'B\u00eaje çiyay\u00eareş, Ceylanı nasıl yem ettin kurda'
MÜSLÜM ÜZÜLMEZ UĞULDAYAN rüzgarın buz tutmuş camlara savurarak vurduğu kar tanelerinin insanın içini ürperttiği soğuk gecelerde sıcak soba başındaki anlatıcıların sesinde yankılanan masallar ve efsaneler çocukluğumuzda bizlerin yaşamına renk katardı. Gecenin karanlığında bir parlayıp bir sönen yıldızlar gibi dünyamızı aydınlatır, bizleri hayali güzel bir yolculuğa çıkarırdı. Anlatılan bu efsanelerde mutlaka anlatılmak istenen bir şeyler olurdu ve anlatılanlardan herkes kendi payına düşeni alırdı. Efsaneler zaten anlatılmak için vardır. Anlatım için de dinleyicilerin olması gerekir. Anlatılan, anlatıcı ve dinleyici üçlemesi gerçekleştiğinde efsanelerin büyüsü gerçekleşir; nesiller boyu aktarımı sonucu yeniden kendisini var ederek tarihteki yolculuğu devam etmiş olurdu.
Eser edebi bir dil ve güzel bir kurguyla kaleme alınmış, yer yer eski çocukluk günlerindeki anılarını efsanelerin başlangıç kısmına serpiştirerek efsaneleri tatlandırmıştır.
Yasaklı dillerden süzülen gerçekler
Anlatılan efsaneleri yazarken de çoğu kez eleştirel yaklaşmış, efsanelerin kökenine sadık kalınırken mekanları, kavramları, sözcükleri ve olayın geçtiği zaman dilimini sorgulamaya çalışmıştır. Ve anlatırken bazen efsaneyi olduğu gibi vermiş, bazen de kaynaklara dayanarak belgelemeye çalışmıştır. "Gerçeklerle yüzleşme adına tarihin derinliğinden saklı kitaplar ve yasaklı dillerden süzülen gerçekleri bulup yazmaya gayret" etmiş.
Tarihin sözlü hali: Efsaneler
Kayıt altına alınmayan her olay, anlatı, yaşanmışlık bir hafıza kaybıdır. Efsaneler, tarihin sözlü halidir. Tarihten gelip hayatımıza sızan sözün sihirli gücüdür. Zamanın akışında sonsuzluğa akıştır. Anlatıcılar ömürlerini tamamladığında veda edip gider, ama efsaneler hep yaşar.
Yazıya dökülenler ise ölümsüzleşir. Misbah Hicri Kürt Coğrafyasında söylene gelen efsaneleri derleyip yazıya dökerek onları ölümsüzleştirdiği Efsaneler ve Gerçekler adlı eser, övgüyü hak ediyor. Esasen efsanelerin en belirgin huyu, üstü örtülen ya da yok denilen tarihi olayları, şahısları, yaşanmışlıkları yeniden hayata döndürmesidir.
Misbah Hicri'nin Efsaneler ve Gerçekler kitabında olduğu gibi efsanelerle kör kuyulardan saklı tarihi bile çıkartır. Misbah Hicri, Efsaneler ve Gerçekler adlı çalışmasında Urfa'yı temel almış, ama özellikle de Kürtlerin yaşadığı bölgeyle bütünleşmeyi uygun bulmuş.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.