''Bir dilek hakkım olsaydı Suriye’yi dilerdim…''
GÜLDEN AĞ / MİLATGAZETESİ.COM
Adalet Bakanlığı’nda çalışan ve mülteci çocuklar üzerine çalışmalar yapan Psikolog Suleyla Polat sokaklarda yaşayan mülteci çocuklarla ilgili “Toplumda ne yazık ki sadece tecavüz istismar olarak görülüyor oysa ki burada çocukların bedeni üzerinden istismarın çok farklı bir şekli var” dedi. Polat, mülteci çocukların kendilerini topluma ait hissetmekte problem yaşadığını ve bu sebepten topluma dair de bir güven geliştiremediğini söyledi. Irkçı söylemler ve ötekileştirmelerle de çocukların toplumdan daha da soyutlandığını ve kayıp bir neslin oluştuğunu vurguladı.
Psikolog Suleyla Polat ile gerçekleştirdiğimiz röportajda “Suriye’liler” ötekileştirmesi ile başlayan her cümlenin çocukların kaybolduğu girdabı daha da derinleştirdiğini göreceksiniz.
Çocuklar savaşı nasıl algılıyor?
Çocuklar savaşın yoksunluk kısmıyla yüzleşiyor öncelikle. Eğitim yoksunluğu, besin yoksunluğu, ailelerindeki şefkat ve ilginin eksilmesi. Aile bireylerinin eksilmesi. Bir anda normal giden hayatlarının yönünü değiştirmesi… Bununla yüzleşiyorlar. En ağır çocuklar yüzleşiyor çünkü ihmale ve istismara açık hale geliyorlar.
Peki, bu durum çocuklarda ne gibi yıkımlara yol açıyor?
Öncelikle savaş başladığı için eğitimleri ellerinden alınıyor. Ya devam edemiyorlar ya da yarım kalıyor. Ya da istedikleri düzeyde devam edemiyor. Mevsime uygun yiyemiyorlar, düzenli beslenemiyorlar. Yaralanma riskleri oluyor, aile fertlerini kaybediyorlar ölümle yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Ailenin içinde politika, stres, sinir… Duygusal desteği de bulamıyorlar ailenin içinde. Büyük bir ihmalin içinde kalıyorlar. Bunlar çocukta uyku problemi, altına kaçırma, öfke problemleri, kavram gelişiminde gerilik benzeri şeyler oluşturuyor. Çünkü çocuklar yetişkinler gibi üzüntüsünü kelimelere döküp anlatamıyor. Daha fiziksel daha bedensel şeylerle haber veriyor. Yani çocuk bağırıyor, ağlıyor, evden kaçıyor, uyuyamıyor, depresyona giriyor yemeden içmeden kesiliyor. Mesajı alabilirsen çocuğun zor durumda olduğunu anlıyorsun.
Bir de sokaklarda yaşayan birçok mülteci çocuk var, görmezden geldiğimiz çocuklar. Bu istismarı ve onlardaki yıkımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aileler birinci engel. Çocukları çalıştırmak ve o çocuktan gelir elde etmek istiyor. Çocuğu ihmal ve istismar etmeye devam ediyorlar. Toplumda ne yazık ki sadece tecavüz istismar olarak görülüyor oysa ki burada çocukların bedeni üzerinden istismarın çok farklı bir şekli var. Çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamamak, mevsimine uygun giydirmemek. Kış günü terlikle dolanan çocuklara çok rastlıyoruz. Temizlik yok, çocukların bakımı gerçekleşmiyor saçları birbirine karışmış… Bu çocuklar ihmal ediliyor ve büyük bir istismarın da ortasına atılıyor. Bu çocuklar duygusal yakınlık kuracakları biriyle birlikte değiller. Bakım verenleri var, anne ve babaları var ama onlarla duygusal bir yakınlık içine girmemişler çocuklara sorduğumuzda; “şu an başın belaya girse bir derdin olsa kime gidersin?” Anneme ya da babama demiyorlar hatta çok acı bazı çocuklar kimseyi diyemiyor. Çocuklara sorduğumuzda “akşam eve gidiş geliş saatine kim bakar? Saat kaçta eve gidersin ?” Cevap alamıyorsun. 1 de 2 de giderim diyor 12 yaşındaki bir diğer çocuk. “Kime haber veririsin” diye soruyorum “kimseye haber vermem” diyor çocuk. Çocuğun geç saatlere kadar dışarda olması ve ailesinin bunun kontrolünü yapmaması, ailede bir denetim eksikliği anlamına geliyor bu da bir ihmal. Ve bu çocuklar kendilerini aileye ait hissetmediklerinde aynı zamanda topluma da ait hissetmiyorlar. Ne özgüven kazanabiliyor, ne de kendini aileye ait hissedebiliyor. Topluma da ait hissedemediği için topluma dair de bir güven geliştiremiyor ve bu kayıp bir nesil oluyor sonuç olarak. Bizlerdeki ırkçı söylemler ve ötekileştirmelerde çocukları toplumdan daha da soyutluyor ne yazık ki.
Dünya üzerinde kötü şartlarda mücadele veren milyonu aşkın mülteci çocuk var. Gelecekte ne gibi bir tehlike bekliyor bu çocukları?
Yıllardır suça sürüklenen çocuklarla çalışıyorum ve baktığın zaman bütün hepsinin okulları yarımdır, çok kardeştirler, ailenin iktisadi yapısı çok bozuktur. Mülteci çocuklarda da bu gibi problemlere ek olarak yeni bir ülke, yeni bir dil ve ırkçılığa maruz kalma gibi durumlar söz konusu ne yazık ki. Güven geliştirmek daha da zor bir hal alıyor. Bu çocuklar genellikle aileleriyle duygusal problemler yaşar ve erken yaşta bu çocuklar çalışmaya başlar. Bu çocuklar genelde suça sürüklenirler sonunda. Suça sürüklenenlerin geçmişine baktığımızda çoğunluğu bu koşullardan çıkmış olanlar. Sokaklardalar kendilerinden büyük olanlarla arkadaşlık ediyorlar, uyuşturucu kullananlarla! Kötü akran grubu ve sonunda da suça sürükleniyorlar.
Türkiye’de mülteci çocuklarla ilgili psikososyal destek sağlama bağlamında ne gibi çalışmalar var?
Bir çok Sivil Toplum Kuruluşu var. Onlar için projeler üretiyorlar. Bazıları hak temelli bazıları ise yardım temelli. Benim içinde bulunduklarım daha çok hak temelli olanlar yani bu çocukların gelecek planlaması eğilimlerini geliştirmesi, okur yazarlıkları üzerine çalışma yapanlar.
Son olarak mülteci çocuklarla çalışırken sizi en çok etkileyen şey neydi?
Unutamadığım ve beni en çok etkileyen şey; Çocuklara masal okudum, masalın sonunda fare ceza alıyor. Bu masalın sonun değiştirmelerini istedim. İnanılmaz şeyler çıkarıyorlar. Türkçe kötü, anlatım bozuk ama masalın sonunu bazı çocuklar öyle güzel değiştiriyor ki sonunda masaldaki karakterin cezalanması gerekiyor çünkü çok kötü şeyler yaptı ama hem cezalandırıyor hem de o cezayı çok yumuşak bir şekilde veriyor; mesela verdikleri ceza; fare diğerlerine hizmet etmek zorunda kalıyor. Bu şekilde cezasını çekmiş oluyor.
Bir tiyatro yapıyoruz; siyah filler beyaz filler kavga ediyorlar siz siyahsınız biz beyazız diye doğaçlama olarak o tiyatroyu sonlandırmalarını istediğimde hepsi sarılıyorlar ve hiç kimse onlara bir şey demeden kavga etmeyelim deyip barışıyorlar mesela. Bunların hepsi onların berrak zihinlerinin çocuk ve masum yanlarının bir ifadesi.
Bunu nasıl koruyacağız?
Öğretmenlere ve devlete çok büyük bir görev düşüyor. Bu risk altındaki çocuk gruplarının hepsi öğretmenler tarafından tespit edilebilir. Bu konuda motivasyonu yüksek, kendiliğinden bir şey yapmak isteyen, fazlasını yapmak isteyenlerin işi. Böyle olan rehber öğretmeni ve öğretmenlerin işbirliğinden inanılmaz iyi şeyler çıkabilir.
***
SURİYELİ ÇOCUKLAR NE DEDİ?
(Duha Saka) 9 yaşında
Büyüyünce ne olmak itiyorsun
Cerrah olmak istiyorum
Neden?
Çünkü kalbi görmek istiyorum.
Türkiye’ye neden geldiğini biliyor musun?
Evet. Savaş var diye
Suriye denilince aklına ne geliyor
Savaş
***
(Duha) 8 yaşında
Neden Türkiye’de olduğunu biliyor musun Duha?
Savaş var diye
Savaşın olması üzüyor mu seni?
Üzüyor
Suriye’deki arkadaşlarını özlüyor musun?
Evet
Büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Doktor
Neden
İnsanlara yardım etmek için
***
Bir dilek hakkın olsaydı ne dilerdin?
Suriye’yi…
(Hasan Musa) 10 yaşında
Neden Suriye’den geldiğinizi biliyor musun?
Savaş olduğu için.
Korktun mu savaştan?
Evet.
Suriye’yi özlüyor musun?
Çok çok çok özlüyorum.
En çok neyi özlüyorsun?
Suriye’liyim…
Arkadaşlarımı amcamın oğullarını çok özlüyorum.
***
(Ayat)
Neden Türkiyede olduğunu biliyor musun Ayat?
Hayır
Suriyeyi özlüyor musun?
Evet.
Geri dönmek ister miydin?
Evet.
Neden
Vatanım…
Suriye’de kimleri en çok özlüyorsun?
Arkadaşlarımı
***
(Khale ) 8 yaşında
Suriye’den neden geldiğini biliyor musun?
Evler yıkıldı.
Evler yıkıldığında korktun mu?
Bebektim hissetmedim ben.
Suriye’ye dönmek ister miydin?
Hayır
Neden
Savaş var orada
***
(Amir ) 10 yaşında
Neden Tükiye’desin Amir
Bilmiyorum.
Büyüyünce ne iş yapmak istiyorsun, mesleğinin ne olmasını istiyorsun?
Büyüyünce telefon yapmak istiyorum
Neden?
Suriye’yi rahat arayabilmek için onlarda bizi rahat arasın diye.
Çok mu özlüyorsun Suriye’yi
Evet
Kimi en çok özlüyorsun?
Çok arkadaşım vardı onları.
Türkiye’yi seviyor musun ?
Evet
Bir hayalin var mı?
Okumak istiyorum. Tütkiye’ye okumak için geldik.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.