Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
2992.18
BIST 100
9539.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Bu iş muhalefete kalırsa kara güne kaldık demektir

Adalet Bakanı Bozdağ, çözüm sürecine ilişkin, 'Bu dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın liderliğinde bu süreci bitirip neticeyi alamazsak, bu işi çözecek adam yok' dedi.
Bu iş muhalefete kalırsa kara güne kaldık demektir
26 Ekim 2014 12:17:00
Adalet Bakanı Bozdağ, çözüm sürecine ilişkin, 'Bu dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın liderliğinde bu süreci bitirip neticeyi alamazsak, bu işi çözecek adam yok' dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, çözüm sürecine ilişkin, "Bu dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın liderliğinde bu süreci bitirip neticeyi alamazsak, Tayyip Erdoğan ile Sayın Davutoğlu çekildiğinde bu işi çözecek adam yok. Bu iş muhalefete kalırsa kara güne kaldık demektir" dedi.
Bozdağ, AK Parti Tekirdağ İl Başkanlığınca düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ülkede demokrasinin standardını yükseltmek için ciddi adımlar attıklarını söyledi.
Bazı şeylerin ülkede konuşulmasının tabu olduğunu, konuşulduğunda ise polisin vatandaşı aldığını ve mahkemelerin ise ceza kestiğini belirten Bozdağ, şimdilerde o konuların Türkiye'nin normalleri haline geldiğini anlattı.
Hükumetin büyük bir demokratikleşme reformunu 12 yıldır hayata geçirdiğini vurgulayan Bozdağ, "Bundan sonra da hayata geçirmeye devam edeceğiz. Hükümetlerimizi alaşağı etmek için pek çok darbe teşebbüsleri oldu ama hiçbirine Allah'ın izniyle eyvallah demedik. Millete güvendik, milletle beraber yol aldık, milletle beraber hedefe yürüdük, bundan sonra da yürümeye devam edeceğiz" diye konuştu.
AK Parti'nin hem kuruluş aşamasında hem de sonrasında aleyhinde birçok dava açıldığını ve hükümetin önünün kesilmek istendiğini dile getiren Bozdağ, Erdoğan için "Muhtar bile olamaz" diye manşet atıldığını hatırlattı. Erdoğan'ın şimdi Türkiye'nin cumhurbaşkanı olduğunu kaydeden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizin sayenizde, bu aziz millet sayesinde oldu. İktidar olmayı engelleyemeyince, milletvekillerini engelleyemeyince, Balyoz, Ergenekon gibi bir sürü darbe teşebbüsü çalışmaları oldu. Muvaffak olamadılar. Cumhuriyet mitingleri oldu, 27 Nisan e-bildirisi oldu, Anayasa Mahkemesi 367 utanç kararını verdi, muvaffak olamadılar. Yolumuza, yürümeye devam ettik. Kapatma davası açtılar yine muvaffak olamadılar. Bugünlere kolay gelinmedi. Yıl 2011, hatırlayın, yüzde 50 oy almışız, Genelkurmay Başkanı dahil o dönemde bütün kuvvet komutanları istifa etti. Bu, 3 sene önce olan hadise. Türkiye buraya kolay gelmedi. Arkasından 7 Şubat, MİT Müsteşarı'na dönük kirli ihanet operasyonu, arkasından Gezi operasyonu, arkasından 17 ve 25 Aralık operasyonları. Bütün bunların tamamı büyüyen, gelişen, değişen Türkiye'nin yolunu kesme mücadeleleridir, saldırılarıdır. Bunlar eşkıyalıktır ama bilmiyorlar ki artık bu ülkede eşkıyaların hükümran olma devirleri kapandı."
Bozdağ, Türkiye'nin 2002 yılında 35 milyar dolar olan ihracatının bu sene 160 milyar dolar civarında beklendiğini bildirdi.
İhracatın 12 yılda 125 milyar dolar arttığına dikkati çeken Bozdağ, "Bunun külfeti ne biliyor musunuz, başkalarının cebinden de 125 milyar dolar para çıkmış demektir. Bu kadar cebinden para çıkanlar rahat durular mı? Savunma sanayisinin yüzde 25'i Türkiye'de milli idi, şimdi yüzde 60'ını biz yapıyoruz. Türkiye tankını, helikopterini, insansız hava aracını, kendi gemisini, her şeyini kendi yapıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm süreci
Çözüm sürecine kararlılıkla devam edeceklerini, bu sorunu sadece AK Parti hükümetinin çözebileceğini söyleyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bu dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın liderliğinde bu süreci bitirip neticeyi alamazsak, Tayyip Erdoğan ile Sayın Davutoğlu çekildiğinde bu işi çözecek adam yok. Bu iş muhalefete kalırsa kara güne kaldık demektir. Onun için bu konuda samimiyiz. Hükümet olarak çözüm sürecini kararlılıkla yürüteceğiz ama bu süreç başarılı olmasın diye içeriden dışarıdan çok uğraşanlar var, onlara da fırsat vermeyeceğiz. İnatla, inançla, samimiyetle, cesaretle, kararlılıkla bu süreci yürüteceğiz. Bazı yapılar, şehitlerin ailelerini, gazileri kışkırtmak istiyor. Onların yakınlarına giderek, 'Bu kadar şehidi boşuna mı verdik?' şeklinde söylemler ifade ediyorlar. Onlar, terörün bitmesi, gözyaşlarının akmaması, ülkenin birlik ve beraberliğin sağlanması için şehit düştü. Şimdi terörü bitirirsek, silahlar susarsa, örgüt tasfiye olursa, artık bu ülkede kavga olmazsa, şehitlerimiz kabirlerinde rahatsız mı olur? Rahatsız olmaz, aksine onlar mutlu olurlar, Rabbine döner derler ki 'Rabbim hamdolsun, uğruna şehit düştüğümüz mücadeleyi kardeşlerimiz, evlatlarımız başardı, terörü sona erdirdiler, kardeş ülkede ailelerin birbirine düşmesine, gözyaşının ve kanın akmasına son verdiler. Hamdolsun.' Böyle düşünüyoruz. Hiç ama hiç kimse şehitlerimizin yakınlarını, gazilerimizi tahrik etmeye kalkmasın. Onlar çok iyi biliyor bizim ne yapmaya çalıştığımızı. Onlar iman sahibi insanlar ama birileri kimin ocağına ateş düşerse düşsün, 'Bu terör bitmesin' diyor. Hangisi doğru? Terörü bitirmek mi yoksa başka ocaklara ateş düşsün diye gayret edenlerin değirmenine su taşımak mı?"
Ortadoğu'daki gelişmeler
Türkiye'nin çevresinin yangın yerine döndüğüne işaret eden Bozdağ, Suriye ve Irak'ta son dönemde yaşananları anımsattı.
Ana muhalefet partisinin liderinin, "Bu kadar Suriyeliyi Türkiye'ye almak ihanettir" söyleminde bulunduğunu aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:
"Şimdi soruyorum, Suriye ile 910 kilometre sınırımız var. Irak'la da 350 kilometre civarında sınırımız var. Şimdi yanımız yanıyor, sınırın ötesindekilerle bu taraftakiler amca çocukları, tıpkı Tekirdağ'dakilerle Bulgaristan'dakiler gibi, tıpkı Edirne'dekilerle, İpsala sınırındakiler gibi. Akraba hatta teyze, dayı, amca çocukları. Hem Bayırbucak Türkmenleri var, Türkiye tarafında akrabaları, Araplar var, Kürtler var, Türkiye'de de karşılıkları var. Hepimiz aynı zamanda Osmanlı bakiyesiyiz, aynı tarihin torunlarıyız, evlatlarıyız, mirasçılarıyız. Yangın var, yanıyorlar. İnsanlar, 'İmdat, bizi kurtarın' diyor. Ne yapacaksınız? Oraya arkamızı dönemeyiz. Suriye'deki yangının dumanı bize geliyor, orada yananların kokusu bize geliyor, oradakilerin feryadı bize geliyor. Hiçbir şey yokmuş gibi gözümüzü kapatamayız. Ağzımızı, kulağımızı kapatamayız. Çığlıkları duyacak, olanları görecek, haksızlığa karşı hakkı söyleyecek ve bu noktada tavır sahibi olmalıyız. Bunu yaptık. Bu tavrı sadece bugün yapmadık. Halepçe'de katliam olduğu zaman da aynısını yaptık. Bulgaristan'da Belene kampları kurulduğu zaman da Kosova'da, Makedonya'da, Bosna'da savaşlar olduğu zamanlar oradan kaçan Arnavutlara, Boşnaklara kucağını açan yine Türkiye oldu. Afganistan'da 1979'da başlayan savaş nedeniyle oradaki soydaşlarımıza da Afganlara da kucağını açan yine biz olduk. Geçmişte de bize açtılar. Bakın Kıbrıs'ta Libya bize destek oldu. Cihan Harbi'nde, Kurtuluş Savaşı'nda Pakistanlı, Afganistanlı, Hindistanlı Müslümanlar bize bileziklerini, altınlarını gönderdi. Şu an Kılıçdaroğlu kalkmış, 'Şimdi bu ihanettir' diyor. Sen daha kendi tarihini bilmiyorsun. Bu zihniyet başta olsaydı var ya rahmetli Özal değil de Kılıçdaroğlu başta olsaydı, emin olun Tekirdağlıların amca çocukları bu Jivkov katliamına, soykırımına tabi olduğu zaman kulağının üstüne yan gelir yatarmış, emin olun. Biz vazifemizi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz."
Kaynak: AA
En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin