Başkanlık demek istikrar demek
AHMET ZEKİ GAYBERİ
Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın da katılımıyla Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gazetelerin ekonomi müdürleri ve yöneticileriyle bir araya gelerek, sorularını cevaplandırdı.
YATIRIMCI YENİ YER ARIYOR
Yıldırım, uluslararası yatırımcıların, ABD'de 11 Eylül saldırılarından dolayı Suudi Arabistan'a dava açılmasına imkan tanıyan yasanın kongreden geçmesini gördükten sonra, daha güvenli yerleri tercih edeceklerini ve buna hazırlıklı olmak için finans merkezi projesine hız verdiklerini belirterek, "Yatırımcının tereddütlerini gidermek için bu ayın 27'sinde kapsamlı bir toplantı yapacağız. Dünyanın en büyük yatırımcıları, CEO'ları buraya gelecek" dedi.
Başbakan Yıldırım'ın gazetecilerin sorularına verdiği cevaplardan konu başlıkları şöyle:
ABD'NİN YAPTIĞI APTALCA
Amerika gibi, bir tane teröristin nüfus kağıdında 'Suudlu' yazıyor diye faturayı Suudi Arabistan'a keserse insanlar aklını başına alıp artık böyle abuk sabuk işler yapılmayan yerlere gitmesi lazım. Böyle bir aptalca iş olur mu? Ne o 'ben güçlü devletim'... Amerika kimliği olan, bir yerde bir katliam yapanın hesabını Amerika'dan mı soracağız? Bu mantığa göre öyle olması lazım. Bu evrensel hukuka da aykırı. Başkalarının silah zoruyla yaptığını, bunlar mevzuat düzenlemesiyle yapmaya çalışıyor. İkisi de aynı kapıya çıkıyor. Zaten Obama da çok uğraştı durdurmak için ama gücü yetmedi.
Ekonomi müdürleri ve yöneticileri ile Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde bir araya gelen Başbakan Yıldırım, Milat Medya Grup Başkanı Ahmet Zeki Gayberi'nin sorularını cevaplandırdı.
BAYBURT'UN İKİ KATI
Dolayısıyla uluslararası finans sektörü, yatırımcılar, bu örnekleri gördükten sonra eminim ki daha güvenli yerlere gelecekler ve tercih edeceklerdir. Biz buna hazırlıklı olmak için bu finans merkezi projesine hız veriyoruz. Burası 50 bin çalışan olacak. Günübirlik gelip gidenlerle birlikte 80 bin kişi burada, yani küçük ölçekli bir şehir. Bayburt'tan daha büyük, hatta iki katı."
KÜRESEL KRİZ DEVAM EDİYOR Küresel kriz 2008'den beri devam ediyor. Lehmann Brothers'ın çöküşünden bu yana dünyada güven bunalımı yaşanıyor. Küresel ticaretin finansmanı zorlaşınca küresel ekonomide daralma başladı. O daralma hala devam ediyor. Yani büyüme var ama göreceli olarak bir önceki yıla göre azalarak devam ediyor. Bu bir anlamda yerinde sayıyor. Çin ve Hindistan'ın da büyümeleri yavaşlamaya başladı. Bütün dünyayı taşıyacak halleri yok. Türkiye'nin bu şartlar altındaki ilerleyişi hala çok iyi.
FAİZ DÜŞÜYOR, EKONOMİ ÜRETİYOR
Faizler düşmeye, ekonomi istihdam üretmeye devam ediyor. Dolardaki yükseliş de bize özgü değil genel. 2016 yılı göstergelerinde, büyümeyi yüzde 3,2, enflasyonu yüzde 7,5 olarak açıkladık. Son çeyrekte iyileşme olacak. Ben biraz emniyetli bir sahada olmanın daha doğru, daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Biz işimizi kış tutalım da yaz gelirse bahtımıza. Bu anlayışla yüzde 3,5 çıkarsa, 'tahminlerin üzerinde çıktı' deriz. İhtiyatı elden bırakmamak, yanlış beyan vermemek lazım.
YABANCI MEDYA GERÇEKLERİ YAZMIYOR
Bir süreden beri Türkiye aleyhine bir algı operasyonu yürütülüyor. Toplantıdan önce 58 ülkeden sendika örgütlerinin başkanlarıyla konuştum. Adamlar, 'Bize anlatılan Türkiye ile gördüğümüz Türkiye arasında taban tabana zıtlık var. Buraya gelmeden CNN, diğer uluslararası kanallar 'Türkiye'de savaş var, Türkiye'de kimyasal silah kullanılıyor, Türkiye'de insanlar öldürülüyor' filan demiş. Ben geldim baktım, böyle bir şey yok Türkiye'de. Gördüğüm Türkiye ile anlatılan arasında şaşırdım kaldım.' diyor."
BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ VERİYORUZ
Türkiye birçok ülkeden daha yatırım yapmaya uygun ve daha iyi şartları sağlayan bir ülke. Buradaki algıyı değiştirmek de bizim görevimiz. Olgu ile algı arasında fark var. Biz bir bağımsızlık mücadelesi veriyoruz. DEAŞ ile mücadele ediyoruz. FETÖ ve PKK ile mücadele ediyoruz. Niye? Ülkemizin bölünmesine, parçalanmasına meydan vermemek, milletimizin birliğini, beraberliğini sağlamak ve demokrasimizi ayakta tutmak için. Bu mücadele, bugünün mücadelesi değil, 40 yıldır devam eden bir mücadele. Siz bu mücadeleyi dışarıda kapı kapı gezip 'Türkiye'de insanlar öldürülüyor' diye kara propaganda yapılıyor. Biz de bütün bakanlarımız da bu yanlış, maksatlı algıyı değiştirmek için gerekli çalışmaları yapıyor. Gidiyorlar, ilgili ülkelerde gerçekleri anlatıyorlar.
YATIRIMLARDA HIZ KESMEK YOK
2016 yılı için bütçeyi 60 milyar lira öngördük. Bu rakam 2017'de ise 77,5 milyar lira civarında olacak. Bu sadece genel bütçeden ayırdığımız pay. Buna diğer finans yollarıyla yapılan yatırımlar dahil değil. Kaldı ki bu toplam yatırımın yüzde 30'u sadece. Ulaştırma, eğitim, altyapı, sağlık gibi yatırımlara hız kesmeden devam edeceğiz. Doğu ve Güneydoğu'da 23 ili cazibe merkezi haline getireceğiz. Yatırımcının tereddütlerini gidermek için bu ayın 27'sinde kapsamlı bir toplantı yapacağız.
BİZ ÇALIŞIRKEN FETÖ DARBE PLANLAMIŞ
Bir yandan FETÖ'cüler darbe yaparken, biz reformlar yaptık. Bu ekonomik işlere yoğunlaşırken, reformlara çalışırken onlar da darbeye çalışmış. Biraz ara verdik, onların işini hallettik, sonra devam ettik. Reformlar devam ediyor, biz bir teneffüs vermek zorunda kaldık. 16'sında da İstanbul'da EKK yapılacak.
İHTİYAÇ VARSA OHAL DEVAM EDECEK
Şimdiden 'OHAL tekrar uzar mı, uzamaz mı?' diye bir şey söylemek çok sağlıklı olmaz. İhtiyaç olduğu kadar devam edeceğiz. OHAL'i biz kendimize ilan ettik, vatandaşa değil. Biz bu darbenin etkilerini ortadan kaldırmak, bir daha darbe oluşumuna imkan vermemek için OHAL mekanizmasını işletiyoruz. Yoksa hayat devam ediyor. İnsanların iş tutmalarına, iş yapmalarına, ticaretine, yatırımına yönelik bir düzenleme yok.
EKONOMİMİZDEN KUŞKUMUZ YOK
Ekonomiyle ilgili zerre kadar kuşkumuz, tereddüdümüz yok. Ekonomimize güveniyoruz, ekonominin temelleri kuvvetli ama bu ekonomiyle ilgili bir şey yapmayacağız anlamına gelmiyor. Dışarıdan saldırılara karşı bizim ekonomimiz diz çökmez ancak içerideki tereddütleri ortadan kaldırmamız lazım. Piyasaların daha hareketlenmesi, dolayısıyla büyümenin oransal olarak daha fazla artması için buna ihtiyacımız var. Bölgesel istikrarsızlıklar ve sınırlı da olsa terörle mücadele tabii ki ekonomideki hareketliliği de kabul etmemiz lazım olumsuz etkiliyor. Bunu da göz ardı edemeyiz. O yüzden de terörle mücadeleyi ve Güney hudutlarımızın güvenlik altına alınması, orada yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin sağlanması önem arz ediyor.
'ZAMAN EKONOMİSİ'Nİ DİKKATE ALIYORUZ
Risk almadan bir şey olmaz. Şimdi diyoruz ki maliyecilere 'Osmangazi Köprüsü'nün KDV'sini düşürelim' diyoruz. 'Efendim olmaz, gelir kaybı olur.' Ya bu köprüyü açmadığımız zaman gelir mi var? Köprü yok, geçen de yok, kavga da yok. Köprüyü yaptık, 'Geçerken vergiyi 18 mi alalım 8 mi alalım? Sağ olsun Maliye Bakanı tereddüt etmedi. 'Hiç olmamasındansa yüzde 8 iyidir' dedi. Osmangazi Köprüsü'nde şu anda bizim öngördüğümüz trafiğin üzerindeyiz. Problem yok. Zaman ekonomisi diye bir şey var. En pahalı hizmet olmayan hizmettir. Her hizmetin bir bedeli vardır. Adamlar bu köprü için 18 milyar para harcıyor. Bunu biz bütçeden yapabilir miydik? 50 senedir konuşuyor muyuz, yapamıyoruz ama 36 ayda yaptık. Bu Türkiye'nin bir kazanımıdır. Dolaşacaksınız Körfez'i 2 saat. 2 saatte ben Balıkesir'e gidiyorum. 1 saatte Bursa'ya gidiyorum. Üstelik de ülkemize bir prestijdir.
KÖPRÜ PARASI, ESKİ GSMH'LERE EŞİT
Adam geliyor, diyor 'Şuraya bak. Yok Türkiye'de savaş var. Şu Köprülere bak, Marmaray'a bak, dünyanın en büyük havalimanına bak.' Haksızlık ediliyor bu ülkeye. Hasetlik ediyorlar. 'Bu projeleri biz niye yapamadık' diye hayıflanıyorlar. Hayıflanınca da bazen de kızıp karalama yapıyorlar. Yapsınlar önemli değil. Osmangazi Köprüsü ve İzmir Otoyolunun toplam bedeli Türkiye'nin 1950 yılındaki bir yıllık gayrisafi milli gelirine eşit. Bunların toplam bedeli finans maliyetiyle 9 küsür milyar dolar. Ana para 6,5 milyar dolar."
BAŞKANLIK, İSTİKRAR DEMEK
Başkanlık sistemi Türkiye ekonomisine olumlu katkı yapar. Başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Çünkü başkanlık istikrar demek.
Başkanlık sisteminin en önemli esprisi "sürekli tek başına iktidar" demek. Yapı öyle kurulmalı. Böyle olunca, şu anda tek başına iktidar yok mu? diye sorabilirsin. Var şu anda. Bir şikayetimiz yok ama ömür boyu böyle olacak diye bir şey yok. Türkiye, sürekli tek başına iktidar üretmezse sorunlarını çözemez. Türkiye çok kritik bir bölgede duruyor, birliğini ve beraberliğini muhafaza etmesi için güçlü siyasi iradeye ve güçlü siyasi iktidara ihtiyacı var. Bugün bunu AK Parti sağlıyor. Daha önümüzdeki 10 sene de evelallah sağlar ama devletler için 10 sene bir şey değil ki... Çok büyük bir zaman çerçevesinde olayı düşünmek lazım. Türkiye'de mutlaka istikrar üreten, güçlü siyasi irade getiren bir iktidar olması lazım. Bu da başkanlık sistemi.
EN BÜYÜK YAPISAL REFORM
Başkanlık sistemi en büyük yapısal reform. İstikrarı ilelebet kalıcı hale getirir. Şimdi başkanlığa karşı çıkmanın mantığı ne? Özgüven eksikliği. 'Biz kazanamayız, AK Parti kazanır.' Sen de çalış kardeşim. AK Parti beceremezse sen kazan. Öyle mi? Yani bugüne göre hesap yapmanın bir mantığı yok. Bakıyorsun Amerika'da bir Cumhuriyetçiler kazanıyor, sonra kaybediyor 2-3 dönem başkası kazanıyor, sonra beriki kazanıyor. Böyle gidiyor ama her seferinde ülke kazanıyor. İtalya yıllarca debelendi, debelendi, debelendi sonra daha basit bir çözüm buldu; 'Yüzde 40'ı bulan iktidar' dedi. Milletin ne verdiğine bakmıyor. Çıtayı koydu yüzde 40'a, yüzde 40 aldın mı kardeşim çıkarsın. O da bir yöntem. Ekonomiye tabiatıyla güçlü iktidar, güçlü siyasi irade olunca karar alma süreçleri kısalacak, dolayısıyla ekonomik konular da beklemeye gelmez. Ekonomide zaman kaybı para kaybıyla aynı şeydir. Geç aldığın her karar bir maliyet getiriyor. Bu maliyet bazen o kadar büyür ki sonradan aldığımız para o zararı karşılamayabilir.
HER ŞEYİ DOLARA BAĞLAMAYIN
Her şeyi getirip dolara bağlamanın bir anlamı yok. Dolar yükseldi, alçaldıu2026 Spekülatif algılar oluşturuluyor. Bakınız biz 15 Temmuz'u yaşadık. Ekonomik parametrelerdeki değişim herhangi bir olay nedeniyle mesela Brexit'teki olay gibi oldu. Sterlin orada yüzde 20 değer kaybetmişti, orada başka bir sistem mi konuşuluyor? Avro keza kaybetti. Yani başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Çünkü başkanlık istikrar demek.
YANLIŞLAR DÜZELTİLECEK
Açığa alınan, atılanlar, memuriyetten çıkarılanlara itiraz mekanizması başlattık. İşin sonunda eğer gerekli özen göstermeden işlem yapılmış olanlar varsa bunlar mutlaka düzelecek. Adeta bir kurtuluş savaşı vermişsiniz, tereddütler oluşması normaldir.
GÜVENLİK VE ADALET DEVLETTE KALMALI
Eğitim ve sağlık işini bile tek başına devletin yapmasına ihtiyaç yok. Orada da vatandaş işin içine girebilir. Sağlıkta zaten girdi, eğitimde yüzde 14-15 seviyelerine çıkıyor özel eğitim. Ama güvenliği bence delege etmemek lazım. Güvenlik işi ve adalet işinde asla 'outsource' olmaz. Mutlaka devletin bizatihi kendisinin yapması gerektiğini düşünüyorum. Öbür türlü farklı bir tehditle karşı karşıya kalınabilir.
EMEKLİLERİN PROMOSYONU
Emeklilerin promosyonları hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun çözüm için beni işaret etti. Arkadaşları gazeteciler sıkıştırdığı zaman, işin içinden çıkamayınca Başbakana pası atıyorlar, oluyor bitiyor. Yani bizim de görevimiz böyle sorunları arkadaşlar aşamazsa biz aşacağız, devreye biz gireceğiz. Doğrusu bekliyoruz çalışma bakanından, ne getirecek diye!
40 MİLYAR DOLAR NEDİR YA?
Yıl sonu cari açığın 40 milyar dolar gelmesi halinde problem olmaz. Üçüncü havalimanından alacağımız kira 26,5 milyar avro, onu dolara çevir aynı para ediyor. 40 milyar dolar nedir ya? Biraz ufkumuzu büyütelim. 3. Havalimanından 25 yılda 26,5 milyar avro kira alacağız. Adamlar havalimanını yapacak, işletecek, bize de para verecek. 25 sene sonra da bonus. Dünyanın en büyük havalimanını tekrar bize verecekler. Dolayısıyla bu ülkenin teminatı özel sektör.
DÜNYANIN DIŞ BORCU BİZDEN ÇOK
Dünyanın bugün 80 trilyon bir gayri safi hasılası var, borçları 154 trilyonu2026 İki katı. Yani el alem düşünmüyor, 4 kat borcu olan, 1 liraya karşılık 70 kuruş borcu olan Türkiye düşünüyor. Nasıl oluyor bu iş? Özel sektörü dahil, hepsi yani. Hadi özel sektör kendi işini kendi yapacak diyelim, onun için 30 kuruş borcumuz var 1 lira cebimizde, ne olacak diye tasalanıyoruz. Makul düzeyde tutulan borçluluk olumsuz bir durum değil. Orta okuldayken benim bir arkadaşım vardı. Bana diyordu ki 'Taksitle verseler İstanbul'un yarısını satın alırım.
GIDA ZİNCİRİ TAKİP EDİLECEK
Gıda fiyatları enflasyona hak ettiğinden fazla yansıyor. Bu tüketim grubunun enflasyonun yüzde 30'unu oluşturması Türkiye'ye haksızlık. Bir bakıyorsunuz 1 lira olan bir ürün bir dahaki ay 5 lira oluyor. Tarlada 1 lira manavda oluyor 8 lira. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Onun için gıda komitesi oluşturduk, yeniden yapılandırdık. Sekreteryasını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yapacak. Başkanlığını da Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek Bey yapacak. Bu anlık fiyat oynamalarına karşı tedbir alacaklar, ayrıca gıda tedarik zincirini de takip edecekler. Niye domates tarlada 1 lirayken sofrada 5 lira oluyor? Zincirdeki lojistik, fireler, haksız kazanç sağlayanlar incelenecek.
MEDVEDEV'LE GÖRÜŞECEĞİZ
Rusya ile ilişkiler henüz uçak krizi öncesi seviyeye dönmedi. Yakında Rusya Başbakanı Medvedev ile görüşeceğiz. Toplantının asıl amacı ekonomik ilişkiler, karşılıklı yatırım ilişkilerinde süreçleri hızlandıracak kararları almak. Savunma alanında da iş birliği var, karşılıklı yatırımlar alanında iş birliği. Vizelerde de kademeli bir geçiş yapmak istiyorlar. Biz de çok sıkıştırmıyoruz tabi ki."
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.