Bölgenin yüzü barışa dönük
Bayram Zilan - Ezgi Çelik
1984 yılında başlayan ve 30 yıldan fazla süren çatışmalar neticesinde 40.000 ile 100.000 arasında can kaybı ve ekonomik zarar meydana geldi. Silah ve şiddetin neden olduğu çatışma ortamının ortadan kalkması için Ak Parti hükümeti tarafından hayata geçirilen Kardeşlik Projesi yaklaşık iki yıldır devam ediyor. Artık Kürt ve Türk halkı barış istiyor. Barışın bölgeye olumlu etkilerini aydınlar Milat'a değerlendirdi.
Türkiye'de artık kemik kırılmıyor
Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Zülfü Demirtaş, Elazığ'da çözüm süreci ile beraber ciddi bir vizyon değişikliği yaşandığını dile getirdi. Demirtaş, süreçle beraber insanların terörden dolayı mallarına canlarına zarar gelmeyeceğini, terör bahane edilerek köylerin boşaltılamayacağını bildikleri için bunun kırsal kesimde insanların yaşayışına rahatlık getirdiğini ifade etti. Demirtaş, "Türkiye'de artık kemik kırılmıyor yani insanlar ölmüyor. Türkiye'de terör nedeniyle 40 binden fazla insan öldü. Ölen insanların yüzde doksanı Doğu ve Güneydoğulu idi. Her durumda Kürt halkı zarar gördü ve bugün barışa en fazla sevinen halk Kürt halkıdır" dedi. Demirtaş, bugün Aselsan da çok ciddi projeler gerçekleştirmemizin nedenini askeri harcamalara giden paraların birikmesinden dolayı olduğunu Çözüm Süreci'nin ekonomik anlamda da Türkiye ekonomisine katkı sağladığını belirtti.
Kaynaklar artık insanların refahına hizmet ediyor
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu sekreteri Yasin Yıldız, Çözüm Süreci başlamadan önce Diyarbakır'da büyük bir kaos ortamı olduğunu belirtti. Yıldız, "Özellikle 2. Organize Sanayi Bölgesinde arsalara batıdan çok talep oluşmuştu. Tekstil üzerine çok ciddi atılımlar yapıldı. Barış ortamının sağlanması ile kavga bitecek dolayısıyla savaşa giden kaynaklar insanların refahına ve mutluluğuna hizmet edecek bir duruma geldi "dedi.
6-8 Ekim olayları travmadır
6-8 Ekim olayları ile bölgede yaşayan insanlar burada artık yatırım yapmayalım diye düşünmeye başladıklarını belirten Yıldız, "6-8 Ekim olayları bölge insanı için vahim bir travmadır. Demirtaş'ın sokağa çağrı yapması vahim bir tablodur. 6-8 Ekim olayları kamuoyunda çok tartışılmaya başlandı. Ne yapılmak isteniyor? diye. Bu işin yanlışlığı yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Sivil toplum kuruluşlarından tepkiler gelmeye başlayınca aklını hissiyatının önünde kullanan insanlar bunun yanlış olduğunu dile getirince onlar da bundan bir pay çıkardılar "dedi.
Yüzümüz barışa dönük
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi idarecisi ve Ağrı Kalkınma Derneği Başkanı Ömer Yıldız, meselenin birebir yaşandığı Ağrı da Çözüm Süreci'nin hasretle beklenen proje olarak görüldüğünü ifade etti. Yıldız, "Halk şu anda sabah doğan güneşe bakan ayçiçekleri gibi yüzümüz barışa dönük. Ekonomik anlamda bölgeden kaçmaya çalışan, güvenliğim yok diyen birçok kişi Çözüm Süreci ile beraber Batı'ya gitme planlarını ertelediler. İş adamları yatırımlarına tekrar başladılar. İnanılmaz bir konut ve yapılaşma var. Ağrı'ya gelmekte çekinceleri olan öğrenciler artık rahat rahat şehre gelebiliyor. Son iki yıl için 6.000 ilave öğrenci aldık. Süreç bunu tetikledi. Bölge için çok önemli bir potansiyele sahip olan Ağrı dağı turizme açıldı. Son iki yılda yapılan Azerbaycan odaklı şirket terörden dolayı ağzı yanmış olan Diyadin'e 100 bin dolarlık bir yatırım yaptı. Çözüm süreci ile birlikte bunun konuşulması bile bölgede hareketlenmeyi meydana getirdi" dedi.
Bölgede artık asker cenazeleri görmüyoruz
Batman Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zeki Argunhan, Batman da gece 12'ye kadar cıvıl cıvıl bir hayatın devam ettiğini bunu gören Batılı insanların Doğu'ya bakış açılarının değiştiğini belirtti. Öğrencilerin artık rahatlıkla Batman Üniversitesini tercih etmesini toplumsal açıdan çok önemli gördüğünü kaydeden Argunhan, "Çözüm Süreci umarım başarıya ulaşır. Topluma psikolojik ve sosyal alanlarda rehabilitasyon gibi projelerin hazırlanması ayrıca bölgedeki bazı güçlerin hakimiyetlerinin kırılması ile alakalı bazı projelerin üretilmesi gerekiyor. Bundan sonrası için tefecilik, uyuşturucu bunlara yönelik güzel projelerin yapılmasında fayda görüyorum. Hep beraber kardeşçe yaşayabileceğimize inanıyorum" ifadelerinde bulundu.
Kürtçe dersine karşı çıkanları anlamak mümkün değil
Harran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri öğretim üyesi Mustafa Sami Çetin, Çözüm Sürecini eğitim ve kültür açısından değerlendirdi. Çetin İngilizcenin zorunlu olarak okutulmasında sorun yaşamazken, Kürtçenin seçmeli ders gibi okutulmasında problemlerle karşılaşmamıza anlam veremediğini ifade etti. Çetin, "Sizi tarih sahnesinden silmek isteyen ve topraklarınız üzerinde hem dün hem de hala bugün dahi operasyona, ameliyata devam eden, birçok bölgenizi işgal eden İngilizlerin, Fransızların bu ülkede zorunlu olarak dillerini okutuyorsunuz.Ama kendi kardeşinizin dilini okutmaya gelince problem çıkarıyorsunuz. Bunu anlamak mümkün değil. Bu bir mesafeydi. Türkiye bunu şu anda aşmış durumda. Bugün Kürtçe-Türkçe lügatinin bile olmayışı ıstırap verecek bir hadisedir" dedi.
Kürt Kürdü öldürüyor
Bu huzur ortamının devam etmesi gerektiğini belirten Çetin, "Farklı kesim ve kurumlarca Kürtlere farklı bir tavır sergilendi. Fakat en acısı ve üzerinde durulması gereken ise: Kürt Kürdü öldürüyor. Yasin Börü'nün vicdansızca katledilmesi gibi. Bunu hiçbir vicdan kabul edemez" dedi. Sadece siyasetçilere değil akademisyenlere, tüm sivil toplum örgütlerine ve cemaatlere görev düştüğünü belirten Çetin, Cemaatlerin gerek Kürt meselesinde gerekse alevi meselesinde hiçbir niyet okuyuculuğu yapmadan sürece destek vermeleri gerektiğini söyledi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.