Bölgenin dilini kültürünü bilmemiz lazım
MEHMET GÜNGÖRDÜ/DİYABAKIR
HDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın görevden alınmasıyla, belediye başkanlığı görevine kayyum olarak atanan vali yardımcısı Cumalı Atilla, Diyarbakır'da terör izlerini silmek için gece gündüz çalışıyor.
Başkanlığının ilk günlerinde belediyeye gelmekten çekinen, yanında fotoğraf çektirmekten korkan insanların kendisine teselli verdiğini ve işinin çok zor olduğunu söyleyenlerle karşılaşan başkan Cumali Atilla kendisinin önemli bir görevi üstlendiğinin bilincinde idi. Bu coğrafyanın çocuğu olduğu için kendisine, işinin çok kolay olacağı bilinciyle önce çevresindeki çalıştığı mesai arkadaşlarına bu güveni vermek için büyük çaba gösterdi.
Başkan Atille çevresindekilere şunları söylüyordu; "korkmanıza gerek yok. Biliyor musun işimiz neden çok kolay? Size de söylüyorum, bana her gelen bunu söylüyor. Bizi buraya gönderen irade bizden adaletli ve bölge insanına hizmet için görevlendirdi. Beni saat gece 01.30'da Bakanlık aradı, dedi ki sana bir sefer görevi çıkaracağız. Bende dedim ki, sayın bakanım sadece vali yardımcısı olarak Diyarbakır'da çalıştım, emriniz başım üzerine. Dedi ki başkan tutuklanıyor seni oraya göndereceğiz. Sayın bakanım ben şimdiye kadar hiç kimseden görev talep etmedim. Görev verilir, siz bana bir görev verdiniz ben görevi kabul ettim, omuzlarıma ağır bir yük aldığımın farkındaydım, ve devlet büyüklerinin benden beklentilerinin çok yüksek olduğunun da farkındaydım. Her şeyden önce Diyarbakırlı kardeşlerimin ben geldiğim ilk günden beri benden büyük beklentileri oldu. Bana dediler ki, 'git oradaki insanlara hizmet et' bende buraya hizmet etmeye geldim. Benim niyetim temiz, onun için yüce Rabbim bana yardım edecek. Bu bir, ikincisi: Ben buraya geldiğim ilk günden beri bana maddi manevi desteklerini veriyor. Hani diyor ya, Benim anahtarım her kapıyı açıyor, gidiyorum ve kapı açılıyor. Daha ne olsun bu desteği halktan ve devletimizden aldıktan sonra benim yapmam gereken nedir? Benim için en büyük sermaye bir garibanın hayır duasını almaktır. O zaman benim işim niye zor olsun, benim işim çok kolay. "
İstedikleri kaosu boşa çıkardı
5100 personel kurumu ve 17 yıl aynı siyasi düşüncede olan ideolojik belediyeyi devir aldım bu hizmetleri personelim vasıtasıyla yapıyorum. İlk gün toplantı yaptım. Dedim ki; "Arkadaşlar ben kimsenin ekmeğiyle oynamam. Ben Diyarbakırlı kardeşlerime hizmet etmek istiyorum ama bizim oyun kurallarımız var, devletin ilkeleri var, bizimde prensiplerimiz vardır. Bizim oyun kurallarına uymak zorundasınız. Zaten bizim ilk geldiğimiz günde bizim işi sabote eden vardı ,bugüne kadar da azalarak devam ediyor. Kusura bakmasınlar, bizim oyun kurallarına uymayanları kulağından tutup çıkardık. Bir avukatta şunu diyor; 'Biz istiyorduk ki 4000, 5000 kişiyi işten atsınlar bir o kadar da aileleri beraber sokağa insinler kaos yaratsınlar bize de iş doğsun'. Biz ona da fırsat vermedik.
Fakir fukaranın tepesine bindiler
Çukur siyasetinde fakir fukarayı iliğine kadar emdiler diyen Başkan Atilla, " Yıllarca fakirin fukaranın sırtına binerek bir yerlere gittiler. Baktı ki zayıf olanın omuzlarına yüklendiler zayıf olanı kullandılar. Ve burada da ekonomik durumu çok zayıf bir insan olduğu için 150.000'e yakın bir işsizlik var. Biz ne yaptık geldiniz ya piramidin tepesindeki örgüte bağlı olduğuna kanaat getirdiğimiz kişileri tespit ettik yolumuzu ayırdık. Halkı o kadar korkutmuşlar ve tehdit etmişlerki, çağırıyorum gel diyorum, 'aman ne olursun' diyor, 'sayın valim 24 saat emrindeyim ama ben oraya gelmeyeyim' diyor. O dönemde yanımızda durmaktan korkanlar 2-3 ay sonra gelmeye başladılar. Baktılar ki başkanı da öldürmüyorlar bize de bir şey olmaz, bazıları geldiler 'efendim bizde varız' dediler.
Şimdi biz burada personeli çağırırken 3 oda vardı, sizi çağırdım ya iki kişi birbirini tanıyor 'başkanım ikimizi aynı odaya almayın' diyor bir odaya üç kişi bir odaya, bir gidip orada konuşuyorum bir gidip burada konuşuyorum. Bu konuşmalar sabahlara kadar sürüyor. Ben ikinize bir soru sorduğum zaman "Bu ne renktir" biri diyor beyaz biri diyor mavi bunu biliyorum ama onlardan duymak istiyorum. Biz kimsenin ekmeğiyle oynamayız kurunun yanında yaş yanmasın Bir şey sezmediniz mi? Kim çalışıyor, kim çalışmıyor, tespit etmediniz mi? Daire başkanları kendi dairesindeki memurların işe gelip gelmediğini bilmiyorlar. Herkes korkuyor. İnanın adam sıradan bir memur, genel müdür yardımcısı yapacağım ama kimse kabul etmiyor. 24 saat senin emrinde olayım, ne diyorsan onu yapayım, istersen sana yardımcı olayım ama ne olursun bir imza atılacak atılmadı. Ben 45 gün bütün daire başkanlarının çoğunun imzasını ben attım. Bankaya giden her talimatın altına imzayı ben attım. Kime güveneceksin."
5 tane sağlam adam bulamadık
Daha vahimi 98 kişi sadece büyükşehir tarafından idareci var. O 98 kişi içerisinde 3-5 tane sağlam adam seçin dedim, kimseyi tanımıyorum ya, 5 tane sağlam adam var diyemediler. O zaman sen gel, sen gel dedim yaptım. Çünkü bütçe ayı imzalar olacak. Sağlam adam çıkmadı, çağırdım onları dedim ki " Hiç biriniz bulunmaz Hint kumaşı değilsiniz. Ben sizi meclise alıyorum aman ha hataya düşmeyin. Ben ne dersem onu yazacaksınız, onu imzalayacaksınız. Varsanız tamam yoksanız işiniz gücünüz rast gelsin." tamam dediler. Ondan sonra bunları test etmek için bir yönetmelik değişikliği yaptım, getirdim dedim ki imzalayın, Hukuk müşaviri 'efendim okumayacak mıyız?', dedim ki İlk günü düşünün biz ne demiştik. Hepsi iki dakikada imzalayıp gitti. Şimdi bunları yaptık bitti diyeceksin ki 5000 tane personel de hala çürük yok mu? Eğer ben başka bir yerden buraya gelseydim belki 4500 olacaktı. Bu işin kolayı. Biz buraya niye geldik? Bizi buraya kim gönderdi? Birileri yanlış yapmıştı, siyasi irade bizi görevlendirdi. Bu siyasi irade 7 Haziran'da ne kadar oy kullanmış Diyarbakır'da %13,8, kasım da ne kadar almıştı %21,3. Peki beni buraya gönderen siyasi irade beni niye atamış. Ben devletime, milletime, vatanıma, sevmeyen biri olsaydım beni gönderirler miydi. O zaman bu siyasi irade buradaki Ak parti oylarının artmasını istemeyecek mi benden? İsteyecekler! Şimdi burada Ak parti ile HDP var. O zaman biz Ak parti oylarını kimden alacağız? HDP'den! İşin kolayını yapsaydı, biz burada 5000 tane personeli dağıttığımız zaman kim kazanacaktı? Hiç kimse kazanamayacaktı. "
Askerlik gibi gün saymayacaksın
Biz bu şehri İmar ediyoruz, şehri güzelleştiriyoruz, vatandaşa hizmetler tanıyoruz ve hizmetin en iyisini sunmaya çalışıyoruz." Diyen Başkan Atilla sözlerine şöyle devam etti; " İşsizlik problemi çözülmeden bu vatandaş mutlu olmayacak. Vatandaşa devletin kendilerinin yanında olduğu güvenini hissettireceksin. Ben bu coğrafyanın çocuğuyum. Benim bir beklentim yok bana bir görev verildi geldim. Bundan sonra ben bu kadar süre çalışayım da daha üst görevlere atanayım düşüncesinde değilim. Bu bölgeye gelenler buranın çok zor bir bölge olduğunu söylüyor. Terör bölgesi olduğunu söylüyor ve hatta şöyle diyor: 'Ben uzun namlulu silahların altında görev yaptım diyor' burayı sıçrama tahtası olarak görüyor. Görev yaptığı süre içerisinde bütün nimetlerden faydalanıyor. Hiçbir zorluğa katlanmadan askerde gün sayar gibi sayıp gidiyor. Bu düşünce devam ettiği müddetçe bu insanı kazanamazsın ve bu problem çözülmez. Benim böyle bir sıkıntım yok, ister 3 gün ister 2 yıl kalsam, aynı heyecanla çalışacaksın, askerde gün sayar gibi çalışmayacaksın. Onun için ben rahatım. Benim gibi düşünen insanların sayısının bu bölgede artması lazım. Cesur olacaksın vatandaşı kucaklayacaksın, gerçekten samimi olacaksınız."
Bu bölgede bu coğrafyanın çocukları görevlendirilsin
Sokağa inerek halkla kucaklaştığını ve onların sorunlarını dinlediğini söyleyen başkan Atilla, " Şimdi ben sokağa iniyorum, vatandaş diyor ki sen bizdensin. Peki niye? Ben bu bölgenin çocuğuyum. Ben örfünü, adetini biliyorum. İnsanların sevincine ve acısına nasıl ortak olacağını biliyorum. Ve arkada bir beklentim yok. Adamla, çamurda oturuyorsun, kalkıyorsun ve onun derdiyle dertleniyorsun. Bunu samimi yapıyorsan bizdensin diyor. Ama sadece bir cenaze oluyor usulen bir başsağlığına gidersin. Halk bundan anlamıyor. Bu bölgede bu bölgenin insanına kendilerini kolay kolay sevdiremezler. Benim diğer bir avantajım dili bilmem diyalog kurmam bu şekilde yaklaşıyorum, siz bizdensiniz diyorlar. Acaba ne dedi? Sorusuna sen o dili anladığın zaman onun karşılığını vermek zorundasın. Sende Allah razı olsun diyeceksin. Senin yanındayız diyemiyorsun o zaman böyle olmuyor. Bu bölgeye bu coğrafyanın çocuklarını göndereceksin. Yıllarca bu bölgeye kimler gönderildi. Seni Şırnak'a seni Hakkari'ye sürerim ha! dendi mi denmedi mi? Peki sürgüne neden gönderildi? Ya namussuzluk yapar gönderirsin, ya hırsızlık yapar gönderirsin. Devleti tanımayanı gönderirsin ve onu cezalandırmış olursun. Peki, bu bölgenin ne suçu var bunu cezalandırıyorsun? O zaman bu bölgenin insanını anlayacaksın. Bu bölgenin çocuğu gelecek ve geldiği zaman da askerde gün sayar gibi saymayacak, insana samimi yaklaşacak. Adamın köyüne gidiyorsun hiçbir şeyi yok bir tas ayranı var sana getirip ikram ediyor. Sen şunu desen: "O ayranı hangi suyla yaptın". Sana birisi öyle dese ne yaparsın? Adamın bir ayranı var kuyu suyuyla yapsa ne olacak, çeşme suyuyla yapsa ne olacak, hazır suyla yapsa ne olacak. Kimseyi ötekileştirmeyeceksin kimseye tepeden bakmayacaksın yaratılanı yaratandan ötürü seveceksin, yani yaptığın işte Allah rızası olacak."
Korkunun ecele faydası yok
Göreve geldiğinde etrafındaki en yakınların dahi dikkatli olmasını istediklerini söyleyen başkan Atilla son olarak şunları söyledi; " Ben buraya geldiğimde hep bana gelip sizi rüyamda gördüm kaymakam arkadaşlarım, eş dost rüyamızda gördük ne olur kendine dikkat et. Bende diyorum ki: "insan hayatta kaç defa ölür, bir defa" bir defa adam gibi ölmek var, pisipisine ölmek var. Benim niyetim temiz ise, benim tek düşüncem buradaki fakire hizmet etmekse ben iman etmiş bir şekilde ve iyi niyetimle burada ölsem ne olur? Korkunun ecele faydası var mı? Diyorlar ki ne olursun sokağa çıkma, çıktığın sokakta 20 dakikadan fazla kalma bende 4-5 saat kalıyorum. İlk gün gittim yürüdüm çünkü Bülent Geleş diye beni tehdit etti. Sosyal medya da televizyona çıktı. Cumali Atilla Allah rahmet eylesin vefat etti. Yakınlarına başsağlığı diliyorum demi. Geldiğim ilk gün öğle yemeğine yürüyerek gittim, yürümek zorundaydım. Onu yapmamış olsaydım benim burada olmamın bir anlamı olmazdı. Onun için biz rahatız ölüm gelirse de başımızın üstünde yeri var. Ama bazı arkadaşlarımız diyor ki Senin dirin bize lazım, ölün lazım değil, durum bundan ibaret."
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.