Bill Gates'ün düşü Matrix…
1999 yılında birincisi yayınlandığında Matrix filmi fırtınalar koparmıştı.
Doğal olarak teslis gereği üçlemesi tamamlandığında sanal
dünya kavramı henüz bir filmdeki felsefi diyaloglardan ibaretti…
İnternetin emekleme dönemleri, mobil teknolojilerin henüz
cenin olduğu yıllardan bahsediyoruz…
Matrix filmi 2020 dünyasında yayınlansaydı aynı etkiyi yapar
mıydı pek emin değilim.
Ama bizim konumuz tabii filmin etki gücü değil, bol bol ve
kaygısızca verdiği mesajlardı…
Yapay zeka ile insanlığın savaşabileceği fikri günümüz
dünyasındaki kadar gerçeğe yakınlaşmamıştı, oldukça fantastik kalıyordu ama
Matrix’in ana ekseni bu kurguya dayanıyordu.
İnsanlara hizmet etsin diye üretilmiş makineleri yöneten
yapay zeka günün birinde kendi kendine yönetir hale gelince insanlık ile
yaptığı savaşı kazanıyor.
Büyük savaşın sonunda güneşin gezegenimizin yüzeyine
ulaşmasını engelleyen koyu bulut nedeniyle en büyük enerji kaynağından mahrum
kalan makinalar dahiyane bir çözüm üretiyorlar…
Enerji kaynağı olarak insanı kullanma fikri…
Filmde kırmızı hapı içtikten sonra ana kahramanımız Neo’nun
küvezde kendini sınırlayan bağlardan nasıl kurtulduğunu izlerken, devasa insan
tarlalarını da görüyoruz…
Makinalar gerçekte insan bedenini enerji kaynağı olarak
kullanırken, beynimizde canlandırdığımız, yaşıyormuş gibi yaptığımız sanal bir
dünyayı da inşa ediyorlar ve adına da Matrix deniyor.
Hayatı, statüsü ve sahip oldukları birer algıdan ibaret olan
insan ırkı, kendisine sunulan “sanal gerçeklik” dünyasında yaşıyormuş gibi
yaparken aslında bir küvezde bedeninin makinaların kurguladığı dünyanın
hayatiyetini sürdürmesi için enerji kaynağı olduğundan habersiz…
Ama, bir şekilde bu kurgu dünyayı hisseden, fark eden ve
isyan eden kahramanlarımız ise reel hayat ile kurgu hayatın sahnelendiği Matrix
arasında gidip geliyorlar…
Matrix’in hikayesinin öncesinin anlatıldığı Animatrik
animasyon filminde ise hikaye daha da ilginç bir şeklide detaylandırılıyor.
Bizim Morpheus’un Neo’yu bulmasıyla başlayan filmimizin öncesinde
aslında insanlık yapay zeka vasıtasıyla yönettiği robotların tüm ihtiyaçlarını
gördüğü cennet gibi bir dünyada yaşamaktadır.
Açlık ve sefalet ortadan kalkmış, robotlar tüm işleri
görürken insanlar keyfine bakmaktadır.
Ama bir gün bir robotun hizmet ettiği efendisini
öldürmesiyle bu dünya son bulur ve bizim Matrix filminde gördüğümüz yere
dönüşür.
Bu sadece bir film…
Öyle mi?
Peki, bize dünya vatandaşlığını pazarlayan, herkese maaş
teklifini gündemimize sokmaya çalışan küresel önermeye ne diyeceğiz?
Zaten oldukça dijitalleşmiş ve her an dijitalleşme yolunda
devasa adımların atıldığı günümüz pratiğini nereye koyacağız?
Bir de tüm bunlara ek olarak Bill Gates’in 26 Mart 2020 tarihinde
2020/060606 numarasıyla aldığı “Vücut etkinlik verilerini kullanan kripto para
birimi sistemi” patentini nasıl yorumlayacağız?
“Bir kullanıcıya verilen bir görevle ilişkili insan vücudu
aktivitesi, bir kripto para birimi sisteminin madencilik sürecinde
kullanılabilir. Bir sunucu, sunucuya iletişimsel olarak bağlı bir kullanıcının
cihazına bir görev sağlayabilir. Kullanıcının cihazına iletişimsel olarak bağlı
olan veya içindeki bir sensör kullanıcının vücut aktivitesini algılayabilir.
Vücut aktivitesi verileri, kullanıcının algılanan vücut aktivitesine göre
oluşturulabilir. Kullanıcının cihazına iletişimsel olarak bağlanan kripto para
birimi sistemi, vücut etkinliği verilerinin kripto para birimi sistemi
tarafından belirlenen bir veya daha fazla koşulu karşılayıp karşılamadığını
doğrulayabilir ve vücut etkinliği verileri doğrudan kullanıcıya kripto para birimi
verir.”
Alınan patentin açıklamasında bunlar yazıyor.
“Aşılarla insan vücuduna çip yerleştirilecek” diyenleri cahillik
ve komplo üretmekle itham edenlere gelsin bu satırlar.
Adam diyor ki, ben senin bedenini bir sensör vasıtasıyla bir
internet sunucusuna bağlayacağım.
Bedenini bir enerji kaynağı olarak kullanacağım.
Bedeninin sağlık durumuna göre ürettiği enerji karşılığında sana
kripto para vereceğim.
Daha ne desin?
Kripto para üretimindeki en önemli giderin enerji maliyeti
olduğunu da ekleyelim.
E işte, Matrix’imizin yollarının taşları teker teker diziliyor mu?
Bill Gates’in dünyadaki en popüler aşı savunucusu olduğunu
söylemek de kabul edelim ki komplo teorisine girmez.
Bu arada güncel bilgi, iki Türk’ün bulduğu ve bizim milliyetçilik
damarlarımızı patlatacak kadar kabartan Pfizer aşısı İngiltere’de “komplikasyon
oluşması halinde yasal olarak sorumluluktan kurtarılmış” şekliyle kullanılmaya
başlayacak.
Tercümesi şu; “Bu aşıyı olan insanlarda ölüm de dahil yan etki
ortaya çıkarsa Pfizer firması kanunlar karşısında sorumlu değil, birey
yaşadığıyla kalacak…”
Chip, partikül, sensör ya da adına her ne derseniz deyin,
insanlara istediklerini vermeleri için ne güzel bir kılıf değil mi?
Hazır insan beyni bol bol pompalanan korkunun esiri iken…
Bedeninizi ele geçirip size kripto para veren adam, tüm
hayatınızın kontrolünü eline almış demektir.
Yarın hastalandığınızda işe yaramaz damgası vurup sizi
verimsizliğiniz gerekçesiyle işlem dışına itebilir, yani öldürebilir.
Bill Gates ve küresel akıl böyle bir dünya arzu ediyor.
Allah’ın yarattığı insan neslini bozmak ve tümüyle kontrol etmek
istiyor…
Tüm insanlığın doğrudan vücutları ve beyinleri üzerinden zaptu
rapt altına alındığı bir dünya devleti modelini kurmaya çalışıyorlar.
Bu devletin başında kim mi olacak?
Hadi onu da söylemeyeyim de, bu yazı komplo teorisi kategorisine
girip gümlemesin…
Son söz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son haftalarda sık sık vurgu yaptığı “dijital diktatörlük” yaklaşımı bu nedenle çok ama çok önemli…
Dünyanın efendilerinin gözünde Erdoğan isminin bir nefret objesi
olması boşuna değil…
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.