Yıl 1990'ların başıydı.
Muharrirlerin çay simit eşliğinde Facit marka daktilolarla fikirlerini serdettiği...
Yazı işlerinin arı kovanı gibi kaynadığı...
Gazetelerin Bâb-ı Âli'yi terk edilip plazalara yerleştiği...
Basının döndüncü kuvvet olduğu...
İnternet denen dipsiz kuyunun daha keşfedilmediği yıllardı.