Başarılı çocuklar gerçekten mutlu mu?
HANDE NUR YILMAZ - (Eğitimci-tercüman)
Başarı kaygısı ne kadar erken yaşlara çekildi. Ben “Anaokulu Giriş Sınavı” terimini duyunca çok şaşırmıştım. Çocuklarımızın başarılı olup iyi okullarda okumasını, iyi notlar almasını, yeni iyi okullar kazanarak iyi işlere kabul edilmeleri ile o kadar meşgulüz ki, çocuğumuzun potansiyeli nedir, ilgi alanları nedir, yetenek ve becerileri hangi yöndedir, hiç bakmıyoruz. Çoklu zekânın ne olduğunu ismen bilsek bile performans baskısını o kadar kuvvetli hissediyoruz ki, direkt çocuğumuza aktarıyoruz bu baskıyı ve sıklıkla performans kaygıları gelişmelerine neden oluyoruz.
Dersler aldırıyoruz, kurslara götürüyoruz, kendimiz çalıştırıyoruz. Peki çocuklarımız?
Mutlular mı?
Bizim kadar mutlu oluyorlar mı yüksek notlar aldıklarında?
Ya düşük notlar aldıklarında, hele de başarısız olduklarında?
Ceza vermiyor görünsek de yüz ifademizdeki ve sesimizdeki düşüş çocukların kendilerini berbat hissetmelerine neden oluyor. Ya yeterince “başarılı” notlar almamaları tembelliklerinden değilse? O zaman ne olacak? Örneğin depresyon tanısını en çok batı dünyasında konduğunun, depresyona yönelik ilaçların yüzde 90ʼının batı dünyasında küçücük çocuklara reçete edildiğini biliyor musunuz?
Ya Ergenler arasında inanılmaz bir hızla yükselen kaygı bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları ve maalesef kendine zarar verme?
Üniversitede iyi bir yeri (iyi iş bulup çabuk çok para kazanılacak) tutturma baskısı ile çocukluklarından beri süren baskı altında olan gençler ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hâlbuki beynimiz gelişmeyi iyi bir işe girince bırakmıyor. Hücre ölümleri zihinsel becerilerimizi düşürecek duruma gelene kadar beynimiz gelişmeye devam ediyor. 20ʼli yaşlarımızda hafızamızım çok daha verimli ve hızlı çalışır hale geliyor. Empati orta yaşta yükseliyor.
Araştırmalara göre Kelime haznemiz 60ʼlarımızda zirve yaparken, bilgelik ancak 60ʼlı yaşlardan sonra kazanılıyor. Çocuğumuz başarılı olmalı Tabii ki bazı çocuklar çok erken yaşta başarıya ulaşıyorlar. Ve bu tabii ki kötü bir şey değil. Sıkıntı, her çocuğun itelersek bu başarıyı yakalayacağına inanmak. Bu kuvvetli baskılar genelde iyi eğitimli ailelerden geliyor. Ben İstanbul İngilizce Tıp fakültesini üçüncülükle kazanan çocuğuna neden birinci olmadığını soran ve sıkıntı çıkaran eğitimci bir anne duydum.
Ebeveynler gerçekten çocukları için mi endişelenirler, yoksa çocuklarının başarısı ile kendi statülerine artı puan ekleyemeyecekleri onlara etrafta övünüp kendilerine pay çıkartmayacakları için mi? Bu da üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Çocuğunuz sizin (aslında toplumun) çizdiği bu sert sınırlar içinde de başarıyı yakalayabilir geç de olsa ve sizin istediğiniz gibi bir işe girip çok para kazanabilir. Peki ya mutluluk? O nerede kaldı? Sadece ders çalışarak geçmiş bir çocukluk, en yüksek başarı yakalanılmadığında dudak kıvrımları, kendi hayalleri yerine anne-babasının hayallerini gerçekleştirmenin verdiği kırgınlık? Bunlar ne olacak?
Çocuğumuzun yeteneklerini keşfetmek
Çocuklarınız gerçek yetenek, beceri ve meraklarını çok geç keşfedebilirler bu nedenle. (Tabii bu özelliklerini hiç keşfetmeden mutsuz bir hayatı neticelendirip giden çok kişi var.) Geç çiçek açanlardan olabilir çocuğunuz. Tabii geç çiçek açmak, hiç çiçek açmamaktan iyidir.
Çocuğunuzun gerçekten başarılı olmasını istiyorsanız, onu tanıyın, birlikte vakit geçirin. Kuvvetli ve zayıf taraflarını, doğumla gelen yeteneklerini keşfetmesine destek verin. Çocuğunuzu şablona sokmaya çalışmayın. Herkes tek bir alanda başarılı olmaz, olmamalı da zaten. Hepimiz kendi yolumuzda mutlu ve başarılı olabiliriz. Kendimizi itelendiğimize değil de yapmak istediklerimize çekiliyor hissediyorsak, doğru yoldayız demektir. İnsan istedikleri için ders çalışmaz. Sadece okur, araştırır, öğrenir. Ve öğrenmekten çok mutlu olur. Mutlu olduğunuz bir alanda da çok başarılı olursunuz. Hem de kendiliğinden. Çünkü hedefiniz para kazanmak değildir. Siz sadece sevdiğiniz mutlu olduğunuz bir alanda çalışıyorsunuzdur. Bunun karşılığında da insanlar sizi ödüllendiriyordur. Kendini gerçekleştirmek ancak böyle olur.