Barışa feda edilen iPhone
ASLAN DEĞİRMENCİ / ANALİZ / GÖZLEM
TBMM'nin kuruluşunun 93. yıldönümü nedeniyle önceki gün Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in verdiği resepsiyonda, 2007 yılından buyana ilk defa BDP milletvekilleri ve askerler bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı resepsiyonda, parti temsilcilerinin neredeyse firesiz katılması 'özlenen tablo' dedirtti. Resepsiyona ayrıca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile yüksek yargının başkanları ile önemli kurumların temsilcilerinin de katılması uzun bir aradan sonra 'Devlet-Millet bir arada' yorumlarını beraberinde getirdi.
Resepsiyonda hiç şüphesiz gündem 'Çözüm Süreci'ydi ama gerilimden çok salona hoşgörü hakimdi.
Gül ve Önder'in açıklamaları konuşuldu
Çözüm süreci hakkında Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamaları gazetecilerden salona taşınınca kulisler daha da hareketlendi. Gül, gazetecilerin süreçle ilgili sorularını, "Böyle büyük bir sorundan kurtulmak için herkesin yapıcı olarak dikkatli bir şekilde katkı vermesini çok faydalı olduğuna her zaman inanıyorum. Bu kadar herkesin işin içine girdiği bir süreç bunun muhakkak başarılı olması gerekir" cevabını vermişti. BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in, PKK'nın yurt içindeki unsurlarının 25 Nisan'da çekilmeye başlayacağını açıklaması ile 'yazmayın!' deseler de askerlerin verdikleri olumlu mesajlar 'Çözüm Süreci'nin derinleştiğini gözler önüne serdi.
302 şoförü Önder!
Cumhurbaşkanı Gül ve Çiçek'in BDP'li milletvekilleriyle sohbeti de görülmeye değerdi. Gül, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e, "Seni bir yere davet etmiyoruz, uçağa binmiyorsun diye" dedi. Önder'in, "Ben masrafsız vekilim. Meclis'in en çalışkan milletvekiliyim" demesine, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, "Onu Kandil'e gönderiyoruz, görevi o" diye espri yaptı. TBMM Başkanı Çiçek'in Önder'e, "302 şoförü gibisin" demesi ise, grupta gülüşmelere yol açtı.
Kim bu yalnızlar
Resepsiyonlar bana hep soğuk gelirdi. Her davette nedense soğuk rüzgarlar eserdi. Doğrusu ben de pek katılmazdım. Ama anlaşılan yeniden inşa süreci ile o hava da dağılmaya başlamıştı. Hani suratı asık birkaç kişi elbette vardı. Onlar da normalleşmenin dışında kalmış olacaklar ki sırtlarını soğuk duvarlara yaslamışlardı. Ya da salondaki havadan çok, yeme-içme ile uğraşıyorlardı.
Kılıçdaroğlu'nun 'aması' kurtardı!
Hafiften CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanına yaklaştığımızda soru, Çözüm için düğmeye basan Meclis Araştırması Komisyonu oldu. Hadi be Kılıçdaroğlu, ilk teklif sizden gelmişti patlat bombayı diye düşünürken verdiği cevap, "Yürütme organı olmadığı için bizim oraya milletvekili vermemiz, yürütme organının işine müdahale anlamına gelir. Eğer hukuktan yanaysanız, oraya milletvekili vermeyeceksiniz" şeklinde olunca biraz sarsıldım. Ancak Kılıçdaroğlu "Ama" diyerek sözlerine devam etti: "Eğer gerçekten bir araştırma komisyonu ise bu sorun nasıl çözülür diye milletvekilleri bir araya gelecekse, elbette biz de milletvekili görevlendiririz. Arkadaşlarımız gider, sorunun çözümüne yönelik düşüncelerini açıklarlar."
En azından açılan kapıyı Kılıçdaroğlu'nun tamamıyla kapatmaması da salondaki olumlu atmosferi bozmadı.
Bahçeli 'gaza' gelmedi
Israrla muhabir arkadaşlar MHP lideri Bahçeli'nin peşinden koştu. Bir punduna getirip soruyu sordular, "Bursa mitinginde "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganlarına "Onun da zamanı gelecek" diye cevap vermeniz nedeniyle hakkınızda Cumhuriyet Savcısı tarafından başlatılan soruşturma hakkında ne düşünüyorsunuz?" Hafif bir sessizlik. Ama Bahçeli'den soğukkanlı bir cevap: "Savcı Bey görevini yapıyor, buna yorum yapmak doğru olmaz. Yorum yok." Ohh! Bu da atlatılmıştı.
Bahçeli'nin istemeyerek eleştirdiği Akil İnsan
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM'nin açılışının 93. yıldönümünde Genel Kurul'a katılmak üzere kendi kullandığı 1982 model Mercedes arabasıyla gelmesi de resepsiyona katılanların gizli gündemiydi. Ama özellikle mercedes değil aracında Ferdi Tayfur'un kasetlerinin olması konuşuldu. Bahçeli'yi yakından tanıyan bir iki siyasetçi "O arabada Ferdi Tayfur'un kasetinin yanında mutlaka Orhan Gencebay'da olurdu! Çünkü Bahçeli Gencebay'ın da gizli hayranıdır. Ancak Akil İnsanlar listesinde Gencebay olunca Bahçeli ambargo uyguladı. Orhan Gencebay'ın şahsına yönelik eleştiriyi de istemeye istemeye yaptı. Hatta o listede Bahçeli'nin saygı duyduğu farklı isimlerde var ama çevremiz gazeteci dolu. Gelin konuyu değiştirelim" dedi.
Asker malzeme vermedi
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu'nu unutmayalım. Çözüm süreci ve askeri operasyonlar sorulduğunda Kıvrıkoğlu, "Hükümetin direktifleri ve bize kanunların verdiği yetkilerle görevimize devam ediyoruz" demesiyle milli iradenin emrinde olduklarını net bir şekilde açıkladı. Tersini bekleyen birkaç muhabir arkadaşın da yüzü ekşidi. Laik-jakoben kesimi kışkırtmak için malzeme bekleyenler avuçlarını yaladı.
Takım elbiseye alışamayanlar
Çok sayıda STK temsilcisi de oradaydı. Çoğu, davetiyeler üzerinde "koyu renk elbise" ile gelinmesi şeklinde yapılan uyarıyı konuşuyordu. Takım elbiseden uzak bir yaşama alışmış STK temsilcilerinden bazıları duruma çabuk uyum sağlasa da kamuoyunun yakından tanıdığı bazı isimlerin sıkıntıları yüzlerinden anlaşılıyordu. Ama hallerine şükrediyorlardı. Öyle ya smokin şartı da konulabilinirdi. Konulmadan uyanlarda vardı! Onların yerlerine kendilerini koymalarını önerdiğimde gülüşmeler oldu. "Gelmezdik" diye yükselen seste az değildi. Akil İnsanlar da STK temsilcilerinin gündemindeydi. Hemen hepsi "Onlar bizim temsilcimiz" görüşünde hem fikirdi.
Barışa feda edilen telefon
Ama biri yoktu. İnsan ve Erdem Hareketi Başkanı Ahmet Ayu2026 Gözüm onu aradı. Telefon açtım, "Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor." En iyisi mi ben yakın arkadaşı insan hakları aktivisti Ömer Evsen'i arayayımu2026 Evsen, "Gelemez Aslan kardeş. Sen onu resepsiyonda arıyorsun, biz de onun kulağından cep telefonunu çalanları birlikte sokaklarda arıyoruz" dediğinde, gülmemek için kendimi zor tuttum. Ama gerçekten Ahmet Ay abimiz telefonla konuşurken, kapkaççıların hedefi olmuş. Usta bir hamleyle Ahmet abimizin kulağından telefonu sıyırıp kaçmışlar. Hem de Ahmet abi "Çözüm Süreci" konusunda bir görüşme yaparken, telefonundan olmuş! Ona da buradan geçmiş olsun dileğimi iletiyor, 'barışa nice telefonlar feda' diyorumu2026
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.