Cam ustası Bayraktar, sanatının inceliklerini öğrencilerine aktarıyor
MÖ 3000 yıllarının sonlarına doğru Bronz Çağı'nda Mezopotamya'da keşfedilen, daha sonra Akdeniz'in diğer bölgelerine de yayılan cam yapımı, Mısır'ın İskenderiye şehrinde 7. yüzyıldan itibaren doruk noktasına ulaştı.
Bugüne kadar gelen cam üfleme teknikleri de bu dönemde ortaya çıkarken Anadolu'da Selçuklularla başlayan cam sanatı, İstanbul'un keşfinin ardından iyice gelişti.
Bu kapsamda, 14. yüzyılda Beykoz Çubuklu'daki Kristal Cam İmalathanesi'nde üretilen "çeşm-i bülbül", eserler arasında öne çıkmaya başladı.
Beykoz Paşabahçe'de, 17 Şubat 1934'te Meclis onayıyla ilk ulusal fabrika kurulurken bölge Türk camcılığı için önemli merkez haline geldi.
Zamanla atölyelerinin sayıları azalan cam sanatının ustaları bu sanatın unutulmaması için okullarda öğrencilere ders veriyor, çeşitli etkinlikler düzenliyor.
Bu ustalardan biri olan Sertaç Bayraktar, yurt dışında Türkiye’yi başarıyla temsil ediyor.
"Kültür ve Turizm Bakanlığı El Sanatları Ustası" ünvanını 2010 yılında alan Bayraktar, camın sanata dönüşme sürecini AA muhabirine anlattı.
Bayraktar, bu mesleği yapmaya 1997 yılında Kapalıçarşı'da ustasının yanına girdiğinde karar verdiğini, aslında kuyumculuk mezunu olduğunu söyledi.
Üniversitenin staj döneminde camla tanışıp keyif alarak bu serüvene devam ettiğini dile getiren Bayraktar, lalenin Türk cam sanatındaki önemine değindi.
Bayraktar, "Gelenekselde, Allah aşkını anlatmak istediğimizde laleyi resmederken kırmızı rengi kullanıyoruz." dedi.
Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı eserinde, İstanbul'da 200 cam atölyesinden bahsettiğini aktaran Bayraktar, atölyelerin sayısının giderek azaldığını kaydetti.
- "Bu toprakların camla tanışması nazar boncuğudur"
Cam sanatının Türkleşerek geliştiğine dikkati çeken Bayraktar, "Camın çıkış noktası biz değiliz. Yunan mitolojisinde Medusa'nın gözü ve nazar boncuğu vardır. Nedenini bilmediğimiz kötülüklerin tamamına biz nazar diyoruz. Orta Asya'da bununla ilgili bizim de üçgen şekilde nokta yapılarımız var. Bizim bu toprakların camla tanışması nazar boncuğudur." diye konuştu.
Bayraktar, camın ilk çıkış noktasının Mısır olduğunu, aynı zamanda İspanyol denizcilerle ilgili de bir efsanenin bulunduğunu belirterek, Mısırlıların güneş tanrıları Ra'ya, cehennem ateşinden boncuk yaptırdığıyla ilgili anlatımların olduğunu söyledi.
Camın ilk başta gemi girişlerine konulduğunu anlatan Bayraktar, "Boncuk şehirleştikçe nazar boncuğunun dışına çıkıyor. Gelişme de belki buradan sonra başlıyor. Nazar boncuğunun dışında 50 bin şey çıkıyor. Hatta o geleneksel nazar boncuğuna biz hala 'dana göz' diyoruz. Ege Bölgesi'nde özellikle hayvanlarda görebilirsiniz." ifadelerini kullandı.
- "Cam sanatının gelecek nesillere aktarılması için her şeyi yapıyoruz"
Bayraktar, cam sanatının gelecek nesillere aktarılmasının önemini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Beykoz Boğaziçi Kız Meslek Lisesi'nde cam bölümümüz var. Her sene 30'a yakın öğrencimiz buradan mezun oluyor. Neredeyse iş garantili bir şekilde hemen işlerine başlıyor. Cam sanatının gelecek nesillere aktarılması için hem ders veriyoruz hem de Milli Eğitim Bakanlığının izin verdiği noktalarda eğitime destek oluyoruz. Cam ustaları olarak elimizden gelen her şeyi yapıyoruz."
Birçok devlet büyüğüne ve önemli kişilere eserlerini ulaştırdığını vurgulayan Bayraktar, "Eserlerin altına imza atmıyoruz. Çünkü biz isimlerden ziyade mesleğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Öleceğiz, gideceğiz ama Mimar Sinanlar gibi yaptıklarımız kalacak." diye konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.