebiyle sıkıntıya düşenlere verdiğimiz ve vereceğimiz destekler var.
TÜRKİYE'Yİ 2053 VİZYONUNA İNŞALLAH BU İTTİFAKLA KAVUŞTURACAĞIZ
MHP'ye ve Genel Başkan Sayın Bahçeli'ye Cumhur İttifakı çatısı altında bizimle birlikte yürüdükleri için şahsım ve partililerim adına şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'yi önce 2023 hedeflerine ardından da 2053 vizyonuna inşallah bu ittifakla kavuşturacağız.
Ekim 2003'teki ilk olağan kongremizde 'Her Şey Türkiye İçin' diyerek yola çıkmıştık. Kasım 2006'daki ikinci kongrede 'Türkiye'nin Partisi Türkiye'nin Lideri' diye milletle kucaklamıştık. Geçmişimizi hakkıyla bilmeden, bugünün hakkını vermeden, geleceği inşa edemeyiz. Tek parti faşizminden darbe ve vesayet cenderesine, bunların yol açtığı siyasi, sosyal, ekonomik krizlerden, bölgesel ve küresel tehditlere kadar nice zorlu mücadeleyi, yine aynı anlayışla yürüttük.
Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler. Ama bu defa başaramayacaklar. Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var.
Bu defa sadece elindekilere sahip çıkmakla yetinmeyen, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri alma kararlığını 2023 hedefleriyle, 2053 vizyonuyla, 2071 idealiyle gösteren bir Türkiye var. Bu defa üzerinde asırlardır sahnelenen senaryoları yırtıp atan, bilhassa da son 8 yıldır önüne kurulan tuzakları birer birer yıkıp geçen, hedeflerinden asla kopmayan bir Türkiye var. Türkiye’yi yeni küresel siyasi ve ekonomik düzenin asli unsurlarından biri yapmakta kararlıyız. Uzunca bir süredir takip ettiğimiz rotamızın adı olan 2023 hedeflerimizi yeni bir başlangıç haline dönüştürerek 21’inci yüzyılı ve ötesini kuşatacak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ediyoruz.
AK PARTİ TÜRKİYE'DE DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRDİ
Türkiye ne zaman demokrasi ve kalkınma hamlesine girişse karşısına içeriden ve dışarıdan nice engeller çıkartıldı. Rahmetli Menderes’in ve rahmetli Özal’ın çabalarıyla, rahmetli Erbakan ve rahmetli Türkeş’in dirayetli duruşlarıyla elde edilen kazanımlar bizi ancak 2000’lerin başına kadar getirmeye yetebildi. AK Parti iktidara geldiğinde karşımızda her şeyiyle tel tel dökülen bir ülke vardı. Demokrasimiz yaralıydı, kalkınmamız eksikti, huzurumuz kaçıktı, ama hamdolsun inancımız ve umudumuz dipdiriydi. AK Parti, milli iradenin üstünlüğünü tam manasıyla tesis ederek Türkiye’de demokrasiyi güçlendirdi.
İktidara geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde kalkındıracağımızın sözünü vermiştik. Önce eğitim dedik ve bütçede önceliği her zaman bu alana verdik. Milli Eğitim bütçesini 2002’deki 7,5 milyar lira seviyesinden aldık, 2021 yılı itibariyle 147 milyar liraya çıkardık. Bugüne kadar toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Üniversite sayımızı 76’dan 207’ye, üniversite öğrencisi sayımızı 1,5 milyondan 8 milyonun üzerine çıkardık.
Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, katsayı farklılıklarını, üniversite harçlarını kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Bay Kemal siz kaldırmadınız. Bağırıp çağıranlar önce o harçları kim kaldırdı, bunu sormaları lazım.
Sporda ülke genelinde 32 stadyumun yapımını tamamladık, 10 tanesinin inşası, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmaları sürüyor.
ADANA'NIN HAL ÇADIRINI HASTANE YAPMADIK
Sağlıkta halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık. Bunları biz yaptık Bay Kemal... Adana'nın hal çadırını hastane yapmadık biz. Hal çadırı başka bir şey, hastane başka bir şey. Milleti bunlarla aldattınız.
Bangladeş'te bir sahra hastanesi yanmış, Allah'tan ölüm yok. Hemen talimatı verdik. Bangladeş'te sahra hastanesi yapıyoruz. Bunun yanında ciddi sayıda konutlar yanmış, bunları da biz inşallah İçişleri Bakanımız AFAD'la takibini yapmak suretiyle AFAD bu konutları yapacak, inşallah Bangladeşli kardeşlerimize bunları ulaştırmış olacak. Bay Kemal, bunlar Erdoğan'ın reklamı değil, Türkiye ve Türk milletinin tanıtımıdır.
Adalet en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biridir. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısı, FETÖ’cü hainlerin yol açtığı tahribata rağmen bugün 21 bin 651’e ulaştı. Şu anda muhteşem bir Yargıtay binası inşa ediyoruz ki dünyada eşi benzeri yok. Merdiven altı adalet dağıtımı vardı ya bir zamanlar. Artık bunlar yok. Bu yıl Yargıtay Adli binasını yeni binasında inşallah açmış olacak. Son olarak da geçtiğimiz haftalarda İnsan Hakları Eylem Planı'mızı milletimizin takdirine sunduk. Ayrıca milletimizi yeni ve sivil Anayasa ile buluşturmak için çalışmaya başladık.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİ ÜLKEMİZ SINIRLARI İÇİNDE EYLEM YAPAMAZ HALE GETİRDİK
Askerlerimiz sınırlarımızda, emniyet teşkilatımız şehirlerimizde, jandarmamız kırsalda, sahil güvenliğimiz kıyılarımızda, istihbaratımız her yerde, milletimizin huzuru için gece gündüz görev yapıyor. PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getirdik. Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te hamdolsun askerimiz, jandarmamız, polisimiz yaptıkları mücadele ile bugüne kadar görmedikleri hesabı ödediler, ödüyorlar ve ödeyecekler. Bunlar tabi durup dururken olmadı.
Muhtarlarımızın vatandaşlarımıza daha etkin hizmet verebilmelerini sağlayacak mekanizmaları kurarken, muhtarlarımızın özlük haklarında çok önemli iyileştirmeler yaptık. Bay Kemal ne diyor, 'Onlara biz birer de özel kalem atayacağız' diyor. Gayet anlamlı bir şey... Eğer gelirsen atamasını yaparsın. Biz muhtarlarımıza destekleri verdik, veriyoruz.
Ulaştırmada Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Nissibi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit Tünelleri gurur abidesi projelerimiz olarak gönlümüze yerleşmiştir. Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da Türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.
SALGINA RAĞMEN YÜZDE 1.8 BÜYÜMEYLE İKİNCİ SIRADA YER ALDIK
Makroekonomide satın alma gücü paritesine göre milli gelirde Türkiye’yi dünyada 17’nci sıradan 13’üncü sıraya yükselttik. Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyle G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık. Her ay yeni ihracat rekorları kırarak bu yolda yürümeyi sürdürüyoruz. Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor. Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur. Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik. Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir. Ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum.
'BATTIK, BİTTİK, YIKILDIK, ÖLDÜK' DİYENLERE BAKMAYIN
Siz içeride birilerinin “Battık, bittik, yıkıldık, öldük” diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın. Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir.
Suriye’de tüm dünya mazlumlara sırtını dönerken, biz sınırlarımızı ve kalbimizi açtık. Rejimin zulmü yanında, DEAŞ’tan PKK-YPG’ye kadar pek çok terör örgütünün acıya ve kana buladığı bu kadim topraklara barışı ve istikrarı getirmek için tüm imkânlarımızı kullandık. Sınırötesi harekâtlarımızla milyonlarca masumun rejim veya terör örgütleri tarafından katledilmesinin önüne geçtik. Suriye gerçek anlamda Suriyelerin yönettiği bir yer haline gelene kadar da bu gayretlerimizi sürdürecek, Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
30 yıl önce Dağlık Karabağ’ın ve Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgaliyle yaşanan katliamlar, Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte bizim de yüreğimizi dağlamıştı. Minsk üçlüsü adı altında bu krizi çözmeyi üstlenenler, 30 yıl boyunca meseleyi daha da karmaşık hale getirmekten başka hiçbir şey yapmadılar. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bu süreçte hep, krizin diyalog ve anlaşma yoluyla çözümü yönünde çaba harcadılar. Buna rağmen Ermenistan tarafı saldırılarına ara ara devam etmiş, diyalog kanallarını tıkayan taraf olmuştur. Geçtiğimiz yılın son aylarında Ermenistan ordusu yeniden saldırıya geçince, Türkiye olarak tüm imkânlarımızla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer aldık. Türkiye’nin desteği ve Azerbaycan ordusunun kahramanlığı sayesinde verilen destansı bir mücadeleyle, hamdolsun bu kirli işgal sona erdi.
Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini daha da güçlendiren bu sürecin, varılan anlaşmaya uygun şekilde neticelenmesi için takipte kalacağız.
Türkiye Uzay Ajansını faaliyete geçirmek ve Milli Uzay Programımızı kamuoyuyla paylaşmak suretiyle bu alanda da iddiamızı ortaya koyduk. Yerli otomobilimizin fabrikasının inşası sürüyor, inşallah 2022’nin sonunda milletimizin hizmetine sunulacak.
Türkiye’yi nükleer güçle elektrik üreten sayılı ülkelerden biri yapacak Akkuyu Nükleer Santralimizin inşası devam ediyor, inşallah ilk reaktörde 2023’te üretim başlıyor.
Dizi ve filmlerimiz, dünyadaki en önemli kültür elçilerimiz haline geldi. Bugün 152 farklı ülkede 600 milyon kişi Türk dizilerini ve filmlerini izliyor.
İstanbul'da AKM bitmek üzere. Onu da bu yıl 29 Ekim'de Türkiye'de bir numara diyebileceğimiz bir opera binasını da İstanbul Taksim meydanında açıyoruz.
YENİ ANAYASA
Salgın şartlarında il kongrelerimiz gibi büyük kongremizi de, hem milletimizin, hem de bu salonda bir araya geldiğimiz sizlerin sağlığını düşünerek gerçekleştirmek durumundayız. Bunun için bugün sadece birkaç başlık üzerinde kısaca duracak, diğer hususları milletimizle bir araya geleceğimiz diğer vesilelere bırakacağız. İlk olarak yeni ve sivil Anayasa teklifimizle ilgili yaklaşımımızı sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin neredeyse iki asrı bulan Anayasa arayışında, milletimizin içine sinen ve dört elle sarılacağı, sahipleneceği bir metne kavuşamadık. Anayasa çalışmalarımızın tamamı, olağanüstü dönemlerde, olağanüstü şartların dayatmasıyla ve olağanüstü yöntemlerle yapılmıştır. Mevcut Anayasamız, 1960 darbesiyle ilk şekli verilen, 1980 darbesinin ardından da yeniden yoğrularak milletimizin önüne konan bir metindir. 1982 yılında kabul edilen mevcut anayasamızın üzerinden 29 yıl geçti. Yani bu Anayasa, tarihi periyodu içinde de artık geçerliliğini kaybetmiştir. Üstelik bu süre zarfında Anayasanın neredeyse değişmeyen maddesi kalmadığı halde yine de ortaya ülkedeki herkesi kucaklayacak bir metin çıkmadı. Yeni ve sivil Anayasa teklifimiz, fikri temeli olmadığı için dikkate almayı gerektirmeyen kimi sığ itirazlar dışında her kesimde olumlu yankı bulmuştur. Yeni Anayasa, darbecilerin, vesayetin, şu veya bu dengenin değil, doğrudan milletin Anayasası olmalıdır. Türkiye’nin bugün, yeni bir Anayasa için hiç olmadığı kadar hazır olduğuna inanıyoruz. Yeni Anayasa çalışmalarında bu safhaya önümüzdeki yılın ilk diliminde ulaşmayı hedefliyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla ortaya çıkacak yeni Anayasa metni de mutlaka milletin onayına sunulacaktır. Buradan, siyasi partiler başta olmak üzere, yeni Anayasa konusunda sorumluluk üstlenecek herkese çağrıda bulunuyorum. Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakarak, Türkiye’yi en az bir asır boyunca taşıyacak lafza ve ruha sahip yeni bir Anayasaya kavuşturalım. Biz buna varız ve hazırız.
Üzerinde önemle durmak istediğim ikinci husus, önümüzdeki dönemde politikalarımızın lokomotifi olacak aile, eğitim ve kültür başlığıdır. Bugün Batı toplumu, sahip olduğu maddi imkanların ve bununla ayakta tuttuğu eğitim ve kültür gücünün büyüklüğüne rağmen, aile müessesesinde yaşanan çöküş sebebiyle, ciddi bir gelecek korkusu, hatta krizi içindedir. Şehirleşmenin artması, çalışma biçimlerinin değişmesi, eğitim seviyesinin yükselmesi, hayat şartlarının karmaşıklaşması gibi sebeplerle, geniş aileden çekirdek aileye doğru bir geçiş yaşadık. Buna rağmen aile müessesimizi korumayı başardık. Evlilik yaşları zaten 30’lara dayanan gençlerimiz arasında hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Bir veya en fazla iki çocuklu aile yapısı giderek yaygınlaşıyor.
Yeni küresel güvenlik sistemi kıtaları ve ortak çıkarları temsil edecek şekilde inşa edilmelidir. Güçlü devletlerin parası çok olan değil ihtiyacı olduğunda vatandaşına gereken desteği verdiği devletler olduğu salgın döneminde ortaya çıkmıştır. Güven ve istikrarı kendisi yanında tüm dünya için de isteyen bir ülke olarak salgın sonrasına da var gücümüzle hazırlanıyoruz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.